Lutsk Ukrayna’nın geleneksel yapısının yanı sıra Avrupa’nın modern dokusunu da yansıtan küçük ve şirin bir yer. Şehir binlerce yıllık tarih ve kültürün izlerini taşıyor.
Ukrayna’nın kuzeybatısında Styr Nehri’nin kenarında kurulan Lutsk 42 kilometrekarelik bir alanda 220.000 nüfuslu küçük bir şehir. Şehirde dört üniversite, çok sayıda kilise, katedral ve manastır bulunmaktadır. Ülkenin manevi merkezlerinden biri olan Lutsk, “küçük Roma” olarak da adlandırılmaktadır. Şehir 14. yüzyıldan kalma bir kalenin yanında, Sovyet mimarisinin ve 19. yüzyıldan kalma zarif binaların güzel bir kombinasyonuna sahiptir.
Orta Çağ’dan günümüze şehre hakim olan Polonya Krallığı, Rus İmparatorluğu, İkinci Polonya Cumhuriyeti ve Sovyetler Birliği’nin izlerini günümüzde tarihi, dini ve mimari simge yapılar da görmek mümkündür. Bu topraklardaki en trajik olay ise, II. Dünya Savaşı’nda 23 Haziran 1941 yılında yaşandı. Alman askerlerinin şehre girmesiyle geri çekilen Kızıl Ordu özel muhafızları, Polonyalı, Yahudi ve Ukraynalı yaklaşık 4.000 politik mahkumu şehrin cezaevi bahçesinde kurşuna dizerek katletti. Bu büyük toplu katliam dünya tarihinde yerini alarak Lutsk şehrini büyük bir acının yaşandığı bir yer haline getirmiş.
Lutsk’nin Avrupa ticaret yollarının merkezinde yer alması sanat ve kültürün zenginliğini de arttırmıştır. Şehirde yılda yaklaşık 14 festival düzenlenmektedir. Sanat, müzik özellikle caz festivalleri, yaz konserleri, folklor festivalleri şehrin tanıtımı ve etkinliklerinde ilk sırayı almaktadır.
Lutsk’un ülke için önemi Lesya Ukrainka’nın, 200 UAH (Ukrayna Grivnası) banknotunun ön yüzünde tasvir edilmesi ve banknotun diğer tarafında da Lutsk Kalesi’nin bulunmasından anlaşılabilir.
Lutsk’de Ukrayna’nın batısındaki şehirlerde olduğu gibi Ukraynaca kullanılıyor ve bölgedeki Rus izleri büyük ölçüde silinmiş gözüküyor. Şehrin yerel sanayinin önde gelen dalları, mühendislik, metal işleme, kimya, aydınlatma, ahşap işleme ve gıda endüstrisidir.
Karasal iklimin yaşandığı şehirde kışlar soğuk ve yazlar sıcak geçer.
Ulaşım
Lutsk’a en yakın havaalanı Lviv’dedir. Lviv’den düzenli tren seferleri ve otobüs ile ulaşım kolay. Lviv ile Lutsk arası 150 km ve otobüs ile 3 saat sürmektedir.
Kiev’e yaklaşık 400 km uzaklıkta olan Lutsk’a otobüsle 7 saatte, trenle 8 saatte ulaşmak mümkündür.
Lutsk Otobüs Terminali merkezin 2 km kuzeydoğusunda. 5, 8 ve 9 numaralı troleybüslerle ve çok sayıda minibüsle merkezdeki Maydan Teatralny’ya ulaşılabilir. Tren istasyonu da otobüs istasyonunun güneyinde 4 ve 7 numaralı troleybüsler ve yerel matruşkalarla Maydan Teatralny’a ulaşılabilir.
Lutsk’taki şehir içi otobüsleri diğer Ukrayna şehirleri ile karşılaştırıldığında zamanı belli olmayan ve yabancılar için kullanması zor görünüyor. Otobüs tarifesi ve harita görünmüyor. Biletler otobüste görevlidenalın ıyor, 3 grivnadır.
Konaklama
Lutsk’ta yaklaşık 17 otel ve apart hotel bulunuyor. Restpark Otel, Hotel Altamira, Laguna, Okolytsia, Svitiaz, Profspilkovyi, Okolytsia, Otel Noble Boutique Hotel, Recreational Complex “Sribni Leleky”, Hotel “Ukraine”, Hotel Svytyaz, gibi alternatifler bulunuyor.
Gezilecek Yerler
Bir haftalık Ukrayna programımda Kharkiv’den sonra sıra Lutsk şehrine gelmişti.
Kiev’den bindiğim ve Kovel yönüne giden gece treni saat 5 civarında Lutsk’a ulaştı. Ukrayna’daki gece trenleri çok ilginç oluyor. Seyahate çıkmadan önce tren biletlerimi almıştım. Ancak Ukrayna’da trenler oldukça yaygın ve ucuz olduğundan uygun yerlerin biletleri tükenmişti. Ucuz olsun diye 3. mevki aldığım için bir vagon dolusu kişi birlikte uyuduk. Ranzanın alt tarafında yer bulamayınca üste tırmanıp daracık bir alanda uyumaya çalıştım. Her yolcu için bir poşetin içinde temiz çarşaf, nevresim, yastık kılıfı ve küçük bir havlu veriliyor. Ukrayna’da beş tren yolculuğu yaptığımdan sistemlerini iyice öğrendim. Ancak anlayamadığım için ilk iki yolculuğum biraz sancılı olmuştu.
