Kamboçya’nın başkenti  Phnom Penh’de yol arkadaşımın çantası çalındı. İkimiz de bugüne kadar çok ülke gezmiştik. İlk kez böyle bir durumla  karşılaştık ve hırsızlığa karşı daha ciddi önlemler almamız gerektiğini öğrendik.

Hırsızlık olayından bir gün sonra  Phnom Penh’de Ulusal Müze’yi gezerken Lonely Planet serisinde yayınlanan Kamboçya kitabını satın aldım. Kitapta turistlere uyarı anlamında anlatılan bir hırsızlık olayı bizim yaşadığımız olayla yer ve yöntem olarak bire bir aynı idi. İlginç diğer bir tesadüf de yer ve şehrin yanı sıra benim kitabı alıp o bölümü bir gün sonra okumam da… Kamboçya Uzakdoğu’da üçüncü durağımızdı. Tayland ve Myanmar gezimiz sırasında, her iki ülkede de halkın çoğunluğunun gelir düzeyi düşük olmasına rağmen hiç güvensizlik hissetmemiştik. Özellikle Myanmar’da  halkın fakirliğine rağmen çok güvenilir olduğu gasp olayı yaşanmadığını öğrenmiştik. Kamboçya’ya ilişkin ise daha ülkeye ulaşmadan daha önce orada bulunmuş arkadaşlarımızdan uyarı almıştık. 

Kamboçya’nın gezi rotamızda yer almasının asıl nedeni Siem Reap’taki Angkor Wat Tapınakları’nı görme merakımız idi. Başkent Phnom Penh ise Uzakdoğu’da görmek istediğimiz şehirler içerisinde son sıradaydı. Kamboçya’nın başkenti Phnom Penh’e turistleri çeken yerler ise Khmer gerillalarının hapishane olarak kullandığı ve şu anda  müze olarak düzenlenmiş yeri ve halkın katledildiği ölüm tarlaları idi. Biz gezimizi planlarken bu iki yeri de görmek istemediğimizi düşünerek şehri programımıza dahil etmemiştik. Ancak Vietnam’a karayolu ile geçmek istersek bu şehirden otobüse binmemiz gerekiyordu. Sınırı otobüsle geçmeyi düşündüğümüze göre ülke başkentine de uğrayabiliriz diye şehri son dakika rotamıza dahil ettik. Sadece iki gece Phnom Penh’de kalmaya karar verdik. 
 
Sabah Siem Reap’tan bindiğimiz otobüs ile Phnom Penh’e öğleden sonra ulaştık. Otelimizin kralın sarayının karşısında olduğunu görünce  çok neşelendik. Saray ve ulusal müze programını ertesi güne bırakarak nehir kıyısında yürüyüş yapıp, güzel bir yemek yemek istedik. Nehir kenarındaki hareketli, kalabalık ve gürültülü cadde çok sayıda restoranlar ve kafeler turistlerle doluydu. Trafiğin çok yoğun olduğu caddede özellikle tuktuklar ve motorsikletler hızlı gidiyorlardı. 

Caddede önce bir seyahat acentasından Vietnam otobüs biletimizi satın aldık. Daha sonra caddeyi boylu boyunca yürüdük. Sıra güzel bir yemek yemeğe gelmişti. Bir restoranın ikinci katında nehir manzaralı bir masa seçtik. Keyifli bir yemek sonrası  saat dokuzda restorandan kalktık ve otele doğru yürümeye başladık. Esin caddenin yola yakın tarafında yürüyordu, her zamanki gibi güvenli olduğunu düşünerek küçük çantasını çapraz asmıştı. Yanından geçen iki kişinin olduğu bir motorda arkada oturan çantanın sapından çekti, büyük ihtimal sapını kesti ve çanta ile birlikte hızla uzaklaştılar. Motorsikletin hemen arkasından hızla giden tuktuk ise motorsikleti görmemize engel oluyordu. Herhalde ekip olarak çalışıyorlardı.  Caddede çanta çanta diye bağırarak arkalarından bakakaldık.

Yol kenarında bekleyen bir tuk tuk şoförü yanımıza yanaştı ve hemen polis karakoluna gitmemiz gerektiğini söyledi. Onun tuk tuğu ile karakola gittik. Karakolda  polis İngilizce bilmiyordu. Yanımızdaki tuk tuk şoförüne kendi dilinde soruyor, şoför de bize sorup cevaplıyordu. Polis çok ilgili görünmeden, onlar için son derece olağan olayı sadece kayıt altına almış görünüyordu. Tutanak tutuldu, ertesi gün yazıyı alabileceğimizi söylediler. Üzgün ve yorgun bir şekilde otele döndük.

