Doğal ve tarihi güzelliği ile Gölyazı-Apolyont, yaşayan Ulubat Gölü üzerinde bir adada yer alan küçük bir balıkçı köyü.
Bugün Bursa’nın Nilüfer ilçesine bağlı Gölyazı köyünün tarihi, M.Ö 5.yy’a dayanıyor. Tarihi adı ‘Apollonia’ yı mitolojide sanat, müzik, güneş, ateş tanrısı Apollonia’dan almış.
Ulubat Gölü üzerinde irili ufaklı çok sayıda ada bulunmaktadır. Gölyazı gölün doğu ucundaki bir ada üzerine yerleşmiş. Köyde 1923 yılına kadar Rumlar yaşamış, bu tarihteki mübadele ile Rumlar köyü terk etmiş yerlerine Türk nüfus yerleştirilmiştir.
İzmir IFOD fotoğrafçıları bu güzel köyde güneş doğuşunun fotoğrafını çekebilmek için gece saat 12.00 de İzmir’den otobüs ile hareket ettik. Tam istediğimiz saatte Gölyazı’ya ulaştık. Şehrin içerisine girmeden gün doğumu ve Gölyazı köyünü görebileceğimiz seyir tepesi ‘Zambak Tepe’ye çıktık.
Tepede batı yönünde köyün küçük ada üzerindeki görüntüsünün her saat güzel olacağı açık, ancak güneş doğuşundaki güzelliği yaşamak başka bir şey. Yüzümüzü doğuya çevirdiğimizde gün doğumu başlamıştı.
Köyün üzerinde yer aldığı ada, ana karaya renkli kurdeleler ile süslenmiş uzun bir köprü ile bağlanmış.
Seyir tepesinden inerek yavaş yavaş köye yürüdük. Bizi ilk karşılayan görüntüler kıyıda renkli sandallar ve gölde balıkçıların siluetleriydi. Sandallarda kadın balıkçılar da görünüyor.
Köprünün hemen yanında geniş bir alanda tarihi Çınar ağacı, Ağlayan Çınar. Çınarın güzelliği resimde görünüyor zaten. Yanındaki levhası da asırlık çınarın duygularını anlatıyor onun ağzından.
Tüm köyü yürüyerek dolaşmak mümkün. Suların yükseldiği dönemlerde kıyıdan yürünemiyor. Biz de köyün içerisinde yürümeye başladık. Köylü kadınlar kapı önlerinde oturmuşlar sohbet ediyorlar, yürürken laf atarsanız hemen sohbete başlıyorlar, güler yüzlü ve sıcakkanlılar. Köy halkı, bizim sohbet ettiğimiz sandalcılar, kafede çalışanlar genel olarak insanlar aydınlık, huzurlu ve mutlu görünüşlü.
Balıkçı köyünün balıkları Ulubat Gölü’nde tutuluyor. Gölden çıkan yayın, sazan, turna denemek isteyenler için taze balıklar satılıyor. Ya da bir yere oturup bu balıkları hemen tadabilirsiniz.
Gölün güzelliği, sular içerisindeki ağaçların yanısıra köyde kocaman çınar ağaçları da gözünüzü okşuyor. Köprünün hemen bitiminde kocaman çınar ağaçlarının altında çay kahve, gözleme de sizleri bekliyor.
Adada tarihi Rum evlerinin yanı sıra görebildiğimiz diğer tarihi binalardan birisi Aziz Panteleimon Kilisesi. Kilise 19.yy da inşa edilmiş. Yunan klasik mimarisinin örneklerinden. Kilise yıllarca bakımsız kalmış, 2009 yılında Nilüfer Belediyesi restore etmiş ve Kültür Evi olarak hizmete açmış. Hafta sonu kilise Nilüfer Belediyesinden gelen bir eleman tarafından saat 11.30 açılıp 17.00’de kapatılıyormuş.
Ayrıca kilisenin yanında tarihi bir ev 2014 yılında belediye tarafından restore edilmiş ve Göl Yazı Evi olarak yazar ve çevirmenler için hizmete açılmış.
Son Söz
Anadolu’da yine doğanın cömert davrandığı bir hazine Gölyazı. Gölün ortasında yeşil ve mavinin kol kola girdiği cennet. Antik çağda keşfedilmiş, antik eserler yapılmış, sürekli yerleşim olmuş. Bugün de gidilip, görülecek, huzur bulunacak bir köşe. İster güneş batışı, ister güneş doğuşunu seyredin, gölde gezin, çınar ağaçlarının altında çayınızı, kahvenizi için, gölde tutulan balıkları restoranlarda tadın. Keşfedin bu güzelliği.
Gölyazı’da Güneş Doğuşu
Gölyazı Ulubat Gölü Gezisi