Şehri dolaşmaya başlayalım.
Tiyatro Meydanı-Maydan Teatralnyy
Lutsk gezinize “merkez” olarak adlandırılan Tiyatro Meydanı’ndan başlamanızı öneririm. Günümüzden Lutsk’un başlangıcına yani 900 yıl öncesine gitmenizi sağlayacaktır.
Meydanın güneyindeki uzun yaya caddesi Lesya Ukrainka Caddesi. Meydanı çevreleyen binaların çoğu, Lutsk’taki Sovyet döneminin tipik yapı örnekleri. Meydanda, Ukrayna’nın en sevilen yazarlarından Lesya Ukrainka’nın büyük bir heykeli var. Lesya’nın arkasında Taras Şevçenko Bölgesel Drama ve Müzik Tiyatrosu bulunmakta. 1930’larda tamamlanmış olan tiyatro binası ve 1970’lerde dikilen heykelin her ikisi de Lutsk şehrindeki mimari ve anıtsal yapılara nispeten yakın zamanda yapılan eklemelerdir.
Rus İmparatorluğu’nun bir parçası olduğu 1795’ten sonra meydan Lutsk’u işgal eden Rus birliklerinin geçit töreni için kullanılıyormuş. Geçmişte askeri kışlaların bulunduğu meydan, 2011 yılında düzenlenerek şehre kazandırılmış. Günümüzde etkinlikler, festival, konser ve kutlamalar bu meydanda yapılıyormuş.
The Holy Trinity Orthodox Cathedral
Meydanın hemen solunda Lutsk’un simge yapılarından biri olan Kutsal Trinity Ortodoks Katedrali görünüyor.
Barok üslubunda inşa edilmiş Lutsk’taki Kutsal Trinity Ortodoks Katedrali, aslen bir Katolik Kilisesi ve Bernardine Manastırı kompleksiydi. Manastır 1721 yılında inşa edildi. Kilise 1789’da tamamlandı. 19. Yüzyılın ikinci yarısında Bernardine keşişlerinin mülkiyeti kaldırılıp, bina kompleksi Lutsk Ortodoks topluluğuna bağışlandı. 1870’lerde, narteksin üzerine bir çan kulesi ve bir merkezi kubbe eklenerek kilise yeniden inşa edildi.
Günümüzde Kilise, Ukrayna Ortodoks Kilisesi’ne ait olan Kutsal Trinity Katedrali’dir. Eski Bernardine Manastırı kütüphane olarak ve küçük dükkanlar için kullanılıyor.
Lutsk’taki bu ana Ortodoks kilisesi, Sovyetler Birliği tarafından yaldız ve simgelerinden sıyrılan St Peter ve Paul Katedrali’nden çok daha atmosferik bir kilisedir. İç kısım balmumuyla parlatılmış. Dışardaki gül bahçesi bir huzur vahasıdır. Kilisede bulunan tapınak, Nebesna Sotnya’ya (Maidan devrimi sırasında Kiev’de öldürülenler) ve Donbas’taki Ruslarla savaşırken ölenlere ayrılmış olup, Ukrayna’nın daha yakın dönemde yaşadığı çalkantılı zamanları hatırlatıyor.
Katedral, cephesinin orta kısmında iki kule bulunan, at nalı şeklinde iki katlı bir yapıdır. Yapı bir manastırdan daha çok bir sarayın mimarisine benziyor. Ukraynalı ustaların inşa ettiği iki katlı, oyulmuş ve yaldızlı ikonostasis ile korunan iç katedral dekoru 19. yüzyıla kadar uzanıyor. Katedral, Tiyatro Meydanı’nın dikkat çeken binasıdır.
Lesya Ukrainka Street
Lutsk’un en popüler caddesi, adını şehrin en önemli isminden alan Lesya Ukrainka Caddesi’dir. Lesya Ukrainka Caddesi (eski adıyla Jagiellońska – Jagiellon Caddesi), kentin merkezi olan Tiyatro Meydanı’ndan Kardeşler Köprüsü Meydanı’na kadar uzanan trafiğe kapalı bir yaya caddesidir. Cadde 730 metre uzunluğundadır ve burada en az on kilise ve manastır bulunmaktadır. Cadde, şehrin bu yol boyunca genişlemeye başladığı on sekizinci yüzyılda gelişmeye başlamış. 19. yüzyılın başlarında da şehrin ana caddesi haline gelmiş. Caddenin ismi 1990’larda Lesya Ukrainka olarak değiştirilmiş.
Lesya Ukrainka Caddesi birçok mimari simge yapıya sahiptir ve kentin önemli bir ticaret arteri olmuştur. Cadde üzerinde çok sayıda kafe, restoran, banka, iş yeri, mağaza ve dükkan bulunuyor.
Curvy Hill Sokağı’na ulaştıktan sonra, çeşitli mimari tarzları görmeye başlıyorsunuz. Polonya İmparatorluğu’nca 17. ve 18. yüzyıllarda yapılmış binalar ile 19. yüzyılda Sovyet öncesi döneme ait güçlü Polonya etkisine sahip binaları kolayca tanımlayabilirsiniz.
Sovyet döneminde yapılan binaların yanında daha sonra yapılan modern binalar da önceki yapıların dokusuna benzer olduğundan caddede uyumlu bir mimari görünüm var. Binaların üçü tarihi anıt olarak plakalarla işaretlenmiştir. Bunlardan biri caddenin sonunda bulunan sarı tuğla bina 19. yüzyılın başlarında inşa edilmiş tarihi bir anıttır.
