ANA SAYFA Avrupa Ukrayna Lviv Gezi Rehberi: Ukrayna Kültür Başkenti

Lviv Gezi Rehberi: Ukrayna Kültür Başkenti

Lviv, Ukrayna’nın son yıllarda çok turist çeken şehirlerinden ve Avrupa’nın gözde şehirleriyle yarışacak güzellikte. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Lviv eski şehir bölgesi adeta masal şehri havasında.

Ukrayna’nın batısında yer alan Lviv Doğu Galiçya’nın başkenti olarak biliniyor. Ukraynalılar tarafından Lvov olarak adlandırılan şehirde 860,000 kişi yaşıyor. Polonya sınırına sadece 70 km uzaklıkta ve ülkenin Sovyet etkisi en az görülen bölgesi. Şehrin mimarisi, kültürü, insan yapısı daha çok bir Orta Avrupa şehrini andırıyor. Gizemli ve mimari açıdan sevimli şehir, arnavut kaldırımlı sokakları, kavrulmuş kahve kokulu kafeleri ve çıngıraklı tramvaylarıyla Ukrayna’nın diğer şehirlerinden de farklı bir ruha sahip.

Nüfusun % 88’ı Ukraynalı diğer yerleşiklerin çoğunluğu Rus ve Polonyalılar. Para birimi Ukrayna Grivnası ve Türk Lirasına göre hala değersiz gözüküyor. Ülkedeki en iyi otellerin bulunduğu Lviv’de konaklama ve yeme-içme mekanlarında yabancı dil bilen personel Ukrayna’nın diğer şehirlerine göre daha fazla. Şehrin çoğu bölgesinde wi-fi ulaşımı var.

Ülkemizde oldukça popüler olan Lviv, ziyaretçilerine, mimarisinden kültürüne, eğlence yaşamından mutfağına keyifli bir gezi sunuyor. Kiliselerin ağırlıkta olduğu tarihi binalarıyla, heykel ve anıtlarıyla mimaride, göz dolduran performansların icra edildiği tiyatro ve operalarıyla kültürde, çikolata, kahve ve bira üretimiyle gastronomide, yıl boyu 100’den fazla festivalleriyle Ukrayna’nın kültür başkenti olarak da tanımlanıyor. Tarihimizde önemli rolü olan Hürrem Sultan’ın doğum yerinin de Lviv’e yaklaşık 2 saat mesafedeki Rohatyn Kasabası olduğunu belirtelim.

Lviv kelimesi Rusça “Aslan Şehir” anlamına gelen ‘Lev’ kelimesinden türetilmiş. Neredeyse her sokağın başında, her meydanın ortasında, her tarihi yapının duvarında aslan heykeline rastlanıyor, şehirde üç binden fazla irili ufaklı aslan heykeli olduğu söyleniyor.

Şehirde birbirinden çok farklı dönemlerde yapılmış değişik mimari tarzlar görülüyor. Ukrayna’da bulunan mimari anıtların yarısından fazlası Lviv’de bulunuyormuş. Eski şehirdeki sarayların çoğu Lviv’in Polonya’nın yönetiminde olduğu 1600’lü yıllara dayanıyor ve neredeyse tamamı İtalyan mimarlar tarafından tasarlanmış. 1700’lerin sonunda Avusturya yönetimine giren Lviv’in, Svobody ve Shevchenko Bulvarları üzerindeki görkemli binaların çoğunda da Avusturya’nın etkisi bulunmaktadır.

Ukrayna’nın en ünlü ressamı, şairi ve kahramanı 1814-1861 arasında yaşayan Taras Shevchenko ismi Ukrayna’nın birçok şehrinde olduğu gibi Lviv’de de sokaklara ve caddelere verilmiş. Şairimiz Nazım Hikmet’in Ukrayna’lı şair ile hikayesini de yeri gelmişken anlatayım. Nazım Hikmet Shebchenko’nun hayranı olarak 1956’da Shevchenko Müzesi’nde üst katta sergilenen Shevchenko’nun kalemini görmek istemiş. Ancak kısa süre önce kalp ameliyatı geçirdiğinden merdivenleri çıkamamış. Müze müdürü kalemi yerinden alıp aşağı kata getirmiş. Nazım Hikmet bunun ardından “Şevçenko’nun Kalemi” adlı şiirini yazmış.

Kapısından içeri girer girmez
Şevçenko karşıladı beni
Gözlerini görür görmez
Eğildim, öptüm elini
Oturduk aynı sofrada, ekmeğini yedim
Dnepr’in suyunda yüzümü yudum
Ustam, bahtı karalığı bilirsin dedim
Arzettim memleketimin halini
Konuştuk şiir üstüne
Yüreğim gibi dedi, yana yana
Şiir düşmeli, dedi, halkın önüne
Verdi bana kalemini

Yiğidin hakkını da yiğide verelim. Lviv’in kızları inanılmaz güzel, hepsi gerçekten çekici ve çok şık görünüyor. Nüfusun büyük kısmı kadınlardan oluşuyor ve sokaklarda adeta bir podyumda geziyormuş gibiler.

Kısa Tarihi

Lvov 1256 yılında Galiçya Kralı Daniel tarafından kurulmuş ve 14. yüzyılda Polonya yönetimine girmiş. Lviv Krakow, Varşova, Gdansk ve Vilnius ile birlikte Polonya-Litvanya Ortaklığının en önemli şehirleri arasında yer almış. Polonyalılar, Yahudiler, Ukraynalılar, Almanlar yüzyıllarca beraber yaşamışlar.

1772’de şehir Habsburglar tarafından ele geçirilmiş. Avusturya döneminde Galiçya’nın başkenti Lemberg olarak biliniyormuş. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun 1918’de dağılmasının ardından şehir tekrar Polonya’ya iade edilmiş.

II. Dünya Savaşı sonunda Stalin Sovyet sınırını batıya doğru genişletmiş ve Lviv SSCB’nin bir parçası olmuş. 1991 yılında Ukrayna’nın bağımsızlığını kazanmasıyla birlikte bağımsız Ukrayna Cumhuriyeti’nin kültür şehri olmuş.

Çok kültürlü yapı II. Dünya Savaşı sonrasında neredeyse tamamen sona ermiş. Almanlar, Ukraynalı milliyetçilerin de yardımıyla o sırada Lviv’in nüfusunun yaklaşık üçte biri olan Yahudilerin çoğunu öldürmüş. Nüfusun yaklaşık % 65’ini oluşturan Polonya nüfusu savaş sırasında ve savaşın sonunda, ilk önce milliyetçi terör nedeniyle, ardından Sovyet Hükümeti tarafından ülkelerine dönmek zorunda bırakılmış. Nüfusun büyük kısmını oluşturan Polonyalı ve Yahudilerin sayısı azalmış. Halen bazı eski dükkanlarda Polonya, Yidiş ve Almanca bazı yazılara rastlanılmaktadır.

Lviv’in Avrupa’ya yakınlığı ve yabancılara açıklığı nedeniyle kentin bu çok kültürlü yapısı son yıllarda yeniden canlanmaya başlamış. Bugün şehirde hemen her ülke ve dinden insan görebilirsiniz. Acılar unutulmuyor ama herkes bir şekilde yaralarını sarmayı başarmış gibi. Şehirde küçük bir Yahudi topluluğu bile varmış. Lviv’deki birçok üniversite dünyanın her yerinden gelen öğrencileriyle bu çok kültürlülüğe katkı yapmaktadır.

Euro 2012 Futbol Turnuvası düzenlenmeleri ile şehir turist dostu hale getirilmiş. Şehirdeki sokak tabelaları hem Ukraynaca hem de İngilizce.

Ulaşım

Lviv’e seyahat etmek oldukça kolay. Uçağın yanı sıra uluslararası ve ulusal tren ve otobüsler de ulaşım seçenekleri arasında.

İstanbul’dan Lviv’e THY ve Pegasus’un düzenli seferleri bulunmakta. Yolculuk 1,5 – 2 saat sürmektedir. Yolcuğunuza Kiev’den başlamak isterseniz Kiev’den (UIA, UTair Ukraine, Dniproavia) günlük 4-5 uçuş yapılmaktadır. Lviv havaalanı eski şehir merkezine sadece 7 km uzaklıkta.

Lviv Havaalanı’ndan taksi, günün saatine ve pazarlık gücünüze bağlı olarak yaklaşık 50-100 Grivna tutmaktadır. Havalimanından şehir merkezine troleybüsle ve otobüsle ulaşılabilir. 29 numaralı troleybüs 5 Grivna, 48 numaralı otobüs 7 Grivnadır. Her iki araç da 10–15 dakika arayla kalkmaktadır. Tren garına kadar giden hızlı otobüs ise 20 Grivnadır.

