Kavala Yunanistan’ın kuzeyinde Makedonya bölgesinde Ege Denizi kıyısında bir sahil kenti. Korunan tarihi dokusu ve sahilleri ile turistlerin ilgisini çeken bölge. Türk turistlerin de ziyaretinin en çok olduğu Yunanistan  şehirlerinden biri.

Niçin Kavala
  •  İpsala sınır kapısından sadece 200 km uzaklıkta, İstanbul’dan kalkan otobüslerle veya özel araba ile kolay ulaşılmakta,
  • Uzun yıllar Osmanlı toprakları olduğundan, eski şehirde bir Anadolu şehri sokaklarında, Osmanlı evleri arasında dolaşır gibi geziliyor.
  • Tarih derslerinde adını ezberlediğimiz Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın, Kanuni’nin, Pargalı İbrahim Paşa’nın izlerini takip edebiliyoruz,
  • Yunanistan’ın birçok yerinde olduğu gibi benzer kültür, benzer mutfak lezzetleri tadabiliriz, Kavala kurabiyesini bir de Kavala’da tadabiliriz,
  • Çok sayıdaki plajları ile Ege Deniz’inin kuzeyinde deniz tatili yapabiliriz,
  • Kavala limanından kalkan feribotlarla hemen karşıdaki Thassos Adası yanında birçok adaya ulaşılmakta. 
Kavala Kısa Tarihi

Kavala’nın tarihi M.Ö 600’lü yıllara kadar uzanmaktadır. Şehri Thassos Adası’ndan göçenler kurmuşlar. Tarihi Kavala şehri Panagia Yarımadası’nın tepesine konumlanmış, çevresi de surlarla çevrilmiş. Bu surlar MS 361-363 yıllarında imparator Julian, daha sonra Justinian ve 9 ve 14. yy Bizans döneminde onarılmış ve genişletilmiş. 1307 yılında Bizans döneminde surlar su kemerleri ile birlikte şehrin en tepesine kadar uzatılmış. Tarihi şehir, surları ile birlikte doğal limana tepeden bakmaktadır. Aslında Kavala’nın başka bir tarihi önemi de ünlü Makedon kralı II.Philip’ten kaynaklanmaktadır. II.Philip şehri kuruluşundan kısa süre sonra bu toprakları işgal etmiş. Kavala’ya 10 dakika uzaklıkta Phillippi şehrini kurmuş, Kavala’da bu yeni şehrin limanı olmuş. Phillippi Büyük İskender’inde doğduğu şehir. Antik şehrin kazıları halen devam etmektedir. Kavala gezisinde bu antik şehir de ziyaret edilebilir.

Osmanlı Devleti Kavala’yı 1387 yılında kendi topraklarına katmış. 1391 yılında Osmanlı döneminde şehrin tepesindeki Bizans kalesi yıkılarak yeniden yapılmış.   Balkan vilayetleri arasında Kavala’ya özel önem veren Osmanlı önemli yatırımlar yapmış. Önceleri küçük bir balıkçı kasabası olan Kavala, doğal limanı ile 18.yy’da ticarette de önem kazanmış. Şehir Birinci Balkan Savaşı’nda 1912 yılında Bulgarların eline geçmiş, II. Balkan Savaşı’ndan sonra da Yunanistan topraklarına katılmış. Şehirde yaşayan Türk nüfus 1923 yılında iki ülke arasında yapılan  mübadele anlaşması ile ayrılmak zorunda kalmış memleketlerinden. Kavala’ya da Kapadokya’dan göçen Rum nüfus yerleştirilmiş.

Ulaşım

Kavala İstanbul’dan sadece 200 km uzaklıkta. Özel araba ile ya da İstanbul’dan kalkan otobüslerle İstanbul’dan İzmir’e gitmek gibi 5-6 saatte ulaşılmakta. Özel araba ile gidenler için otobanda rahat bir yolculuk yapılıyor ancak otobanda sık ücretli geçiş gişeleri karşılıyor. 1-2 euro bozukluklar elinizin altında olmalı. Kavala’ya Türkiye’den havayolu ile direk uçuş olmadığından Atina veya Selanik aktarmalı uçulabilir. Ayrıca Kavala’ya Atina Pire Limanı ve Rodos, Kos, Midilli, Thasos ve İkaria adalarından feribot seferleri yapılmaktadır.