Caddede küçük bir meydandaki şu heykellere bakar mısınız!
Trinitarians Monastery
Yavaş yavaş yürüyerek küçük bir meydana geldim. Burada ağaçların büyük kısmını kapattığı bir bina bulunuyordu.
Trinitarians, 1199’da Müslümanlar tarafından serbest bırakılan mahkumları korumak için kurulmuş bir manastır. Trinitarians, 18. yüzyılda Lutsk’ta görünmeye başlamışlar. Bir süre Ortodokslara ve daha sonra da Yunan Katolik topluluğuna ait olan St. Mykhailo Kilisesi’nin yakınlarında manastırlarını kurdular. İhmal edilen bir kiliseyi yeniden inşa ettiler ve manastırı yaptılar. Ancak kiliseyi uzun süre korumaları mümkün olmadı ve Rus İmparatorluğu döneminde yıkıldı. Manastır uzun zamandır hastane olarak hizmet veriyor ve günümüzde de askeri hastane olarak kullanılıyor.
Brotherhood Bridge – Bratskovyy Bridge
Lesya Ukrainka Caddesi’nin sonuna geldiğinizde, Kovelska Caddesi üzerinden geçin, soldaki yaya geçidini kullanın, ardından Brotherhood Köprüsü üzerinde Glushets Nehri’ne bakıyor olacaktınız. Glushets Nehri Styr Nehri ile birlikte, şehri ve kalesini yıllar boyunca düşmanlardan koruyan bir savunma adası yaratmış.
Aziz Peter ve Paul Katedrali ve Cizvit Koleji
Kafedralna Caddesi üzerinde kısa bir yürüyüş sizi Kale Meydanı yakınında bulunan Aziz Peter ve Aziz Paul Katolik Kilisesi’ne ulaştırır. Bu görkemli kilise, Cizvit Manastırı’nın eski kolejleri ile birlikte, Barok tarzında 1616-1639’da inşa edildi. Katedraldel, uzun süre Cizvitler tarafından teoloji, felsefe, matematik, yabancı dil, dans ve tiyatro eğitimleri veriliyormuş.
1770’lerden sonra Rus İmparatorluğu döneminde müze olarak kullanılmış ve içerisinde yer alan ikonalar ve eşyalar çalınmış. İkinci Dünya Savaşı’nın ardından kapalı olan bina, 1970’lerde Ateizm Müzesi olarak hizmet vermiş.
1999 yılında Roma Katolik Kilisesi’ne çevrilmiş. Bu Katolik Katedralinin görkemli ön cephesi 1640’tan kalmadır. Aziz Peter ve Paul Katedrali, 26 metre gökyüzüne yükselen kuleleriyle, Doğu Avrupa’daki en yüksek Cizvit kilisesi olarak kabul edilir. Sade iç kısmı pembe ve sarı tonlarında boyanmış. 100’den fazla ikonaya sahip bu müze, 16. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar ünlü Volyn ikona resim okuluna genel bir bakış sunmaktadır.
Katedralin büyük kısmı kapatılmış ve uzaktan bakılabiliyor. İçeride görevli fotoğraf çekmememi söyledi. İngilizce konuşunca derdini anlatamayacağını düşünerek benimle uğraşmaktan vazgeçti. Ne demek istediğini anlamamış gibi yapıp fotoğraf çektim.
Lutsk Zindanı
Kilisenin yanında Lutsk vatandaşlarını tehlike anında korumaya yarayan eski bir tünel ağı olan Manastır Mağaraları’nın girişi bulunmaktadır. Katedralin altındaki bu üç katlı mağara zindan olarak da kullanılmış. Girişin 25 Grivna olduğunu ve rehberle gezilen bu bölüm için belirlenmiş tur saatleri bulunuyor. Maalesef programıma saatler uymadığından gezemedim.
Lutsk’un yeraltı geçitleri de oldukça ilgi çekici. Bu geçitlerin tarihi 15 ve 17. yüzyıllara kadar uzanıyor. Cizvit döneminde hapishane, mahzen ve kutsal nesneler için güvenli bir yer olarak kullanılıyordu. Bu arada, İkinci Dünya Savaşı sırasında zindan bombalardan korunmak için sığınak oldu. Aziz Peter ve Paul Katedrali’nin altındaki bu sıra dışı üç katlı geçitlere alınan rehberli tur sırasında gizem ve efsaneler dinlenebilir.
Puzyna Evi
binasıdır. İsmi 17. yüzyılda, piskopos A. Puzyna burada yaşadığı için verilmiştir. Yapıldığında bir duvarla kaleye bağlıymış. Bugün burada hala yaşanmaktadır.
Lutsk Lubart Kalesi
Şehre gelenlerin ilk gözlerine çarpan, Lutsk’un olmazsa olmazlarından.
Kentin girişindeki Lutsk Lubarts kalesidir ve Yüksek Kale olarak da adlandırılır. Uzun yıllar boyunca Lubart Kalesi bölgenin idari ve manevi başkenti olarak hizmet vermiştir. Aynı zamanda Ukrayna’nın para birimi olan 200 Grivna’nın arkasında yer alan Lutsk kalesi popüler bir turistik mekan. Ukrayna’nın 7 harikası içinde yer alan Kale mutlaka görülecek yerlerden biri.
