Marsilya Fransa’nın ikinci büyük şehri; bu durum beklentileri artırıyor, öyle ya ilk sırada Paris olunca, insan sonra gelen şehrin de ona yakın bir şey olmasını bekliyor ama durum pek öyle değil. Devasa boyutlarına rağmen bir gezgin için daha mütevazı bir yer, gezilecek yerler ise birbirine yakın. Öte yandan MÖ 600’lerden beri işlek bir liman olan bölge, günümüzde de bu özelliğini korumakta. Ayrıca aldığı göçlerle Afrika’dan Ortadoğu’ya geniş bir bölgeden gelenlerin burada harmanlanmasıyla oluşan bir aroması da var şehrin; tadını beğenirsiniz, beğenmezsiniz… Marsilya, ana hatlarıyla 1-2 günde rahatlıkla gezilecek bir yer. Peki az bir zamanınız varsa öncelikle nereleri görmeli, ne yapmalı… İşte size süratli bir Marsilya turu için mutlaka görmeniz gereken on yer… Bu yetmezse, aynı yerlerin ve daha fazlasının ayrıntılarıyla anlatıldığı Marsilya Gezi Rehberi yazımı okumanızı öneririm.
1. Viex Port Eski Liman bölgesi Marsilya gezinizin büyük kısmını geçireceğiniz bir alan. Ayrıca şehir ulaşımının da kilit noktası. If Adası’na giden teknelerin kalkış noktası. Hem gezi, hem yemek içmek, hem eğlenmek, hem konaklamak için önemli bir yer.
Koyun iki ucundaki Fort Saint Jean ve Fort Saint Nicolas’ın parantezinde kalan bu alan sizi kendisine çekecektir. Her sabah kurulan balık pazarı yanında cumartesileri kurulan büyük pazardan sabundan magnete her şeyi daha ucuza bulabilirsiniz.
2. Mucem – Fort Saint Jean
Eski Liman’ın güney ucundaki Orta Çağ kalesini de içine alarak kurulan metal işlemeli kafesle çevrelenmiş Mucem, Akdeniz uygarlıklarının az ama nadide örneklerle günümüze ulaştırıldığı bir yer. Kanuni Sultan Süleyman’ı çağdaşı olan kral ve kraliçelerle birlikte görmek ilginç. Müzenin diğer bölümlerinde çağdaş sanat sergileri bulunuyor.
Jean Dubuffet’nin sanat macerasına tanık olmak isterseniz de buraya uğramalısınız. Orta Çağ’dan bugüne uzanan bir havayı, bir de harika Marsilya manzarası eşliğinde içinize çekmek isterseniz buraya uğrayın.
3. Basilique Notre Dame De La Garde
Marsilya’nın siluetine damgasını vuran bu kilise, yüksek bir tepe üzerinden her fırsatta kendisini göstermekte, merak uyandırmakta. 1864’te tamamlanan bu Neo Klasik kilisenin içinde bir de müze bulunmakta.
4. Cathedrale Sainte Marie Majeure De Marseille
La Major’de denilen bu kilise, Eski Liman’dan La Joliette’ye giderken göreceğiniz soğan kubbeli yapısıyla muhteşem bir katedral. 1893’te tamamlanan Roman-Bizans tarzındaki Katedral mozaikleriyle göz dolduruyor. Fransa’nın en büyük katedralleri arasında yerini alan bu kiliseyi görmeden dönmeyin.
5. Palais Longchamp
Marsilya’nın 19 yüzyıl şaşaasına tanık olmak için mutlaka görmeniz gereken bu saray, çeşmelerle, havuzlarla, heykellerle süslenmiş bir yapı kompleksi. İki ucunda iki önemli müzeye ev sahipliği yapıyor. Doğa Tarihi Müzesi ile Güzel Sanatlar Müzesi Marsilya’nın önemli müzelerinden. Parkı, havuzları, taş oymacılığının şahikası anıtlarıyla büyüleyici bir yer Palais Longchamp.
6. La Penier-La Veille Charite
Marsilya’nın ilk yerleşim bölgelerinden olan La Penier, rengi, ahengi değişse de her zaman önemli bir yer olmuş. Yakın geçmişindeki karanlık hayatı, bugün rengarenk duvar resimleriyle unutturmaya çalışan bölge, hem bohem havasıyla hem de barındırdığı gastronomik lezzetlerle mutlaka uğranılması gereken bir yer. Ayrıca burada zamanında bir çeşit darülaceze olarak kurulan, bugün ise antik çağlardan günümüze, Fransa’dan Okyanusya’ya bir çok kültürün eserlerinin sergilendiği müzeler topluluğuna ev sahipliği yapmakta.
7. Chateau d’if
Eski Limanın karşısında yer alan Frioul adalarının en turistik olanı If Adası’nda bulunan bu kale, bir çok insanın hayatının karardığı bir hapishane olarak kullanılmış. Buradan kaçabilen tek kişi ise bir roman kahramanı; Alexander Dumas’ın Monte Kristo Kontu kahramanı buradan tek kaçabilen kişi, romanlarda da olsa. Buranın hapishane olarak kullanımına 1890’de son verilmiş. Bugünse mahkumların acılarına turistlerin şen kahkahaları karışmakta.
8. Cours Julien
Marsilya’nın bir başka görülmesi gerek mahallesi Cours Julien. Bir çok sanatçıya da ev sahipliği yapan bu bohem bölge, havuzları, parkları, graffitileri, butik dükkanları, ucuz ama lezzetli lokantaları, şirin kafeleriyle hem dinlenmek hem de gezmek için mutlaka uğramanız gereken bir yer.
9.Parc-Chateau Borely Şehir merkezinden Parc Praho’ya doğru giderseniz bizim Kordon boyuna tekabül eden Corniche’e ulaşacaksınız. Yol boyunca sıra sıra plajlar, deniz klupleri, lokantalar, parklardan geçip muhteşem Parc Borely’e varacaksınız.
Bu parkın içinde ise Chateau Borely bulunmakta. Ziyaretçileri 18 yüzyıl aristokrasisinin yaşam alanına götüren bu malikanede bugün dekoratif sanatlar müzesi de yer almakta. 17. yüzyılda yapılan bir dönem binasında bugünün, hatta yarının modasının izlerini görmek isterseniz buraya uğramalısınız.
10. Abbeye Saint Victor
Eski limanda bulunan ve belki Marsilya’nın en eski ibadet yerlerinden biri olan St Victor Manastırı, Orta Çağ’dan kalmış havasıyla, gotik yapısıyla ilginizi hak ediyor. Bir zamanlar hatırı sayılır bir kütüphanenin, altın ve gümüş süslemelerin bulunduğu bu manastır hala kendi kendine hikayelerini anlatmakta.
O kadar gezdik, dolaştık, şehri bir ucundan bir ucuna kat ettik. Artık biraz soluklanmanın ve karnımızı doyurmanın zamanı diyorsanız, Marsilya’ya ait bir lezzet olan ‘Boullabaisse’ yemenin zamanı geldi. Safranlı, sarımsaklı balık çorbası olarak tanımlanabilen bu lezzetin, her hangi bir yerde yenmemesi önerilmekte. Peki nerede yenebilir; bunu öğrenmek için genel Marsilya yazısına bakacaksınız.
Gezimiz burada bitiyor. Ama yolunuz Marsilya’ya düşecekse anlattığım yerlerin ve daha fazlasının ayrıntıları, yol tarifleri ve şehrin sırları için Marsilya Gezi Rehberi yazısını yanınızda bulundurun derim. İyi gezmeler…