Khiva 2500 yıllık bir yerleşim yeri. İpek Yolu üzerinde kervanların durakladığı önemli bir kavşak. İki çöl arasında bir vaha olan Khiva, İskender, Amir Timur ve Cengiz Han’ın da işgallerine uğramış. On altıncı yüzyılda, Orta Asya’da İslami merkez olmak üzere Buhara ile rekabete girişilir. Bu amaçla büyük bir proje başlar, mimarlar, ustalar şehre getirilip günümüze kalan eserler yaptırılır. Şehrin yapılarında görülen estetik seramik ve ahşap işlemeciliği şehre mimari açıdan da ayrıcalık sağlıyor. Khiva’da yer alan eserler de Orta Asya’da en iyi korunmuş islam eserleri arasında sayılmaktadır.
Khiva ‘İtchan-kala‘ yani iç kaleye girince açık hava müze geziniz başlıyor. 26 hektarlık bir ‘Devlet Arkeoloji ve Tarih Müzesi’ ve müzede 50’den fazla tarihi yapı var.
Khiva’yı önce video ile gezmek isterseniz.
Diğer Orta Asya şehirlerinde olduğu gibi burada da güneşte kurutulmuş tuğladan yapılmış ve 6-8 metre yükseklikte şehir surları. Surların büyük bir kısmı yıkılmışsa da 2,2 km’lik bir bölümü restore edilmiştir. Tarih boyunda bu surlar saldırılarda yıkılmış tekrar tekrar yapılmış.
İlk durağımız Yazlık Saray’ın üzerinden çektiğim şehir manzarası ne kadar etkileyici bir şehirde dolaşacağımızı gösteriyor.
Şehir surlarının önünde bizi bir heykel karşılıyor. Matematikçi El Harizmi Heykeli. El Harizmi 780 yılında bu şehirde doğmuş, cebir biliminin kurucusu ve sıfır rakamını bulan kişi. El Harizmi’nin yazdığı cebir kitabı doğu ve batının ilk cebir kitabı olup, birinci ve ikinci dereceden denklemlerin sistematik çözümlerinin yapıldığı ilk eserdir.
Bu tarihi şehirde, medrese hücresinde uyuduk, medrese sınıfında kahvaltımızı yaptık.
Khiva’nın sembolü Kalta Minor. Hemen otelimizin önünde. Bu minare 19.yy. da yapılmaya başlanmış. Orta Asya’nın en yüksek minaresini yapmak amaçlanmış. Yapılmasını isteyen Amir Khan 1855 yılında ölünce yarım kalmış. Bu hali ile üzerindeki mavi, yeşil, sarı çinileri ile göz alıcı.
Cuma Cami, orijinal ahşap işlemeli kapısı, içerisi kare şeklinde, çatıyı destekleyen 215 ahşap sütundan başka süsleme bulunmamaktadır. Cami 10. yy da yapımına başlamış. 18.yy’a kadar da yeniden yapılma devam etmiş.
Cami içindeki sütunlarda tam bir ahşap işlemeciliği sanatı yansıtılmış. Üzerlerinde çiçek, yaprak desenleri ince ince işlenmiş. Değişik dönemlerde yapılmış sütunlar farklı dokularda yer alıyor.
Açık hava müzesi şehirde bazı binalar müzelere çevrilmiş. Müzik aletleri müzesi bile var.
Dış duvarlarda ve kapı girişlerinde harika çini işlemeciliği, Hanın tahtı
Haremin sol tarafında hanın odaları, sağ tarafta ise kadınların yaşam alanı yerleştirilmiş. Bugün harem giriş kapısının tam karşısına haremde kullanılan malzemelerin sergilendiği bir bölüm.
Khiva’da ikinci günümüzde özerk Karakalpakistan Cumhuriyeti bölgesi’ne gittik. Khiva’dan 200 km uzaklıkta, Kızılkum Çölü’nde uzun bir otobüs yolculuğu ile elli kaleler denen, tarihi olarak kilden yapılmış çok sayıda kaleleri gezdik. Tabi biz Türkiye’de çok sayıda ve daha etkileyici kaleler gördüğümüzden, şu anda içinde yaşam olmayan kaleler çok ilgimizi çekmedi.
İki günlük Khiva gezisi sonrası Buhara’ya Kızıl Kum çölünde 450 km’lik bir otobüs yolcuğu ile ulaştık. Kızıl Kum bizim kafamızda canlandırdığımız gibi sarı ve kum şeklinde topraktan oluşan bir çöl değil. Adından da anlaşılacağı gibi, kızıl ve az bitki örtüsüne sahip.
Son Söz
Khiva Özbekistan’a gidince mutlaka görülmesi gereken bir şehir, hatta öncelikle Khiva’yı görmek için bile Orta Asya’ya gidilebilir.
Özbekistan’a yakın bir tarihte gidiyorum görmeyi çok istediğim bir yerdi. Özbekistan’ı o kadar güzel anlatmışsın ki gitmeden görmüş gibi hissettim. Tarihi ve kültürel dokusunu olduğu gibi yansıtmışsın okurken çok keyif aldım. Kalemine ve yüreğine sağlık.
[…] video ile gezmek isterseniz Khiva’yı detaylı okumak isterseniz. Khiva Gezi Rehberi-Orta Asya’da Zamanın Durduğu Şehir […]
Çok teşekkürler.
Tülaycım, emeğine sağlık.