ANA SAYFA Türkiye Çanakkale Adatepe Köyü Gezi Rehberi: Kazdağları’nda Zeus’un İzinden

Adatepe Köyü Gezi Rehberi: Kazdağları’nda Zeus’un İzinden

Komşu Köyde Gezgin Olmak

İnsan normalde yanı başındaki köye gezgin olur mu? Seneler boyu dost ziyaretine, eğlenceye ve kültürel etkinliklere katılmaya, orayı görmek isteyen eş dost akrabayı gezdirmeye gittiği bir köye gezgin olur mu? Olmaz sanırdım ama www.gezginimgezgin.com gibi beğenilen bir iletişim kanalına yazma görevi başa düştüğünde oluyormuş. Ben de bu görev aşkıyla, kuş uçuşu 3 kilometre, karayolu ile 8 kilometre süren bu zorlu(!) yolu kat ederek Adatepe adlı güzelim köyü “gezgin” gözüyle ziyaret ettim.

Yaşadığım ve burada daha önce yazısını yazdığım Yeşilyurt ile Adatepe kardeş köyler… Bu tespiti belirleyen bulgular nedir derseniz, köklü yerleşim merkezleri olmaları ki, bu çok önemli; çok kültürlülük, benzer Kuzey Ege mimarisi, ki bu da çok önemli; bir de iki köy halkının da herkese ve doğal olan her şeye kucak açan insanlar olması… Bu dört unsuru barındıran iki komşu köyü değil Türkiye’de, Dünya üstünde kaç yerde bulabilirsiniz bilemiyorum, ama burada olmuş ve iyi ki de olmuş.

Yeşilyurt yazımı okumak isterseniz; Yeşilyurt Gezi Rehberi: Efsane Dağın Eteğinde Bir Köy

Gelelim Adatepe’nin coğrafyasının ve yaşam kültürünün anlatılmasına. Normalde gezi yazıları önce tarihi bir giriş ile başlar ama ben bu yazıda bu tarihi araştırmayı okuyucuya bırakıp hemen köyü gezmeye başlamayı tercih ettim.

Adatepe’ye Nasıl Ulaşırız?

Çanakkale-İzmir karayolu Küçükkuyu’nun içinden geçer. Hangi yönden gelirseniz gelin, Uysal Market ile yanındaki Uysal Restoran’ın tam karşısından çıkan ve “Zeus Altarı 2 km” yazan kahverengi levhanın gösterdiği yola sapın. Levha 2 km der ama aldanmayın, yol 4.5 km kadar kıvrıla kıvrıla zeytinliklerin arasından deniz seviyesinden 300 metre civarı yükselir. Arada sert virajlar vardır ama güzel bir yoldur.

Adatepe

Köye girişte sağ tarafta Zeus Altarı tabelasını görürsünüz, önerim hemen girmeyin. Önce köyü gezin ve içinize sindirin, sonra ayrılmadan burayı görün.

Köyde Neler Var?

Köye girişte yol daralır, ilk gelen kimi gezginin de içi daralabilir, ama bu dar yol kısadır. Azıcık sabırla bu yol biter ve sonra Adatepe Köyü’nün meydanına varırsınız. Meydanda otomobilinizi park edecek geniş bir alan mevcuttur.

Bu meydanda ilk bakışta birbiri ile iç içe gibi görünen iki mekanın herhangi birinde soluklanmak ve yeme içme molası için oturabilirsiniz ama yılların tecrübesi ile benim tercihim bu yerlerin 100 metre kadar uzağındaki Dut Dibi olur. Bu kadar senedir gider gelirim, lezzet/fiyat/güleryüz üçlemesinde hiç yanılmadım. Nefis bir aile işletmesidir, siz yeme içme ile meşgulken ailenin fertleri gönlünüzü fethetmeyi mutlaka becerecektir.

Köyü gezmeye meydandan camiye giden ve hafif bir eğimle yükselen taş döşeli yoldan başlamanızı öneririm. Bu yolda yürürken güzelim evleri, yeni açılan Margu Restaurant&Cafe’yi, Ida Blue Otel ve Hünnap Han’ı göreceksiniz. Yolun bitimine doğru köy camii karşınıza çıkar. Cami Kuzey Ege mimarisi özellikleri gösteren, avlusunda Osmanlı döneminden kaldığını tahmin ettiğim birkaç mezar barındıran sade ama zarif bir görünümdedir ve yakın zamanda onarılmıştır.

Cami bölgesinden ayrılınca biraz batıya doğru yönelirseniz yol sizi biraz Köyün dışına doğru götürecektir. Ancak güzel taş evler etrafınızda anıt güzelliğinde boy göstermeye devam eder. Yürüdükçe yol sizi yüksek bir kayalığa doğru yönlendirecektir. Üşenmeyip 500 metre kadar yürür ve Koca Kayası diye adlandırılan bu yüksekliğe çıkarsanız harika bir köy ve ardında hem İda Dağları, hem de uzaklardan Edremit Körfezi manzarası zahmetinizin ödülü olacaktır. Burada oturup biraz soluklanmanızı ve doğal bir harika olan bu manzarayı içinize sindirmenizi öneririm, buna kesinlikle değer…

Aşağı inip geldiğiniz yoldan tekrar Köye yöneldiğinizde bu defa ayrımdan sağa doğru giderseniz camiye değil, karakteristik bir yapı olan ilkokul binasına ulaşacaksınız. Köy ilkokulu yörenin klasik taşları ile yapılan bir bina olmanın ötesinde oldukça estetik bir güzelliğe sahiptir.

