Venedik adalar üzerine kurulu bir kent ama şehrin kurulu olduğu iki ana ada ve sanki bu iki adanın önemini belirtmek istercesine hemen altında uzanan Giudecca, gezginlerin ana odağında olan yerler. Ancak bunlar dışında da gezmekten keyif alacağınız adalar mevcut.  Lido bunlardan biri ama Venedik’in sayfiyesi gibi olan ve plajlardan oluşan bu adayı, ne yazık ki mevsim nedeniyle bu sefer gezi planlarımın dışında tuttum. Yoksa Thomas Mann’ın belki de en hüzünlü romanı, her anlamıysa mümkünsüz bir tutkuyu anlatan Venedik’te Ölüm’ün geçtiği bu yerlerden bende geçmek isterdim. Soğuk önümü kesti. Ben de klasik gezgin rotasını takip ettim ve Murano, Burano ve Torcello’ya gittim.

Ulaşım

Murano-Burano ve Torcelli’ye Venedik’ten kalkan gezi turları ile zahmetsizce gidebilirsiniz; Venedik’te muhtelif turlar düzenleyen Alilaguna’nın her gün üç adaya da turu var. Her gün saat 9.00, 10.00, 11.00, 12.00 ve 13.00 ‘de Santa Lucia Tren İstasyonu’ndan hareket edip 5.5 saat süren bir turla Murano-Burano-Torcelli’yi gezebilirsiniz. Ücret 20 euro. Ama ben kendim gezeceğim derseniz o zaman bu üç adaya vaporettolar ile gidebilirsiniz.

Venedik Islands

Murano’ya San Zaccaria’dan 4.1 veya 4.2 hatlarını kullanarak gidebilirsiniz; 4.1, Fondamente Nove ve San Michele adası yönünden gidiyor ve yol 40 dakika , 4.2 ise tam tersine Giudecca tarafından gidiyor ve yol bir saat kadar sürüyor. Nisan-Ekim arasında 7 numaralı vaporetto ile de Murano’da Colonna, Faro ve Novagero duraklarına ulaşabilirsiniz. Adanın kuzeyinden Fondamente Nove tarafından da 4.1 ve 4.2 hatlarıyla Murano’ya ulaşabilirsiniz; 4.1 ile Murano Colonna durağına 10 dakikada ulaşabilirsiniz. Aynı yerden kalkan 13 numaralı vaporetto ise 10 dakika’da Murano’da Faro durağına gidiyor. Piazzale Roma’da Santa Lucia Tren İstasyonundan 3 numaralı vaporetto ile 17 dakikada Murano’da Colonna durağına erişilebilir.  Ayrıca bu duraktan 4.1 ve 4.2 hatları ile de Murano’ya ulababilirsiniz. 4.1, 4.2, 3 numaralı hatların Murano’da uğradığı duraklar; Colonna, Faro, Navagero, Museo, Mula, Venier.

Burano’ya ise, Fondamente Nove  durağından 12 numaralı vaporetto ile gidilebilir; yol 40 dakika sürüyor. Ayrıca Murano’da Faro durağından 12 numaralı vaporetto ile de Burano’ya geçebilirsiniz. Torcello’ya ise Burano’dan 9 numaralı vaporetto ile gidilebiliyor. Vaporetto fiyatlarına Büyük Kanal yazımızda değinmiştir. Adalara yapacağınız gezi de, günlük bilet almanız daha mantıklı. Yazımızdan da hatırlanacağı üzere günlük biletin fiyatı 20 euro. Karar sizin…

Artık adalara gidelim… Yolda deniz heykellerini ve San Michele Mezarlık Adası’nın yanından geçerek ilk durağımız Murano’ya varıyoruz. İlginç mezarları ve 1470’lerden kalma Kiliseyi gezmek isterseniz San Michele Adasında inebilirsiniz; 4.1 ve 4.2 numaralı vaporetto hatlarının bu adada durağı var.

Ben üç adayı günü birlik bir gezi ile gezdim, onun için deneyimlerimde daha çok gezmek görmek yönünde.

Murano

Murano’nun ünü cam merkezi olmasından geliyor. Venedik’e 1.5 kilometre uzaklıktaki bu ada, birbirine köprülerle bağlı 8 adacıktan oluşuyor. Cam atölyelerin fırınlarının yarattığı yangın tehlikesi  ve çıkardıkları duman nedeniyle 1291’de cam üreticilerinin  Venedik merkezinden çıkarılmalarından sonra Murano dünya çapında bir merkez olmuş. Burası camın sanata döndüğü bir yer. Büyük kanalın ikiye böldüğü Murano, yürüyerek gezmek için ideal.