Konaklama

Klasik olduğu gibi Kavala’da da her fiyattan konaklama için bookingten veya airbnbden yer bulmak en kolayı. Bölge olarak her yerde kalabilirsiniz. Küçük bir şehir olduğu için eski şehre taksi ile ulaşım kolay. Biz kale surlarının içinde değil ancak yine eski şehirde bir apartman dairesinde kaldık. Booking.com da Casa del Sole olarak geçen dairemize dar sokaklarda araba ile giderken biraz tırmandık. Ancak özel otoparkı olan, tertemiz iki oda bir salon daire idi. Asıl güzelliği kaleye ve eski şehre hakim manzaralı balkonu idi. O kadar güzel manzara fotosu yazımın giriş fotosunda da yer aldı.

Gezelim Görelim

Kavala Osmanlı döneminde önemli ticaret merkezi kimliğini kazanmış, şehre önemli yatırımlar yapılmış. Günümüzde şehirde eski şehrin kale içi sokakları yapıları ile korunmuş, yeni şehir yapılanması başka bir tarafa yönlendirilmiş. Bizler için de tarihi şehir gezilecek, görülecek yerler arasında öncelikli oluyor.

Kamares (Su Kemerleri)

Şehrin girişinde bizi su kemerleri karşılıyor. Romalılar döneminde hem şehrin su ihtiyacı, hem de şehrin savunması için yapılan su kemerleri Kanuni Sultan Süleyman döneminde genişletilmiş. Altmış gözlü su kemerleri 1911 yılına kadar kullanılmış. Kemerler bugün eski şehir ile yeni şehri de birbirinden ayıran şehrin sembolü görüntüsünde.

Bir tepe üzerine yerleşmiş eski şehir ana sokakları trafiğe açık, araba ile girilebiliyor ancak tepeye doğru sokaklar iyice daralıyor. Biz araba ile Kavala’ya gitmemize rağmen eski şehre taksi ile gitmeyi tercih ettik. Hem park yeri aramak istemedik, hem de rahat rahat yürümek istedik. Kavala’da taksi ücretleri yüksek değil, rahatlıkla taksi ile ulaşabilirsiniz istediğiniz yere.

Aslında gezilecek yerler eski şehir ve liman kenarı olarak düşünülürse Kavala küçük bir şehir ve iki günde tüm şehri ve hatta plajları gezebilirsiniz. Biz Balkanlar Adriyatik Kıyıları gezimizin dönüşünde iki gece konakladık Kavala’da. Haziranın ilk haftası olmasına rağmen o gün şehirde fırtına alarmı verildi, neyse ki fırtına yerine hafif yağmurlu bir havada şehri dolaştık ancak plajlara gidemedik.

Kavalalı Mehmet Ali Paşa Evi

Kavala için önemli bir kişi olan, Osmanlı Paşası Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın doğduğu konak ilk görülecek yerler arasında.

Konağı gezmeye başlamadan Kavalalı Mehmet Ali Paşa’dan biraz söz edelim. Kavala doğumlu Mehmet Ali Paşa Osmanlının çöküş dönemlerinde başarılı bir komutan olmuş. Mısır Valiliği’ne getirilmiş, güçlü bir ordu kurup Sudan’ı da Osmanlı topraklarına katmış. Yunanlıların Mora isyanı sırasında Osmanlı ondan yardım istemiş, isyanı bastırdıktan sonra Mora Valiliğinin kendisine verilmesini istemiş. Bunu elde edemeyince Osmanlı’ya isyan etmiş ve ordusu ile Osmanlı topraklarında Kütahya’ya kadar yürümüş. II. Mahmut ancak İngiltere, Fransa ve Rusya’nın yardımı ile Kütahya’da durdurabilmiş Kavalalıyı. Kavalalı Mehmet Ali Paşa Mora’nın, Kavala’nın Osmanlıdan bağımsızlığını kazanmasında yaptığı destek nedeniyle Kavala için önemli bir şahsiyet olarak görülmekte. Evi korunmuş, heykeli dikilmiş, bir sokağa adı verilmiş. 

