bergen

Avrupa’nın Kültür ve Dünya Mirası şehirlerinden olan Bergen, doğası, tarihi, kültürü, sanatı sevimli, renkli, masalsı evleri ve kuzeyin ılıman şehri…

Bergen’in tarihi 1020 yılına kadar gidiyor. Kral Olay Kyrre tarafından kurulmuş. 1360 yılında bir Alman tüccar Brggen’de bir liman kurmuş ve böylece kuzeyin en önemli limanlarından biri olan Bergen 1830’a kadar Norveç’in başkenti ve en büyük şehri olmuş. 14. ve 16. yüzyıllar arasındaki dönemde Hansa ticaret imparatorluğunun en önemli ticaret limanlarından biri olarak önem kazanmış.

Bergen, Norveç’in güneybatısında Hordaland eyaletine bağlı ülkenin en büyük ikinci şehri olup Bergenshalvoyen Yarımadası’nda bulunmaktadır. Şehrin toplam nüfusu 500 binin üzerindedir. Şehir dağlarla çevrili olduğundan Bergen yedi dağın şehri olarak bilinmektedir.

Bergen, Gulf Stream nedeniyle Norveç’in en sıcak şehri. Hava dondurucu soğuk olmasa da her mevsim bulutlu ve yağışlı olduğundan yeşili çok olan bir şehir. 

Bergen, Norveç’in önemli turistik merkezlerinden biri ve her yıl yaklaşık bir milyon turist şehri ziyaret ediyor. Şehirdeki küçük butikler, ofisler, restoranlar, sanat stüdyoları ve hatta esnaf atölyeleri, ziyaretçilerin ilgisini çekmekte.

Bergen Norveç’in ikinci büyük şehri olsa da birçok yerini yürüyerek dolaşabileceğiniz çok sevimli bir kasaba havasında. Liman, ana meydan, balık pazarı ve müzeleri yürüyerek dolaşabilirsiniz. Şehrin sokaklarında keyifle yürüdükten sonra Bergen’in olmazsa olması, tüm Bergen manzarasını göreceğiniz Floyen Dağı’na  fünikülerle çıkabilirsiniz. Biz ayrıca kalan yerleri de görebilmek için hop on hop ona bindik.

Bergen Gezilecek Yerler

Şimdi birlikte dolaşmaya başlayalım bu masal şehrini.

Şehrin ilk görülecek yeri şüphesiz renkli ahşap Hansa evleri. Bergen’de ilk yapılan binalar Bryggen olarak adlandırılan rıhtım boyunca yer almaktadır. Bergen’in simgesi renkli evler de burada. Kentin en canlı, hareketli ve önemli bölgesi, kafeler, restoranlar, müzeler burada.

Bryggen birçok kez yangın yaşamış, özellikle 1702 yılında çok bir büyük yangın olmuş. Tüm şehir küller altında kalmış. Bazı müzelerdeki afişlerde küllerinden doğan şehir ifadeleri kullanıldığını gördük. 1955 yılındaki yangında ise evlerin büyük kısmı yandıktan sonra, karakteristik ahşap evler tekrar yapılmış ve günümüze kadar korunarak gelmiş.. 

Tormalmeningen Meydanı Bergen’de ana meydanlarından birisi. Meydana doğru giderken geniş bir caddede heykeller yer alıyor. Devasa göl diyebileceğiniz bir havuz da vardı. Martılar özgürce dans ediyordu.

Bir süre daha yürüyünce Fisketorget Balık Pazarı’na ulaştık. Rengarenk tezgahlarda balık çeşitleri, karidesler, kurutulmuş etler aklınıza ne gelirse deniz ürünleri vardı. Pazar sabah 7’de açılıp akşam 19’da kapanıyor. İstenilirse taze alınan ürünler pişirtilip öndeki tahta masalarda yenebiliyor.

Biz de bir akşam yemeğimizi balık pazarında yedik. üstü açık ve ısıtıcılarla ısıtılan deniz kenarında bir yere oturduk. Herkes değişik şeyler denedi. Ben karides tabağı istedim ve tabak garnitüri ile birlikte oldukça doyurucu oldu. 

Sırada Floyen Dağı bulunuyor. Füniküler ile kısa bir yolculuk yaparak, deniz seviyesinden 320 metre yükseklikte olan Floyen Dağı’nın en üstüne çıkıp şehrin muhteşem manzarasını izleyebiliyorsunuz. Kişi başı 90 Kron füniküler ücreti. Füniküler 26 derecelik bir eğimle tepeye çıkıyor 830 metrelik 4 dakika süren yolculukla dağın tepesine çıkıyoruz. Füniküler kabininin her tarafı camlı olduğundan çevre izlenerek yolculuk yapılıyor.

En iyisi birlikte füniküler yolculuğu yapıp Floyen Dağı’nda manzarayı seyredelim,

 

Bu yolculuk, Bergen’e gelenlere özellikle tavsiye edildiğinden, biz de önceliklerimiz arasına aldık. Çok eğimli bir şekilde Füniküler çıktığı için epeyce heyecanlı oldu. Bunun inişini düşünemiyorum desem de inişte de yine ön tarafta olmaktan kendimi alıkoyamadım.