Morano

Yürürken çok sayıdaki cam üreticilerinin atölyelerine, şık ürünlerle donatılmış dükkanlarına da göz atın. Bunlar arasında Vetreria Artestica Colleoni, OMG, Alessandro Mandruzzato Fero Murano, Barovier & Toso, Murano Glass Factory öne çıkanlar. En eski Murano cam üreticisi ise Pauly & C- Compagnia Venezia Murano, hala piyasada… Üretim yerleri pek ziyaretçi kabul etmiyor ama yürürken bazılarına ait galerilere, dükkanlara rastlayabilirsiniz. Bazen cam üfleme yöntemini gösteren programlar da oluyor. Ayrıca her taraftaki dükkanlardaki cam ürünler de hayranlık uyandırıcı. Tabii bu konuda en güzel örneklerden biri de Ada’nın meydanindaki cam noel ağacı. Murona uzun yıllar cam üretimi ile ilgili sırrını korumuş ama 16 yüzyıldan itibaren bu sır, artık kim boş boğazlık yaptıysa, sır olmaktan çıkmaya başlamış. Ama cam ürtetiminin verdiği ayrıcalıkla Murano 13 yüzyıldan itibaren kendi idaresini kurmuş, para basmış. Özellikle 15 yüzyıldan itibaren cam üreticilerinin toplumda çok saygın bir yeri varmış, kılıç taşımalarına bile izin veriliyormuş ama Adadan ayrılmaya kalktıklarında bunu canlarıyla ödeyenler bile olmuş.

Murano’da camdan başka görülecek şeyler de var. Örneğin 12 yüzyıldan kalma mozaik yoluyla ünlü Basilica dei Santa Maria  San Donato rivayete göre Aziz Donatus tarafından öldürülen canavarın kemiklerine de ev sahipliği yapmaktaymış. İçinde Bellini’nin iki eserinin de bulunduğu Chiesa di San Pietro Martire ve 19 yüzyıla ait saat kulesiyle dikkati çeken Campo Santo Stefano’da Adanın dikkate değer yerlerinden. Şu an cam galerisi olarak kullanılan 1200’lerden kalma Chiesa di Santa Chiara, Ada’nın en eski binalarından. Burası 500 yıl boyunca bir çok din görevlisini ağırlamış hatta rivayete göre bir zamanlar Casanova’nın aşıklarından birine de ev sahipliği yapmış. Adanın 1800’lerde geçirdiği restorasyonlardan canını kurtaran bir yer olarak bilinen Palazzo da Mula’da 12 ve 13 yüzyıldan kalma Gotik havasıyla ilgi çekici.  Ama burada mutlaka görmeniz gereken yer cam müzesi olarak bilinen Museo del Vetro. Müze Kasım-Mart arası 10.30- 16.30 saatlerinde, Nisan-Ekim arası 10.30-18.00 saatlerinde ziyaret edilebilir, giriş 14 euro.

Bir zamanlar Torcelli Piskoposluğunun binası olan yapı, 1840’da Murano Belediyesine geçmiş, 1923’te de müze olarak düzenlenmiş. Müze, camın geçmişinden bugününe kadar ki serüvenine tanıklık ediyor; Murano camının kökenine taa MS 3 yüzyıla giderek örneklendirip Rönesans zamanındaki muhteşemliği ve bugünkü modern cam işlemeciliğini nadide parçalarla gözler önüne seriyor. Müzenin belki de en önemli parçası 1470’lere tarihlenen Angelo Barovier yapımı mine süslemeli bir düğün kadehi.  Cam Venediklilerin Suriye ile yakın ilişkileri sonucu öğrenilmiş ama 14 yüzyıla gelindiğinde Venedik, doğunun cam ustalığını tehdit eder hale gelmiş, ilk berrak cam da 1400’lerde Venedik’te yapılmış… Müzeden öğrendiklerim bunlar.

Burano

Burano’nun olayı ise dantel. Ve rengarenk evleri. Burano, Venedik’ten 7 kilometre uzaklıkta ve 4 adacıktan oluşmakta. Burası kalabalık bir ada. Kanallar boyunca yan yana sıralanmış her renkten evler, adadaki ağaç azlığını unuttuyor. Kartpostallardan fırlamış gibi renkli, şen ve çekici.

Burası da Murano gibi Romalılar tarafından kurulmuş sonra Hunlardan kaçan Altinolular buraya yerleşmiş. Önceleri idari açıdan Torcelli’ye bağlıymış ve Torcelli veya Murano gibi hiçbir imtiyaza sahip değilmiş. Ne zamanki Adanın kadınları 16 yüzyılda dantel işinde harikalar yaratmışlar, Adanın da ünü gittikçe yayılmış. Zamanla dantel ticareti azalsa da 1872’de Ada’da kurulan dantel okulu sayesinde eski palak günlerine dönmüş.

Bence adanın en güzel yanı, kanallar boyunca yan yana dizilmiş göz alıcı renkteki evlerin görüntüsü. Hoş, burada evinizi kafanıza göre boyayamıyormuşsunuz; belediyeye boyama talebinizi iletiyormuşsunuz, onlarda size renk konusunda belli seçenekler veriyormuş; renklerin hepsi de ‘ben buradayım’ dercesine parlıyor.

