ANA SAYFA Türkiye Çanakkale Bozcaada Gezi Rehberi: Huzurun ve Doğallığın Adresi

Bozcaada Gezi Rehberi: Huzurun ve Doğallığın Adresi

Bozcaada, Yunan mitolojisindeki adı ile Tenedos, Kuzey Ege’de Gökçeada’dan sonra ikinci büyük adamız. Sevimli, küçük, huzur dolu, bozulmamış bir ada. Sakinlik ve deniz tatili arayanlar için bir cennet. 

Bozcaada’ya yerleşim M.Ö 2000’lerde Akaların bir kolu Pelasglar ile başlamış. Adanın Çanakkale Boğazı’na yakın  stratejik konumu birçok hükümranlığın bu topraklara göz koymasına yol açmış. Fenikeliler, Atinalılar, Yunanlılar, Persler, Büyük İskender ve Roma topraklarına katmış bu küçük adayı. Roma İmparatorluğu’nun Doğu ve Batı Roma olarak ikiye ayrılmasından sonra Bizans topraklarına dahil olan adada, Cenevizliler ve Venedikliler de hüküm sürmüş. 1455 yılında Osmanlı topraklarına katılan adada yıllarca Rum ve Türk nüfus birlikte yaşamış. 1831 yılında yapılan ilk nüfus sayımında adanın Rum nüfusu nerede ise Türk nüfusunun iki katı kadarmış. 1912 yılında Yunanistan tarafından işgal edilen ada  1923 yılında imzalanan Lozan Anlaşması ile Türkiye Cumhuriyeti topraklarına katılmış.  Lozan Anlaşmasının 14. maddesindeki düzenleme; 

“İmroz ve Bozcaada özel özerk idare teşkilatı ile Türkiye hakimiyeti altında olacaktır. Bu idare yerli halk tarafından teşkilatlanıp yürütülecektir ve yerli Hristiyan halkına özerk idarenin devamı ve can ve mal emniyeti garanti altına alınacaktır.”

Lozan Anlaşması sonrası ülkenin birçok yerinde Rum nüfus mübadele ile bu topraklardan ayrılırken Bozcaada ve Gökçeada halkı adalarda yaşamaya devam etmişler.

1960 yılına kadar adada Rum nüfusu ağırlığını sürdürmüş, ancak günümüzde 2500 kişi civarındaki yerleşik ada nüfusunun sadece 25-30 kişisinin Rum olduğu belirtilmekte. Yaz dönemi turist çeken adanın nüfusu 10.000’lere ulaşmakta.

Biz Bozcaada gezimize İzmir’den kendi arabamız ile başladık, Kuzey Ege’de  iki özel yeri de Bozcaada programınıza aldık. Güneyden kuzeye sırası ile Assos, Bozcaada ve Gökçeada’ya bir hafta ayırdık. Gökçeada gezimizi de Gökçeada Gezi Rehberi linkten okuyabilirsiniz.

Ulaşım

Bozcaada’ya ulaşım Çanakkale Geyikli İskelesi’nden feribot (arabalı vapur) ile sağlanmakta. Yaz döneminde daha sık olan seferler, yoğunluğa bağlı olarak arttırılmaktadır. Geyikli-Bozcaada arası deniz yolculuğu 30 dakika sürmektedir. Bozcaada Feribot İskelesi de adanın kuzeydoğusunda yerleşim yeri olan merkezde.

Feribot biletleri Gentaş Sefer Tarifeleri  linkten online alınabilir veya 444 0 752 numaralı telefon ile rezervasyon yapılabilmektedir. Yüksek sezonlarda biletin önceden alınması gerekli görünüyor. Çok yoğun talep olduğundan uzun feribot kuyruğunda online biletliler öne geçmekte, aksi halde bir kaç sefer beklemek zorunda kalabilirsiniz. Biletler gidiş dönüş satılmakta, sadece Geyikli’den giderken bilet alınıyor.

Otobüs ile yolculuk yapacaklar için Çanakkale Otogarı’ndan ve Ezine Otogarı’ndan Geyikli’ye dolmuş seferleri bulunmaktadır. Çanakkale-Geyikli arası 1 saat, Ezine-Geyikli arası yarım saat sürmektedir.