Luchesk kasabası, 1075 kadar erken bir tarihte, Bold Boleslaus’un altı ay boyunca kuşattığı ahşap bir kaleye sahipti. Yury Dolgoruky, 1149’da altı hafta süren kuşatmanın ardından Lutsk’u yine alamadı. 1255’te Lutsk’un kalesi Khan Jochi’nin torunu Kuremsa’nın baskınına uğradı. Eski duvarların bir kısmı kullanılmış olmasına rağmen, Styr Nehri üzerinde yükselen mevcut kalenin büyük kısmı 1340’larda inşa edildi. Litvanya Büyük Dükü Gediminas’ın oğlu Lubart’ın, Galiçya-Volyn Prensi II. Andriy’in kızıyla evlenmesinin ardından taş bloklar ve tuğla kullanılarak inşa edilmiştir.
Yenileme işlemleri sadece kale ile sınırlı kalmamış, Styr Nehri’nin su seviyesi yükseltilerek, daha iyi savunma için kale ve yerleşim yerlerinin ada üzerinde kalması sağlanmış. Ayrıca yeni bir kalenin daha yapımına başlanmış. 14. yüzyılda başka bir şehir kalesi Czartoryski ailesi tarafından inşa edilmiş. Aşağı Kale olarak da bilinen Okolny Kalesi’nin günümüzde sadece kalıntıları bulunuyor.
Prens Lubart’ın bu planı, uzun yıllar sürecek bir inşaatın başlangıcı kabul edilmiş. 1330’da başlayan çalışmalar ancak 1542 yılında tamamlanabilmiş. Kale, Prens Lubart’ın 1383 yılında ölmesiyle birlikte Litvanya Prensi Vytautas’a devredilmiş.
Bu arada Büyük Casimir (1349), Jogaila (1431) ve Sigismund Kęstutaitis (1436) gibi hükümdarlarca yapılan kuşatmalar bastırıldı. Bazı Avrupa ülkeleri Avrupa’da Osmanlının ilerlemesini durdurmak ve Katolik-Ortodoks kiliselerinin eşit haklara sahip olmasını sağlamak için 1429 yılında Lutsk’da bir araya geldi.
Prens Vytautas, 15 ülkenin kralını ve önemli kişilerini Lutsk Kalesine davet etti. Davetliler arasında Kutsal Roma (ve Alman) İmparatoru Sigismund, Danimarkalı Kral IV. Eric, Polonya hükümdarı II. Wladyslaw ve Jagiello, Töton Şövalyelerinin büyük üstatları, Papa V. Martin, Moskova Büyük Prensi II. Vasili, Bizans İmparatoru Palaeologus ve diğer güçlü liderler ile birlikte üst düzey çalışanlar ve aileleri vardı.
Rivayet odur ki kongreye davet edilen misafirler, aileleri, uşakları ve muhafızlarıyla birlikte toplam 15.000’den fazla kişi katılmış. O zamanlar şehir nüfusu 5.000 kişiymiş. Bu kadar insanı doyurmak da kolay olmamış.
Büyük Litvanya Dükalığı’nın yıkılmasının ardından Lubart Kalesi bir süre daha kullanılmaya devam etti, savaş ve yangınlardan dolayı eski önemini yitirerek yavaş yavaş tahrip oldu. Kale tarihi yapısının yanı sıra trajik olaylarla da anılıyor. 1941 yılında 1.160 Yahudi kale içerisinde katledildi. 2 Temmuz günü yaşanılan bu olay sebebiyle, her sene şehre Yahudi turistler akın ediyorlarmış. Kaledeki bu trajedi için herhangi bir anıt veya işaret yok. 1970 yılında restore edildikten sonra Kale turizme kazandırılmış.
Ayrıca tarihi yönünün yanı sıra kale için birçok efsane anlatılmaktadır. Bu efsanelerden birinde kalenin duvarlarına saklanan bir hazine olduğu belirtiliyor. Lutsk için verilen savaşlardan birinde düşmanlar dükü yaralamış. Öldüğünde tüm mücevherlerin toplanmasını ve bunların kale duvarlarına gizlenmesini, şu şekilde yemin etmelerini emretmiş: “Hazine onu bulan ve kendisi için saklamak isteyen herkese talihsizlik getirecektir.” Hazine sadece Lutsk vatandaşlarına hizmet için kullanılmalıdır. Mücevherlerin hala kalede olduğu söylenmektedir. Bir diğer efsane de birçok hayaletli Orta Çağ kalesi gibi, kaleyi inşa ettiren Litvanyalı prens Lubart’la evlenmeyi reddeden genç bir kızın hayaletinin de burada gezindiği söyleniyor.
Lutsk Kalesi iki bölümden oluşuyor. Bugüne kadar korunmuş olan Üst Kale ve duvarlarının bir kısmı diğer binalara eklenen ve sekiz kulesinden biri olan Czartoryski Kulesi’nin bulunduğu Alt veya Yuvarlak Kale. Lutsk Kalesi, süslü 17. yüzyıl kiliseleri ve evleri ile çevrilidir ve oldukça iyi durumdadır. İnşa emrini veren Litvanya Prensi’nden sonra Lubart Kalesi olarak adlandırılan Kalenin, 13 metre yüksekliğinde surları, birinde Çan Müzesi olan üç yüksek dikdörtgen kulesi vardır. Ayrıca 12. yüzyıldan kalma bir kilisenin (St. John Kilisesi) ve 14. yüzyıldan kalma bir sarayın arkeolojik kalıntıları, küçük bir zindan ve kitaplara, çanlara, silahlara ve yerel sanat eserlerine adanmış çeşitli küçük müzeler var.