Lviv’e Gdansk, Kraków, Przemyśl ve Varşova gibi Polonya şehirlerinden, Moskova’dan, Prag ve Budapeşte’den uluslararası trenlerle de Lviv’e ulaşılabilir. Kiev ve Odessa ile diğer Ukrayna şehirlerinden Ukrzaliznytsia tren seferleri var. Kiev ve Lviv arasında yolculuk 9 saat süren daha ucuz trenler olduğu gibi 5 saat süren hızlı trenler de var.

Ana tren istasyonu, Lviv eski şehre kısa bir tramvay yolculuğu mesafesindedir. Merkeze 1 ve 9 numaralı tramvaylarla ulaşabilirsiniz. Biletler 5 Grivnadır ve sürücüden satın alınabilir. Uluslararası otobüslerin bir kısmı ana tren istasyonunda da durmaktadır.

Lviv’de eski şehirde birçok yer yürüme mesafesindedir. Lviv’de tramvay, otobüs ve matruşkalar ile şehir içi ulaşım sağlanabilir. Uzak bir yere örneğin Lychakiv Mezarlığı’na gitmek istiyorsanız tramvay kullanabilirsiniz. Biletler sürücüden ve gazete büfelerinden alınabilir, tek yönlü bilet ücreti 5 Grivnadır. Sırt çantasından daha büyük bir bagaj taşıyorsanız, bunun için ikinci bir bilet almanız gerekecektir. Ceza ödememek için tramvaya binince biletlerinizi onaylatmanız gerekir. Her an bilet kontrolü ile karşılaşılabilir.

Matruşkalar 5 Grivna ve bizdeki dolmuşlar gibi bir zaman çizelgesi olmadan belirlenmiş rota izlerler. Binmek için marşrutka yaklaşırken elinizi kaldırın ve inmek istediğinizde de sürücüden durmasını isteyin, en yakın otobüs durağında durabilirler.

Uygun fiyatlı taksi için Uber veya Ukraynalı Uklon uygulamasını indirebilirsiniz. Bunlar Lviv’de çok yaygın olarak kullanılıyor, şehirdeki herhangi bir yere yaklaşık 40 – 60 Grivna civarı gidebilirsiniz. Şehirde diğer taksilerde taksimetre yoksa mutlaka binmeden pazarlık yapın.

Turist otobüsleri ve Chudo Train isimli turistik treni de şehir turlarında kullanabilirsiniz. Kulaklıkla verilen rehberlik hizmetlerinde Türkçe dinleme şansınız da bulunmaktadır. Otobüsler 150 Grivna, 40 dakika süren tren yolculuğu için de tur ücreti 110 Gravni idi bizim bulunduğumuz Ağustos/2019’da.

Konaklama

Ukrayna’daki en çok konaklama yerine sahip şehir Lviv fiyat ve kalite açısından da geniş bir yelpazede seçenek sunuyor. Booking.com veya Airbnb.comdaki seçeneklere göz atmanız yeterli olacaktır. Eğlenceden uzak kalmamak ve gezilecek noktalara yakın olmak için Rynok Meydanı yakınlarında kalmanız önerilir.

Lviv’deki en eski ve prestijli, ünlü kişilerin de kaldığı George Hotel 1901’de açılmış. Otel, eski kentte Shevchenko Bulvarı’na açılan Mickiewicz Meydanı’nda bulunuyor. Bu kalitede tarihi bir otelin çok pahalı olacağı düşünülse de Avrupa’daki benzer otellere göre daha uygun fiyatlı. Popüler Glory Cafe de George Hotel’in altında bulunuyor.

Nobilis Otel, Mykhailo Hrushevskyi Meydanı’nın karşısındaki Shevchenko Bulvarı üzerinde bulunan muhteşem 5 yıldızlı bir otel. Hotel Atlas Deluxe, Nobilis Hotel’in hemen sağ tarafında bulunmakta ve Shevchenko Bulvarı’nın sonundaki döner kavşağa bakmaktadır. Grand Hotel Lviv Luxury and Spa, merkezde ve tarihi bir binada bulunmaktadır, içi çok modern yenilenmiş. Ibis Styles Lviv Center, eski şehir ve Shevchenko Bulvarı’na yürüyüş mesafesinde ve iyi bir konumdadır. Luxovski Apartment ve Avenue Apartment daire isteyenler için mükemmel fiyat ve konuma sahipler.

Gezelim Görelim

Şehirdeki üç ilginç anıtla şehri tanımaya başlayalım. Lviv Üniversitesi Coğrafya Fakültesi’nin arka bahçesine yerleştirilmiş insan boyunda dev bir çanta olan Sırtçantası Anıtı dünyada sırt çantasına adanmış ilk anıt. Bu heykel farklı ülkelerden ve kuşaklardan insanların birliğini sembolize ediyor. Baca temizleyicisi, “House of Legends” adlı restoranın çatısında oturan şapkası kolunun altında bir adam heykeli. Üzerinden bozuk para atmayı başarırsanız, gelecek yılınız neşe ve mutluluk dolu olacakmış!

Çok tuhaf bir balık heykeli olan Gülen Balık Heykeli Virmenska Caddesi’nde bulunmaktadır. Heykeltraşına göre heykel yerli halkı ve turistleri daha çok gülümsemeye teşvik etmeli. Çünkü artık günümüzde böyle samimi bir gülüş çok nadir görülüyor. Geldiğinizde bu gülümsemeyi bulamayabilirsiniz çünkü sanatçı her 4-5 yılda bir heykeli yeniden yapıyormuş.

Tarihin tasarımla, kültürün romantizmle, sakinliğin eğlenceyle buluştuğu bu şehri biraz daha ayrıntılı gezip görelim ne dersiniz!

Eski Şehir-Old Town

Old Town yani eski şehir bölgesi oldukça küçük ve hemen hemen tüm turistik mekanlar birbirinden 5-10 dakikalık bir yürüyüş mesafesinde. Bu bölge aynı zamanda çok hareketli ve renkli. Dolaşırken binalara, heykellere, kafelere, parke taşlı sokaklara ve sokak yaşamına hayran kalmamak mümkün değil. Etrafta birçok kafe, şarap barı ve restoran var.

Rynok’un kuzeyindeki Krakivska Caddesi’yle birleşen Halytska Caddesi buradaki ana caddelerden biridir. En turistik cadde olan Serbska Caddesi’nde de Lviv Handmade Chocolate dahil olmak üzere ilginç barlar ve kafeler bulunuyor. Bir diğer önemli cadde olan Virmenska Caddesi’nde ilginç duvar resimleri ve heykeller var. Bölgedeki gezeceğimiz ilk yer şehrin kalbi ve 500 yıldır Lviv’in siyasal, kültürel, kamusal merkezi olan Lviv Gezi Rynok Meydanı olacak.

Pazar Meydanı-Ploshcha Rynok

Lviv eski şehir, 1998 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesine dahil edildi. Tarihi Pazar Meydanı eski şehrin tam merkezinde bulunuyor. Meydanda 1527 yılındaki büyük yangında zarar gören şehirden geriye kalan yapılar da bulunmaktadır. Bu binaları değerli kılan ise şu anda kente hakim olan Rönesans stilinin aksine Gotik tarzda inşa edilmiş olmalarıdır. Kentin en güzel binalarına ve anıtlarına sahip olan meydan yangının ardından yeniden inşa edilmiş. Burada dört yüzyıl (16-20. yüzyıl) boyunca yapılan çeşitli sanat ve mimari tarzı temsil eden 45 yapı bulunmaktadır. Çoğu üç veya dört katlı binalar olup her katta üç pencerenin meydana baktığı yapılardır. Neden sadece üç pencere meydana bakıyor sorusunun cevabı ise, bir katta sadece üç pencere olursa vergi ödenmemesi. Dört veya daha fazla penceresi olan binaların sahiplerinin zengin olduğu böylece anlaşılıyormuş! Evlerin birçoğu hala ikametgah olarak kullanılıyor, bazıları müze, sanat galerisi ve kafe haline dönüştürülmüş.

Lviv’de yaşam bu meydanın etrafında dönmekte. Kafe ve restoranlarla dolu olan meydan, müzik ve dans ile her an hareketli. Meydan aynı zamanda pazar yeri, sosyal olaylar ve kutlamalar için bir toplanma alanı olarak da kullanılıyor. Rynok Meydanı, insan kalabalıklarının ve sokak sanatçılarının ortaya çıktığı, güzel havanın tadının çıkarıldığı, açık havada şarkı söylenip dans edildiği özellikle yaz gecelerinde çok güzel ve canlı oluyor.

Rynok Meydanı’ndaki önemli yapıları daha yakından tanıyalım.

Belediye Binası – Ratusha

Pazar Meydanı’ndaki ikonik yapıların en ünlüsü olan Belediye Binası ilk olarak 1357’de ahşap olarak inşa edilmiş ve kısa süre sonra 1381’de yanmış. Yangından sonra belediye binasını taştan yapmayı tercih etmişler.

