Niagara

Hepimizin yaşamında görmeyi çok istediğimiz, hatta hayal ettiğimiz yerler vardır eminim. Benim de ziyaret etmeyi çok istediğim yerler var, hem de çok fazla. Yaşadığım sürece de bu hayalimden hiç ama hiç vazgeçmeyeceğim. Gezmenin farklı yerler görmenin, yeni kültürler tanımanın beni zenginleştirdiğini, dünyaya bakışımı değiştirdiğini biliyorum.

Marilyn Monroe ve Joseph Cotten (1953)’nın baş rollerini oynadığı Niagara filminde görüp hayran olduğum, Niagara Şelalesi de bunlardan biriydi ve ziyaret etme şansını yakaladım.

Niagara Falls

Niagara Şelalesi, hem coğrafi konum hem de görsel güzellik gibi özellikleriyle dünyanın en ünlü yerlerinden biridir. Niagara, ismini Kızılderililerden almış ve Onguiaahra sözcüğünden gelmekte i “Suların şimşeği” anlamını taşımaktadır. Şelalenin suyu taşlara çarparak geri geldiğinden, dünyanın tek ters akan şelalesi Niagara, Amerika Birleşik Devletleri ile Kanada arasındaki Niagara Nehri üzerinde, Kanada’nın Ontario eyaleti ile ABD’nin New York eyaleti arasında üç büyük şelaleden oluşmaktadır. Niagara Nehri, Kuzey Amerika’nın en büyük nehridir.

Niagara Şelalesi;
Horseshoe Fall (At nalı – 48 metre yükseklikten dökülür);
American Falls (Amerikan) ve
Bridal Veils Fall (Gelin Duvağı) şelalelerinden oluşmakta ve 50 metre yükseklikten dökülmektedir.

Bunların en büyüğü , At nalı Şelalesi diye bilinen Horseshoe Şelalesi Kanada’da, diğerleri ise ABD’de bulunur.

At nalı şeklinde olan şelale Kızılderililer tarafından şans olarak kabul edildiğinden, balayı çiftlerine uzun zamandan beri ev sahipliği yapmakta.

Kuzey Amerika’nın en büyük şelalesi olan Niagara Şelalesi’nden yarım dakikada 168.000 m³ su akmakta, zirveden aşağı akan su doyumsuz bir manzara oluşturmaktadır. Niagara, 10.000 yıl önce Kuzey Kutbu’ndan gelen buz kütlelerinin yol açtığı çöküntülerdir. Şelale, her yıl ortalama 20 milyon turist tarafından ziyaret edilmektedir.

Niagara, 1950 yılında yapılan bir antlaşma ile ABD ve Kanada arasında paylaşılmış ve Rainbow Köprüsü ile birbirine bağlanmaktadır. Köprünün sıra dışı bir statüsü bulunmakta, yani Kanada – New York arasında sınır oluşturmaktadır. Köprünün ortasına kadar olan kısmı Amerika Birleşik Devletleri, köprünün ortasından sonra kalan kısmı ise Kanada resmi sınırlarında kalmaktadır. Bu köprüden geçmek, aynı zamanda ülke değiştirmek anlamına gelmektedir.

Bilim adamlarına göre 12 bin yaşında olduğu belirtilen Niagara Şelalesi, genç bir şelale olarak kabul edilmektedir. Tamamen buzlarla kaplı olan son buzul çağında, buzulların erimesiyle bu bölgede büyük göller oluşmuş ve Niagara Şelalesi, bunlardan akan sulardan oluşmuştur.

Doğal güzellikleri ile bir turizm cenneti olan Niagara Şelalesi aynı zamanda önemli bir elektrik üretim merkezi. Niagara Nehri üzerinde Sırp asıllı Amerikalı bir bilim adamı olan Nikola Tesla tarafından kurulmuş hidroelektrik santralleri bulunmaktadır. Bu elektrik santralleri sayesinde hem ABD’ye hem de Kanada’ya elektrik üretilmekte. Bu santraller tarihte kurulan ilk alternatif santrallerdir.

İnci Yılmazlı’nın çevirdiği, Nikola Tesla Kendini Anlatıyor (2016) kitabında, Tesla’ya Niagara Şelalesi’nin nasıl ilham kaynağı olduğunu öğreniyoruz.
“ Niagara Şelalesi’yle ilgili bir metin beni çok etkilemişti. Şelalenin çalıştırabileceği kadar büyük bir çark yaptığımı hayal ettim. Amcama, günün birinde Amerika’ya giderek bu hayalimi gerçekleştireceğimi daha o zaman söylemiştim. Bu hayalim otuz sene sonra gerçekleşti ve ben zihnin anlaşılmaz gizemleri karşısında bir kez daha hayrete düştüm. ”

Niagara Falls

ABD ve Kanada sınırlarında bulunan kıyı bölgeleri her iki ülke tarafından halka açık park haline getirilmiş ve koruma altına alınmıştır. Queen Victoria Park Kanada tarafında, Niagara Falls State Park ise ABD tarafında bulunan parktır.
Niagara Şelaleleri’nde yapılabilecek en güzel şeylerden biri de Niagara Nehri üzerinde seferler düzenleyen özel teknelerden biriyle gezmekti.

Niagara Falls

Niagara Nehri’nde gezme olanağı sağlayan tekne turunun başladığı iskelenin adı Maid of the Mist (Sislerin Kızı)’dir. Tekne turları yaklaşık 35 – 40 dakika sürüyor.

Tekne turu ile, şelalenin tüm ihtişamını en yakın noktadan görebiliyor, sık sık oluşan muhteşem gökkuşağını seyredilebiliyorsunuz.

Gezi esnasında, tur şirketi ıslanma hatta sırılsıklam olma olasılığına karşı koruyucu yağmurluk veriyorlar. Yolculuk başlar başlamaz gürültülü sulara yakınlaştıkça havayı dolduran ince damlacıklar halindeki şiddetli su serpintisiyle sırılsıklam oluyor, Niagara suyunu tadabiliyorsunuz. Şelalenin iki kolundan dökülen suların kayalara çarpması ile bir su bulutu oluşuyor ve uzanıp gidiyor tepenizin üzerinde.

Son Söz

İhtişamını büyük bir asaletle taşıyan Niagara Şelalesi, doğanın gücü karşısında insanın ne kadar da aciz olduğunu bir kez daha gösteriyor ve sizi sizden alıp başka dünyalara götürüyor. Bu muhteşem manzarayı izlerken suyun kuvveti ve metrelerce yüksekten dökülürken ortaya çıkardığı sesi dinlemek bir harika. Suyun dökülürken çıkardığı ses, oluşan su buharı ve havaya uçan suların oluşturduğu gökkuşağı inanılmaz etkileyiciydi.

Üzerinden zaman geçmiş olmasına rağmen, bu doğa harikası uyanmak istemediğim bir düş kadar güzeldi, Doğa harikasının mistik havası mı? bu güzelliği dostlarımla birlikte paylaşmak mı? bilemedim ve yüzümde keyifli bir gülümseme ile, suyun serinliğini hissederek yazdım bu yazıyı.

Yorumunuzu Buraya Yazabilirsiniz

Yorumunuzu Giiniz
Please enter your name here