Özbekistan Orta Asya’da, tarihi İpek Yolu üzerinde, dört bin yıldır çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapmış, bugün de tarihi dokusunu mirasını koruyan bölgenin en önemli ülkeleri arasındadır.
Taşkent Orta Asya’nın en büyük şehridir. 1991 Yılında bağımsızlığını kazanan Özbekistan Cumhuriyeti’nin de başkentidir.
Taşkent’e Türkiye’den havayolu ile ulaşım kolay. Aslında ülkeye uçan uluslararası havayollarına sınırlama olsa da THY’nın Taşkent’e her gün uçuşu bulunuyor. Yolculuk rahat ve 4,5 saat sürüyor.
Taşkent Havaalanı’nda Özbekistan’a hoş geldiniz yazısı ile karşılanıyoruz. Küçük bir havaalanında uçaktan iner inmez koşturan halkı görünce farklı bir ülkeye geldiğimiz hissediliyor. İşlemler çok zaman alacak diye hızlı hareket ediyorlar. Pasaport kontrolü sonrası iki nüsha ülkeye giriş formu doldurmak gerekiyor ve formun altında yanınızda ne kadar para olduğunu yazmanız isteniyor. Burada iki noktaya dikkat etmek gerekiyor. Öncelikle formun bir nüshası sizde kalacak ülkeden çıkarken bu formu mutlaka göstermek gerekiyor. Ayrıca kaldığınız otelllerde kaldığınız günleri gösteren formu da çıkarken göstermenizi isteyebilirler. İkinci önemli konu çıkarken de çıkış formu dolduracaksınız bu formdaki yanınızdaki parayı gösteren rakamın girişteki cebinizdeki paradan fazla olmaması gerekiyor, aksi halde ülkeden para çıkarttığınız düşünülebilir.
Taşkent Havaalanı şehir merkezine sadece sekiz km. uzaklıkta. Merkeze kolaylıkla ulaşabiliyor. Bizim otelimiz şehir merkezinde City Palace dört yıldızlı bir oteldi. Yeni, temiz merkezi güzel bir otel.
Uçaktan sabah 7.30’da indik. Birlikte gezeceğimiz grup ertesi gün gelecekti. Ben ilk gün kendi programımı yaptım. Tabi ilk önce para bozdurmak gerekiyor. Yine önemli bir konu, Özbekistan parası Som (Sum diye okunuyor) için iki kur var, resmi kur ve karaborsa. Paranızı otelde veya bankada bozdurursanız 1 dolar 3.200 Som, tabi biz karaborsada bozdurmak için bir kafeye gittik ve 1 dolar 6.500 Som kurundan 100 dolar bozdurdum ve zengin oldum. Her biri 1000 Somluk banknotlar ile elim kolum para doldu. Burada klasik alıştığımız tarzda cüzdan pek işe yaramıyor, bir tomar parayı çantamın en büyük gözüne doldurdum.
Gezide ilk hedef Amir Timur Meydanı ve Müzesi. Amir Timur Özbekistan’ın en önemli lideri. Bundan sonraki gezilerimizde özellikle Semerkant’ta çok söz edeceğim. Amir Timur kimdir diye merak edersiniz, tüm Türklerin tarih kitaplarından tanıdığı Aksak Timur. Tarih derslerinden hatırladığım tek cümle, 1402 yılında Ankara Ovası’nda Yıldırım Beyazıt’ı yenen ünlü komutan.
Amir Timur’un adını verdiği meydanda heybetli bir heykeli yer alıyor. Taşkent’in ünlü tarihi oteli Özbekistan oteli ve son yıllarda yapılmış bir konser salonu ve iki saat kulesi de meydana güzellik katıyor.
Amir Timur Müzesi ülkenin bağımsızlığını kazanmasından sonra, Başkan İslam Karimov tarafından ülkenin tarihi ve kültüründe önemli yere sahip olan Amir Timur için 1996 yılında açılmıştır. Müze yuvarlak ve mavi kubbesi Timur’un mezarının olduğu Semerkant’taki Gur Emir’e benzetilmiştir.
Meydanda Amir Timur Müzesi, müze giriş ücretleri çok düşük ancak fotoğraf çekmek için ayrıca para veriyorsunuz. Burada 5000 Som idi yani bir doların altında, giriş ücreti düşük olduğu için bu rakam pahalı gelmiyor.