Orta Çağ’ın sonunda, Lviv belediye binası eklektik bir bina topluluğu görünümündeymiş. Binanın orta kısmı, 14. yüzyıldan kalma en eski kısmıymış. Batı kısmı 1491-1504 yıllarında inşa edilmiş. Kompozisyonun en önemli özelliği şehrin en yüksek kulesinin olması.

İnşa edildiği dönemde kent sakinlerinin “Çirkin Baca” lakabı taktıkları belediye binasının girişindeki Lviv’in sembolü olan aslan heykelleri ve saat kulesi en çok ilgiyi çeken kısmını oluşturuyor. Şehrin en iyi manzaralarından birini görebileceğiniz 65 metre yüksekliğindeki kuleye çıkabilirsiniz. Harika şehir manzarası için bilet gişesine kadar 103 basamak sonrasında da kulenin tepesine 305 basamak daha çıkmak gerektiğini hatırlatalım.

1852’de Viyana’da yapılan ve şimdiye kadar Lviv sakinlerine zamanı gösteren kule saatinin yanı sıra kule çatısında her saat başında çalan bir büyük ve her çeyrek saatte çalan bir küçük iki çan bulunuyor. Büyük çan üzerindeki Almanca “İyi uykular, sizi uyandıracağız” yazıyormuş.

Eskiden bu kuleye sadece keşişlerin çıkmasına izin veriliyormuş. Orta Çağ batıl inançlarına göre şeytanın saate yerleşebileceği ve sadece keşişlerin saatin doğru zamanın gösterilmesini sağlayabileceğine dair bir inanış varmış. Binada ayrıca öğlen, binanın güney tarafındaki balkonlardan borazan çalınıyor. Kule, Salı Cuma 10:00-17:00, cumartesi-pazar 11:00-19:00 arası açık ve pazartesi günleri kapalıdır. Bilet ücreti 5 Grivna’dır.

Bandinelli Sarayı-Lviv Tarih Müzesi–Palazzo Bandinelli

Bu güzel bina 16 ve 17. yüzyıllarda Floransalı Roberto Bandinelli’ye ev sahipliği yapmış. Bandinelli, şehri Avrupa ülkeleri ile posta ve düzenli kurye hizmetiyle tanıştırdığından Lviv sakinleri için çok önemli bir figür.

Bina şu anda eski dönem iç mekanlarına, yüksek ve fevkalade şık oyma tavanlara, Floransalı mobilyalara, seramiklere ve duvar halılarına hayranlık duyacağınız Lviv Tarih Müzesi’nin bir şubesine ev sahipliği yapıyor.

Kara Konak-–Lviv Tarih Müzesi – Black House

Meydandaki 4 Numaralı siyah taş bina şehrin dikkat çeken binalarından biri. Cephedeki bir dilenciyle yağmurluğunu paylaşan Aziz Martin figürü, aziz figürleri ve Madonna figürü binada özel bir etki yaratmaktadır. Kum taşından yapıldığından rüzgar ve yağmurun etkisiyle zamanla kararmış. 

Bu ilginç bina günümüzde, Lviv Tarih Müzesinin Rynok Meydanı’nda bulunan dört şubesinden birine ev sahipliği yapmaktadır. Müzede Ukrayna’nın kanlı savaşları, direniş hareketleri ve Yahudi Soykırımıyla ilgili rölyeflerle Sovyet nostalji bölümü (eski TV’ler, propaganda posterleri) ve batı Ukrayna’nın 20. Yüzyıldaki çalkantılı dönemine ilişkin eserler yer alıyor. Müzedeki son odada, Sovyetler Birliğinin ölüm kamplarındaki Ukraynalılar, Orange ve Maydan devrimleri ele alınmaktadır.

Kornyakt Sarayı-Lviv Tarih Müzesi

*gpsmycity.com

Lviv Belediye Binası’nın sağındaki bina, Ukrayna’daki 16. yüzyıla ait sivil Rönesans mimarisinin en önemli yapılarından biri olan Korniakt Evidir. Lviv Tarih Müzesi’nin ana koluna ev sahipliği yapıyor.

Kostyantyn Korniakt, 1569’da Lviv’e yerleşmiş ve Rynok Meydanı’yla Fedorova Sokağı’nın bir köşesine geç Rönesans tarzında, üç sıra logo ile çevrelenen, güzel bir avlusu olan bir saray inşa ettirmiş. O zamanlar şehirdeki topraklar pahalı olduğundan, her biri üç pencereli dar bir cepheye sahip olan ve ortada avlularla arkaya doğru uzanan binalar yapılmaktaymış. Korniakt, her katta altı pencereli bir yapı inşa edilmesi için kraliyet izni almış. Binanın muhteşem bir avlusu var ve 16. yüzyılda Ukrayna’da İtalyan avlusu olan tek yer burasıdır.

Kostyantyn Korniakt 1603’te öldükten sonra torunları evi 1623’te Discalced Carmelite dini grubuna satmış. Ev 1640’ta geleceğin Polonya kralı olan Rzecz Pospolita Jan III Sobieski’nin babası Jakub Sobieski tarafından satın alınmış. III. Jan’ın taç giymesiyle bina “Kraliyet Evi” olmuş. 22 Aralık 1686’da Polonya ve Rusya’nın Ukrayna’yı parçalara bölen anlaşmayı imzaladıkları yer de bu konak.

Jan Sobieski, 1683’te Viyana yakınlarında Türk ordusunu yenerek, Avrupa tarihinde önemli bir rol oynamış. Savaş, Orta Avrupa krallıkları ile Osmanlı Devleti arasındaki 300 yıllık mücadelede dönüm noktası olmuş. Lviv’de kahve kültürünün başlamasıyla ilgili şöyle de bir hikaye anlatılmakta. Savaştan sonra, Avusturyalılar terk edilmiş Türk kampında kahve poşeti bulmuşlar. Bu kahveleri kullanarak, Franciszek Kulczycki adlı bir Ukraynalı, Viyana’daki ilk kahveyi açmış. Hikayeye göre, acı kahveyi tatlandırmak için buna süt ve bal eklemiş ve böylece kapuçinoyu da icat etmiş! Rivayet bu, doğruluğunu bilemem.

Evin son sahipleri olan Lubomirski’ler 1908 yılında belediyeye satmış ve “III. Jan Ulusal Müzesi” açılmış. 1940 yılında müze, Rynok Meydanı’ndaki 4 numaralı binadaki Lviv Tarih Müzesi ile birleştirilmiş ve bugünkü adını almış. Halen, dört mimari anıtta bulunan müze, tamamı 16-18. yüzyıllardan kalma 300.000’in üzerinde esere ev sahipliği yapıyor. Korniakt Saray Müzesi’ndeki önemli sergiler arasında Avrupa ülkelerinden gelen mücevherler, askeri onur madalyaları, Ukrayna Hetmanlarının (Kazak liderleri) portreleri ve ilk olarak Ukrayna’da Ivan Fedorov tarafından basılmış kitaplar bulunmaktadır.

Çok sayıda restorasyona rağmen ev neredeyse hiç değişmemiş. 17. yüzyıldan kalma kral figürleri ve şövalyelerle zengin bir cephesi olan yapı, olağanüstü bir güzellik ve uyum içindedir. Giriş katındaki iyi şekilde korunmuş Gotik Salonda, Lviv’deki tek Gotik anıt ve 15. yüzyıla ait evden kalanlar sergilenmektedir.

Müze hafta boyunca 10:00 – 20:00 arası açık, cumartesi-pazar günleri kafede 16:00-18:00 arası caz konserleri ve klasik müzik performansları gibi canlı müzik de yapılmaktadır. Burası hafta sonları çok yoğun olduğu için önceden rezervasyon yaptırmanızı tavsiye ederim.

Lubomirski Sarayı-Lviv Furniture and China Museum

www.lia.lvivcenter

10 numaralı binadaki Saray 1760’larda inşasından sonra pek çok kez yeniden yapıldığından orijinal mimarisinden geriye pek bir şey kalmamış. Uzun yıllar asil bir aile olan Lubomirski’ler bu binada yaşamış. Bina bir süre Galiçya yönetimine ev sahipliği yapmış ve 19. yüzyılda bir Ukrayna organizasyonu olan “Prosvita” adlı kuruluşa geçmiş. 30 Haziran 1941’de bir grup Ukrayna kamu görevlisi binanın balkonundan “Act of the Renewal of Ukrainian State” bildirisini açıklamış.

Lviv’in en iyi barok sivil binaları arasında sayılan Saray, 18. yüzyıl mimarisinin en değerli anıtı olarak kabul edilmektedir. Günümüzde bu antik Saray, Mobilya ve Çin Müzesi’ne ev sahipliği yapıyor.

