Ho Chi Minh, daha çok bilinen adı ile Saygon, eski ve yeni Vietnam’ı bir arada görebileceğiniz bir şehir. Fransız koloni döneminden kalan tarihi binaları, geniş caddeleri, lüks mağazaları, son dönemde yapılmış modern binaları, gökdelenleri ile güzel bir şehir. Başkent statüsünü kaybetmiş olmasına rağmen Vietnam’ın sanayi, finans, kültür merkezi…Son dönemlerde dünyanın her yerinden çok sayıda turist çeken ve Vietnam gezisinde mutlaka görülmesi gereken şehri…

Şehir Kamboçya Kimerlerin Prey Nokor isimli küçük bir balıkçı kasabasıymış. 17. yy’da Vietnam göçmenlerinin yerleşmesi ile adı Saygon olarak değiştirilmiş. Şehir 1859 yılında Fransız kolonisi haline dönüşmüş. İkinci Dünya Savaşı’nda Japonlar tarafından işgale uğramış.

1945 yılında Ho Chi Minh liderliğinde Fransız sömürgeciliğine karşı bağımsızlık savaşları başlamış ve 1954 yılında ülke ikiye bölünmüş. Güney Vietnam başkenti Saygon olarak kapitalist Vietnam’a dönüşmüş. Bu arada Kuzey Vietnam’da komünist rejimi benimsemiş.

Şehrin adı 1975 yılında Kuzey ve Güney Vietnam’ın birleşmesi sonrası değiştirilmiş, ülkenin bağımsızlığına kavuşmasında önemli rol oynayan liderlerinin adı verilmiştir. Ho Chi Minh bugün 8,2 milyon nüfusu ile en kalabalık şehridir.

Ho Chi Minh’i Video ile Gezmek İsterseniz.

Nüfus bu kadar kalabalık iken şehirdeki motorsiklet sayısı 6 milyon civarında. Dünyanın en çok motorsiklet kullanılan şehirleri arasında. Caddede karşıdan karşıya geçerken dikkat edin dememiz yetmez. Kaldırımda yürürken de dikkat etmeniz gerekir. Aslında caddeler çok geniş ancak iş çıkış saatlerinde inanılmaz yaya kaldırımlarında yürürken sağınızdan solunuzdan motorsikletlerin geçtiğini görebilirsiniz.

Ho Chi Minh gezisinde şehir içinde görülmesi gereken yerler arasında Saygon Nortre Dame Katedrali bulunuyor. Fransız Kolonistler tarafından 1880 tarihinde Budist çoğunluğun olduğu Saygon’a, Paris’teki Kiliseye benzer bir Katedral yapılmış. Bina Marsilya’dan getirilen kırmızı kiremitlerle örülmüş, iki çan kulesinde altı adet bronz çan yer alıyor. Gösterişli binanın önündeki Virgin Mary heykeli ve güzel parkı ile çekici bir yer. Bizim gittiğimiz saatte kapalı olduğundan içini gezemedik.

Kilisenin hemen yanında tarihi postane binası da Fransız döneminden kalma. Halen postane olarak hizmet veriyor. Yüksek tavanlı, güzel mimarisini içine girerek görebilirsiniz. Postanenin içinde sizi Ho Chi Minh resmi karşılıyor.

Merkezde kahraman Ho Chi Minh heykeli arkasındaki bina yine Fransız koloni döneminden kalmış, bugün Halk Meclisi olarak kullanılıyor.

Hayranlık uyandıran opera binası. Şık giyimli Vietnamlılar gösteri izlemeye hazırlanıyordu. Hızlıca içeriye göz attık. Orada bir gösteri izlemek çok keyifli olurdu eminim.

Geniş caddeler, tarihi ve modern binalar yan yana.

Fransız dönemi binaları ve geniş sokaklarında dolaştıktan sonra sıra ilginç ve görülmesi gereken müzeye geliyor.

Savaş Kalıntıları Müzesi (War Remnants Museum)

Savaş Kalıntıları Müzesi’nin daha önceki adı Çin ve Amerikan Savaş Suçları Müzesiymiş. Son yıllarda ABD ile ilişkiler düzeldikten sonra ismi Savaş Kalıntıları Müzesi olarak değiştirilmiş. Mutlaka gezilmesi gereken bir müze. Bahçesinde savaş sırasında terkedilen Amerikan tankı, helikopter yer almakta.

