ANA SAYFA Türkiye Aydın Domatia (Doğanbey) Köyü Gezi Rehberi: Tarihi Ege Köyü

Domatia (Doğanbey) Köyü Gezi Rehberi: Tarihi Ege Köyü

Tarihin ve doğanın kucaklaştığı bir coğrafyada özel bir köy Domatia (Doğanbey Köyü). Mitolojik adı ile Meandros- Büyük Menderes Nehri’nin Ege Denizi’ne kavuştuğu deltaya yüzünü dönmüş, sırtını Dilek Yarımadası’nda antik adı ile  Mykale Dağları’na sırtını dayamış Domatia köyü.

Domatia köyü Aydın ili Söke ilçesine bağlı bir Rum köyü. Söke’ye 30 km, Aydın’a 75 km uzaklıkta, Dilek Yarımadası’nın güney kıyısındadır. Yerleşiminin M.Ö 7. yy’a kadar uzanan Antik İyon şehir devletleri Miletos ve Priene şehirlerine de yakın konumda.  

Domatia’nın kelime anlamı küçük odalar veya küçük odalı evler anlamına geliyor. Osmanlı döneminde Padişah fermanı Samos, Sakız Adası ve Kıbrıs gibi yakın adalardan göçen Rumlar 400 yıl yaşamışlar bu köyde. Rumlar  bölgeye ilk geldiklerinde Menderes deltasına yakın kıyıya yerleşmişler. Ancak bu bataklık bölgede yaşanan hastalıklar nedeni ile kıyıdan uzaklaşıp daha havadar bir yere yerleşmeyi seçmişler. Aslında bölgede İyonlar döneminden beri yaşam olduğu düşünülüyor.

Rumlar vadinin iki yakasında üzüm bağları dikmişler ve şarap üretmişler, zeytin ağaçları dikerek zeytincilik yapmışlar, Ege Denizi kıyısında balıkçılık yapmışlar. Köye 8 km uzaklıktaki Karina Limanı’ndan kalkan gemilerle ürünlerini diğer adalara, uzak diyarlara göndermişler, bu ticaretten geçimlerini sağlamışlar.

1923 yılında Türk Yunan Mübadele Sözleşmesi sonucu Rumlar köylerini terk etmek zorunda kalmışlar. Mübadele öncesi 450 hanede 1200 civarında Rum yaşamış bu köyde. 1924 yılında köye Selanik’ten gelen Türk göçmenler yerleştirilmiş, Selanik’teki arazileri karşı ev ve arazi verilmiş. Ancak yerleşenler yamaçtaki köyün kendi alıştıkları tarım anlayışına uygun olmadığını yıllar içinde anlamışlar. Üzüm ve zeytin dışındaki tarım ürünleri üretmek ve hayvancılık yapmak isteyen köyün yeni sakinleri ovada üretim yapmak istemişler. Ayrıca kalabalık aileler ve hayvanları için taş evlerin yeterince büyük olmadığını düşünen köy halkı, yerleşim yerlerini değiştirip, ovaya doğru inmeye başlamışlar. Ovada yeni Doğanbey köyü kurulmuş. 1980’li yıllarda köy terk edilmiş.  Artık burası Eski Doğanbey olmuş.

1980’ler sonunda İstanbul’dan akademisyen bir grup, terk edilmiş köyü keşfederler. İlk aşamada Üniversite hocaları terk edilmiş, yaşanmayan 15 evi satın alırlar. I. Derece sit alanı olan bölgede tarihi dokuyu koruyarak ilk evleri restore ederler. 1987 yılında Yeni Asır gazetesinde İstanbullu zenginlerin, sanatçıların, akademisyenlerin Domatia köyünden ev alıp yerleştikleri haberi çıkıyor. Bu haber sonrası köyün adı daha çok duyulmaya başlıyor. 2001 yılına kadar restorasyonlar yapılmaya devam ediliyor. 2001-2016 yılları arasında restorasyonlar durduruluyor. 2016 yılında köy için ciddi bir koruma planı yapılıyor. Bu planlama sayesinde evler gerekirse tamamen yıkılıp ancak aslına birebir uyan rekonstrüksiyonun yapılmasına izin veriliyor. Tüm köyün yenilenmesi sonrasında köyde 370 kadar ev olacağı düşünülüyor.

Rum mimarisini koruyan köyde evler yöre taşlarından yapılmış. Mykale Dağı’ndan elde edilen kayrak taşı ve mermerler kullanılmış, toprak harç ile örülmüş. Evlerin kapıları ve pencereleri ahşap ve iki kanatlı olarak yapılmış. Pencere kanatları motiflerle süslenmiş.