2011 yılında, Lutsk Kalesi bütün Ukrayna genelinde düzenlenen ve oylanan Ukrayna’nın Yedi Harikası:
Kaleler, Saraylar, Şatolar” yarışmasının “Kaleler” başlığında birincilik kazanmış. Kale içerisinde özellikle yaz aylarında festivaller, fuarlar ve çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Lutsk’un en iyi festivallerinden biri, her Haziran ayında gerçekleşen, sanatçıları, esnafı, müzisyenleri, tiyatrocuları ve burada olmayı isteyen herkesi toplayan “Lutsk Kalesi’ndeki Gece” etkinliği. Volyn Prenses Festivali de Kalede düzenlenen başka bir etkinlik. Şaşırtıcı olmayacak bir şekilde, Lutsk ve çevre kasabalardan gelen çiftler düğün fotoğrafları için burayı tercih ediyorlarmış. Ben de bunlardan 3 çifte denk geldim. Hatta gelinlerden birisi çok enteresandı ve saçları neredeyse topuklarına değecekti. Bazı geleneksel toplumlarda saçların hiç kesilmediğini duymuştum ve buna şahit olunca hayretten ağzım bir karış açık kaldı. Kale gün içerisinde 10:00-17:00 arası açık.
Burada iki farklı tür bilet bulunuyor. 30 Grivnaya Kitap Müzesini, Çan Müzesini, Silah Müzesini, surları, muhafız odasını, hapishaneyi ve etnoğrafik bir serginin de olduğu hediyelik eşya dükkanını gezebiliyorsunuz. 200 Grivna ile rehber eşliğinde eski kilise, arkeolojik buluntular, eski yapı malzemeleri, Sanat Müzesi, Ana kule ve Styrova Kulesi gezilebiliyor. 30 Grivna ödeyerek biletimi aldım ve surların üzerine çıkarak gezmeye başladım.
Buradan kale içinin yanı sıra şehrin genel manzarası da görünüyor.
Önce surların üzerinde yürüyerek Styrova Kulesinin üst katlarında bulunan eski silah müzesini görme şansım oldu.
Ukrayna Askeri Müzesi’nde Ukrayna tarihine ait savaş araçları ve Ukraynalı askerlere ait birçok eşya sergilenmekteymiş.
Sonra aynı Kulenin birinci katındaki ilginç bir dükkana girdim. Burada sergilenen sanat eseri gibi ilginç mumlar vardı. Küçük olan boyları 100 Grivna. Yapan genç oldukça meşakkatli olan yapım sürecini anlattı.
Sıra geldi Vladycha Kulesi’nde bulunan Çan Müzesi’ne ve bizim için anlamı olmayan demir yığınlarına! İki katta da irili ufaklı bir dolu çan konulmuş ve çanlara dair eski fotoğraflar sergilenmiş. Lutsk Çan Müzesi’nde 17. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar toplam 90’dan fazla çan sergileniyor. En eskisi 350 yıllık ve 1,5 ton ağırlığında.
Model kullanılarak eski hali yansıtılan Zindanı demir kafes arkasından gördüm. Eskiden kullanılan eşyalardan bazılarını da sergileniyor.
Bahçesinde de ne işe yaradığını anlamadığım bazı araçlar vardı.
Sonra aynı binanın üst katındaki Kitap Müzesine gittim. Kale içerisinde yer alan en ilginç yerlerden birisi bu müzedir. Koleksiyonun çoğu, en eskisi 350 yaşından büyük antika kitaplardan oluşuyor. Çoğunluğu İncilden oluşan pek çok el yazması kitaba ev sahipliği yapan Kitap Müzesi’nde, farklı sergilere sahip üç oda var. Birincisi, 15. yüzyıldaki bir baskı makinesini öne çıkararak Avrupa yayıncılık tarihini ele alıyor. Diğer odalar Doğu Avrupa ülkelerinin en ünlü altı basım evinin çeşitli basımlarına sahiptir. Müzede sergilenen en eski kitabın 1644 yılında Lviv’de yayınlanan iki ciltlik “Trebnyk” kitabı olduğu belirtilmesine karşın daha eski tarihli kitaplar da gördüm.
Çok güzel ve metalden yapılmış hayvancıklar da mutlaka görülmeli
Bunların dışında gezemediğim yerlerden de bahsederek Kale gezimizi sonlandıralım. İlk sırada tabi ki Ana Kule geliyor.
Kulenin en üstüne çıkana kadar bronz heykel sergisi, cam sergisi, resim galerisi gibi küçük sergiler geziliyormuş. Yukarıya çıktıktan sonra orada duran muhafız nereden geldiğinizi soruyormuş. Tıpkı geçmişte olduğu gibi şehre gelenlerin ülkelerini söyleyip ardından elindeki borazanla marş çalıyormuş. Kuleye çıkamadım ama evlenecek çiftler gelirken borazan çaldı ve ardından muhafızı Orta Çağ kıyafetleriyle bahçede geçerken gördüm.
Kale içerisinde gezilebilecek bir diğer müze, 15-20. yüzyıllar arasında yapılmış çok sayıda tablonun sergilendiği, Styrova Kulesi’nin yakınlarında bulunan Sanat Müzesi (Art Museum).
Luteryan Kilisesi- Lutheran Church
Kale gezimi tamamladıktan sonra geri dönmek yerine tabelaları takip ederek ara sokaklara girmeye başladım. İlk önce karşıma sivri kuleli The Church of Evangelical Christian Baptists-Lutheran Church çıktı.