Massarivska Sarayı-Lviv Tarih Müzesi

www.lonelyplanet.com

Meydanın 24 numaralı binasındaki Lviv Tarih Müzesi’nin bu şubesi, “Eskiçağ Ukrayna Tarihi ve Arkeoloji Bölümü”ne ev sahipliği yapmaktadır. 16. yüzyılda meşhur Scholz ailesine ait olan bina daha sonra İtalyan Antonio Massari tarafından alınmış. 1946 yılında da Tarih Müzesi yapılmış. Massarivska Sarayı, 1527’de çıkan bir yangından sonra Rönesans tarzında yeniden inşa edilmiş. 

Müzede Galiçya zamanından başlayan erken kültürlerden 16. yüzyılda baskı makinesinin gelmesine kadar ki döneme ilişkin sergiler bulunmaktadır. Önemli sergiler arasında Karpat Kurhan kültürüne ait bölgenin Romalılar ile bağlantısı olduğunu kanıtlayan 2. yüzyıldan kalma camlar, İskit altınları ve silahları, 18. yüzyıldan kalma Lviv’in panoraması, Khmelnitski ve Kazaklar hakkında bir bölüm ve Ukrayna’da (Lviv’de) basılan ilk kitap olan Apostle’nin kopyaları ve Ostroh İncil’i (kutsal kitabın Ukraynaca’ya ilk çevirisi) sayılabilir. Daha önce Belediye Binası’nda bulunan rüzgar gülü de buraya getirilmiş. Bu rüzgar gülünün çatıdan sadece büyük felaketlerin arifesinde düştüğü söyleniyormuş ve son defa belediye binasıyla birlikte aşağı düşmüş. Müze perşembe-salı 10.00-17.30 arası açık olup 10 Grivna, turlar 40 Grivnadır.

Gepnerivska Taş Binası

www.lia.lvivcenter.org

Meydandaki 28 numaralı bina 1610 yılında yapılmış. 17. yüzyılda Rönesans tarzındaki restorasyonundan bu yana orijinal görünümünü koruyan bina bugün Lviv’in Rönesans mimarisinin en güzel örneklerinden biri. Binanın pencerelerinin yanına Latin harfleriyle ahlaki öğretiler yazılarak dekore edilmiş.

Binanın bugün bulunduğu yerde Kazak lider Ivan Pidkova kafasının kesilerek idam edileceği günü beklemiş. Bu cüretkar lider, Türklerin Moldova’yla olan siyasi meselelerine müdahale etmiş ve padişah da Polonyalı kralına onun tutuklanmasını ve infaz edilmesini şart koşmuş ve Kazak lider idam edilmiş.

Mum Fabrikası – 45 Numaralı Bina

www.lia.lvivcenter.org

1803 yapımı binanın dış yüzü belki de şehirdeki imparatorluk tarzının en iyi örneğidir. 20. Yüzyılın başlarında burada mum ve balmumu eşya üretimiyle ilgili Galiçya’da tek olan bir fabrika varmış. Bugün bohem sanatçıların buluşma yeri, şehrin meşhur restoranı “Atlas” bahçe katında bulunuyor.

Meydandaki Çeşmeler

Meydanın köşelerindeki dört çeşme, antik Yunan tanrılarının 18. yüzyıl heykelleri ile dekore edilmiş.

Av, hayvanlar tanrıçası Diana, denizlerin yöneticisi Neptün, denizlerin kraliçesi Amphitrite, arzunun ve yakışıklılığın güzel tanrısı Adonis. Meydanın güneydoğusunda Diana çeşmesi bulunmaktadır.

Adonis Çeşmesi’nin kırmızı ve siyah taşlarla çerçevelenmiş bir havuzu var. Çeşmenin merkezinde Adonis, yanında bir köpekle bir domuzu öldürmektedir.

Güneybatıdaki Neptün Çeşmesi’nin merkezinde Neptün bir yunusla birliktedir. Lviv sakinleri bu dört çeşmeden Neptün’e farklı bir ilgi gösteriyorlarmış. Yaz festivallerinin veya büyük şehir kutlamalarının birinde Lviv’i ziyaret ederseniz, giyinmiş bir Neptün ile karşılaşabilirsiniz.

Meydanın kuzeybatısında da Amphitrite Çeşmesi bulunmaktadır.

Lviv Kahve Üreticisi- Lviv Coffee Manufacture

Kentin en iyi kahvelerini bulabileceğiniz Lviv Kahve Üreticisi Rynok Meydanı’nda hizmet vermektedir. 2012 yılında açılan dükkânın kahve çeşitleri de çok zengin. Hem bahçesi hem de mahzenleri olan yer kahve sevenlerin görülecek yerler listesinde mutlaka yer almalı.

Lezzetli ürünlerinin geçmişini ve kültürünü tüketicilere aktarmayı amaçlayan tesiste düzenlenen eğitimlere katılıp, sertifikalı bir kahve uzmanı bile olabilirsiniz.

Eczacılık Müzesi 

Eczacılık Müzesi, orduda eczacı olarak görev yapan Wilhelm Natorp tarafından 1735’de askeri eczane olarak açılmış. Eczacılık aletleri, reçeteler ve ilaçlar gibi 2000’den fazla malzemeyle eğlenceli ve eğitici bir müze olan Eczacılık Tarihi Müzesi 1966 yılında bu binada açılmıştır. İyi korunmuş dekoruyla dikkat çeken 700 metrekareyi aşkın müzenin 16 odası, eczacılıkla ilgili kitapların bulunduğu bir kütüphanesi ve simya laboratuvarı bulunuyor.

Aromatik amforalar, havanlar, teraziler, hap işleme makineleri ve II. Dünya Savaşı öncesi Lviv ilaçlarının sergilendiği odaları, tıbbi temalar hakkında birçok sergi bulunmaktadır. Drukarska Caddesi 2 numaradaki Müze Pazartesi-Cuma 09:00-19:00, hafta sonu 10:00-17:00 arası açıktır.

Lviv Çikolata Fabrikası

Lviv’in tarihi merkezinde yer alan Çikolata Fabrikası (Serbskaya Caddesi, 3), kentin ilgi çekici yerlerinden biridir. Orta Çağ’dan beri lezzetli şekerlemeleriyle tanınan Lviv Çikolata Fabrikası, el yapımı ürünleriyle gastronomi meraklılarının ve çikolata tutkunlarının ilgisini çekiyor.

Cam duvarlardan çikolatanın şekere, farklı şekillere, figürlere nasıl dönüştüğünü görebilirsiniz. Dükkanın duvarlarında çikolatanın ve dolumların detaylı tanıtımını içeren büyük resimler görebilirsiniz.

Lviv Ermeni Katedrali

Çoğunlukla Ermenilerin yaşadığı bölgedeki şehrin olmazsa olmazlarından Ermeni Katedrali Lviv gezilecek yerler listesindeki en özgün mekanlardan biri olarak karşımıza çıkıyor. Ermeniler Ukrayna’ya yerleşmiş en eski topluluklardan. Lviv, Kiev, Kamyonets-Podilsky ve Crimea’da büyük koloniler halinde izlerine rastlanmaktadır. Tüccar ve zanaatkar olarak toplumda önemli yer edinmişler, tercümanlık ve kuyumculuk mesleği yüzlerce yıl bu grup eliyle yürütülmüş. Lviv Ermeni topluluğu kendi okulunu, basım evini kurmuş ve önemli kişiler yetiştirmiş. İşte Doğu kültüründen izler taşıyan Ermeni Katedrali de bir Ermeni tüccarı tarafından 1363 yılında inşa ettirilmiş.

Lviv’deki katedralin Kars Ani’deki katedralden esinlendiği belirtiliyor. Geç Barok tarzı unsurlarla süslenen Katedralin içi de son derece güzel mozaiklerle ve duvar resimleriyle dekore edilmiş. Bunlardan en etkileyici olanlar ise kubbenin altına yerleştirilen “Trinity” kompozisyonu ve 1925-1929 yıllarına ait orijinal modern resimlerdir. Sovyet döneminde kapatılan Katedral, günümüzde Ermeni topluluğu tarafından kullanılmaya devam ediyor.

Sakin Katedral avlusu, karmaşık Kafkas detaylarıyla süslenmiş kemerli geçitler ve binalardan oluşan bir labirenti gezmeye hazır olun. Virmenska Caddesi, 7 adresindeki Katedral, 10:00-17:30 saatleri arasında açıktır.

Transfiguration Kilisesi


*www.enacademik.com

Ermeni Katedrali’nin hemen batısındaki Krakivs’ka Caddesi 21 numaradaki bakır kubbeli uzun kilise. Teslis papazları manastırının bir parçası olan 1703 yapımı eski Kutsal Trinity kilisesinin bulunduğu alana 1783 yılında inşa edilmiştir. Kapanmasından sonra binalar üniversite ve kütüphaneye verilmiş. 1848’deki devrimci olaylar sırasında bunların hepsi yanmış. Bina kalıntıları Ukrayna topluluğuna geçmiş ve 1875 yılında yeni bir kilisenin inşasına başlanmış.