Ertesi sabah bir tut tuk şoförü ile önce karakola gittik ve yazımızı aldık. Şanslıydık, çünkü Phnom Penh’de Türk Elçiliği vardı. Elçilikteki Türk görevli hemen ilgilendi, nüfus cüzdanının hemen çıkartılabileceğini ancak yeşil pasaport çıkartılması için on gün beklememiz gerektiğini söyledi. Buna karşın pembe renkli geçici pasaportu aynı gün çıkartabiliyorlardı. Geçici pasaport ile başka bir ülkeye giriş yapamıyorsunuz, 12 gün içerisinde ülkeden ayrılıp sadece kendi ülkenize dönmeniz gerekiyor. Elçilikte nüfus cüzdanı için 23 dolar aldılar, pasaport için ayrı bir ücret istemediler. Bu arada Kamboçya yeşil pasaporta vizeyi kaldırmıştı. Bu nedenle girerken vize parası ödememiştik. Diğer pasaport kullananlar giriş ve çıkış parası ödüyorlar. Yeşil pasaport geçici pasaporta dönünce bu kez göç ofisine başvurup çıkış izni almak gerekiyordu.  Bunun içinde önce evraklarınızı veriyorsunuz ve üç gün sonra çıkış vizesini alabiliyorsunuz. Elçilik görevlisi telefon ile bu ofisi aradı özel rica etti ve iki gün içerisinde sonuçlandırdılar. Çıkış vizesi  için de 40 dolar ödenmesi gerekti.

Bir ay olarak planladığımız Uzak Doğu gezimizde 3 haftamız Myanmar, Tayland ve Kamboçya’da çok keyifli ve güvenli geçmişti, ta ki hırsızlık olayına kadar. Bir hafta ayırdığımız Vietnam programımız da çok detaylı hazırlanmıştı. Vietnam’ın güneyinden başlayıp kuzeyine kadar tüm önemli yerlerini görmeyi planlamıştık. Ayrıca ülke içinde uçak biletlerimizi de çok önceden  almıştık. Vietnam’dan sonra tekrar Tayland’a, bu kez kuzeydeki Chang Mai bölgesini de gezip sonra Bangkok’tan uçacaktık. Artık Vietnam’a Esin’in gitme şansı kalmamıştı. Bunların hepsi iptal edildi. Vietnam gezisi bir başka kışa kaldı.

Dönüş hazırlıklarına başladık. İstanbul’a dönüşümüz Bangkok’tan Iran Mahan Havayolları ile olacaktı. Bu nedenle önce Phnom Pehn’den Bangkok’a yeni bir uçak bileti aldık. Tabi ki yüksek bir ücret ödedik bu son dakika bileti için. Aslında en güzeli Mahan Havayolları’na mail ile polis tutanağını gönderdik ve erken dönmek istediğimizi söyledik ve ek bir ücret almadan istediğimiz güne uçuşumuzu değiştirdiler. Mahan Havayolları’nın bu yardımına karşılık İstanbul İzmir uçuşumuzu aldığımız havayolu şirketinin uçak biletine sigorta yaptırmış olmamıza ve  önceden durumumuzu anlatmamıza rağmen biletimizi değiştirmediler. Maalesef bu şirket bize 180 TL ye yeni bilet satmayı tercih etti. 

Kamboçya’da yaşadığımız hırsızlık olayı  canımızı yaktı. Esin’in pasaportu, nüfus cüzdanı, ehliyeti ve kredi kartlarının yanı sıra 1.500 doları çalındı. 

Aslında böyle hırsızlık olayları dünyanın bir çok şehrinde yaşanabilir. Bizler gezgin olarak özellikle dikkat etmeli, ona göre önlemler almalıyız. Hırsızlıktan çantanın çapraz asılmasının güvenli olmadığını öğrendik. Parayı vücuda yakın mümkünse boyuna asılıp kıyafetlerin içerisine yerleştirmeli, tek bir çantada taşımak yerine değişik parçalara ayırmalı, pasaport ve paramızın günlük harcamalar dışındaki bölümünü otelde kasada muhafaza etmeliyiz. Otellerdeki kasaları bugüne kadar pek kullanmamıştık. Hırsızlık olayının ertesi günü otel kasasını kullanmayı öğrendik.

Böyle bir olaya aldığımız dersin yanında olumlu bir yönden bakmak istersek; yine de şanslı olduğumuzu düşünebiliriz. Lonely Planet kitabında 2007 yılında Fransız kadının gasp sırasında yerde sürüklenerek öldüğü anlatılmış. Cadde çok kalabalık olduğundan çanta ile sürüklenirseniz yolda başka bir aracın çarpma ve fiziksel zarar görme ihtimali çok yüksek.

 
 
 
 
 
 
 
 
 

2 COMMENTS

  1. Size ve bilhassa Esin hanıma büyük
    geçmiş olsun.Çantasındaki hem kıymetli belgelerini ,hemde tüm parasını kaybetmiş.
    Dilerim bundan sonra bir daha böyle bir
    üzücü olayla karşılaşılmaz.
    Tekrar geçmiş olsun diyorum.

Yorumunuzu Buraya Yazabilirsiniz

Yorumunuzu Giiniz
Please enter your name here