Selanik Yunanistan’ın Atina’dan sonra ikinci büyük, ticari olarak önemli ve turistik olarak da popüler şehirleri arasında. Selanik kuruluşundan bu yana farklı uygarlıklara, farklı milletlere, farklı dinlere yerleşim yeri olmuş. Şehir coğrafi konumu, ticaret yolları üzerindeki yeri, ticari limanı, ılıman iklimi ile her dönem diğer uygarlıkların topraklarına göz koyduğu bir şehir olduğundan, tarih boyunca çok sayıda işgale uğramış.

Ege Denizi kıyısında, karşı yakamızda yer alan Selanik, öncelikle Atamızın doğduğu, belirli dönem yaşadığı, ayak izlerini bıraktığı şehir. Ayrıca 500 yıl Osmanlının hüküm sürdüğü ve Balkan coğrafyasında en önem verdiği şehir. Osmanlı döneminde şehre Türkler yerleştirildiği gibi, 15.yy’da İspanya’dan sürülen Seferad nüfus İstanbul ve İzmir’in yanında Selanik’e yerleştirilmiş.

Selanik ruhu, havası ile bir yanda 20.yy’da yaratılmış modern bir şehir, diğer yanda Roma, Bizans, Osmanlı izleri ile tarihi bir şehir. 

Tarihi bağlarımızın kuvvetli  olduğu, ulaşımı kolay ve yakın Selanik, bunca yıl öncelikle görülecek şehirlerin arasına girememiş. Nihayet araba ile çıktığımız Balkan gezimizde Selanik ilk uğrak yerimiz oldu.

Öncelikle niçin Selanik’i gezilecek yerler listemize alalım, şehirde neler bulabileceğimize bakalım, sonra detaylı dolaşalım Selanik’i.

Niçin Selanik

  • İstanbul’dan karayolu ile Anadolu’daki birçok kentten daha yakın, havayolu ile ulaşım da kolay,
  • Atatürk’ün doğum yeri, Atatürk’ün doğduğu ev müze ev olarak ziyarete açık,
  • Tarihi şehirde Osmanlı izlerinin yanı sıra, Roma, Bizans kalıntıları arasında bir Avrupa şehrinde dolaşılıyor,
  • Ilıman iklimi, sıcakkanlı insanları, mimari  yapısı, kordonu ile İzmir’in kız kardeşi  havasında,
  • Deniz kenarında, ünlü meydanlarında bolca deniz ürünleri ve mezeler tadabileceğiniz şehir, restoranları, kafeleri ile her daim canlı, cıvıl cıvıl,
  • Selanik’te tarih, kültür ve deniz tatili bir arada yapılabilir. Ayrıca birçok Avrupa ülkesine göre daha ekonomik bir tatil olacağını söyleyebiliriz,

Ulaşım

Selanik’e ulaşım her türden kolay. İstanbul’dan THY’nın her gün düzenli uçuşu bulunmakta. Yine Aegean Airline’ın İstanbul ve İzmir’den direk uçuşları var. Atina üzerinden de uçakla veya karayolu ile kolaylıkla Selanik’e ulaşılabilir. Selanik Uluslararası Havaalanı şehrin Aristotelous Meydanı’na sadece 16 km uzaklıkta ve havaalanından meydana otobüs seferleri bulunmakta.

Özel araba ile İstanbul’dan 600 km uzaklıkta, yolculuk sınır kapısı geçişleri ile 6,5-7 saat sürmekte. Yine İzmir ve İstanbul’dan Selanik’e otobüs seferleri diğer bir ulaşım alternatifi.

Deniz yolu ile 2022 yılında İzmir Selanik arasında karşılıklı feribot seferleri başladı. Yeterli talep ile seferlerin süreklilik kazanmasını dileriz. Kısaca Selanik, hava, kara ve denizyolu ile kolay ulaşabileceğimiz bir şehir.

Selanik şehir içinde de Ano Poli (Eski Şehir) dışındaki birçok bölge rahatlıkla yürüyerek dolaşılabilir.

Kısa Tarihi

Türkçe Selanik olarak adlandırdığımız şehrin tarihi ve günümüzde kullanılan adı Thessaloniki. Makedonya Kralı Cassender M.Ö 315 yılında kurar ve eşi Büyük İskender’in kız kardeşi Thessalonike’nin adını verir şehre. Kuruluşundan itibaren Thessalonike Makedonya’nın önemli bir liman kenti olur.