Arnavut kaldırımlı sokaklar da taştan yapılmış. Köyün girişinde otoparkta araçlar bırakılıp köy içinde araç trafiği olmadığından sokaktaki taşların da korunması sağlanmış oluyor.

Köyde kilisenin olduğu din amaçlı toplanma yeri ve sosyal amaçlı toplanma yeri olarak iki meydan bulunuyor. Her iki meydanda da yıllanmış çınar ağaçları ve çeşme bulunmakta.

Köydeki cami Selanik’ten gelenler tarafından inşa edilmiş, köyün eski kilisesinden geriye bir şey kalmamış.

Köyün girişinde eskiden hastane, karakol, okul olarak kullanılan tarihi bir bina ‘Dilek Yarımadası Büyük Menderes Deltası Milli Parkı Ziyaretçi ve Tanıtım Merkezi’ olarak düzenlenmiş. Eski Doğanbey Köyü ve Dilek Yarımadası’nda yaşayan hayvan ve bitki örtüsü hakkında bilgi veren objeler sergilenmekte. 

Taş evler arasında, dar taş sokaklarda nar, zeytin, incir, çınar ağaçları ve renkli çiçeklerle süslü bakımlı evler arasında dolaşıyoruz. Meydanlarda çok sayıda bakımlı ev görüyoruz. Restore edilmiş 70-80 civarında ev varmış. Evlerin bir kısmı butik otel, pansiyon ve kafe olarak hizmet veriyor. Daha çok sakin bir ortam arayanlar, okuyup, yazmak ve çevredeki tarihi şehirleri dolaşmak isteyen yerli ve yabancı ziyaretçiler konaklıyor. Çoğunlukla İstanbul’dan sanatçı ve akademisyenler köye  yerleşmeyi tercih ediyorlar. Köyde bir de Domatia Atölyesi açılmış. Yine İstanbul’dan göçen Serpil hanım altı yıl önce açmış bu atölyeyi. Özel tasarım objeler üretiliyor atölyede.

Tarihi dokusunu koruyan Doğanbey köyü birçok filmde de stüdyo olarak kullanılmış. Yönetmen Yüksel Aksoy’un Entel Köy Efe Köye Karşı filminin entel köyü bu köy. 2013 yılında çekilen Alman filmi Pinokyo için 1920’lerin İtalyan köyü görünüşlü yer arayan filmciler Doğanbey köyünde bulmuşlar aradıkları dokuyu.

Köyün içinde dolaşıp, köyün tarihi öyküsünü dinleyip, sevimli, vadi manzaralı kafelerinde oturduktan sonra akşamüzeri gün batımını izlemek üzere köyün tarihi limanı Karina’ya doğru yola çıkıyoruz. Karina Büyük Menderes Nehri’nin Ege Denizi ile buluştuğu deltanın kıyısında. Küçük bir liman. Rumların ürünlerini zeytin ve şaraplarını gemilere yüklediği liman. Tarihi taş gümrük binası bugün restoran olarak hizmet veriyor. Dilek Yarımadası’nın güneyinde Samos Adası’na o kadar yaklaşıyoruz ki, Karina sahilin bir ucuna Jandarma binası yapılmış. Yürüyerek veya araç ile Jandarma binasının ilerisine geçilemiyor. Karina kıyısından bugün yük gemileri ile ticaret yapamıyoruz. Üretim ve satış kalmamış. Ancak deniz kıyısında birkaç balık restoran gelen misafirleri ağırlıyor. Üç yüz dört yüz yıl önce yöre halkı üzüm ve zeytin üretimlerini ve kurutulmuş balıklarını gemilere yükleyip ticaret yapacak kadar ekonomik gelişmişliğe sahip Doğanbey Köyü ve Karina Limanı bugün nostaljik bir yolculuk yaptırıyor ziyaretçilerine.

Ne yaman bir çelişki gibi görünüyor, bugün eski Doğanbey köyünde, ‘kentli Yenidoğanbeyliler’ yaşıyor. Yeni Doğanbeyliler, eski Doğanbeyi yeniden yaşatmaya çalışıyorlar. Ancak sakin, huzurlu ve teknolojiden uzak bir köy arayışı ile köye yerleşen yeni sakinler, köyün daha çok duyulup, tur programlarında yer almaya başlamasıyla ne kadar mutlu olacakları sorusunu sormaktan da kendimi alamıyorum..

2 COMMENTS

  1. Köyde çok yıkık bina var. Keşke hepsi kıymetini bilecek kişiler tarafından sahiplenilip, tekrar ayağa kaldırılsa. Karina ise kalabalıklaşmadan böyle doğal ve sade kalsa🙏

Yorumunuzu Buraya Yazabilirsiniz

Yorumunuzu Giiniz
Please enter your name here