Müze iki katlı, iç dekorasyonu bir müzenin ötesinde saray gibi çok gösterişli. Bu kadar gösterişli olmasında amaç Amir Timur’un büyüklüğünü yansıtmak. Duvarda üç bölüm halinde fresko yer alıyor. Birincisi Amir Timur’un doğumu, ikincisi büyümesi ve sonuncusu ise gurur. Ortadaki freskonun üzerinde güneş ve ay sembolleri yer alıyor. Güneş devletin gücünü, ay ise bereketi sembolize ediyor. Yine ortada Amir Timur tahtta oturuyor.
Üst katta yabancı sanatçılar tarafından yapılan Timur’un portrelerinin kopyaları,, minyatürler, silahlar, döneminde kullanılan madeni paralar, diplomatik mektupları yer alıyor. Hatta Fransa Kralı VI. Charles’ın Türk Sultanı Yıldırım Beyazıt’ı savaşta yenmesini kutlayan mektupta yer alıyor. Amir Timur Türklere karşı kazandığı zafer sonrası Avrupa ülkeleri arasında popüler olmuştur.
Taşkent Orta Asya’nın sanatta, mimaride, eğitimde önemli bir başkenti. Üniversite sayısı da çok. Amir Timur Meydanı civarında tarihi ve estetik üniversite binaları bulunuyor.
Okulların çevresinde çok büyük yemyeşil bir park, içerisinde öğrenciler keyifle dolaşıyorlardı. Parkı görünce dayanamayıp içeri daldım.
Sonbaharın canlı renkleri ile süslenmiş parkın içerisinde çok güzel geleneksel yemek yapan bir restoran buldum ve ilk geleneksel çorbalarını içtim. Yemek resimlerim toplu olarak yazının sonunda.
Hast İmam Taşkent’te görülmesi gereken bir dini merkez. Taşkent’in ilk İmamı Hazreti İmam’ın (Abu-Bakr Muhammad Kaffal Shassi) türbesinin etrafına inşa edilmiştir. Hazreti İmam aynı zamanda bilim adamı, sanatçı, şair kimliklerine de sahipmiş.
Burada aynı anda Barak Khan Medresesi, Tilla Sheikh Cami, Imam al-Bukhari İslam Enstitüsü ve çok zengin el yazmalarına sahip olan bir kütüphane yer alıyor. Bu kütüphanede dünyanın en ünlü el yazması kuranlarından Halife Osman’a atfedilen Kuran yer alıyor. Kuran Semerkant Kuranı olarak biliniyor, Halife Osman’ın bu kuranı okurken suikasta uğradığı ve kanının kurana sıçradığı söylenmektedir. Özbekler tarafından dünyada el yazması en eski kuran olduğu kabul edilmektedir. Kuran sekizinci yüzyılda yazılmış. Osman’ın öldürülmesinden sonra Halife Ali tarafından Kufe^ye getirildiği, daha sonra bu bölgeleri hakimiyetine alması ile Amir Timur’un eline geçtiği ve Ak Medrese’de muhafaza edildiği yazılmaktadır. Ancak kütüphane kapalı olduğu için bu kuranı göremedik.
Hz İmam Türbesi‘nin girişi ve içerisi,
Caminin içi de dışarıdan tahmin edilenin aksine beyaz ve çok sade,
Şehirde yeni yapılmış, 2013 yılında açılmış yeni bir Cuma Camisi. Şehrin en yeni ve en büyük camisi.
Başka ilginç bir yer ise Stalin döneminin baskısı ile öldürülen kişiler anısına yapılmış bir park. Yeşil bir park, yanından nehir akıyor, içinde bir cami yer alıyor.
Khoja Akhrar Vali Cuma Cami, cami 819 yılında yapılmış ve tarihi Taşkent’in en yüksek noktasına inşa edilmiş. Bu cami Taşkent’te yer alan 157 cami içerinde en eskisidir. Özbekistan’ın da en büyük üçüncü camisidir.
Bağımsızlık Meydanı şehrin merkezinde yer alıyor. Meydana Sovyet döneminde Lenin heykeli konmuş ve adı Lenin Meydanı olmuş. 1991 yılında bağımsızlık ilanından sonra Meydanın adı ‘Mustakillik Maydoni’ olarak değiştirilmiş, Lenin heykeli kaldırılmış. Meydana kucağında çocuğunu tutan bir anne heykeli konmuş. Bu heykel ana vatanı ifade etmekteymiş. Meydanda festivaller, törenler düzenleniyor. Meydanın çevresinde modern kamu binaları yer almakta.