Romalılar 168 yılında işgal ettiklerinde şehre özerklik tanırlar. Şehir MS 1.yy’da Hristiyanlık için de önemli bir rol üstlenir. M.S 1185 yılında Normanlar tarafından yağmalanır, 1204 yılında Franklar hakim olur ve Latin Krallığı’nın başkenti olarak ilan edilir. 1246 yılı sonrası şehir Bizans hakimiyetine girer.

1430 yılında Osmanlı Padişahı II.Murat  döneminde  Osmanlı İmparatorluğunun topraklarına katılan Selanik, 500 yıl Osmanlı hakimiyetinde önemli bir ticaret merkezi olur. 1912 yılı Balkan Savaşları sonunda  Osmanlıdan ayrılır. Osmanlı döneminde şehirde Rumlar, Türkler ve Yahudiler birlikte yaşarlar. 1912 yılında en kalabalık grup Yahudi nüfusudur. 1922 yılında mübadele sonunda Türkler ve Yahudilerin bir bölümü Türkiye’ye göç ederler. Şehirde kalan Yahudiler ise daha acı bir son beklemektedir. İkinci Dünya Savaşı’nda Alman işgalinde şehirdeki 46.000 Yahudi katledilir.  20 yy’a kadar çok kültürlü, çok dinli şehir, zaman içinde bu özelliğini kaybederek tek renge dönüşür.

1917 yılında çıkan yangında şehrin büyük bir kısmı yanar. Yangından sonra Selanik önemli mimari yapılanmaya girişir.

Beyaz Kule

Hani bazı şehirlerin simgesi her şehir fotosunda yer alır, turistler öncelikle orayı görmeye giderler ya, Selanik için Beyaz Kule işte o sembolik yapı.  Kulenin 12.yy’da yapılan Bizans savunma kulesinin yerine,  1535 yılında Kanuni Sultan Süleyman’ın emri ile yaptırıldığı, kesin olmamakla beraber mimarının Mimar Sinan olduğu söyleniyor. Kule gözetleme kulesi, garnizon ve hapishane olarak kullanılmış Osmanlı döneminde. II. Mahmut döneminde kuledeki tutukluların kılıçtan geçirilmesi sonrası Kanlı Kule olarak adlandırılmış. Kule 1912 yılında Balkan Savaşları sonrası şehir Yunanistan’a verilince özgürlük sembolü olarak beyaza boyanmış.  Kule altı katlı, 30 metre yüksekliğinde 70 metre çapında, günümüzde şehrin tarihini anlatan müze şeklinde düzenlenmiş. Asansör ile en tepesine de çıkılabiliyor, bu yükseklikten Selanik panoraması izlemek keyifli olsa gerek. Biz kule gezmeyi bir sonraki gelişimize bıraktık. Kule Pazartesi günleri dışında her gün 8.30-15.00 saatleri arasında gezilebiliyor.

Atatürk Evi

Selanik şüphesiz bizim için ayrı öneme sahip. Atamızın doğduğu evi ziyaret, gezimizin en heyecanlı bölümünü oluşturuyor. 

Şanslıyız ki Yunanistan Atamızın evini koruyup, ziyaret imkanını da sağlamış. Selanik Belediyesi özel mülk olan evi 1937 yılında satın alarak Atatürk’e hediye etmiş. Selanik Konsolosluğumuzun gözetiminde müze olarak 10 Kasım 1953 yılında hizmete açılmış. Sergilenecek eserler Topkapı Sarayı ve Dolmabahçe Sarayı’ndan özenle seçilmiş.

Selanik’e adım atan her Türk gibi bizim de ilk ziyaret ettiğimiz yer Atamızın doğduğu ev oldu. Atamızın sadece doğduğu ev olmasının ötesinde, 1907 yılında Selanik’te görev yapan Atamız bir süre ailesi ile bu evde yaşamış, toplantılar yapmış. Üç katlı, bakımlı evin bahçesinde bizi Atatürk’ün babası Ali Rıza Efendi’nin diktiği nar ağacı karşıladı. Evin ikinci katında Atatürk’ün balmumu heykeli, annesi Zübeyde Hanım’ın bir heykeli ve Atatürk’ün bir masa başında canlandırması vardı. Sınırlı sayıda Atatürk’ün eşyaları ve duvarlarda okul karneleri ve duvarlarda Atatürk’ün hayatını anlatan yazılar vardı.