Osmanlı mimarisinde yapılmış, Muhammet Ali’nin Evi olarak adlandırılan konak müze olarak ziyarete açık. Kavalalı Mehmet Ali Paşa Mısır Valiliği yapmıştı. Kavalalı’nın konağı ve Kavalalı’nın yaptırdığı diğer önemli yapı medrese, imaret kompleksi Mısır hükümeti mülkiyetinde.

Biz Panagia bölgesi (old town) gezimize öncelikle bu konak ile başladık. 300 metrekare genişliğinde, iki katlı ev gösterişli bir Osmanlı Konağı.

Deniz manzaralı ahşap konak, haremlik, selamlık odalarını, kullanılan eşyalarını görmek için gezmeye değer. Ayrıca bahçesi de ziyarete açık. Bahçeden Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın at üzerindeki heykeli ve Panagia Meryem Ana Kilisesi’nin bir karede yer alan manzarası da farklı bir görüntü sunuyor. Müze giriş ücreti 5 Euro, ancak sadece saat 10.00 – 14.00 arası ziyarete açık. 

Panagia Meryem Ana Kilisesi

Kavalalı Mehmet Ali Paşa Konağı’nın karşısında, yer alan kilise şehrin en güzel manzaralı kilisesi olsa gerek. Kilise 15.yy’da Bizans döneminde yapılan Katolik kilisesinin yerine 1965 yılında yapılmış.  

Kavala Kalesi 

Eski şehrin yüksek bir yerinde bulunan Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın Evi ve kilise sonrası dar sokakların arasından tırmanarak kaleye çıkabilirsiniz. Ortaçağ Bizans kalesine Osmanlı döneminde de eklemelerde bulunulmuş. Kalede savunma amaçlı kullanılan merkezi bir kule, Osmanlı döneminde hapishane olarak da kullanılan cephanelik, yiyecek deposu, sarnıç ve nöbet yerleri görülebiliyor. Kale eski şehrin en yüksek yeri öncelikle Kavala’nın en güzel manzaralı olsa gerek. Günümüzde bu manzaralı kale kültürel etkinliklerde kullanılıyor. Kalenin giriş ücreti 4,5 euro. Biz belli bir yere kadar sokak aralarında dolaşsak da tam tepeye çıkmadık.

İmaret – Medrese

Kavalalı Mehmet Ali’nin Kavala’da yaptırdığı en önemli eser imaret. Bina Kavalalı Mehmet Ali Paşa tarafından 1813 yılında yaptırılmış. İçinde medrese, imarethane ve yetimhane bulunan kompleks 19 yy’da yapılan Osmanlı mimarisi eserlerinin en güzel örnekleri arasında sayılmaktadır. Bina en son 2001-2004 yılları arasında restorasyon geçirmiş. Mısır devletinin mülkiyetinde olan bina bugün butik bir otel ‘İmaret Otel’ olarak hizmet vermektedir. Salı ve çarşamba günleri dışındaki günlerde saat 10.00-14.00 arasında, 8 Euro ücret ile rehberli olarak gezilebilmekte. Biz saat 14.00 den sonra imaret önünde idik, otelde kalamasak da bu özel yapıda limana ve yeni Kavala’ya hakim manzaraya karşı bir şeyler içip, tarihi dokuyu koklayabilir miyiz diye bakındık. Ancak kapılar kapalı idi içeride bir hareket görünmüyordu. 