Bozcaada ada içi ulaşım da kolay. Feribot İskelesi’nden yürüyerek merkezdeki birçok yere ulaşılabilmektedir. Yerleşim merkezinde her yer yürüme mesafesinde, popüler plajlar ve Polente Feneri için de merkezden minibüsler kalkmakta. Yine mesafeler uzak olmadığından taksi ile ulaşım mümkün. Ayrıca adada motosiklet, ATV ve bisiklet kiralama şansınız bulunmaktadır. Temmuz/2021 fiyatları ATV için 300 TL, motosiklet için 200 TL idi. Biz kendi arabamız ile gitmeyi tercih ettik adaya. 

Konaklama

Bozcaada’da ada evlerinin bazıları butik otellere dönüştürülmüş, bu durum adanın ruhuna çok uymuş. Beş yıldızlı yüksek katlı otellerle karşılaşmıyoruz. Rum mahallesinde de, Türk mahallesinde de çok sayıda ev otel veya pansiyon olarak düzenlenmiş. Oteller ada merkezinde, her yere yürüyerek ulaşmak mümkün. Biz Türk mahallesinde yer alan Bozcaada İlyada Otel‘de kaldık, küçük aile işletmesi otel son derece temiz olmasının yanı sıra, sabahları da çok zengin kahvaltı sunumu ile memnuniyetimizi çok arttırdı. 

Bozcaada ruhuna uygun üzüm bağlarının ortasında, zeytin ağaçlarının içinde uyanmak isterseniz merkez dışında bağ evi, çiftlik evi şeklinde düzenlenmiş oteller de sizleri bekliyor. Şüphesiz fiyatları merkeze göre biraz daha yüksek olmaktadır.

Bozcaada’da çadır veya bungalovlarda kamp yapma seçenekleri de bulunmaktadır. 

Gezelim Görelim

Bozcaada’ya feribot ağır ağır yaklaşırken kıyıda görünen renkli, sevimli, güzel evlerin kuzeydoğu ucunda haşmetli bir kale bizi selamlıyor. 

Bozcaada Kalesi

Adaya gelenleri ilk karşılayan kale sanki öncelikle ziyarete çağırdı bizi. Daha feribottan inmeden ilk hedef kale diye sessiz bir anlaşma yaptık arkadaşlarla aramızda. Feribottan 15.30’da iskelede indik, hemen otele eşyalarımızı bırakıp çıktık. Biraz sokak aralarında dolaşıp, kaleye yöneldik. Akşam üzeri olduğundan sıcaktan bunalmadan rahat rahat dolaştık. Kaleden Bozcaada ve liman manzarası da tam fotoğraflık idi. 

Kalenin ilk yapılış tarihi kesin olarak bilinmese de Venedik, Ceneviz ve Bizanslılar döneminden beri kullanılmaktaymış. Kale Venedikliler ve 1815 yılında 2. Mahmut zamanında onarılmış, giriş kapısının üzerine tamir kitabesi konmuş. Cumhuriyet döneminde en son 1996 yılında restore edilmiş, şu anda iyi korunmuş bir kale olarak ziyarete açık.

Yüksek kayalar üzerinde oturmuş ve şehirden bir hendek ile ayrılmış kaleye küçük bir köprü ile ana giriş kapısından giriliyor. Kale iç kale ve dış kale olarak iki bölümden oluşuyor. Dış kale bölümünde kalede görevli yöneticilerin aileleri yerleşmişler. Bu haneler dışında cephane, tabya, hamam, sarnıç ve kuyudan kalanlar bulunmakta. İç kalede ise kışla, revir, cami, zindan ve sekiz burç bulunmaktadır. Kale Fatih Sultan Mehmet tarafından ele geçirilince kale içine cami yapılmış, temelleri görünmektedir. Bazı  yapılar yıkılmış dahi olsa surlar iyi korunmuş, iki bölümü de keyifle gezebilirsiniz. Kale yaz döneminde saat 10.00-19.00 arası gezilebilmektedir.

Polente Feneri ve Rüzgar Gülleri

Bozcaada’nın en batı ucunda 1861 yılında yapılan Polente Feneri Bozcaada’nın simgelerinden biri. Bozcaada gezisinin olmazsa olmazı, Polente Feneri’nde güneşi batırmak. Aynı tepede 2000 yılında Rüzgar Enerji Santralı kurulmuş. Bu santral tüm adanın enerji ihtiyacını karşıladığı gibi, anakaraya da enerji aktarımı yapmaktadır. Her ne kadar güneş batımında Polente Feneri kadar romantik bir görüntü yaratmasa da, bu rüzgar gülleri de güneş batım manzaramızın akılda kalacak görüntüleri arasına kaydoluyor.