Taşkent’te ikinci müzemiz El Sanatları Müzesi. Müze 1927 yılında açılmış, Özbek sanatçılarının eserlerini sergilemek amaçlanmış. daha sonra el sanatları sergilenmeye başlanmış. Seramik çalışmaları, halılar, mücevher, ahşap çalışmaları, minyatür eserler yer alıyor. Özgün bir müze.
Taşkent tarihi pazarının ilginç mimarisi ve atmosferi var. Tarihi pazarın 100 yıldan fazla geçmişi var. Eski Taşkent şehrinin merkezinde ticaret yollarının üzerinde kurulmuştur. Orijinal binası eskiyince yenilenmiş ancak yuvarlak şekli ve çok yüksek mavi tavanı korunmuş. Böylesine sıcak ve kuru Asya ikliminde sıcaktan ve nemden korunmak için böyle bir mimari tercih edilmiş.
Kerimov ülkenin bağımsızlığından sonra sokaklarda, turistik binalarda çok yerde kendi resmini ön plana çıkartmadan halka bağımsızlığın önemini ifade eden yazılar astırmış. Pazarın girişinde dahi bu yazı görünüyor.
Pazarın içinde, taze meyveler, çok çeşitli kurutulmuş meyveler, kuruyemişler, binbir çeşit ve renkte baharatlar. Daha güzel olan gerçekten Taşkent halkı ile omuz omuza alışveriş yapıyoruz, turist gibi değiliz. Pazarın dışında yollarda canlı kuşlar, tavuklar da satılıyor.
Taşkent çok düzenli planlı ve özellikle çok temiz bir şehir. Öncelikle çok yeşil. Şehrin çok büyük bir bölümünü görme şansım oldu.
Öncelikle bu kadar yeşil bir büyük şehir beklemiyordum. Rus mimarisi etkisi ile şehir çok iyi planlanmış,çok geniş caddeler, tarihi dokusu iyi korunmuş binalar.
Taşkent 1966 yılında büyük bir deprem geçirmiş ve bazı bölgeler yeniden inşa edilmiş.
Meydanlarda değişik heykeller şehre güzellik katıyor.
Taşkent Metrosu dünyanın en özel istasyonlarına sahip metrolardan biri. Her istasyonda Özbekistan tarihinde ve kültüründe önemli bir konsepti işleyen hepsi birbirinden farklı dekorasyon var. Bir istasyonda Özbekistan’ın önemli ürünü, pamuk motifi işlenirken başka bir istasyonda ünlü Şair Alisher Navoi’nin şiirindeki Leyla ile Mecnun veya Ferhat ile Şirin’i görebilirsiniz.
Yeme İçme
Gelelim Özbek mutfağına, neler yedik. Özbek mutfağı çok zengin, Orta Asya’daki yörük komşularının aksine Özbek ulusu yerleşik bir yaşam sürmüşlerdir. Sebze meyve yetiştirmişler ve besicilik yapmışlardır.
Bu nedenle yemeklerinde hem bol et hem bol sebze kullanıyorlar. Ayrıca hepimizin bildiği Plov (pilav) bol etli ve sebze ve baharatla ile çeşitlenmiş bir şekilde ana yemek. Önce sofraya küçük tabaklarda bizim mezeler gibi salata, turşu çeşitleri geliyor. Nerede ise tüm salatalarda kişniş kullanıyorlar bizde ki maydanoz şeklinde ama tadı çok daha keskin. Bazı çorbalarda içerisinde patates, havuç, fasulye gibi sebzelerin yanı sıra içerisine et koyuyorlar.
Yemekte mutlaka sofrada kök çay diye adlandırdıkları yeşil çay bulunuyor. Yemekler oldukça yağlı sanırım yeşil çay yemek sonrası vücudu rahatlatıcı etkiye sahip.
Sofrada küçük shot bardakları ile votka içiyorlar. Yerel şarapları da hoş bir tada sahip. İçki ve sigara ucuz. Bazı yemek adlarını sıralarsak. plov, et, lepeshka (ekmek), shurpa (çorba), mantı, lagman, shashlik, samsa (börek).
Taşkent’te bir akşam yemeğimiz canlı müzikli bir restoranda idi. Restoran fotomuz ile veda edelim Taşkent’e.
İlgili
[…] Taşkent Gezi Rehberi-Orta Asya’nın Modern Şehri […]
Gidelim arkadaşım..Kıskandım.