Köy nüfusunun önce mübadele ile, daha sonra da aşağıdaki Küçükkuyu’ya göç ile azalmasından önce eğitim tam kapasite ile devam edermiş. Hatta çevre köylerden bile öğrenciler, eğitimin kalitesi nedeniyle buraya gelmeyi tercih ederlermiş. Ancak, yıllar içinde Köyün nüfusu giderek azalınca öğrenci sayısı da doğal olarak azalmış ve 1985 yılında ilkokul eğitime kapanıp kaderine terk edilmiş. Daha sonra, Köyde yaşayan ve ülkemizin akademik/ entelektüel çevreleri ile yakın bağlantıları olan idealist insanların öncülüğünde bu güzel yapı, 1999 yılından itibaren yaz aylarında Taş Mektep Seminerleri adı altında hem yetişkin eğitimine hem de tatile imkan veren bir oluşuma ev sahipliği yapmaya başlamış. (http://www.adatepetasmektep.com/) Halen devam eden bu güzel etkinlikler Köyün tanıtımına büyük katkıda bulunmaktadır.

Okulun güzel binasını bırakıp geziye başladığınız yere, yani köy meydanına doğru yüz metre gibi süren tatlı bir meyille inerken yine sağlı sollu taş binalar gözünüzü okşayacak. Meydanı ardınızda bıraktığınızda ise, mübadele öncesi Rum mahallesi olarak bilinen bölgeye geleceksiniz.

Bu mahalledeki evler ve diğer yapılar da köyün ana mimari karakteristiğine birebir uygundur. Bunun yanı sıra, bu mahalle köye girerken gördüğünüz Zeus Altarına ve ormanlık alana bitişiktir. Bu durumda artık Köyün adı en çok bilinen ve medyada en çok yer alan kısmına gitme vakti gelmiş demektir.

Zeus Altarı

Girişten Altara kadarki mesafe 790 metredir (kapısındaki tabelada böyle yazdığı için tam olarak bu kadar net rakam verebiliyorum).

Yürüyüş yolunda solunuzda köyün güzel manzarası da eşlik edecek size.

Çam ormanının içinden giden zevkli bir yürüyüş yolu ile hedefe vardığınızda, emin olun, hayatınızda gördüğünüz en güzel manzaralardan biriyle, muhteşem Edremit Körfezi ile karşılaşacaksınız.

Bulunduğunuz yerin altında boylu boyunca soldan sağa uzanan 100 km civarı bir spektrumun engin bir görüş alanı yarattığını rahatlıkla söyleyebilirim. Bundan ötürü de mitolojide tanrılar tanrısı Zeus’un Troya Savaşı’nı buradan yönettiği belirtilir (coğrafi olarak burası ile Troya arasında pek ilişki olmasa bile, hikaye böyle).

Neyse, biz manzarayı anlatmaya dönelim. Bu geniş spektrumu soldan seyretmeye başladığınızda alt tarafta Altınoluk yer alır. Körfezin karşısında ise Burhaniye, Ören, sıra sıra tatil köyleri ve beldeleri, Madra Dağları, Ayvalık Cunda Adası’nın arka tarafları ve en sağda Midilli Adası yer almaktadır. Altarın hemen altında ise Küçükkuyu uzanır.

Bütün bu muhteşem manzaraya ise göz alabildiğine zeytinlikler eşlik eder (ve aralara serpişmiş tatil siteleri, ne yazık ki…). Altarın bulunduğu küçük kayalık insana büyük bir havalimanının kontrol kulesindeymiş hissi verir, ya da elinizi uzatsanız bu geniş coğrafyada bir yere kolayca dokunabilecekmişsiniz hissi… İşte böyle bir yer Zeus Altarı.

Yaz kış ziyaretçisi eksik olmaz, hele gün doğumlarında ve batımlarında iyice güzel olur. Ben bu zamanlarda defalarca orada bulundum, hatta bir seferinde dolunayın bütün körfezi nasıl pırıl pırıl yaptığına şahit oldum ki, anlatılmaz yaşanır.

Zeus Altarı sonrası bu güzelim köydeki gezimiz bitiyor. Adatepe Köyü küçük bir köy, geçmişin yüzyıllara yayılan güzel izlerini hala barındıran kimlikli, içinde yaşayanlara da ziyaretçilerini de bunu hemen hissettiren bir yerleşim merkezi. Son dönemlerde sıklıkla kullanılan “butik köy” tanımlamasına itibar etmeyin, çünkü suni değil, geçmişi son derece dopdolu harika bir Batı Anadolu köyü. Ondan da öte üzerine bol bol araştırma yapıp fikirler yürütebileceğiniz bir tarih ve doğal yaşam alanı. Böyle güzel ve özel bir altyapısı olmasaydı bu kadar yıldır felsefe, sanat, kaliteli hayat ve estetik öncelikli Taş Mektep Seminerleri ayakta kalabilir miydi?

NO COMMENTS

Yorumunuzu Buraya Yazabilirsiniz

Yorumunuzu Giiniz
Please enter your name here

Exit mobile version