Biz adada ilk güneşimizi bu özel yerde batırmayı planladık. Güneş batım saatine doğru tepeye yoğun bir araç trafiği ile ulaştık.

Gelelim Polente Feneri’ne güneş batımı izleme ritüeli için özel hazırlıklara. Merkezde şarap satış yerlerinden birinden şarap, bardak, peynirler alınır. Şarap satış yerleri özel peynir çeşitleri, tabakları, kuruyemişleri hazırlamışlar bile. Şarabın yanında pizza yakışır diye düşünenler için pizzacılar da siparişleri almaya hazır bekliyorlar. Katlanır sandalyeler açılır, örtüler serilir, kadehlerimiz ellerimizde gökyüzünden yavaş yavaş alçalan kızıllığın denize düşen görüntüsü soluksuz izlenir. O kadar kalabalık bir ortam ancak inanılmaz bir sessizlik, şanslı iseniz yakınızda oturan gruplardan birinden yumuşak gitar melodileri duyabilirsiniz. Bizim için ayrı anlamı ise Türkiye’nin ilk kez bu kadar batısında güneşi batırmak idi. O kadar keyif aldık ki, ikinci akşam güneş batış saatine göre kıpırdanmaya başladık ve dayanamayıp o gece de Polente Feneri’nde güneşi batırma ritüelini bir kez daha gerçekleştirdik. 

Adada güneş batışı izlemek için ikinci önerilen yer Göztepe. Adanın 192 metre yüksekliği ile en yüksek noktası, tüm ada manzarasını da görebilecek bir yer. Biz Polente Feneri’ni çok sevdik iki gün de oraya gittik, tercih sizin.

Bozcaada Sokakları

Bozcaada değişik bir ada. İdari olarak Çanakkale’ye bağlı bir ilçe ve Türkiye’nin köyü olmayan tek ilçesi. Tüm yerleşim adanın kuzeydoğu ucunda. Yerleşim alanı da iki mahalleden oluşuyor; Türk mahallesi (Alaybey)  ve Rum mahallesi (Cumhuriyet). Denize paralel eskiden bir dere ile ayrılan iki mahallenin denize yakın olanı Türk mahallesi. Eski derenin yerine bugün Çınar Çarşı Caddesi iki mahalleyi ayırmaktadır. Türk mahallesinde sokaklar daha dar, Osmanlı’dan kalan camiler, bazı yapılar, adanın estetiğine uygun, oteller ve kafeler bulunmakta.

Rum mahallesi daha planlı, düzenli sokakların, daha renkli evlerin, restoranların ve butik otellerin daha çok olduğu bölge.  Adanın asıl güzelliği gerek Rum gerek Türk Mahallesinin koruma altında olması ve çirkin yapılaşmaya izin verilmemesi, böylece adanın dokusu bozulmamış.

Adaya her gelenin yaptığı gibi bizim programda da adım adım Rum mahallesi gezilecekti. Sevimli, parke taşlı sokaklar, rengarenk boyanmış, bakımlı, bol çiçekli evler arasında zaman geçirip, kahve, şarap, sıcak, soğuk bir şeyler içilecekti.

Rum mahallesinde sokak aralarında şık ve sevimli restoranlarda gündüz veya gece yemek yenecekti. Şarap markalarının tadım yerleri ve satış mağazaları da bu bölgede. Bu arada sokakları gezerken karşımıza çıkan şarap aksesuarları satış mağazası da ilgi çekici bir mağaza idi.

Meryem Ana Kilisesi

Ayrıca adanın Rum Ortodoks en büyük kilisesi Meryem Ana Kilisesi de Rum mahallesinde. Kilise ibadete açık ancak sadece pazar günleri ayin yapılmakta. Bize sadece fotoğrafını çekebilmek düştü. Kilisenin Venedik döneminden kaldığı da söylenmekte ancak kapısında 1869 yılında yapıldığı yazmaktadır. Dört katlı yüksek çan kulesi zaman içinde aşındığından metal kafes içine alınmıştır.

Bozcaada tarihini merak edenler için önerilen özgün bir müze Bozcaada Müzesi. Eski Bozcaada fotoğrafları, Osmanlı döneminden, adanın Çanakkale Savaşı sırasında işgalinden kalan malzemeler, halkın kullandıkları eşyalar, bağcılık, şarapçılık ile ilgili malzemeler, ada esnaflarının canlandırmaları bulunuyor. Ancak biz pandemi dönemi gittiğimizden olsa gerek müze kapalı idi.