1991’de Ukrayna’nın bağımsızlığından sonra Yunan Katolikliğine geri verilen şehirdeki ilk kilise olmuş. Bu Yunan Katolik kilisesi dışarıdan basit görünüyor, ancak içi açık, havadar renkleri ve altın ikonostasisi ve yüksek kubbesi ile dikkat çekici.

Dominikan Katedrali ve Manastırı

Ermeni Caddesi’nin kuzeyinde Dominikan Katedrali ve Manastırı’nın önündeki meydana ulaşılıyor. Muzeina Meydanı 1 numaradaki katedral Dominikan Tarikatı üyelerinin kente geldiği 13. yüzyılda ahşap kullanılarak gotik tarzında inşa edilmiş.

Eski Kent’in ilk yapılarından biri olan tarihi bina büyük yangın sırasında tahrip olmuş. Günümüzdeki görünümüne 1792-1798 arasındaki restorasyon sonucunda kazanmış. İç dizaynında da birçok sanatçı görev almış. II. Dünya Savaşından sonra, bina bir depo ve daha sonra Din ve Ateizm Müzesi olarak hizmet vermiş. Şimdi yine ibadethane olarak kullanılmaktadır.

Etkileyici geç Barok tarzı tapınak, Dominikan tarikatı için inşa edildiğinden onların adını taşıyor. Dominik Katedrali’nin büyük bir kubbesi var. İç mekanda son dönem barok yapıların karakteristik özelliği sade bir ortam var. Kilisenin girişinde Galiçya valisi F.Gauger’e ve sanatçı A.Grotger’e ait olan heykeller bulunmaktadır.

Din Tarihi Müzesi

Dominik Katedrali’nin girişinin solunda binaya bağlı olan yapı, aslında Sovyet döneminde ateizme adanmış olan Dini Tarih Müzesidir. Sergi şu anda Ukrayna’da aktif olan tüm dinlerle ilgilidir ve 1580’de basılan Eski Slav Kilisesi’nin ilk çevirilerinden biri olan Ostroh İncil’de burada bulunmaktadır.

Royal Armoury-Arsenal and Ivan Fedorov Statue

Doğuya doğru biraz yürüdüğünüzde elinde kitap tutan bir keşiş heykeli göreceğiniz bir meydana ulaşırsınız. Bu keşiş, 16. yüzyılda Ukrayna’ya baskı makinasını ilk getiren I. Federov’dur. Moskova’da doğan Federov 1572’de bir matbaa açmak için Lviv’e gelmiş. İncil’i ve diğer pek çok kitabı burada basmış. Bu meydanda eski kitaplar ve II. Dünya Savaşı hatıralarının satıldığı bir pazar kurulmaktadır.

City Arsenal (Weaponry Museum)

Şehir Arsenali, şehrin dış surlarının bir parçası olan ve 1554-1556 yıllarında Rönesans askeri mimarisi tarzında inşa edilen büyük bir yapıdır. Silah Müzesi günümüzde Lviv’deki üç tarihi binadan en eskisi olan bu binada yer almaktadır.

www.gpsmycity.com

Müze, 30’dan fazla ülkeden ve tarihi 10. yüzyıla kadar giden eski binlerce askeri malzemelere sahiptir. Silahların üretildiği bir fabrika, bıçaklar, hançerler, kılıçlar, süvari kılıçları, epe kılıçları, yatağanlar, baltalar, halterler, gürzler, diğer tüm ateş ve savunma silahları, zırh takımları ve çeşitli toplar sergilenmektedir. Koleksiyonun öne çıkan en önemli sergisi, “Zülfikar”, çift bıçaklı 17. yüzyıldan kalma Doğu tipi bir kılıçtır. Pidvalna Caddesi, 5 adresindeki Arsenal Müzesi, çarşamba günleri hariç her gün yaz aylarında 10:00-17:30, kış aylarında 10:00-16:30 arası açıktır. Fotoğraf ve video çekimleri için ek ücret alınmaktadır.

Assumption Kilisesi

Lviv’in doğusundaki savunma duvarları ve Rynok Meydanı arasında Rutenya bölümünün merkezinde Assumption Kilisesi var. Pidvalna Caddesi 9 numarada Rönesans mimari tarzındaki kilise, 1592 yılında Çar I. Feodor tarafından yapılan bağışlarla, daha önce 3 kilisenin yandığı bir yer üzerine inşa edilmiş.

Assumption Kilisesi’nin kuzey duvarının bir tarafına bitişik, küçük ama görkemli Üç Aziz Şapeli bulunuyor. Kilise renkli vitray pencerelerle ve karmaşık bir altın ikonostasiyle süslenmiştir. Rus Çarının yaptığı önemli bağışların anısına iki başlı bir Rus kartalı görüntüsüne kilisede yer verilmiştir.


1572-1578 yıllarında Assumption Kilisesi’nin çan kulesi olarak inşa edilen Korniakt Kulesi, kuşatma ve itfaiyeciler için bir savunma kulesi olarak hizmet etmiş. Ne yazık ki bu kuleye çıkılamıyor.

Aziz Meryem Roma Katolik Kilisesi

Şu an Yunan Katolik Kilisesi olan Eski Roma Katolik Kilisesi, Lviv’in en eski Hristiyan kiliselerinden biridir. Geç Orta Çağ’da Alman kolonistler tarafından kurulmuş. 13. yüzyılda ilk ahşap kiliseden sonra 1350’li yıllarda taş bir Roma Katolik Kilisesi yapılmış. 17 ve 18. yüzyıllarda restore edilen Kilisede Neo-Roma unsurları kullanılmış.

Aziz Michael Kilisesi

www.lia.lvivcenter.org

Tepedeki bu büyük kilise, 17. yüzyıl İtalyan mimarlarının eseridir. Bir zamanlar Türklere ve Tatarlara karşı savunma amacıyla yapılmış müstahkem bir manastır kilisesidir. Tavandaki freskler çok güzeldir. Kiliseye, Assumption Kilisesi’nin karşısındaki caddeden 2 dakika yürüyerek ulaşılabilir.

Altın Gül Sinagogu

lonelyplanet.com

Ukrayna’daki en eski sinagog olan Golden Rose Sinagogu’nun kalıntıları, eski şehirde Staroievreiska Caddesi’nde bulunmaktadır. 16. yüzyılın sonlarında yapılan Altın Gül Sinagogu 1941’de Nazi işgalcileri tarafından diğer sinagoglarla birlikte yıkılmış. Bugün sadece temeli ve kalan bir duvarı görülebiliyor. Bölgeye daha yakın tarihlerde Holokost sırasında ölenler için yeni ve çok görkemli bir anıt yapıldığından oldukça hareketli bir yere dönüşmüş.

Boim Şapeli

Latin Katedrali’nin hemen yanında yer alan bu küçük Şapel, Macar tüccar Georgy Boim’in isteği üzerine 1609 yılında başlatılmış. Tüccarın oğlu Pawel Boim’in gözetiminde inşaat 1615’de tamamlanmış.

Boim ailesinin 14 üyesinin ebedi ikametgahı olan mezar şapelinin kararmış cephesi görkemli bir şekilde yapılmış. Kubbenin tepesinde bir eliyle başını tutarak oturan, kederli bir İsa heykeli var.

Şapelin içinde ise Boim ailesi üyelerinin minyatür görünümleri, İncil’den kabartmalar ve heykeller kullanılarak adeta baş döndürücü bir yer yapılmış. Şapelin içine girmek için ücret ödenmesi gerekiyor.

Latin Katedrali-Cathedral Basilica of the Assumption of the Blessed Mary

Lviv

Rynok Meydanı’nın güneybatı köşesindeki Latin Katedralinin tamamlanması 1360’dan başlayarak, 1481’e kadar yaklaşık 120 yıl sürmüş. Bu Roma Katolik Katedrali Lviv’de kalan tek Gotik Katedraldir ve Çan Kulesi kentin silüetine hakim durumdadır.

Ülke tarihi için birçok önemli siyasi olaya ev sahipliği yapan Latin Katedralinin mabedi ve sunağı yaşadığı onca felakete rağmen günümüze kadar bozulmadan gelebilmiş. Katedral, büyük yangının ardından Barok tarzında yeniden inşa edilmiş. Dış cephesi Gotik tarzındadır. Günümüzde ibadete açık olan Katedral, Lviv’in en etkileyici kiliselerinden biridir. Katedralin dışında 2001’de Lviv’e yaptığı ziyareti anmak için yapılan Papa II. John Paul’ün bir rölyefini görebilirsiniz.

St. Peter and Paul Church-Former Jesuit Latin Cathedral

*lia.lvivcenter.com

Rynok Meydanı’nın güneybatı köşesinde Latin Katedrali’nin yakınlarındaki küçük, şirin bir meydanda bulunan Aziz Peter ve Paul Katedrali bulunmaktadır. Lviv’in en etkileyici Cizvit Roma Katolik kilisesi şehir merkezindeki ilk barok yapıdır. Sovyet yıllarında kitap deposu olarak kullanılmış ve en son 2011 yılında restore edilmiş.