  Madem buranın danteli ünlü, dantel müzesi Museo del Merletto’ya uğramadan olmaz. Burası Kasım-Mart arası 10.00-17.00 saatlerinde, Nisan-Ekim arası 10.00-18.00 saatleri arasında görülebilir, giriş 5 euro. Kızlar çeyiziniz için örnek arıyorsanız, adaya buyrun; dantel ile yapmadıkları kalmamış.

Adada ziyaret edilecek bir yer de Chiesa San Martino. Kilisenin en büyük süksesi Giambattista Tiepolo’nun 1727 yapımı Çarmıh tablosu. Burano’da yapabileceğiniz bir şey de, Ada’ya ait S şeklindeki Essi kurabiyelerinden tatmak. Burada birbirinden cazip kafe ve lokanta var ama otel yok, gezinizi ona göre planlayın.

Torcello

Torcello’da neredeyse hiç yerleşim olmasa da Venedik’in en eski yapısı burada. Bu bile Torcello’yu ziyaret etmeye değer. Rivayete göre burada ilk yerleşim 452’de gerçekleşmiş ama 1 yüzyıldan beri hemen ana karadaki Roma kolonisi Altinuum ile birlikte burada da bir yaşam olduğuna dair izler bulunmaktaymış. Ada 5 yüzyılda eni konu kalabalık bir yerleşimken ilerleyen zamanlarda Venedik şehrinin yükselişiyle süksesini kaybetmiş. Bugün yaklaşık 60 kişinin yaşadığı ada da  ünlü Locanda Cipriani dışında kalacak yer yok. Adada sadece eski parlak günlerin izini taşıyan Katedral Santa Maria Assunta ve Santa Fosca Kilisesi sizi karşılayacak. Bunlara ulaşmak için de Torcello’ya geldiğinizde,  iskeleden Adanın içine doğru, kanal boyunca 2 kilometre kadar yürümeniz gerekecek. Gezinizi ona göre ayarlamanızda fayda var. Yol boyunca 15 yüzyıldan kalma Ponte del Diavolo’ya (Şeytan Köprüsü) da dikkat.

Torcello, diğer adalara göre tarihi süreç içinde ayrı bir önemi olan bir yer. Özellikle Attila önderliğindeki Hunların akınlarından Germen saldırılarına, Lombardların  baskılarından Frankların tehditlerine kadar her tehkileye karşı göreceli de olsa güvenli bir liman olmanın yanında Bizansla bağlantısı da Torcello’nun cai,be merkezi olmasına yol açmış. Hatta Altino Piskoposu bile bu adaya sığınmış ve adanın koruyucu azizi Heliodorus’un kalıntılarını buraya getirmiş. 10 yüzyılda Torcello, Venedik’ten çok daha parlak bir yerleşim yeriymiş.

Adanın mücevherleri, Santa Maria Assunta Katedrali ile Santa Forsa Kilisesi yan yana ve birbiriyle bağlantılı yerler.  Katedral 639’da yapılmış ama mozaiklerde dahil iç donanımlar 11 ve 12 yüzyıl Bizans işlemelerinden oluşuyormuş. Mermer vaiz kürsüsü 7 yüzyıldan kalmış ama basilikanın bugünkü hali 1008’e tarihlenmekte. Katedralin içinde Kıyamet Günü ve Apsis mozaikleri özellikle göz alıcı. Sunağın altındaki Romanesk lahitte ise Aziz Heliodorus’un kalıntılarının olduğu rivayet edilmekte. Hemen yandaki Yunan Haçı formundaki Santa Fosca Kilisesi ise 11 ve 12 yüzyıla aitmiş. Basilica di Torcello’nun giriş ücreti 5 euro.  Kilisenin yanındaki Palazzo dell Archivio ve Palazzo del Consiglio’da kurulu Museo Provinciale Torcello’da ise Torcello’nun parlak günlerine tanıklık etmiş sikkeden heykele bir çok obje bulunmakta.  Müze pazartesileri hariç Mart-Ekim arası 10.30-17.30 saatlerinde, Kasım-Mart arası 10.00-17.00 saatlerinde ziyaret edilebilir, giriş 3 euro. Müze, Katedral ve Çan Kulesi birlikte alınırsa ücret 22 euro…

Görünce ilginizi çekecek bir başka şey ise bahçede duran hafif yıkık mermer bir koltuk; rivayete göre bu koltuk efsanevi Hun Hanı Attila’nın tahtıymış. Bir dönem Roma İmparatorluğunu önüne katıp sürükleyen o müthiş komutandan kala kala bu yarım yıkık taht kalmış geriye.

Murano, Burano, Torcello, Venedik gezginlerine her biri diğerinden farklı ama hepsi keyifli tatlar veren yerler. Venedik gezisinin önceliği olmayabilir ama zamanınız varsa mutlaka gidin derim; dönüş yolundaki Venedik manzarası için bile gitmeye değer.

Yorumunuzu Buraya Yazabilirsiniz

Yorumunuzu Giiniz
Please enter your name here