Bozcaada Çınar Çarşı Caddesi’nde yer alan Çınaraltı kahvede damla sakızlı Türk kahvesi içmek de adanın klasiklerinden. 

Yine Çınarlı Çarşı Caddesi’ne feribot iskelesinden çıkarken solda görünen çınar ağaçlarının altındaki park geniş, ferah alanda çay, kahvenin yanı sıra değişik yemekler yiyebileceğiniz uygun fiyatlı yerler bulunmakta, Cumhuriyet Meydanı ve Çınar Çarşı Caddesi yol kenarında Bozcaada çiçekleri, otları, reçelleri satan yerel halkın stantlarına da göz atmayı unutmayalım.

Sahilde balık lokantalarının bulunduğu deniz kıyısında yürüyüş veya akşam yemeği tercih edebilirsiniz. 

Alaybey  Cami

Feribot İskelesi’ne yakın yine ana cadde üzerinde kırmızı kesme taştan yapılmış cami dikkatinizi çekecektir. Caminin yapım tarihi için kesin bir tarih verilemese de 1700’li yıllarda yapıldığı düşünülüyor. Bakımsız durumda olan Ali Ağa Camisi’nin yerine kale kumandanı Miralay Ahmet Ağa tarafından yaptırıldığından adını da oradan aldığı belirtiliyor. Caminin içi barok tarzı dal motiflerle süslenmiş.

Köprülü Mehmet Paşa Cami

Türk mahallesinde sokak arasında Köprülü Mehmet Paşa Cami, daha önce aynı yerde bulunan ve Venedikliler tarafından yıkılan Mıhcı Cami’nin yerine 1655 yılında Köprülü Mehmet Paşa tarafından yaptırılmıştır.

Bozcaada Plajları

Bozcaada çok sayıda koyları ve plajları ile tatilcilere tertemiz, turkuaz bir deniz sunmaktadır. Denizi Kuzey Ege’nin çoğunluğunda olduğu gibi çok sıcak değil. Özellikle Eylül ve Ekim aylarında deniz daha sıcak ve ada daha sakin olmakta.

Adanın batı yönü dışında üç yönde de koylar bulunmaktadır. Esen rüzgarın yönüne göre (lodos-güneyden esen), (poyraz-kuzeyden esen) koy tercihinde bulunabilirsiniz. Kısaca plajları tanımak istersek;

En popüler plajı Ayazma Plajı, geniş bir alanda incecik kumu, masmavi denizi ile tercih ediliyor. Plajda şemsiye ve sezlong kiralanıyor. Biz iki şezlong bir şemsiye için 70 TL ödedik. Ayrıca plajda su sporları için su kayağı, muz, jet ski kiralayabilirsiniz. Haziran sonu olmasına rağmen deniz suyu beklediğimizden sıcak idi. 

Ayazma Plajı’nda yer alan Vahit Restoran da zengin mutfağı, plaja hakim manzarası ile oturmadan geçilmeyecek yerler arasında. İster kahve, ister soğuk bira içmek için oturun sonunda dayanamayıp, Ege mezeleri ve diğer Bozcaada lezzetlerini tatmak isteyeceksiniz. fiyatları da merkezdeki diğer lokantalar ile aynı diyebiliriz.

Akvaryum Koyu

Akvaryum koyu güzel temiz, adına yaraşır şekilde dibi görünen denizi ile ilgi gören bir plaj. Kıyıda tesis olmadığı için hazırlıklı gitmek gerekiyor. Yaz döneminde bir tekne büfe bulunmakta denizde.

Habbele Plajı

Habbele plajı Ayazma’ya göre daha sakin, yine bilenler tarafından özellikle tercih edilen denizi kumlu güzel bir koy. İstenirse girişi ücretli bir tesisi kullanabilirsiniz.

Diğer plajlar arasında Sulubahçe Koyu, Tuzburnu Koyu Beylik Koyu, Tekirbahçe Koyu da deniz, güneş severleri bekliyor. Ayrıca merkezde  Bozcaada Yat Limanı ve kalenin arkasında Salhane bölgesi araçla uzaklaşmadan deniz keyfi yapmak isteyenler için cazip seçenekler arasında.

Ayazma Manastırı

Ayazma Plajı’na giderken yolun sağ tarafında kocaman çınar ağaçlarının bulunduğu Ayazma Plajı manzaralı alanda Ayazma Manastırı karşımıza çıkıyor. Ayazma Kafe-Restoran olarak alan düzenlenmiş, tesisin içinden geçiliyor tarihi manastıra.