Bernardine Kilisesi Manastırı

Rynok Meydanı’nın güneyinde yer alan, bir Kilise ve Manastırı içeren kompleks olan Bernardine Kilisesi, surların hemen dışında ve Orta Çağ’dan kalma bir katedralin yerine 17. yüzyılda inşa edilmiş. Galiçya şehir kapıları ile Kraliyet kalesi arasındaki üçgen boşluk Bernardine denilen bu güçlü garnizonun temelini oluşturur. İnşa edildiğinde etrafı güçlü taş duvarlarla, Hlyniany Kapısı ve bir kuleyle çevrilidir. 1600-1630 yıllarında yapılan Kilise ilk önce ahşaptan yapılmış ve 1738-1740 yıllarında kesme taştan yeniden inşa edilmiş.

Mimarisinde Rönesans ve Barok stilleri kullanılmıştır. Özellikle kilisenin en görkemli ve en çarpıcı bölümü olan barok iç kısmı, Bernardine Manastırı’nın bir parçası olan 17. yüzyıldan kalma Roma Katolik Kilisesi St Andrew Kilisesi’ne aittir. Kilisenin iç kısmını süsleyen heykeller, oyma sunaklar ve freskler olağanüstüdür. Melek yüzlü çocuklarla doldurulmuş ve ışıklar saçan iç cephe, titizlikle ve eski ihtişamıyla restore edilmiştir. Burası yerel halkın ibadet ettiği Pazar günleri dışında turistlerle doludur.

Hlyniany Kapısı

*gpsmycity.com

Bernardine Kilisesi’nin hemen arkasında, şehri saldırılara karşı korumak amacıyla yapılan surlar vardır. Hlyniany kapısından geçip hendeğin üstünde yürüyebilirsiniz. Burada 16. yüzyıla geri adım atmış gibi hissedeceksiniz.

King Danylo Halytskyi Heykeli

*gpsmycity.com

Bernardine Kilisesi’nin aşağısındaki sokakta Lviv’i kuran adam kişinin anıtı bulunmaktadır. Danylo Halytskyi (1201 – 1264) kraliyet tacı için savaşmış, Polonya, Macaristan’dan gelen tehditlere karşı mücadele etmiş ve Moğollara karşı savunmuştur şehri. 1256’da Lviv’i kurmuş ve buranın adı oğlu Lev’in ismini almış.

Özgürlük Bulvarı-Prospekt Svobody (Liberty)

Eski şehrin batı kenarı, etkileyici binaların sıralandığı park ve anıtların bulunduğu büyük bir bulvar olan Svobody Bulvarı ile çevrilidir. Yaz aylarında, bu geniş bulvarın ortasındaki geniş kaldırım Lviv hayatının merkezi haline geliyormuş. Park şeridi boyunca yerel halk, çocuklarını gezdiriyor, akülü arabalar kiralanarak çocuklar eğlendiriliyor, temiz hava almak isteyenler banklarda oturuyor ve düğün konvoyları özellikle Cumartesi günleri fotoğraf çekme yarışına giriyormuş. Aynı zamanda açık havada satranç turnuvaları yaptığı bir mekan oluyormuş.

Cadde, güney ucundaki Mickiewicz Meydanı’ndan kuzey ucundaki Opera Binasına kadar uzanmaktadır. Büyük Avrupa şairlerinden biri olarak kabul edilen Polonya’lı milli şair Adam Mickiewicz’in heykeli, Svobody Bulvarı’nın güney ucundaki bu meydanı kaplamaktadır. Mickiewicz, 1798–1855 yılları arasında yaşamıştır.

Ukrayna’nın en büyük milliyetçi yazarı olan Taras Shevchenko’nun devasa heykeli, Svobody Bulvarının ortasında yükseliyor. Bu heykel, Arjantin’deki Ukrayna diasporasından Lviv halkına hediye edilmiş.

Etnografya, Sanat ve El Sanatları Müzesi

Bulvarın bir köşesinde Etnografya, Sanat ve Endüstri Müzesi kurulmuş. Müzede birkaç ilginç mobilya, vitray camlar, art nouveau posterler, 19. ve 20. yüzyıllardan kalma çeşitli dekoratif öğeler bulunuyor.

Lviv Opera Binası

Özgürlük Bulvarı’nın kuzey ucunda yer alan Lviv Opera ve Bale Tiyatrosu , 1897-1900 yılları arasında inşa edilmiş. Aslen Büyük Tiyatro olarak bilinen Opera Binasına, şimdi resmen Ukrayna’nın en ünlü kadın opera sanatçısının onuruna, Solomiya Krushelnytska Lviv Ulusal Akademik Opera ve Bale Tiyatrosu ismi verilmiş. Mirror Hall ve Parnassus Perde gibi lüks bir iç mekana sahip ve süslü heykel işleriyle çarpıcı bir cephesi olan, Avrupa’nın en güzel opera binalarından biri ortaya çıkmış.

Opera Binasının heykellerle bezenmiş binasını görmeden ve sahnesinde sergilenen herhangi bir performansı izlemeden sakın kente ayrılmayın. Dışarıdan harika ama içeriden nefes kesici! Puccini’den Tchaikovsky’ye dünya standartlarında bale ve operanın tadını çıkarmak için biletinizi önceden alın. Performanstan bir saat önce gelirseniz Opera Binasının etkileyici iç mekanını rehberli bir turla görebilirsiniz.

Andrey Sheptytsky National Museum

Ukrayna sanatıyla ilgileniyorsanız, bu müzeyi mutlaka ziyaret etmelisiniz. 1905 yılında Metropolitan Başpiskopos Andrey Sheptytsky tarafından Lwow Din Müzesi olarak kurulmuş ve halen Sheptytsky’nin adını taşımaktadır. Kurucu yaklaşık 10.000 ürün bağışlamış, para yardımı yapmış ve koleksiyonların sergilenmesi için bir Neo-Barok villa satın almış. II. Dünya Savaşından sonra müze, Lviv Sanat Müzesi olarak değiştirilmiş ve buna uygun olarak da sergi malzemeleri eklenmiş. 20. yüzyılın sonlarına gelindiğinde müze ikonlar ve halk sanatı alanında ülkenin en büyüğü durumuna gelmiş.

Müzede Batı Ukrayna ve Doğu Polonya’dan gelen Slav dünyasının en iyi dini ikonlar koleksiyonu bulunmaktadır. İlk örnekler 12. yüzyıldan kalmadır ve 17. ve 18. yüzyıla ait yaklaşık 1000 adet folkloric gravür, kültürel açıdan çok değerlidir.Taras Shevchenko’nun birkaç eseri ve ölüm maskesi de bulunmaktadır. Orta Çağ’dan 20. yüzyıla kadar Ukrayna sanatıyla ilgili eserler vardır.

Lviv Ulusal Müzesi, Svobody, 20, adresinde salı-pazar 10:00-18:00 arası açıktır. Giriş ücreti yetişkin 9, geçici sergiler 3, kalıcı sergiler 5, geziler 15 ve turlar (İngilizce, Lehçe, Rusça) 50 Grivnadır.

Shevchenka Bulvarı

Rynok Meydanı’ndan yürüyerek, şehrin bu en lüks caddesine gidelim. Çok uzun bir cadde değil, başından sonuna kadar yürümek 10-15 dakika sürüyor. Eski şehrin güneyinde bulunan Shevchenko Bulvarındaki yapılar, 20. yüzyılın başlarındaki en iyi mimari tarzı göstermektedir. V. Zalevsky Taş Binası, Lviv Emtia ve Borsa Binası ve Shkotska Taş Binası bunlara gösterilecek en iyi örneklerdir.

Geniş cadde yeşil alanlarla bölünmüş. Cadde boyunca mağazalar, restoranlar, kafeler ve şehirdeki en iyi otellerden bazıları bulunmaktadır. Bulvarın kuzey ucunda George Hotel, güney ucunda da Mykhailo Hrushevskyi Meydanı bulunmaktadır. Meydanda, 20. yüzyılın başlarında Ukrayna ulusal canlanmasının en önemli isimlerinden birisi olan akademisyen ve politikacı Mykhailo Hrushevskyi’ye adanmış bir heykel bulunmaktadır.

*lia.lvivcenter

Bulvardan batıya doğru gittiğinizde Copernicus Caddesinde Potocki Sarayı görülebilir.

Potocki Sarayı

*gpsmycity.com

Avusturya Cumhurbaşkanı Alfred Jozef Potocki için 1880’li yıllarda inşa edilen Potocki Sarayı Fransız klasizm tarzında tuğla bir binadır. II. Dünya Savaşında bir savaş uçağı binaya çarpmış ve zarar görmüş. Sovyet yıllarında ise Evlendirme Sarayı olarak kullanılmış. Yakın zamanlarda restore edilen Saray binası günümüzde Avrupa Sanat Müzesine ev sahipliği yapmaktadır. Sarayda 2016 yılında Kadınlar Dünya Satranç Şampiyonası karşılaşmaları da oynanmış.