Karaimska Caddesi, 16 adresinde, 20. yüzyılın başında Alman sömürgecileri tarafından yaptırılan eski Lutheran Kilisesi’ni göreceksiniz. Kilise, Kafedralna Caddesi’nin batı ucunda bulunuyor. Sarp sivri ucu ile orantılı neo-gotik yapı, mimari ekseni tamamlayan büyük bir altın haç ile taçlandırılmıştır. Lutheran Kilisesi olarak bilinen bina aslında artık bir Baptist kilisesidir.
Kilise 1907 yılında kentin Lutheran topluluğu için inşa edildi. İnşa edildiği yıllarda Volyn’de yaşayan Almanlar için başlıca ibadet yeri olmuştur. İkinci Dünya Savaşı sonunda 1940’larda sömürgecilerin çoğu Almanya’ya döndü ve kilise sahipsiz kaldı. 1950’lerden 1980’lere kadar Sovyet döneminde kilise laik bir yapıya dönüştürülerek arşiv olarak kullanıldı. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra 1990’ların başında Ukrayna’daki Kiliselerin İadesi çerçevesinde Lutsk’un Baptist topluluğu kilisenin yeni sahibi oldu. 1990’ların başında, yerel Evanjelik Baptist topluluğu kiliseyi restore etti ve ibadethaneleri olarak kullanmaya başladı.
Kilisenin ön tarafında açık bir kapı göremeyince ben de yan tarafına doğru gittim. Bulduğum açık bir kapıdan içeri girdim ve mutfaktan gelen sesleri duydum. Sessizce içeri girip birkaç fotoğraf çektim ve aynı sessizlikte kendimi dışarı attım.
Karaim Caddesi
Karaimler (Karaylar) yoğun olarak bu bölgeye yerleştiklerinden caddeye de onların adı verilmiş. Lutsk Karaimleri eski Türk-Tatar kabilelerinin ataları oluyor. 15. Yüzyılın sonunda Litvanya büyük dükü Vitovt, Kırım’dan yüzlerce Karaimli mahkumu getirmiş ve Lutsk ile Vilno (Vilnius)’ya yerleştirmiş. Volyn’de 500 yıl boyunca yaşayan Karaimler dillerini, kültürlerini, yazılarını ve geleneklerini muhafaza etmişler. 1930’larda Karaimler kendi gazetelerini ve çocuk kitaplarını yayınlamışlar. Lutsk Karaimleri arasından meşhur bilim insanları ve tanınmış isimler çıkmış. II. Dünya Savaşından sonra neredeyse tüm Karaimler komünistlerin baskıları sonucunda Lutsk ve Volyn’i terketmek zorunda kalmışlar.
Bu caddenin sonuna doğru yürüyünce dış tarafı oldukça renkli bir başka tarihi kilise gördüm.
Protection of Virgin Orthodox Church
Hala orijinal halini koruyan ve Lutsk’taki mevcut Ortodoks kiliselerinin en eski tarihlisi olan Ortodoks Kilisesi, 17. yüzyılın ilk yarısında inşa edilmiş. Kilise aslında 1583 tarihli bir belgede eski olduğu ve tamirat gerektirdiği belirtilen daha eski bir kilisenin yerini almış. Kilise 14. yüzyılda resmedilmiş Volyn Meryem Ana simgesi ile tanınır. 1970’de Kilise, Kiev’deki Ulusal Güzel Sanatlar Müzesi’ne bu ikonayı gönderdi.
Küçük ama içerisi oldukça renkli olan bir kiliseydi. Hızlıca göz gezdirip dışarı çıktım.
Bu bölgeyi tamamladığımı düşünerek merkeze dönmeye karar verdiğimde Tarih Müzesi’ni gördüm ancak gezecek vaktim yoktu.
True Cross Lutsk Ortodoks Kompleksi
Pazar ve Bratskiy Mist Meydanları arasında bulunan ve bir kilise ile manastırdan oluşan mimari ve tarihi bir komplekstir. Church of the Exaltation of the Cross, Basilian Manastırı ile birlikte, Lutsk Kardeşliği tarafından inşa edilmiş ve korunmuş bir mimari anıttır. Binalar 1630’lar ve 1640’lar boyunca inşa edildi ve Volyn Ortodoks halkının siyasi merkeziydi. 18. yüzyılda yangından zarar gördüler ve kilise bir yüzyıl sonra neredeyse tamamen tahrip oldu. Manastır binası orijinal halini korurken, kilise birçok kez yeniden inşa edildi; apsis ve yeniden inşa edilmiş kubbe, sadece orijinal parçalardır. Manastır bir apartman binasıdır; Kilise, Lutsk Ortodoks Birliğinin varisi olan Saint Andrew’un Volyn Birliği tarafından kullanılıyor.
Pazar Meydanı
14. yüzyıldan kalma Lutsk Pazar Meydanı, Ukrayna’daki en eski meydanlardan biri olan meydan, şehrin en kalabalık yerlerinden biri ve canlı hayvan da dahil olmak üzere hemen her şey satılıyor.Meydan, Daha önce, meydan idari binalarla çevriliymiş. Meydan, tarihi boyunca birkaç kez yangınla tahrip olmuş. Belediye binası 18. yüzyılda yandıktan sonra inşa edilen yeni binalar pazar alanını küçültmüş. Ancak yine de II. Dünya Savaşı’na kadar Lutsk ticaret merkezi olarak kalmış. Halen, Market Square eski şehir evleri ve kiliselerle çevrili tarihi bir simge yapıdır. Pazarda sebze meyve gibi ürünlerin satıldığı açık bir alan ve üstü kapalı yapılar bulunuyor.