Halil Bey Cami

Kavala eski şehirde Halil Bey Camisi’ni bulmak için dar sokaklardan, evlerin arasındaki dik merdivenlerden biraz tırmandık. Dışı kırmızı boyalı camiye ulaştık. Cami 16.yy’da eski şehirde nüfusun yoğun olduğu üç yol ağzında konumlanmış. Aslında cami erken Hristiyanlık döneminden bir kilisenin üzerine yapılmış. Kilisenin bahçesinde de Bizans döneminden 10.yy’dan kalma mezarlar bulunmaktaymış. Ancak 14.yy’da Osmanlının şehre hakim olması sonrası kilise camiye çevrilmiş, yanına küçük bir medrese eklenmiş. 20.yy’ın başında Osmanlının son döneminde yapılan cami Osmanlı Rokoko tarzında  dekore edilmiş. Türkiye’den Kavala’ya mübadele ile gelen Rum nüfus da bir dönem bu camide barınmış. Günümüzde yapı Kavala Belediyesi tarafından çeşitli etkinliklerde kullanmaktadır. Binanın kapısı biz gittiğimizde kapalı idi, ancak pencereden çekebildiğim fotodan caminin ne kadar farklı olduğu, içinin de korunduğu görünüyor.

Panagia Sokakları ve Evleri

Kavala Panagia bir dönem tüm şehrin yerleşim bölgesiydi. Osmanlı döneminde Hristiyan nüfus surların dışında yerleşim izni alıp bölgeden ayrılmışlar. Daha sonra bu bölge ağırlıklı Türk nüfusu ile Türk mahallesi olarak bilinir olmuş. Ana cadde Poulidou Caddesi üzerinde tırmanırken İmaret, Kavalalı Mehmet Ali Paşa Evi ve Kiliseyi gezebilirsiniz. Ancak Halil Bey Cami ve Kaleye ulaşmak için dar, ara sokaklardan tırmanmak gerekiyor. Poudiou Caddesi üzerinde sevimli restoranlar, kafelerde nefeslenip, Yunan mutfağından lezzetler tadabilirsiniz. Renkli hediyelik eşya dükkanları da bu cadde üzerinde uğrak yerleriniz olabilir. Yine Kavala’nın tek ev yapımı ve en ünlü Kavala Kurabiyecisi de bu caddede. ‘Boulangerie Boutique’ de klasik bademli kavala kurabiye yanında, çikolatalı ve portakallı kurabiye de tadabilirsiniz. Biz de hediye olarak Kavala kurabiyelerimizi bu meşhur dükkandan aldık. Üç marka ünlü imiş Kavala kurabiyesinde, ancak hepsi fabrika üretimi olduğundan biz başka markayı tatmayı bile düşünmedik.

Tarihi surlar içindeki yarımadada evler de klasik, cumbalı Osmanlı evleri, çoğunluk restore edilmiş, çiçeklerle süslenmiş. Parke taşlı merdivenli, dar sokak aralarında kaybolup, fotoğraflar çekmek arzusu sarıyor insanı bu 500 yıl Osmanlı izleri taşıyan sokaklarda.

Agios Nikolaos Kilisesi

Kavala eski şehrin tarihi eserlerinden biri Agios Nikolaos Kilisesi tarihi bir cami aslında. Kanuni Sultan Süleyman 1530 yılında damadı Pargalı İbrahim Paşa adına yaptırmış bu camiyi. Cami 1926 yılında Ortodoks kilisesine dönüştürülmüş. Caminin minaresi kesilmiş ve çan kulesine dönüştürülmüş. Kilisenin önüne de ‘Apostolos Filipi Neopoli’ye Varışı’ nı temsilen gösterişli bir mozaik yapılmış. Aziz Pavlus’un MS 49’da Hristiyanlık mesajını yaymak için ilk Kavala’ya gelmesini temsil etmektedir. Havari Pavlus aynı zamanda ilk Hristiyan kadın Lydia’yı da burada vaftiz etmiş.

Liman ve Kordon Boyu

Poudiou Caddesi’ni boydan boya gezip caddenin sonundan denize doğru uzanınca karşımıza Plateia Eleftherias Meydanı çıkıyor.

