Kosova’nın başkenti Priştine, tarihiyle, restorasyon geçirmiş tarihi eserleriyle, lezzetli mutfağıyla daha çok renkli alışveriş ve eğlencesiyle Balkan gezilerinin ilgi gören destinasyonlarından biri haline gelmeye başlamış son yıllarda. Priştine Kosova’nın en büyük, idari, kültürel, ticaret ve finans ağırlıklı şehridir.
Şehri Tanıyalım
Şubat 2008’de tek taraflı olarak bağımsızlığını ilan eden Kosova’yı, Türkiye dahil sadece 115 ülke tanıdı. Sırbistan, Kosova’nın bağımsızlığını tanımıyor ve bu tutumu komşu ülke Bosna-Hersek, daha uzaklardan Brezilya ile Rusya ve Çin gibi daha güçlü ülkeler tarafından da destekleniyor.
Birleşmiş Milletler Kosova Geçici Yönetimi altında Kosova Cumhuriyeti’ne bağlı bir il olan Priştine hala Sırbistan açısından kendi ülkelerine bağlı olarak gösterilmeye devam ediyor. Bunu Belgrad’ta TV’de yakından izledim . Televizyonda hava durumu sunulurken Priştine Sırbistan sınırlarında gösteriliyor idi. Siyasi ve etnik farklılıklar açısından oldukça hassas bir konu.
Priştine ülkenin kuzeydoğusunda Golyak Dağları’nın eteklerinde, Kosova Ovası’nda yer alıyor. Çoğunlukla Arnavutların yaşadığı Priştine’nin nüfusu yaklaşık 200 bin civarında. Kosova nüfusunun % 53’ünün 25 yaşın altında olduğu ve hatta ortalama yaşın 28 olduğunu belirten istatistikler var! Yani Cumhuriyetin kendisi genç olduğu gibi nüfusu da genç.
Şehirde çoğu Avrupa şehrindeki mimari ihtişam bulunmuyor, ancak Priştine Avrupa’nın en özgün şehirlerinden biri olarak bölgenin tarihini anlamak isteyenlere, alışveriş, eğlence ve gece hayatı arayanlara ilginç gelebilecek. Ayrıca kentin Belgrad, Dubrovnik, Split ve Saraybosna gibi daha fazla bilinen Balkan destinasyonlarına yakınlığı, Priştine’yi bir geçiş noktası haline getiriyor.
Modern Priştine’de Yugoslavya döneminden kalan estetikten uzak apartman blokları da bulunuyor. Bu tuhaf, keskin hatlara sahip yapılar, Osmanlı tarihi yapılarıyla birleşerek şehre eklektik bir görünüm kazandırıyor.
Şehrin merkezi birkaç bulvardan ve meydandan oluşuyor, turistik alanlar yürüyerek kolayca dolaşılabiliyor. Şehirde dolaşırken tarihin ve ulusal kimliğin tuhaflıklarını gösteren anıtlarla da karşılaşacaksınız. Örneğin, Skanderbeg Heykeli, Türklerle savaşan ve Arnavutların ulusal kahramanının heykeli. Merkezde bulunan “Yenidoğan” anıtı da bu genç kentin hayal gücünü temsil ediyor.
Clinton adı verilmiş bir bulvara dikilmiş olan Bill Clinton Heykeli ve George W. Bush Bulvarı ile Amerikan hayranlığı ve minnettarlıklarını göstermenin ilginç bir yöntemi.
Clinton Bulvarı’nın batı tarafında, Kosova’nın en yeni ve en görkemli yapılarından Rahibe Teresa Katedrali yer almakta. Tarihi yapılar, kiliseden kuzeye doğru 20-30 dakikalık bir yürüyüş mesafesinde olan eski şehir bölgesinde bulunmaktadır. Bunlar arasında 1461 yılında inşa edilen Fatih Sultan Mehmet Camisi ve 2015 yılında Türkiye tarafından finanse edilerek, restore edilen Yaşar Paşa Camisi bulunuyor. Priştine’nin diğer bir cazibe merkezi, İmparatorluk Camisi’ne üç dakikalık yürüyüş mesafesinde bulunan Emin Gjiku Etnografya Müzesi.
Güneşli havalarda bölge halkı şehrin biraz dışında olan Germia Park’ta gezmeyi tercih ediyor. Parkta yürüyüş ve bisiklet parkurlarının yanı sıra büyük bir açık yüzme havuzu, kafe ve piknik alanları bulunmakta. Yolunuz düşerse ve yeşile doymak isterseniz uğrayın derim.
Dinamik bir şehir olan Priştine aynı zamanda alışveriş ve eğlencenin de adresi. Küçük alışveriş merkezleri, butik dükkanlar, mağazalar, kafeler, gece kulüpleri, restoranlarla günün her saati canlı bir ortamı var. Kafe kültürü oldukça gelişmiş, özellikle macchiato tercih edilen içecek. Kosova mutfağının Türkiye ile birçok ortak noktası olduğu ve geleneksel Balkan mutfağına özgü özellikle et yemekleri ve hamur işlerinin öne çıktığını söyleyebiliriz. Uluslararası sakinleri de olduğundan yerel mutfağının dışında uluslararası mutfakları da bulmak mümkün. Yerel halk büyük oranda gençlerden oluşunca gece eğlencesi de oldukça popüler. Şehir merkezinde sabahlara kadar dans edip, içkinizi yudumlayabileceğiniz renkli gece kulüpleri bulabilirsiniz.