Lviv Art Gallery

Lviv’in sanat sergileri, biri Potocki Sarayının içinde, diğeri Stefanyka Caddesi’nin köşesindeki binada olmak üzere iki farklı yerde bulunmaktadır. Potocki Sarayındaki Avrupa Sanatı bölümü, Rubens, Brueghel, Goya ve Caravaggio’nun eserleri de dahil olmak üzere, 14. ve 18. yüzyıllar arasında çoğunlukla Rönesans ve Barok Avrupa sanatını gösteren ve 60.000’den fazla eser bulunan bir koleksiyona ev sahipliği yapıyor. Stefanyka Caddesi’ndeki müze kanadında 19. ve 20. yüzyılın başlarındaki sanat eserleri yer almaktadır. Alacağınız biletler her iki kanat için de geçerlidir. Stefanyka Caddesi 3 numaradaki Müze Kanadına gitmek için 1, 2, 10 nolu tramvayları ve 21, 48 no’lu otobüsleri kullanabilirsiniz. Müze için bu araçlardan Holovna Poshta’da inmeniz gerekiyor.

Mazoşist Leopold Von Sacher-Masoch

Potocki Sarayı’nın karşısında, dünyanın orijinal “mazoşisti” olan Leopold von Sacher-Masoch’un doğum yeri bulunmaktadır. Kürklü Venüs’ün yazarı, 1835’de burada dünyaya gelmiş. Ancak 60 yıllık ömrünün çoğunu Avusturya, Almanya ve İtalya’da kırbaçlanmak için yalvararak geçirmiş! Bina ziyarete açık değil.

Serbska Caddesindeki bronz heykel içerideki ambiyansa uygun olması bakımından Mazo (Masoch) Café tarafından yaptırılmış. Meydana oldukça yakın olan Mazo kafe Mazoşizmin isim babası olan Alman yazar Leopold von Sacher-Masoch’un anısına açılmış. Bu kafede arada size kırbaç atan çalışanlar oluyormuş!

Potocki Sarayı’na yakın bölgede Ivan Franko Parkı ve Ivan Franko Üniversitesi bulunmaktadır.

 I.Franko University

Tepenin aşağısı ve kuzeydeki birkaç sokak üniversite bölgesidir. Bu alanda en etkileyici ve büyük bina I. Franko Üniversitesi binasıdır. Giriş kapısının üstünde “The Custodial spirit of Galicia” adlı alegorik bir kompozisyon vardır.

Üniversite binası 1871-1881 yılında bir hükümet binası olarak inşa edilmiş, 1914’te Polonyalı Jan Kazimierz Üniversitesi buraya taşınmış ve o zamandan beri bir üniversite binası olmuş.

Caddenin karşısında Batı Ukrayna’daki sosyalist ve milliyetçi hareketin kurucusu olan şair, yazar ve politikacı Ivan Franko için büyük bir anıt var. Anıtın arkasında ise onun adının verildiği büyük bir park bulunuyor.

Beis Aharon V’Yisrael Synagogue-Tsori Gilod Sinagog

Tsori Gilod Sinagogu ve Jakob Glanzer Shul, Lviv’de II. Dünya Savaşı sonucunda yıkılmadan kurtulabilen iki Yahudi sinagogudur. Nazi işgalinden önce şehirde neredeyse elli sinegog varmış. Lviv’de halen ibadete açık tek sinagog olan Tsori Gilod Sinagogu, 1925 yılında inşa edilmiş. Sinagog Barok tarzında 384 kişiyi alacak şekilde tasarlanmış ve Yahudi sadaka kuruluşu “Tsori Gilod” tarafından finanse edilmiş.

Naziler savaş sırasında burayı ahır olarak kullandığından ayakta kalmayı başarmış. 1945’ten sonra Sovyet yıllarında da Sinagog depo olarak kullanılmış. 1989 yılında, bina Yahudi topluluğuna iade edilmiş ve büyük bir restorasyon süreci geçirmiş.

Lviv Tren İstasyonu

Ön cephesi muhteşem gözüken Lviv Tren İstasyonu, 1889-1903 yıllarında Art Nouveau tarzında inşa edilmiş. Platformlardaki metal konstrüksiyonlar Çekya’da yapılmış. Ön cephesi “Sanayi” ve “Ticaret” adlı alegorik figürlerle süslenmiş. Son restorasyon 2002-2003 yıllarında yapılarak orijinal görünümüne kavuşmuş.

Aziz Olha ve Elizabeth Kilisesi

Tren İstasyonundan 10-15 dakika uzaklıktaki Aziz Olha ve Elizabeth Kilisesine gidiyoruz. Bu kilise, St George Katedrali’nin de yakınında yer almaktadır. 1911’de neo-Gotik tarzda Polonyalı bir mimar tarafından tamamlanan Kilisenin mimari tarzı, St George’inkine tam bir zıtlık göstermektedir.

Kilisenin dışı etkileyici ve şehir manzarası için girişin sol tarafında kalan çan kulesine tırmanmaya değer. Bunun için 10 Grivna ücret ödeniyor. Arka planda St. George Katedrali ve eski kentin harika bir manzarası görülmektedir.

St George Katedrali

*ancyclopediaofukraine.com

Şehir merkezi ile tren istasyonu arasındaki yolda bir tepe üzerinde bulunan bu devasa kilise, 1744-1760 yılları arasında inşa edilmiş. Rokoko stili görkemli bir çan kulesi, bakımlı bir bahçesi vardır ve bu bölgede Barok tarzı göz kamaştırıcı Metropolitan Sarayı bulunmaktadır. 19. ve 20. yüzyıllarda Ukrayna Yunan Katolik Kilisesinin tarihi ve kutsal merkezi olarak hizmet veren önemli bir kilisedir. Bu sarı bina, özellikle Papa’nın 2001 ziyareti için yenilenmesinden bu yana oldukça hoş bir yapı olmuş. Yüksek rütbeli bazı din adamlarının
mezarları da bulunan dini yapının çan kulesine de çıkılabilmektedir.

Lychakivsky Mezarlığı

Lviv’deki dikkat çekici noktalardan biri merkezin doğusundaki Avrupa’nın en eski mezarlıklarından biri olan Lychakiv Mezarlığıdır. Bir mezarlık kentin en önemli turizm noktalarından biri olamaz diye düşünebilirsiniz. Adını aldığı semtteki bir dizi tepe üzerine kurulmuş olan Lychakiv Mezarlığı 1786’da inşa edilmiş ve yaklaşık 400.000 kişinin son sığınağı olmuş. Güzel bir mezarlık ve neredeyse ölüm güzellikle buluşmuş denebilir. Buraya gömülen insanların birçoğu yazarlar, şairler, politikacılar, bilim adamları, din adamları olarak zengin ya da ünlüymüş.

Kentin aydınlarının yanı sıra orta ve üst tabakalarına mensup şahsiyetlerin mezarlarının da bulunduğu ünlü ölüler şehri, Avusturya-Macaristan İmparatorunun tüm mezarlıkların kent dışına çıkarılmasını emretmesi sonucu Lviv Üniversitesi Botanik Bahçesi müdürü Karol Bauer’in tasarımına bağlı kalınarak kurulmuş. Güzel sokakları ve yürüyüş alanları olan ve güzel bir parka benzeyen 42 hektarlık 86 alanda, 500’den fazla zarif el yapımı heykel, 3000’in üzerinde mezar taşı, anıt ve tonoz vardır.

Hem Nazilere hem de Sovyetlere karşı bağımsızlık için savaşan Ukrayna İsyancı Ordusu (UPA) için bir anıt ve 1930’larda Stalin’in kıtlık kurbanları için bir bölüm vardır. Bununla birlikte, Mezarlığın en hareketli kısmı, Ukrayna’nın doğusunda Rusya ile savaşırken öldürülen ve genellikle gençlerin fotoğraflarını taşıyan yeni mezarlar olmaktadır.

Mechnykova Caddesi 33 numaradaki mezarlığa Pinzel Müzesi yakınlarındaki Mytna Meydanından 7 numaralı tramvay ile gidebilirsiniz. Mezarlık için Mechnykova Caddesindeki dördüncü durakta inin. Mezarlık her gün sabah 9’dan akşam 6’ya kadar açıktır. Giriş ücreti 10 Grivna, rehberli mezarlık turu da düzenlenmektedir. Mezarlık gezisini yakınlarda olan Halk Mimarisi ve Yaşamı Müzesi ziyaretiyle birleştirmek iyi olur. Mezarlık,
açık hava müzesinden sonraki tramvay durağındadır.