Hristiyan azizelerinden Aya Paraskevi adına 1734 yılında buraya bir manastır yaptırılmış. Ayazma Manastırı olarak bilinen manastır alanında iki yapı, bir şapel, çift oluklu bir çeşme ve ayazma bulunuyor. Ayazma Yunanca ‘hagiasme’ kelimesinden türetilmiş kutsal su anlamına gelmektedir.  Ortodokslar bu kutsal suların şifalı olduklarına inanmaktalar. Bozcaada Ayazma Manastırı uzun yıllar bakımsız kalmış, 2020 yılında çevre düzenlemesi ve bakımı yapılmış. Manastır sadece Aya Paraskevi’nin ölüm günü olan 26 Temmuzda açılıyor ve anma gününde ayin düzenleniyor. Bu gün dünyanın değişik yerlerinden gelen Rumlar toplanıyor, ayin şenlik havasında geçiyor. Şaraplar içilip, danslar edilip, manastırın altındaki dilek mağarasında adaklar adanıyor. Biz bu mağaranın tam anlamını bilmeden mağaraya girdik ancak üst üste konmuş taşların dilek tutmak amacıyla yerleştirildiğini düşünerek dileklerimizi diledik. 

Manastırın bahçesindeki geniş restoran kafe, çınarların altında manzaraya karşı oturmak isteyenlere hizmet sunuyor.

Bozcaada Bağları ve Şarapları

Bozcaada bağları, üzümleri ve şarapları da gezginlerin ilgi alanında. Tarihi boyunca bağları ve şarapçılığı ile ünlü adada, özel üzüm çeşitleri ve şarapları tatmadan dönülmez bu adadan. Adada altı adet şarap üretici bulunmakta. Üreticilerin bağlarında şarap tadımı yapabilirsiniz. Rum mahallesinde Corvus, Talay ve Çamlıbağ’ın wine barları bulunmakta. Amadeus, Ataol ve Gülerada diğer şarap üreticilerinin şaraplarını da üretim yerlerinde tadabilirsiniz.  Ayrıca konaklamak için veya günübirlik de  bağ otellerinde zaman geçirebilirsiniz. Biz bir akşam üzeri Ataol Tatil Çiftliği’nde bir şeyler içtik. Havuzlu, çiftlikte yeşillikler içerisinde konaklayabilirsiniz. Merkeze sadece 7 km uzaklıkta.  Şarap atölyelerinde önceki yıllarda ücretsiz tadım yapılıp şarap seçilebiliyormuş. Son yıllarda şarap tadımları ücretli olmuş. Bölgenin karalahna ve çavuş üzümü özel. Her markanın bu cins üzümden şarapları olduğu gibi diğer üzüm çeşitlerinden de şarapları tadılabilir. Bozcaada’ya talebin en yoğun olduğu zaman da bağbozumu zamanı olduğunu vurgulamalıyım. 14 Ağustos – 8 Eylül tarihleri arasında bağbozumu şenlikleri bağlara turlara katılıp kendi üzümünüzü toplayabilirsiniz.

Yeme-İçme

Bozcaada Rum ve Ege mutfağının zenginliğini sunuyor ziyaretçilerine. Ege otları ve çok çeşitli zeytinyağlıların yanı sıra deniz ürünleri de isteklerinizi karşılayacaktır. Restoranların çoğunluğu Rum mahallesinde sokak boyunca sıralanmış. Özellikle akşamları sokak boyunca sıralanmış tahta sandalyeli sevimli içkili lokantalar yaz akşamında ada keyfi yaşatıyor. Ayrıca madem adadayız deniz manzarası istiyoruz derseniz sahilde çok sayıda balık restorandan kaliteli hizmet alabilirsiniz.

Bozcaada otellerin çoğu  zengin sabah kahvaltısı sunuyor. Özellikle birçok yerde adanın zengin reçel çeşitleri sunuluyor. Otelinizde kahvaltı yoksa dışarıda kahvaltı sunan yerler bulmak kolay.

Ada da özel bir restorandan söz etmeden geçemeyeceğim. Maya Restoran, merkez dışında bir bağ evinde et ağırlıklı, sınırsız şaraplı set menü sunan bir restoran. Mutlaka çok önceden rezervasyon yapılması gerekiyor.  2021 Temmuz set menü fiyatı 380 TL idi. Biz  pandemi dönemi saat 22 sınırı nedeni ile Maya Restoranı deneyemedik.