Bu evi görmekten çok mutlu olduk ancak içimizde biraz boşluk hissetmedik diyemeyeceğim. Sanki beklentimiz Atamızdan daha çok eşya bulunan, daha sıcak bir ev görmek idi. Evin son yıllarda elden geçtiğini, öncesinde daha çok eşya bulunduğu ancak eşyaların azaltılmış olduğunu duymuştum. Acaba eski hali nasıldı diye merak etmekten alamadım kendimi. Tabii ev el değiştirdiği için orijinal eşyalar olmayabilir ancak Atatürk’ü dünya üzerinde bilmeyen yok, acaba doğduğu ev sadece Selanik şehrini ve hayatını anlatan yazılardan daha farklı şekilde  düzenlenebilir miydi?

Bu arada Kırklareli Belediye Başkanı Mehmet Kesimoğlu’nun öncülüğünde Atatürk’ün doğduğu evin mimari olarak birebir aynısı 2018 yılında Kırklareli’de açılmıştır. Üç yıl önce orayı gezdiğimde Atatürk’ten kalan çok daha fazla objenin evde yer aldığını görmüş acaba Selanik’teki evi nasıl diye merak etmiştim. Selanik’teki Atatürk evini gören, görmeyenlere Kırklareli’deki evi ziyaret etmelerini öneririm. 

Selanik’teki evin internette restorasyonu yapan firma tarafından yapılan açıklama ekli bağlantıda görülmektedir.

Müze-ev, 2010-2013 arasında yeniden restore edildi. Bu restorasyon sırasında Atatürk’ün kişisel eşyaları ve mobilyaları ile Atatürk büstü ve anı defteri kaldırılıp Türkiye’deki başka müzelere gönderilmiştir.[5]

Kişisel eşyalarının, büstünün, anı defterinin kaldırılmasına bir açıklama bulamıyorum. En iyisi gidin, görün ve yorumunuzu yapın…

Aristotelous Meydanı

Aristotelous Meydanı şehrin tam merkezinde ve en önemli meydanı. Meydanın düzenlemesi 1917 yılında şehrin büyük yangın ile çok hasar görmesi sonrası başlar. Yunan hükümetince yakın tarihte topraklarına katılan Selanik’te Osmanlı döneminde şehirde planlı, düzenli bir yapılaşma olmadığı düşünülmekteydi. Yangın sonrası yeniden yapılan Selanik’te diğer Avrupa ülkeleri gibi büyük meydanlar ve anıtsal yapılar yapılması planlandı. Meydanın düzenlenmesi de Fransız mimar  Ernest Hebrard’a bırakıldı. Mimar Bizans ve modern Avrupa mimarisini harmanlayarak düzenledi şehir merkezini.

Meydana adını veren ünlü Yunan düşünürü Aristo’nun heykeli meydanda yer almakta, ayrıca bir köşesinde yer alan tarihi Electra Oteli binası da dikkat çekici.  Bu ünlü meydan festivaller, kutlamalar ve siyasi toplantıların da düzenlendiği, en önemli meydanı olarak görülmekte.

İskender Heykeli

Selanik

Beyaz Kule’den sonra sahil boyunda ilerken deniz kenarında şahlanan bir atın üzerinde Makedon Kral İskender’in heykelini göreceksiniz. 1973 yılında yapılan heykel, 6 metre yüksekliği ile ülkedeki en büyük heykel.

Galerius Kemeri

Galerius Kemeri M.S 4. yüzyılda Roma İmparatoru Galerius adına yaptırılmış. Antik dönemde şehrin ana giriş kapısı olarak tasarlanmış, kemerden kalanlar bugün şehrin hareketli Kamara Meydanı’nda yer alıyor. Bir cephesinde İmparator Galerius’un Pers, Mezopotamya ve Ermeni seferlerini canlandıran kabartmalar bulunmakta. 