Lviv İtfaiye İstasyonu

Romanesk tarzında bir tuğla şaheseri olan İtfaiye, Podvalnaya Caddesi 6 numarada bulunmaktadır. 1901 yılında yapılan binanın dış cephesindei itfaiyecilerin koruyucusu olan Aziz Florian’ın figürü kullanılmış. 

Lviv Yüksek Kale Parkı

Lviv Castle Hill yeşillikler içindeki bir alanda kale kalıntılarını ve bir seyir terasını barındırıyor. Vysoky Zamok olarak da bilinen tepe, 13. yüzyılda Kral Lev tarafından 1250’de savunma amaçlı yaptırılan ahşap bir kaleymiş. Yapı yıkılmış ve bir yüzyıl sonra tekrar taştan inşa edilmiş. 413 metrelik rakımıyla kentin en yüksek noktasını oluşturan tepenin zirvesinde yer alan parktaki kale, Kralın muhafızları için bir ikametgah ve bir hapishane olarak hizmet etmiş ancak yüz yıl sonra yıkılmış. 1704’teki İsveç kuşatmasında ağır hasar alan ve kullanılamayacak duruma gelen kalenin bulunduğu yere 1869 yılında Lublin Birliği Höyüğü, 1957’de ise 141 metrelik bir televizyon kulesi yapılmış. Alman işgali sırasında Naziler tarafından savaş esirlerinin kampı olarak kullanıldığı bilinmektedir.

Rynok Meydanı’na yaklaşık 2 km uzaklıkta olan Castle Hill’in Lviv’in doğum yeri olduğuna ilişkin çok az kanıt var. Ancak rüzgarda dalgalanan Ukrayna bayrağını taşıyan zirve noktası kentin ve arasında bulunduğu ormanlık tepelerin kuş bakışı mükemmel bir manzarasını sunuyor.

Lviv Bira Fabrikası-Lvivarnya

*gpsmycity.com

“Lvivarnya” Ukrayna’da bir eşi olmayan birinci sınıf müze komplekslerinden biridir. Mahzenlerdeki sergiler, 5000 yıl önceki Mısır’ın bira üretim geleneğiyle başlamakta, Avrupa bira üretim tarihi ve özellikle Lviv bira fabrikasının tarihi ele alınmakta, Robert Doms’un 1861’de işletmeyi satın alması ve Sovyet döneminde Lvivske’nin hava taşımacılığı yoluyla Kremlin’e günlük olarak taşınması hikayesinin belirtildiği bira yolculuğu anlatılmakta.

Lvivarnya, Lviv veya bira ile ilgili her türlü bilginin iyi düzenlenmiş sergilerle sunulduğu müzede barda bira tadım seansları da yapılmaktadır. Müze hafta sonları dışında 10.00-19:00 arası açık, giriş 90 Grivnadır.

Rohatyn Kasabası

Lviv’e 2 saat mesafede bulunan Rohatyn Kasabası bizim için oldukça popüler bir yer. Osmanlı İmparatorluğu’nun en güçlü padişah eşlerinden “Hürrem Sultan” burada doğmuş. Ancak adı tabi ki “Hürrem” olarak değil “Roxalana” olarak biliniyor. Bu kadar meşhur olunca Kasabanın ana meydanına onun bir heykelini de yapmışlar. Nasıl meşhur olmasın ki Ülkemizde yayınlanan Muhteşem Yüzyıl dizisi Lviv şehrinde bilboardları süslemekte ve dizi sadece Lviv değil tüm ülkede büyük ilgi görmekteymiş. Hürrem heykelleri Lviv‘de de bulunmaktadır. Ayrıca ismi Roxalana olan bir çok restoran ve kafe görebileceğinizi ve ismi Roxalana olan kadınlara bolca rastlayacağınızı hatırlatmak isterim.

Lviv Festivalleri ve Eğlence

Lviv gezi zamanlamanızı bir konsere veya festivale denk getirmeye çalışın. Lviv boşuna “Festival Kraliçesi” olarak anılmıyor. Şehirde hemen her ay festival, geçit töreni ve eğlence vardır. Livi’deki konaklamanız süresince hangi festivallerin gerçekleştiğini öğrenmek için Rynok Meydanı’ndaki Turist Danışma Ofisi’nden bilgi alabilirsiniz. Lviv’e gitmeden fesivaller hakkında bilgi almak isterseniz Lviv Festivalleri ve Eğlence yazısını okumanız önerilir.

Yeme İçme

Ukrayna mutfağı gerçekten çok lezzetli. Bu konuda detaylı bilgiye Kiev yazımda yer vermiştim. Bunları tekrar etmek istemiyorum. Bu yazıda Lviv için bir kısmını kendimin de deneyimlediğim mekan önerilerinde bulunacağım.

Kafe kültürünü seviyorsanız, sıkı durun kafe cennetine düştünüz. Bu küçücük şehirde neredeyse bini aşkın kafe bulunuyor ve neredeyse her kafenin ilginç ve orijinal bir konsepti var. Örneğin kafenin birinde hapishane teması işlenmiş, bir diğerinin çatısına eski bir otomobil konulmuş. Lviv merkezinde bulunan “Efsanelerin Evi” restoranının tepesindeki “Moskvich” arabası bu kentte görülmeye değer yerlerden biri. Bir madenci kaskı takarak keşfedebileceğiniz ve kaynak makinesiyle yapılan kahve içebileceğiniz bir kafe de var.

Turistlerin büyük ilgi gösterdiği bu kafelerin yanı sıra konsept bar ve restoranlar da mevcut. The Most Expensive Galician ve onunla aynı binada yer alan Krivka oldukça ilginç. The Most Expensive Galician’ın kapısını çaldığınızda sizi robdöşambr giymiş biri karşılayıp “Burası evim, burada restoran yok” diyerek sizi çaya davet ediyor. Kabul ederseniz içeri girdiğinizde lüks bir restoranla karşılaşıyorsunuz. Orta Çağ atmosferi yaratılmış ve sizi mahzende veya bir kafes içinde ağırladıkları restoranlar, içeri girmek için bir parolaya ihtiyacınız olan barlar, şarap barları, craft bira yapan yerler, nargile barları var. Bu kozmopolit şehirde vegan restoranlarını, sushi restoranlarını, Gürcü restoranlarını, ne isterseniz basitten kaliteliye, ucuzdan pahalıya her tür mekanı bulabilirsiniz.

Lviv hafta sonu sadece yeme içme için bile gidilebilecek şehir. O kadar çok gece klubü, restoran ve kafe bulunuyor ki. İlgi duyanlar için detaylı mekan önerilerimi Lviv Yeme İçme yazısında okuyabilirsiniz.

Alışveriş

Lviv’de alışveriş yapmak için Shevchenka Bulvarı’ndaki mağazalara bakabilirsiniz.

Lviv Chocolate Workshop’dan el yapımı çikolata satın alabilirsiniz. Dükkanda bol miktarda ünlü bina figürlerinden oluşan çikolata hatırası vardır ve tüm çikolatalar güzel ambalajlarla paketleniyor.

Bir de Lviv merkezinde hediyelik eşya pazarı kuruluyor. Burada otantik kıyafetler, tablolar, ahşap işleri, magnet, süs eşyaları gibi çok çeşitli turistik eşyayı bulmak mümkündür.

Son Söz

Ukrayna denince çoğumuzun aklına önce başkent Kiev gelir. Tabi ki Kiev’le aşık atamasa da “Ülkenin Kültürel Başkenti” olarak nitelendirilen Lviv şehrini de bir gezginin asla radarından çıkarmaması gerekir.

Lviv, Ülkemizde çoklukla Hürrem Sultan’ın ve Eurovision münasebetiyle tanıdığımız şarkıcı Ruslana’nın doğum yeri olarak bilinmektedir. Lviv aslında gizli bir hazine gibi. Biraz St. Petersburg, biraz Prag, biraz Berlin ve Polonya’ya yakın olmasından dolayı en fazla da Varşova’dan izler bulacağınız bir şehir.

Şehrin sloganı “Dünyaya Açık” ve yıl boyu 100’den fazla festivale ev sahipliği yaparak bunu çok başarılı bir şekilde gerçekleştiriyorlar. Mimarisiyle, çok kültürlü havasıyla, tarihiyle, hepsi birbirinden hoş restoran ve kafeleriyle 860 bin nüfuslu Lviv, her yıl neredeyse 1 milyondan fazla turisti ağırlıyor. Lviv’i ziyaret eden turist sayısı artış gösteriyorsa da henüz Batı Avrupa’daki popüler destinasyonlarda olduğu gibi şehir orijinalliğini kaybetmemiş. Arnavut kaldırımlı sokaklarında yürürken eski zamanların bohem, sanatsal ve çok kültürlü atmosferini hissetmek çok kolay.

Gülten İşçimen’in yazılarını http://gezininadresi.blogspot.com/ adresinden okuyabilirsiniz.

NO COMMENTS

Yorumunuzu Buraya Yazabilirsiniz

Yorumunuzu Giiniz
Please enter your name here

Exit mobile version