‘I am from Turkey’ dediğimde, birçok ülkede rastladığımız ön yargının aksine, beni eleştirmeyen, dışlamayan tam tersine kucaklayan bir ülke oldu Japonya. Aksine “Aaa… Bizim Türkiye ile yüzyıldan fazladır dostluk ilişkimiz var. Kushimoto’yu biliyor musun? Orada bir Türk gemisi batmıştı, onun anısına bir müze bile var” diye sohbeti koyulaştıranlar da oluyor. İki tarihi olayın Japon Türk dostluğunun temellerini oluşturduğunu öğrendim Japon dostlardan…
Ertuğrul Fırkateyni’nin batışından bir asır sonra ise Irak İran savaşı sırasında, Tahran’da mahsur kalan Japonları, zamanın Başbakanı Turgut Özal’ın THY uçağı ile tahliyesini sağlaması da iki ülke arasındaki dostluk ilişkisini iyiden iyiye sağlamlaştırmış gibi.
1890’da Ertuğrul gemisinin batışı ve onunla ilgili yaşananlar ve yakın tarihte 1985 yılında Iran’da mahsur kalanların kurtarılış hikayesi birleştirilip biraz hüzünlü, biraz da romantik bir filme dönüştürülmüş. Japon ve Türk işbirliği ile çekilen Türk oyuncularının da rol aldığı filmi Japon Mitsutoshi Tanaka yönetmiş, senaryoyu da Eriko Komatsu yazmış. Ben Japonya’da bu filmi izleme şansına sahip oldum. 2015 yılında çekilen filmin Türkiye’de yeterince tanıtılmadığını düşünüyorum. Filmin fragmanını paylaşayım, yazıyı okuyunca filmin ilginizi çekeceğini sanırım.
Ertuğrul gemisinden kurtarılan bir denizcinin erkek torunu ve Iran’da kurtarılan genç bir Japon kızı havaalanında karşılaşması ile kurgulanan hikaye bu dostluk öyküsünü anlatır.
Japon Türk dostluk temellerinin atılışını sağlayan Ertuğrul Fırkateyni’nin öyküsüne tarihsel akışı için kısa bir hatırlatma yapalım. 1887 yılında tahta çıkan Japon İmparatoru Meiji dostluk göstergesi olarak Sultan II.Abdülhamid’e hediyeler gönderir. İlk kez Osmanlı topraklarına Japon heyet adım atar. Osmanlı Sultanı da 1890 yılında karşılık olarak Uzakdoğu’ya iyi niyet ziyaretlerinde bulunmak üzere bir gemi hazırlatır. Deniz kuvvetlerinin bir gemisi ‘Ertuğrul Fırkateyn’ bu uzun yolculuğa hazırlanır. Japon İmparatoru Meiji’ye iyi niyet mektubu ve hediyeler sunulur ve karşılığında mektup ve hediyeler alınır.
Tayfun bu ülkenin kaderi geçmişte de günümüzde de yaşamımızı etkiliyor. Geminin dönüşü tayfun zamanına gelir, Japonların uyarılarına rağmen çıkar yola Ertuğrul gemimiz ve tayfunun yolundan kaçamaz. Wakayama şehrinin Pasifik Okyanusu’na açılan Kuşhimoto şehrinin karşısındaki Oshima Adası açıklarında batar. 609 kişilik mürettebattan 533’ü sularda kaybolur. Adanın halkı kendi canları pahasına mürettebatın bir kısmını kurtarırlar, tedavi ederler. Tayfun sonrası karaya vuran enkazdan kurtarabildiklerini toplarlar ve orada yıllar sonra da olsa müze inşa ettirip muhafaza ederler. Aradan 100 yılı aşkın bir zaman geçmiş olmasına karşın o değerler korunuyor ve hatta denizaltı araştırması hala sürüyor.
Müze binasının olduğu yerin hemen yakınında kayıpların anısına bir anıt yapılır ve kayıp denizcilerin isimleri de yazılır büyük plaketlere.