Alışveriş

Bozcaada’dan ne alınır? Ada üzüm ve şarap cenneti. Çavuş üzümü ve karalahna üzümü adaya özgü. Bozcaada’ya özel şarap almak ilk seçenekler arasında görünüyor.  Fiyatlar 55 TL den başlıyor. Biz birkaç markayı tattık, tabii ki dönerken yanımıza da aldık bu özel şaraplardan.  Yukarıda söz ettiğim şarap aksesuarları mağazasında da orijinal ürünler seçilebilir. Tabii kurutulmuş üzüm, pekmez, üzüm suyu gibi üzümden üretilmiş ürünler.  Adaya özgü domates reçelinin yanı sıra adını hiç duymadığınız reçel çeşitleri ile karşılaşabilirsiniz. Yerel kadınların stantlarında çeşitleri görebilirsiniz. Adanın Rum kültüründen kalan Efi badem kurabiyelerini tatmanız önerilir.

Son Söz

Bozcaada küçük bir ada ancak yıllarca Rum ve Türk nüfus birlikte yaşamış, tarihi evler korunmuş, bozulmamış, sakin, huzurlu bir ada. Yerleşim yeri sadece bir bölgede toplanmış. Deniz ve plajlar için yerleşim yeri dışındaki koylara gidilebiliyor. Koylar birbirinden çok uzak değil, yarım gün içinde tüm plajları dolaşıp hepsinde denize bile girilebilir. Merkez de yarım gün içinde gezilebiliyor. Bu durumda Bozcaada’da kaç gün kalmalı sorusu akla gelebilir. Biz iki gece kaldık. Daha önce de gördüğüm bir ada olduğu için gezilecek yerleri görmek açısından yetmiş gibi görünüyor. Ancak Bozcaada’nın şirinliği, düzeni, halkının güleryüzlü, sıcak yaklaşımı adaya tekrar tekrar gelmek ve daha uzun kalma arzusu doğuruyor. Akşam yemekleri için Rum mahallesindeki restoranlar ve kıyıdaki balık restoranlar önerilir. Ancak çok hareketli gece hayatı arayanların rotalarını başka yerlere çevirmelerini, Bozcaada’yı daha sakin, huzurlu ve bozulmamış bir yer arayanlara önerebiliriz.

Bozcaada’nın nüfusu çok değil ancak özellikle İstanbullular için bir çekim merkezi. Temmuz ve ağustos ayları özellikle hafta sonları oldukça kalabalık oluyor. Adanın ruhunu sakinliğini daha rahat yaşamak için hafta içi ve sezon dışında adada zaman geçirmek keyifli olabilir. En az 2-3 gecelik Bozcaada gezisi herkese iyi gelecektir. Aslında  önerim bizim rotamızı izlemeniz. İlk 2 gün Assos, 2 gün Bozcaada ve son durak 3 günlük Gökçeada. Tabii ki Kuzey Ege’de gezecek çok yer var ancak bu üç özel yer ile Kuzey Ege’nin tarihine, doğal plajlarına, tertemiz denizine, çok renkli halkı ve kültürüne dokunacaksınız ve ruhunuza iyi gelecek.

3 COMMENTS

  1. Teşekkürler ilginiz için. Bozcaada gezginlerin programında olması gereken bir yer. Her anlamı ile farklı ve renkli. EN kısa zamanda rotanıza girmesi dileğiyle.

  2. Çok teşekkür ederim, zengin görseli ile bir solukta okuduğum bir gezi yazısı oldu. Assos hariç diğer iki nokta olan Bozcaada ve Gökçeada’yı henüz gezmediğim için ilk fırsatta uygulanası bir rehber olarak arşivime aldım. İşin şarap tarafı özel bir ilgi alanım olduğu için bağbozumu zamanında gitmek de keyifli olabilir. Bir tercih yapıp in ve cinin top oynadığı en sakin zamanı da beni çekmedi değil. Eski günlerdeki gibi bir gezme moduna bir an önce dönüp bu rota aynen uygulanabilir. Gezginim Gezgin farkı ile bu güzel yazıya tekrar teşekkür ediyor yeni gezi yazılarını da bekliyorum. Sevgiler.

Yorumunuzu Buraya Yazabilirsiniz

Yorumunuzu Giiniz
Please enter your name here

Exit mobile version