Rotunda

Selanik

Roma İmparatoru Galerius adına 306 yılında yapımına başlanmış. Başlangıçta amaç Galerius’ün mozolesi olması imiş. Daha sonra İmparator Konstantin kiliseye çevrilmesini istemiş. Roma’daki Panteon gibi dairesel bir yapı olarak inşa edilmiş. Osmanlı döneminde camiye çevrilen yapının yanına minare eklenmiş. Rotunda’nın yanında minare ayakta durmaktadır. Selanik 1912 yılında Yunanistan topraklarına katıldıktan sonra Rotunda tekrar kiliseye çevrilmiştir. 1917 yılından sonra da müze, galeri olarak halka açılmış.

Antik Agora

Şehrin merkezinde  tarihi MÖ 1. yy Roma dönemine uzanan antik agora  kalıntıları görünmektedir. Geniş bir alanı kaplayan agorada Roma hamamı ve küçük bir tiyatro kalıntıları bulunmakta.

Galerius Sarayı

Deniz kenarında Rotunda’ya doğru ilerken Navarinou Meydanı’nda yüksek modern binaların arasında geniş bir kazı alanında Roma İmparatoru Galerius Maximianus’un, Thessoloniki’de kaldığı zamanlarda yaşadığı sarayının kalıntıları görünmekte.

Ano Poli – Eski Şehir

Selanik’in yukarı şehri, tarihi şehri Ano Poli Selanik’in farklı bölgesi. Mutlaka gezilmeli. Bu bölgede yerleşim 4. ve 5. yüzyıla kadar uzanıyor. Ano Poli’nin kuzeydoğusu Türk bölgesi olarak biliniyor. 1922 yılı sonrası bölgeye mübadele ile Türkiye’den göçen Yunan vatandaşları da yerleştirilmiş.

Bu bölgede en üst noktada Heptapyrgion Kalesi öncelikle Bizans döneminde yapılmış. Osmanlı döneminde yenilenen kuleler, 19. yy’da hapishane olarak kullanılmış. Buradaki yapılar 1989 yılına kadar hapishane olarak kullanılmış.

Şehrin en yüksek noktasında Selanik’in muhteşem manzarası seyredilebilir.

Biz bir akşam yemeğimizi de şehrin bu en yüksek bölgesinde, müzikli, çok hoş bir tavernada yedik. Daha önce giden arkadaşlarımızın önerisi ile bulduk bu tavernayı, ortam, müzik ve mezeler güzel, fiyatları da son derece makul idi.

Villa Allatini

  • Wikipedia

1800’li yılların sonlarına doğru Selanik Kalamaria bölgesinde İtalyan mimarlara büyük bahçeli, deniz manzaralı lüks villalar yaptırılır. Bunların içinde en büyüğü Villa Allatini, Charles Allatini isimli  İtalyan Yahudi bir iş adamına ait. Bu villanın bizim tarihimiz açısından önemi ise Sultan Abdülhamid Balkan Savaşları öncesi Selanik’e gönderildiğinde 3 yıl ailesi ile bu villada yaşamış olmasıdır. Abdülhamid’in bu dönemini Zülfi Livaneli en son yazdığı Kaplanın Sırtında kitabında anlatmaktadır.

Selanik Kiliseleri

Hristiyanlık tarihinde de önemli bir misyona sahip olan Selanik bir anlamda kiliseler şehri, yazımızda önemli birkaçından söz edelim.

Hagia Sophia Church

Hagia Sophia Church, Roma döneminde yapılan bir bazilikanın üzerine 7.yy’da yapılan ve Hristiyan dünyasının önemli eserleri arasında sayılan şehrin en eski kilisesi. 

1205 yılında Selanik’in katedrali olan kilise, Osmanlının şehri almasından sonra ismi korunarak Ayasofya Cami olarak değiştirildi. 1912 yılından sonra tekrar kiliseye çevrilen kutsal mekan bugün UNESCO Dünya Mirasları Listesi’nde yer almaktadır.

Panagia Chalkeon Kilisesi

Şehrin merkezindeki kilise 1028 yılında yapılmış iki katlı bir kilise. Dört sütunlu, iki kubbeli kilise kırmızı tuğlalı yapısı ile kırmızı kilise olarak adlandırılmış. Kilise Osmanlı döneminde Kazancılar Cami adı ile camiye çevrilmiştir.