Eski şehrin hemen altında eski şehir geziniz sonrası deniz kenarında nefeslenebileceğiniz, liman manzaralı bölge. Eski şehrin konakları, Osmanlı dokusu, parke taşlı sokakları ile zaman tünelinden çıkıp, günümüzün sahil şehri Kavala havasını koklayabileceğiniz meydandasınız artık.

Hareketli meydan sahil kenarında yürüyüş yapıp, deniz havasını alabileceğiniz, çevresinde yer alan kafe ve restoranlarda zaman geçirebileceğiniz bir yer. Denize karşı restoranlarda balık ve Yunan mezeleri tadımı ile günü bu meydanda tamamlayabilirsiniz. Deniz ürünlerinin bolluğu, lezzeti ve bol zeytinyağlı Yunan mezelerinin her çeşidini burada da bulabileceğinizi söylemekle yetinelim. Biz eski şehrin tarihi caddesindeki bir Yunan tavernasında bu tadımı yaptık. Limana ulaştığımızda kafelerden birinde kahve ve tatlı ile sonlandırdık günümüzü. 

Kavala Plajları

Biz Balkan gezimizde Adriyatik kıyılarında sezonun deniz açılışını yaptıktan sonra dönüşte de Kavala’da, Kuzey Ege Denizi’nde yüzerek yolculuğumuzu tamamlamak istemiştik. Ancak tam o tarihte  birçok bölgeyi etkileyen yağışlı hava koşulları nedeni ile deniz güneş keyfi yapamadık Kavala’da. Belki de bu koşullar, başka bir zaman hem Kavala’dan Thassos Adası hem de Kavala plajlarında deniz tatili yapmak üzere yönümüzü Kavala’ya çevirmemize neden olacak diye düşünelim.

Yine de biraz Kavala plajlarından söz edelim. Kavala’da şehrin içinde en kolay ulaşılacak plaj Kalamitsa Plajı, hem konaklamak hem de günübirlik taverna ve kafelerde oturup deniz keyfi yapabileceğiniz kumluk bir plaj. Ayrıca Batis Plajı, Tosca Plajı, Paleo, Nea Irakleitsa Plajı, Nea Peramos Plajı, Perigiali Plajı gibi çok sayıda plajdan söz edebiliriz. Günübirlik Thassos Adası’na feribot ile geçip adada da denize girebilirsiniz. Hem ulaşımı kolay hem de geniş ve mavi bayraklı plajlar yaz döneminde iyi bir tatil alternatifi olabilir.

Müzeler

Biz Kavala gezimizde müzeler için zaman ayıramadık. Yine de söz etmeden geçmeyelim. Kavala’ya özgü bir müze ararsanız Tütün Müzesi’ni belirtmemiz gerekir.  Tarihinde tütün ticaretinin önemli bir gelir kaynağı olduğu Kavala, bir meydanı tütün işçilerine adamış. Bir tütün işçisi heykeli de olan Kapnergatis Meydanı’nda Tütün Müzesi yer almakta.

Kavala Arkeoloji Müzesi Yunanistan, Makedonya ve Trakya Bölgesi medeniyetlerinden kalan eserlere ev sahipliği yapmaktadır.

Son Söz

Kavala bizim için 15 günlük Balkanlar gezimizin son durağı idi. Dönüş yolunda özellikle 2 gece ayırmıştık bu küçük şehre. Kavala ülkemize bu kadar yakın bir mesafede olmasına rağmen gezgin olarak bugüne kadar görmediğim bir şehir idi. Balkan rotamızda, tarihi şehri gezmek, deniz havasını koklamak ve klasik Yunan mutfağı lezzetini tatmak için yerini aldı. Kavala’yı benim gibi bugüne kadar görmeyenler mutlaka değişik bir tat bulacaklardır. Benim için de deniz tatili, Thassos Adası gezisi ve Yunan mutfağında doyasıya yemek içmek için tekrar gezilecek şehirler listemde yerini aldı.

Yorumunuzu Buraya Yazabilirsiniz

Yorumunuzu Giiniz
Please enter your name here