Tepede, bütün şehri ayaklarınızın altında hissediyorsunuz. Çok güzel seyir terasları yapılmış. Ancak hava çok esintili ve güneş de olmadığı için soğuktu. Güzel ve güneşli havalarda burayı hayal etmek çok güzel. Zaten orada tanıştığımız ve uzun süredir Bergen’de yaşayan bir Türk doktor buranın güneşli günlerde çok güzel olduğunu ve herkesin uzanıp manzarayı seyrettiğini söyledi.

Bu tepede çocuklar için bir park alanı bulunuyor ve içinde ülkenin sembolü orman perileri “Troyller” heykelleri varmış. Ayrıca cafeler ve hediyelik eşya dükkanları da vardı.

Buradaki gezimizden sonra zaman kazanmak için fünikülere binmeye karar verdik. Ancak sizin zamanınız uygunsa o güzelim manzarayı görmek için yürüyerek inmenizi tavsiye ederim.

Bergen’de görülmesi gereken yerlerin içinde aşağıda yer alan Hakon’s Hall, Rosenkrantz Kulesi, Bryggens Museum, Hanseatiske Muzesini de görmenizi tavsiye ederim. Bergen’in tarihi dokusunu hissedeceğiniz müzeler.

Hakon’s Hall limanın hemen başında yer alıyor. Orta Çağda Gotik tarzda inşaa edilen, taş bina Norveç’te o tarihten günümüze gelen en büyük ve en eski tarihi binadır.

Kral Hakon Hakansson 1247-1261 yılları arasında hüküm sürmüş, kraliyet sarayının yanı sıra oğlunun düğün töreni için haşmetli salonu yaptırmış. Kralların önemli törenlerinde kullanıldığı gibi günümüzde de bazı sanat etkinliklerinde bu salon kullanılmaktadır.

Bergen için yine tarihi önem sahip diğer bina Rosenkrantz Kulesi, Hakon Hall’in hemen yanındadır. Kule 1560 yılında inşa edilmiştir.

Kule Norveç’te bulunan en önemli Rönesans eseri olarak değerlendirilmektedir. Kule hem bir yerleşim yeri, hem de şehrin korunması amaçlı kullanılmış. Üst kat pencerelerinde yerleştirilmiş toplar görülmektedir. Kulenin en üstüne çıktığınızda liman ve şehrin görüntüsüne hakim manzara çarpıcı. Bu kuleyi de görmeden geçmeyin diyebilirim.

Biblo gibi ahşap evlerin başında, çok önemli bir müze Bryggens Museum.

Bryggens bir kültür tarih müzesi, arkeolojik kazılarda çıkan tarihi objeler ve Orta Çağ’da Bergen’de yaşam hakkında bilgi verecek şekilde düzenlenmiştir. Bergen’in en eski binalarının olduğu bölgededir.

Hanseatiske Müzesi ise Bryggen bölgesindeki evlerin sonunda  en eski ticaret yapılan binasında kurulmuştur. Bu müzeyi ziyaret etmenizi öneririm.

Alman tüccarları yaşadığı, ticaret yaptığı bina. Hanseatic ofiste Alman tüccarlar asıl olarak Kuzey Norveç’ten aldıkları kurutulmuş balık ve Baltık ülkelerden aldıkları tahıl ticareti yapmaktadırlar. Bu binada hem yaşayıp hem ticaret için yataklarını, kullandıkları eşyaları, ticarette kullandıkları ölçü birimleri, yazıları, dosyaları, masaları, kurutulmuş balıkları görebileceğiniz dünyanın en ilginç müzelerinden biri olabilir. Bina 1702’deki yangından hemen sonra inşa edilmiş ve bölgede içi ile birlikte korunan en eski bina.

Son müze önerim de Sanat Müzesi olabilir. Zengin bir resim kolleksiyonuna sahipti.

Bergen’in önemli müzelerini gezdikten sonra Hop on hop off ile Akvaryum’a gitmeye karar verdik. Akvaryum giriş bileti 250 Kron  Akvaryuma girer girmez pelikanlarla karşılaştık. Hepsi çok sevimliydi ve hareketliydiler. 

İçeri girerken 5 dakika sonra bir gösteri yapılacağı söylendiğinden fok balıklarının olduğu havuzun önündeki platforma yerleştik. İki fok balığının gösterisi çok eğlenceliydi.

Akvaryumun içerisinde pek çok çocuk vardı ve küçük bir ufaklık annesinin elinde deniz yıldızını inceliyordu. Biz de olsa sakın dokunma diye uyarırdık. Ne güzel Norveç’de küçük büyük herkes doğayla iç içe yaşıyor.

Akşama doğru Hansa evlerinin önündeki kafelerden birine oturduk ve güzel manzaranın keyfini çıkardık. 

Son Söz

Bergen Norveç gezi programlarında mutlaka görülecek yeri. Ülkenin karekteristik özelliklerini, yeşilini, doğasını yansıtan düzenli, sevimli şehir. Kuzeyin bu güzel şehrine iyi ki geldim gördüm diyeceksiniz. Süre olarak bir tam günde birçok yerini, sokaklarını gezebilirsiniz. Müzeleri küçük kolay ulaşılır ancak her yerini rahat rahat gezeyim, havasını sindireyim derseniz iki gün ayırmanızı önerebilirim.

 

Yorumunuzu Buraya Yazabilirsiniz

Yorumunuzu Giiniz
Please enter your name here