Pazarın içinde bir süre gezdim ama içinde kaybolmamak için hemen çıkmak istedim. Buradan Tiyatro Meydanı’na geri dönmek için ve ana caddeden diğer tarafa doğru yürüdüm. Sağ tarafta Güneş Sistemine ilişkin bir heykel seti yapılmış.
Bogdan Khmelnitsky Caddesi üzerinde yürümeye başladım ve çok geçmeden caddenin karşı tarafında önünde kentin koruyucusu Aziz Nikolaos’ın bir Anıtı da bulunan Lutsk Belediye Binası’nı gördüm. Belediye Meclisi binası 1930’larda inşa edilmiş ve o yıllarda posta ve telgraf idaresi olarak kullanılmıştır. Sovyet döneminde, Belediye Meclisi bu binada çalışmaya başlamış.
Kukla Tiyatrosu-Puppet Theatre
Krivyi Val Caddesi’nde Belediye Binası’nın karşısında bulunan Kukla Tiyatrosu 1890 yılında inşa edilmiş. 1975 yılında Drama Tiyatrosu burada performanslarını sergilemeye başlamış. Drama Tiyatrosu Tiyatro Meydanı’ndaki yeni bir binaya taşındıktan sonra, burada bir kukla tiyatrosu kurulmasına karar verilmiş. Kabartmalarla ve sütunlarla süslenmiş bir binası olan Kukla Tiyatrosu şimdiye kadar, Lutsk vatandaşlarını parlak performanslarıyla memnun etmiş ve uluslararası yarışmalarda sayısız ödül almış.
Kale bölgesine tekrar döndüm. Niyetim bu tarafta olduğunu bildiğim Golovan Evi’ni görmekti. Tam o sırada önünde küçük bir parkın olduğu Eczane Müzesi’ni (Pharmacy Museum) gördüm ve açık kapısından içeri de girdim. Ancak kayda değer bir şey olmadığını söylemeliyim.
House of Sculptures-House of Architect Golovan
Styr Nehri’nin kıyısında bulunan Chimeras’lı Ev, Lutsk’taki en sıra dışı cazibe merkezidir. Mimar Mykola Golovan 1979 yılından bu yana üzerinde çalışıyor. Ev gotik ve Rönesans tarzlarından klasik ve masal eserlerine kadar tamamen eklektizm izlenimi veren farklı stilde yaklaşık 500’den fazla taş heykel ile süslenmiştir.
En büyük obje, heykeltıraşın aile üyelerinin, evin alınlık kısmındaki tasviridir. Evin dışı kadar iç dekorasyonu da oldukça ilgi çekici ve özgünmüş. Tabi ben evin içini göremedim ama 70’lerinde olduğu belirtilen mimar Golovan’ı üstü çıplak evin önünde otururken gördüm.
Kosach Family House
Katedralin arkasında 1800’lerin sonunda Kosach ailesinin yaşadığı ev bulunuyor. Ukrayna tarihi için oldukça önemli olan şair, yazar ve feminist Olena Pchilka ile kızı Lesya Ukrainka bir süre bu evde yaşamışlar. Lesya’nın bilinen ilk şiiri “Nadia” (Umut)’yı yazdığı yer burasıymış. 2007 yılında ev müzeye dönüştürülmüş ve Lesya’nın odası görülebiliyor.
St Bridget Manastırı- St Bridget’s Convent
18. yüzyılda, bu manastırdaki rahibeler “içeriye giriş yok” ve “tesis içinde erkek bulunmama” kuralı hakkında çok katılardı. Binayı alev sarınca bile itfaiyecilere izin vermediler. Sonuç olarak, ahşaptan inşa edilen kentin büyük kısmı gibi Manastır da yangında tahrip oldu. Manastır kompleksi zaman içinde bir hapishane, bir Katolik kilisesi ve bir Ortodoks kilisesi olarak kullanıldı. En ilginç özelliği ise, 1941’de Nazilerin Lutsk’a yaklaşması üzerine kenti boşaltan NKVD yani Sovyet özel birlikleri tarafından burada vurulan 4000 kişinin dışarıdaki anıtıdır.
Günümüzde bu kompleks Ortodoks Manastırı olarak kullanılmaktadır.
Lesya Ukrainka Caddesine döndüm ve yolun ortasında berberlik sahnesiyle karşılaştım.
Kültür Parkı
Tekrar Bogdan Khmelnitsky Caddesi’nde yürüyerek günün en güzel anlarını yaşayacağım Kültür Parkı’na geldim.
İçinde kafeler, restoranlar, oturma alanları, çocuk oyun alanları, havuzlar ve küçük bir gölü bulunan parkta özellikle yaz akşamları çok iyi vakit geçirebilirsiniz. Birçok oyun alanı, alışveriş standı, festival alanlarında gezip sokak dansçıları ve şarkıcılarının düzenlediği gösterileri izleyebilirsiniz.
Park o kadar güzeldi ki çeşit çeşit bitki ve hayvan türlerinin bulunduğu bu temiz ortamda gezinmek gerçekten eşsizdi. Şehir merkezine bu kadar yakın ve böylesine büyük bir parkın bulunması kent sakinleri için büyük şans olmalı!