Müze adına çok uygun şekilde savaşın kalıntılarını ağırlıklı olarak fotoğraflarla anlatıyor. Amerikan filmlerinden değil, bu acıyı yaşayan ülkede, gerçek anlamı ile savaşın boyutlarını hissedebileceğiniz bir müze. Çıkarken içiniz acıyor bu dram karşısında.

Müzede savaşın acımasızlığı, yaşattıkları fotoğraflarla yansıtılıyor. Yine de çıkışta barış mesajları da verilmekte.

Yeniden Birleşim Sarayı (Reunification Palace)
Savaş Kalıntıları Müzesi’ne yürüme mesafesinde olan sarayın eski adı Bağımsızlık Sarayı. 1962-1964 yılları arasında Güney Vietnam’ın Başkanlık Sarayı olarak yapılmış. Saraya 1975 yılında Kuzey Vietnam askerileri tank ile girip bayraklarını asınca Kuzey Güney Savaşı bitirilmiş ve birleşme sağlanmış. Saray gezmeye değer ancak biz zamanımızı Savaş Kalıntıları Müzesinde geçirmeyi tercih ettiğimizden bu Sarayın içini gezme şansımız olmadı.

Ho Chi Minh şehrinde iki gün geçirdik. Şehir içinde gezmeye daha az zaman ayırdık. Yine de sokaklarında uzun zaman geçirip, şehrin merkezinde yer alan en büyük ve ünlü gece pazarı Ben Than Market’ta da alışverişimizi yaptık.

Ho Chi Minh’te mutlaka yapılması gereken turlardan biri Cu Chi Tünellerine yarım gün, Mekong Deltası’na da bir gün ayırdık. İki yer için de otelden veya çok sayıdaki turizm acentalarından tur alabiliyorsunuz.

Cu Chi Tünelleri

Cu Chi Tünelleri Ho Chi Minh şehrinin gezisinde mutlaka görülmesi gereken bir bölge. Şehrin 70 km kuzeyinde yer alan tüneller dünyada örneği olmayan bir mimariye sahip. 250 km’den daha fazla bir alan yer altında örümcek ağı gibi kazılmış bir kaç katlı yeraltı tünelleri oluşturulmuş.

Ülkenin bağımsızlığı ve korunması amacı ile Amerika’ya karşı savaşan Vietnamlı gerillaların yaşam ve savaş alanı ve savaşın kazanılmasında çok önemli bir yere sahip. Gerillaların ve halkın gizlice inşa ettiği çok katlı bir yer altı şehri. Ufak tefek Vietnamlıların sığabileceği genişlikte tünellere iri Amerikan askerlerinin girmesi mümkün olamamış. Tabii Amerikalar içeriye her türlü bomba, gaz atmayı da denemişler ancak güzel gizlenmiş girişler ve yaşam üniteleri oluşturulmuş. Bu arada Amerikan askerleri için hazırlanan özel tuzaklar da çarpıcıydı. 250 km’lik yeraltı tünelleri dedik diye o tünellerin hepsini gezebileceğinizi düşünmüyorsunuz tabii ki. İçeriyi görmek için bir bölümü açmışlar karanlık fobisi olmayanlar deneyebilir. Arkadaşlarım bu tünellere girdiler, ben böyle bir teşebbüste bulunmadım.

Mekong Deltası
Mekong Deltası’nda bir tam gün veya iki günlük tur alınabilir. Deltada dolaşabilmek için önce şehre 75 km uzaklıktaki My Tho şehrinden tur alabilirsiniz. Aslında en pratiği şehirden alacağınız tur ile hem karayolu ulaşımı hem kanal turunu yapabilirsiniz.
Delta turu kapsamında My Tho şehri yakınında teknelere binmeden önce iki yere uğradık. Birisi Vinh Trang Pagoda. Ho Chi Minh’ten önce gezdiğimiz Hue şehrinde çok sayıda Pagoda gördüğümüz için şehir merkezinde Pagodalara zaman ayırmamıştık. Tur kapsamında gezdiğimiz Pagoda’da Gülen Buda ve Uyuyan Buda çok sevimliydi.
Vinh Trang Pagoda
İkinci gezdiğimiz yer bir sanat atölyesi. Vietnam’da el sanatları ayrıca resim çok gelişmiş. Birçok yerde resim atölyelerinden güzel resimler alabilirsiniz. Ülkede yaşanan savaş nedeni ile çok sayıda savaş mağduru, engelli olduğundan Vietnam hükümeti bu kişilere istihdam alanı yaratmak amacı ile bu tür faaliyetleri de destekliyor. Uğradığımız atölyede hem engellilerinin çalışmalarını izledik, ayrıca eserlerin satıldığı bölümden de bu ürünleri alırsanız hem anı değeri olan bir resminiz hem de bu kişilere katkınız olabilir.