Tabi Atamızın heykeli ve ‘Yurtta Sulh Cihanda Sulh’ sözü Türkçe olarak yerini alır bu topraklarda.
Müzenin olduğu sokağa da Ertuğrul Sokağı adı verilir. Uzaktan bakınca çadıra benzeyen bir yapıda da Türkiye’yi tanıtan resimler, yazılar sergileniyor, Türkiye’ye özgü ürünler satılıyor. Ayrıca bu konuda büyük çaba harcayan bir dernek ve çalışanları özellikle tatil günlerinde gelen ziyaretçiler için Türk çayı hazırlıyorlar. Hatta açma ve simit yapıp çok makul bir fiyatla satıyorlar. Ancak pandemi nedeniyle faaliyetleri durduruldu iki yıldır. Bu konuda çaba gösteren dernek çalışanları gönüllülerden oluşan folklor grubu kurduklarını da duydum.
Kushimoto Belediyesi ile Mersin Belediyesi kardeş şehir olmuşlar. İki Belediye arasında personel ve öğrenci değişimi yapılıyor.
Yolumuz Japonya’ya düşer de bu arada Ertuğrul Fırkateyn’in battığı adaya ve müzeye nasıl ulaşırız dersek; Kuşhimoto’ya ulaşım için en yakın havaalanı Osaka KİX. Osaka şehir merkezinden Wakayama’ya express trenler var. Wakayama’dan Kushimoto’ya yine lokal trenlerle ulaşabiliyor. Kushimoto Wakayama’ya bağlı bir ilçe, Ertuğrul Fırkateyni’nin battığı yer ve müzenin olduğu yer ise Oshima Adası, adaya Kushimoto’dan motorla veya köprü ile ulaşım kolay. Adanın yerini de müzede yer alan haritadan görebiliriz.
Bu arada Wakayama’dan söz etmeden geçmeyelim. Wakayama Japonya’nin kırsalını da görmek isteyenler için ideal bir yer. Temiz denizi ve uzun sahilinde deniz keyfi yapabilir, her mevsimde değişik meyvelerini, Wakayama’ya özgü soya sosu ve likörünü tadabilirsiniz. Doğaseverleri ormanlarla kaplı dağları etkileyecektir. Bu arada Unesco DÜnya Mirasları Listesi’nde yer alanhaç yeri Shingon Budizmin merkezi Koyasan (Koya Dağı) tapınağı da Wakayama’da bulunmaktadır. Ayrıca özel olarak Kimiidera Tapınağı’nı da ziyaret edebilirsiniz. Wakayama ve Kimiidera Tapınağı hakkında daha detaylı bilgiyi Kimiidera Tapınağı yazımda okuyabilirsiniz. Özet olarak Japonya gezinize Osaka’nın yanı sıra Wakayama ve Ertuğrul Fırkateyni ziyareti ekleyebilirsiniz.
Japonya’da yıllardır yaşayan bir Türk olarak Wakayama ile birleştirerek zaman zaman Osima Adası’nı Ertuğrul Fırkateyni için ziyaret ettim. Atalarımızın kayıpları ve Japon halkının mürettebatı kurtarma çabaları duygulandırıyor beni. Asıl bu anıyı ve dostluğu yaşatmak için müze ve anıtlar yapmaları, özenle korumaları ve verdikleri önem yakından tanıdığım Japon halkına tekrar tekrar hayran bırakıyor beni.
Bu yazımda kısaca anlatmaya çalıştım, Ertuğrul Frıkateyni’nin batışı ve anısına yapılan kompleksi. Ancak Ertuğrul Fırkateyni’nin öyküsünü Sunay Akın o kadar açık ve sürükleyici anlatıyor ki, onun ağzından dinlemek isterseniz aşağıda yer alıyor videosu.
[…] Ertuğrul Fırkateyni’nin Batışı-1890: Japon-Türk Dostluk Öyküsü […]