Ukrayna Birlikleri ve Askeri Teçhizat Müzesi
1925 yılında yapılmış binalarda bulunan küçük ama oldukça ilginç bir müze. Sergide 50 askeri teçhizat ve silah bulunuyormuş. Materyallerin çoğu EuroMaidan olaylarında ve Ukrayna’nın doğusundaki çatışmalarda kullanılmış. İlgi duyuyorsanız Na Taboryshchi Caddesi, 4 adresindeki Müzeye gidebilirsiniz.
Volyn Bölge Tarihi Müzesi
Volhynia’daki en büyük ve en eski müzedir. Müze, Volyn bölgesinin sanatını, tarihini ve etnografisini temsil eden 140 binden fazla esere sahip. Shopena Caddesi, 20 adresindeki Müze, normalde 09:00-17:00, cumartesileri 10.00-18.00 arası açık olup Pazartesi günleri kapalıdır.
Eternal Glory Memorial Park
Ukraynalılar şehitlerine ve ölülerine çok önem veriyorlar. Her yerde bir anıt ve her yerde bir heykel görmek mümkün.
Burası, savaş kahramanlarına, askerlere, Çernobil’de ölen ve mağdur olanlara, baskı kurbanlarına, yüzlerce şehidin anısına, yakılan kasaba ve köylerin hatırasına, Volyn bölgesinin özgürlüğü ve bağımsızlığı için faşizme karşı mücadele edenlerin anısına yapılmış büyük bir park alanı. Birçok anıt ve heykelin yanı sıra mezarlar da bulunuyor.
En Uzun Bina
Lutsk’da Dünyanın en uzun apartman dairesi bulunuyor. Burası şehirdeki en ilginç yapılardan biridir. Sobornosti Bulvarı ve Molodi Bulvarı’nda, birbirine bağlı, 3 km’den fazla uzunluğu olan dünyadaki en uzun apartman blokları bulunmaktadır. Yapı 1969-1980 yıllarında inşa edilmiş. İki cadde üzerinde 38 adreste birleştirilen petek şeklindeki yapı kompleksi 88 girişe sahip. Bu evde yaklaşık 9000 insan yaşıyormuş. Burada Ukrayna ve Avrupa’dan sokak sanatçılarının da yer aldığı “Arka” adlı bir proje yürütülüyormuş. Amaç bu büyük apartmanı eşsiz bir turistik mekana dönüştürmekmiş.
Büyük Sinegog (Küçük Kale)
Danyla Halyts’koho Caddesi, 33 adresinde bulunan ve 1622-1629 yıllarında inşa edilen Sinegog, Lutsk’un önde gelen mimari anıtlarından biri. Lutsk Yahudilerinin diğer şehirlerdeki Yahudilerle aynı kaderi paylaştığı II. Dünya Savaşı’ndaki Alman işgaline kadar Lutsk büyük bir Yahudi nüfusuna ev sahipliği yapıyormuş. O zamanlar çoğunlukla Yahudi vatandaşların yaşadığı Old Lutsk’un güneybatı bölgesinde bu Sinegog inşa edilmiş. Bu işgale kadar Sinegog Lutsk Yahudilerinin dini, eğitim ve topluluk merkezi olarak kullanılmış. 1942’de kısmen tahrip olan Sinegog 1970’lerde restore edilmiştir.
Sinagogun savunma özelliği “Küçük Kale” olan ikinci adını da açıklamaktadır. Adeta bir kale şeklinde inşa edilmiş. Bina dua için kullanılan bir kare salondan ve beş katlı bir savunma kulesinden oluşmaktadır. Lutsk, Sinagog binası yerel bir spor kulübüne ev sahipliği yapıyor.
Chartoryiskykh Kulesi (Okolny Kalesi)
Bu savunma kulesi ve kale duvarı, Yukarı Kale’yi güneyden ve batıdan güçlendiren Okolny (Roundabout) Kalesi’nin sur kalıntılarıdır.
Günümüzde Princes Czartoryiski’nin adını taşıyan kule kalmış. Kule Cizvit Manastır binasına bir duvarla bitişiktir ve sadece Drahomanova Sokağı avlularından görülebilir.
Son Söz
Ukrayna gezilecek yerler listesinin başını çeken popüler kentlerin arka planında kalan Lutsk, kendine has ambiyansı, tarihi dokusu ve bakir kalabilmiş yönleriyle gezginler tarafından keşfedilmeyi bekliyor.
Lutsk, kaleleri, eski evleri, Sovyet mimarisiyle yapılmış binaları, anıtları ve kiliseleriyle hem Orta Çağ’ı, hem de yakın tarihi yaşatan bir şehir. Tarihi anıtları ve kiliseleri, mimarisi çok hoş yapıları, sıra dışı binaları, hediyelik eşya tezgahları, parke taşlı sokakları, güzel çeşmeleri, yeşil alanları var. Hızlı bir şekilde gezebilirseniz bir güne sığdırabileceğiniz küçük bir şehir aslında. Yüzyıllar boyunca, Lutsk, çeşitli imparatorluklar arasında gidip gelmiş ve halklar da doğal olarak karışmış. Bu durum aslında şehri Ukrayna’nın en ilgi çekici şehirlerinden biri haline getirmiş. Çünkü burada mimaride, kültürel ve sosyal yaşamda çok farklı ve değişik lezzeti bir arada bulabilmek mümkün. Siz de bir an önce gidin ve henüz bozulmamışken buna tanıklık edin.