Aki-Matsuri

Japonya’da dünyadaki bir çok ülkeye göre çok daha fazla festival kutlanır. Mevsim değişiklikleri, tanrılara şükretmeli tarihi olayları anma festival konuları arasındadır. Bu festivallerin en önemlilerinden biri olan ‘Aki Matsuri’ ülkenin her yerinde çok geniş katılımla kutlanır.

Aki Matsuri; Aki sonbahar, Matsuri ise festival…

Aki Matsuri Sinturizm dini ile bağlantılıdır. Festivalde çeşitli ritüellerle pirinç hasatı için tanrılara şükredilir. Sonbaharın gelişi ve pirinç hasatı şarkılarla, dualarla, her yaştan mahalle halkının katılımıyla hep birlikte kutlanır.

Ülkenin geçmişten günümüze temel besini olan pirinç için çeltik ekimi ilkbaharda başlar, yazın başaklar dolar, Sonbahar ise bu değerli ürünümüzün hasat zamanıdır.

Pirincin tarladaki yolcuğu hasat ile bitmesiyle festival başlar, her yerde ‘ do don ga dön ‘ Japon davulu taiko’nun sesi duyulur. Günler öncesinden festival provalarına başlanır. Genellikle gençlerin çaldığı davul sesine, ilkokul çocuklarının çaldığı flüt sesi eşlik eder.

Festival her şehirde yörenin geleneklerine göre kutlanır. Bizim yaşadığımız Osaka’da kutlamalar yaguralar ile yapılır. Yaguralar ağaçtan yapılmış tapınak maketleridir. Her semtin bir yagurası vardır. İki dev tekerlekli, yaklaşık iki ton ağırlığındaki maketler, festival zamanı o güne özel şarkılar söylenerek kalın urganlarla çekilir. Yaguralar çocuk, büyük her yaştan kişilerin elbirliği ile Sinturizm tapınağına taşınır.

Festival hazırlıklarına bir ay öncesinden başlanır. Her yaş grubunun görevleri belirlenir. Tamamıyla gönüllü bir etkinliktir. Finansal kaynağı bağışlarla karşılanır. Bireysel bağışların yanı sıra serbest meslek grupları, işletmelerden toplanan bağışlarla fon oluşturulur. Yapılan bağışların miktarı ve bağışçıların isimleri her semtteki bir tür halk evinin panosuna asılır.

Festival üç gün sürer. Birinci gün büyüklerin gözetiminde çocuklar yagurayı ‘Wasshoi Wasshoi‘ diyerek çekerler semtin sokaklarında. Anneler, babalar, büyük anneler, büyük babalar, küçük çocuklar hep birlikte yagurayı takip ederler.

Her semtin bir logosu vardır. Güvenlik ve mahallenin kimliğini belirlemesi açısından yagurayı çeken gençlerin üzerinde bu logoların bulunması zorunludur.

Semtin sokakları kağıt fenerler ile süslenir, geceleri ışıklandırılır. İlk günün gecesi şehirdeki tüm yaguraların katıldığı fener alayı düzenlenir. Trafik felce uğradığı için hoşlanmayanlar olsa da günümüzde, geleneği korumak isteyenler heyecanla katılırlar festivale.

İkinci gün yaguralar sıra ile kendilerine verilen saatte Sinturizm tapınağına götürülür. Tüm yaguralar tapınağın merdivenlerini aşıp meydanda toplanırlar. Tapınak alanında gösteriyi izlemeye giden şehir halkı kendi semtinin yagurasının merdivenleri tırmanışına alkışlar ile destek verir.

Toplanılan alanda çocukların sevdikleri yiyeceklerden oluşan tezgahlar kurulur. Çocuklar için oyun alanları hazırlanır.

Geçmiş yıllarda bayram havasındaki bu geleneksel kutlamalarda özellikle kadınlar kimonolarını giyerlermiş. Günümüzde geleneksel kıyafetlerini giyenler azalsa da genç kızların saçları özel örgülüdür.

Üçüncü gün ‘mikoshi ‘ günüdür. Bu kez Sinturizm tapınağında yaguradan küçük, içinde kutsal ruh olduğuna inanılan maketler hazırlanır. Bu maketler sadece genç erkeklerin omuzlarında denize taşınır. Kutsal ruh denizde yıkanarak kötü ruhlardan arındırılır. Her yıl Sinturizm tapınağından iki semtin mikoshileri denizin içine taşınır. Bu yıl sahildeki törenlere katılma sırası bizim ve yan semtin mikoshilerinde idi. Semtimizin gençleri omuzlarında mikoshi ile yarı bellerine kadar sulara daldılar. Neşe içinde şarkılarla, danslarla, tanrının ruhunun arınma törenini gerçekleştirdiler.

Mikoshi günü Sinturizm tapınağının rahibi de festivale katılır. Geçmişte rahip geleneksel kıyafeti ile ata binip tapınaktan deniz kenarına kadar mikoshiye eşlik edermiş. Günümüzde ise bu geleneği rahip, takım elbisesini giyerek arabası ile gitmek şeklinde gerçekleştirmektedir…

Karada başlayıp denize kadar uzanan festival bu yıl da eğlenceli, canlı, çok güzel bir şekilde tamamlandı. Törenler tamamlanınca, yaguralar her tapınakta hazırlanmış özel odalarda gelecek yılki Aki Matsuri’ye kadar dinlenmeye alındı.

Bu arada polis ekibinin her yıl olduğu gibi özel ekip kurarak toplumun can güvenliğini canla başla koruduğunu da belirtelim.

Törenler sonrası ailece eve dönüp bugüne özel hazırladığımız suşiler ile biz de bu yıl bayram havasında kutladığımız Aki Matsuri’yi anılarımız arasına yerleştirdik.

Festival sayesinde Japon geleneksel kültürünü toplum olarak birlikte koruma duygusunu yoğun yaşadık. Semt sakinleri olarak çeşitli görevler üstlendik. İlkokul çocuklarının, gençlerin, mahallenin yaşlılarının hepsinin görevleri ayrıydı. Ekonomik durumuna göre kişiler parasal katkıda bulundular. Festival boyunca hep birlikte dua ettik, şarkılar söyledik, dans ettik. Günlük koşuşturmamız sırasında görüşemediğimiz, selamlaşamadığımız komşularımızı gördük, hal hatır sorduk, sohbet ettik. Bizim semtte bu kadar çocuk ve genç var mıydı diye şaşırdığım oldu…

Atalarımız festivallerin bugünlere aktarılmasını sağlamışlar, gençlerimiz de geleneklerimizin devamı için ellerinden geleni yaparak toplum bilincimizi, birlikteliğimizi korumak için değerli katkı sağlıyorlar.

Yazımızın başında Japonya’da mevsim değişikliklerinin festivallerle kutlandığını belirtmiştik. Blogda Japonya Günlükleri yazı serimizde İlkbahar Festivallerini anlatan yazılarımızı okuyabilirsiniz.

Japonya’da Sakura Kiraz Çiçekleri İle Bahar

Japonya’da Baharın Müjdecisi Ume Çiçekleri

Yorumunuzu Buraya Yazabilirsiniz

Yorumunuzu Giiniz
Please enter your name here