Prophet Elijah Kilisesi

Selanik

Ano Poli bölgesinde ilk karşımıza çıkan kiliseden bahsetmeliyim. Unesco Dünya Mirasları Listesi’nde yer alan kilise 1360-1870 yıllarında yapılan geç dönem Bizans kilisesi. Şehre hakim konumu ile şehrin panoramik manzarasını sunmakta. Bölgede Aziz Catherina Kilisesi, Başmelekler Kilisesi, Kutsal Havariler Kilisesi ve Osios David Kilisesi gibi tarihi kiliseler bulunmaktadır.

Selanik’te Osmanlı Eserleri

Selanik 500 yıl kadar Osmanlı toprakları arasında olduğundan ve Balkanlarda stratejik olarak önemli görülen bir şehir olduğundan şüphesiz mimari eserler yapıldı. Bu eserlerden bazıları eski Bizans, Venedik eserlerinin yenilenmesi, bazıları ise eski kiliselerin camilere çevrilmesi şeklinde olmuş. Bunların yanı sıra Osmanlı tarzı bedestenler, hamamlar, imaretler, çeşmeler, kamu binaları ve Osmanlı köşkleri bulunmakta. Kiliselerden çevrilen camiler çoğunlukla tekrar kiliselere veya galerilere çevrilmiş. Bazı eserler de  büyük yangından etkilenmiş, bazıları da şehrin Avrupalılaştırılması sırasında ihmal edilmiş, bakımsız kalmıştır. Belki de Osmanlı izlerini takip etmek için daha detaylı bir tur yapmak uygun olabilir. Bu yazıda dışarıdan görebildiğimiz iki özel yapıdan söz edelim; Bey Hamamı ve Hamza Bey Cami.

Bey Hamamı

Bey Hamamı Yunanistan’da inşa edilen ilk hamam ve yine aynı bölgede günümüze kalan en büyük hamam. Hamam 1444 yılında II.Murat zamanında yapılmıştır. Kadın ve erkekler için ayrı bölümleri olan hamam 1960’lara kadar hamam olarak hizmet vermiştir.

Hamza Bey Cami

Osmanlının Selanik’i fethettikten sonra ilk cami 1467 yılında yaptırılmış. Cami 20.yy’da Alkazar sineması olarak kullanıldığından Alkazar olarak tanınmakta. Hamza Bey Cami halen restorasyonda.

Selanik Yeme-İçme

Selanik’te Yunanistan anakara ve adalarında lezzetleri tam bizim damağımıza uygun. Mezelerinden tatlılarına birçoğunda isimler bile aynı. Bu durumda Yunan mutfağı mutlaka denenecek ve lezzetleri karşılaştırılacak. Selanik de gurme şehirler arasında. Tercihiniz  bir tavernada öncelikle deniz ürünleri, mezeleri ve uzosunu müzik eşliğinde yemek şeklinde olabilir. Deniz ürünleri düşkünü değilseniz Yunan kebapları Souvtaki lezzetli et yemekleri arasında. 

Selanik’in yeme içme ve eğlence açısından en hareketli bölgesi Ladadika’da çok sayıda taverna, restoran ve kafe bulabilirsiniz.  Aristo Meydanı civarı ve eski şehir Ano Poli’de manzaralı restoranlar ve kafeler seçenekleriniz arasında. Biz bir gece Ano Poli’de bir taverna denedik, çok beğendik ancak Ladadika civarında başka özel restoranlar denemediğimiz için özel olarak restoran bar önermiyorum.  

Son Söz

Selanik’te gezilecek yerler şüphesiz bu yazıdaki yerlerle sınırlı değil. Biz iki gün ayırabildiğimiz Selanik gezimizde öncelikle görülecek yerleri belirleyip planlı bir şekilde mümkün olduğunca çok yer görmeye çalıştık. Selanik’te kültür turu yapacaklar, en az iki gün daha ayırıp müzeleri, sanat galerini de programlarına alabilirler. Biz iki gece daha kalıp, merkezdeki restoranlarda kafelerde daha çok zaman geçirmek isterdik. Ayrıca Selanik İzmir gibi deniz kenarında. Şehrin merkezinde denize girilmese de yarım saatlik bir yolculuklar plajlara ulaşılabilmekte. Sadece bir saat uzaklıkta Yunanistan’ın popüler tatil yeri Halkidiki’de Ege’nin berrak sularında serinleyip, gece hayatı eğlencesini yaşayabilirsiniz.

2 COMMENTS

Yorumunuzu Buraya Yazabilirsiniz

Yorumunuzu Giiniz
Please enter your name here