Mekong Deltası, Mekong Nehri’nin Güney Çin Denizi’ne ulaştığı bölge. Mekong Nehri Uzakdoğu’da Çin’den başlayıp Tayland, Laos, Kamboçya’dan sonra Vietnam’ın güneyinde dokuz koldan denize ulaşmaktadır. Dokuz kol nedeni ile Vietnam dilinde bölge Dokuz Ejderha olarak adlandırılıyor.

Verimli toprakların oluştuğu geniş bir alana yayılan delta, Vietnam’ın tarım alanı. Pirinç tarlaları, tropik meyve ağaçları ile. Kanallar içerisinde botlar, köyler, evler, tapınaklar, meyve bahçeleri ile ilginç bir deneyim yaşayabileceğiniz bir yer. Delta’da turlar çok organize çalışıyor. Köylülerin kullandığı teknelerine binip, köylerini dolaşıp, zengin çeşitli meyvelerini tadıp, değişik yemekler tadabiliyorsunuz.

Bu arada aklımıza acaba çok fazla turistik mi olmuş bölge sorusu geliyor. Tabii yapacak bir şey yok, bölge çok fazla turist çekiyor, organizasyonun güzel olması da iyi oluyor aslında. Turistler için çok ilginç atraksiyonlar bulunuyor. Önce daha büyük bir tekne ile daha dar bir kanala yaklaşılıyor. Orada tekneden inip geleneksel kıyafetli köylülerin kullandığı daha küçük teknelere biniyoruz.

Önce bir köye uğruyoruz. Bizlere meyve ikram ediliyor ve meyvemizi yerken güzel bir kız yerel şarkılar söylüyor.

Daha sonra faytonlara bindirilerek daha içeride bir köye ve ahşap işlerin satıldığı bir atölyenin satış yeri ve doğal şekilde şeker kamışından şeker üretildiği bir yere götürülüyoruz. Alışveriş yapmadan önce fayton gezisi de hediye ediliyor yani.

Öğle yemeği için gittiğimiz restoran çok güzeldi. Kanal kenarında, çok güzel bir tropikal ağaçlarla dolu bir bahçede, yerel dokuya uygun yapılmış binası ile çok otantik geliyor.

Aslında en ilginci ve keyiflisi, yemeğinizi yedikten sonra hamakta uzanma zevki. Kocaman ağaçların altına çok sayıda hamak kurulmuş, bu ortamda yemek sonrası kestirebilirsiniz.

Son Söz
Vietnam gezimizin son durağı Ho Chi Minh şehri de Vietnam’ın ayrı bir yönünü tanımamızı sağladı. İlk şehrimiz kuzeyde yer alan Hanoi başkent olmasına rağmen daha az gelişmiş bir şehirdi. İkinci şehrimiz tarihi Hue şehri ülkenin İmparatorluk başkenti olarak o dönemim şaşalı Sarayları, Tapınakları ile farklıydı. Ho Chi Minh ise ülkeyi görmeden önce kafasında fakir, cahil, kalabalık ve pis bir şehir bulacağını düşünenleri çok şaşırtacak bir şehir. Gelişmiş, zengin ve her gün büyüyen bir şehir. Savaşın acısının en yoğun hissedebileceğiniz müzesi ve Cu Chi Tunelleri ile gerilla savaşının mimarisini görebileceginiz şehir. Diğer yanda bir doğa harikası Mekong Deltası gezisiyle de hem doğal güzelliğini, hem de kırsal bölgeyi yakından görebilirsiniz. Vietnam’ı görmeyi kesinlikle önerdiğim gibi Ho Chi Minh’de her yönü ile gezilmesi gereken bir şehir.

 

1 COMMENT

Yorumunuzu Buraya Yazabilirsiniz

Yorumunuzu Giiniz
Please enter your name here