Birleşmiş Milletler Gücü ülkede varlığını sürdürdüğü için şehirde güvenlik sorunu bulunmuyor. Ancak Kosova’nın statüsüyle ilgili siyasi karmaşıklıklar nedeniyle, Kosova’dan Sırbistan’a veya tam ters yöne seyahat etmeyi planlayanlar, Sırp kısıtlamaları nedeniyle mutlaka üçüncü bir ülkeden geçmesi gerekiyor. Benim de gezi rotamda Belgrad bulunduğundan araya Kuzey Makedonya gezisi koyarak bu sorunu aşmış oldum. Balkan ülkeleri arasındaki geçiş bazen çetrefilli olabiliyor dikkat etmek gerek.
Şehirde halkın geneli Arnavutça konuşuyor. Konuşmuyorlar ama sanırım büyük kısmı Sırpça da biliyor. Şehirde Türkçe bilenlerin sayısı Prizren kadar olmasa da oldukça fazla. Türk olduğunuzu anladıklarında Türkçe konuşmaya başlayabiliyorlar. Benim başıma böyle ilginç bir olay geldi. Havalimanından şehir merkezine giderken bindiğim taksinin şoförü Türk olduğumu öğrenince bana Türkçe müzik eşliğinde yolculuk yaptırdı. Halkı güler yüzlü, misafirperver ve kendinizi güvende hissettiriyor.
Ülkedeki para birimi Euro olduğundan biraz pahalıymış gibi gözükebilir. Ancak ortalama olarak kahve 1-2 Euro civarında ve çoğu yemek de 5-15 Euro civarında. Priştine’de şehir merkezinde musluk suyu içmek güvenli.
Uzun zaman önce başkent sıfatı verilen şehirde, zaman içerisinde bulunduğu coğrafyaya da bağlı olarak Slav ve Batı tarzı bir anlayış ve yaşam tarzı egemen olmuş.
Ulaşım
Priştine’nin Uluslararası Adem Jashari Havaalanı’na, Wizzair, Pegasus, EasyJet ve Air Berlin gibi şirketler uygun fiyatlı uçuşlar sunmaktadır. Türkiye’den THY ve Pegasus Havayolları’nın direk uçuşu bulunmaktadır.
Alternatif olarak daha çok ve sık uçuşun yapıldığı Kuzey Makedonya’nın başkenti Üsküp’ten otobüs, araba veya taksiyle trafiğe bağlı olarak 1-3 saat içinde Priştine’ye ulaşabilirsiniz.
Havaalanının şehir merkezine uzaklığı 18 km. Priştine Havaalanı ile şehir merkezi arasında otobüs seferleri bulunuyor. TrafikuUrban tarafından işletilen 1A numaralı otobüs ile yaklaşık 40 dakikada şehre ulaşılabilmektedir. Priştine Havalimanı’ndan son otobüs saat 21:00’de, şehirdeki ilk otobüs saat 03:00’de ve havaalanından da 04.00’de hareket etmektedir. Otobüsün son durağı “Stacioni i Autobusave” şehir merkezinin 2 km güneybatısında bulunuyor. Şehir merkezindeki duraklar ise Hotel Priştine (Garibaldi Sokağı/ Yeni Doğan-New Born Anıtı) ve Katedralja duraklarıdır. Otobüs biletleri şoförden alınabilir ve kişi başı bilet ücreti 3 € ‘dur.
Pegasus uçuşları geç saatlerde yapıldığından bu otobüsleri kullanma şansı olmayacaktır. Bu durumda taksi seçeneği kalıyor. Taksilerle ne kadar pazarlık ederseniz edin sanırım aralarında anlaştıkları için 20 Euro’dan daha az bir fiyat bulamayacaksınız. Benim gibi işi şansa bırakmamak için konaklayacağınız otelden havaalanı transferini önceden çözebilirsiniz.
Priştine’yi diğer Kosova şehirlerine ayrıca Kosova’yı Avrupa destinasyonlarına, Karadağ, Bosna, Arnavutluk ve Makedonya gibi komşu ülkelerde yakın şehirlere bağlayan düzenli otobüs seferleri de bulunmaktadır. Priştine’deki ana otobüs terminalinden Prizren’e her 15 dakikada otobüs kalmaktadır. Tek yön için 4 € olan bilet otobüs içinde alabilir. İki şehir arasındaki yol yaklaşık 1,5 saat sürmektedir.
Ünlü Sırp manastırlarının bulunduğu Peja’ya da otobüsle gidebilirsiniz. Priştine ile Peja arasındaki otobüsler her 20 dakikada bir ve tek yön 5 €. Ayrıca Peja ile Priştine arasında tren seferi bulunmakta. 2 saat civarındaki bu seyahat için tek yön bilet ücreti 3 €.
Otogar merkezden yaklaşık 3 km uzakta, Rahibe Teresa Bulvarı’nın paralelindeki caddeden 7, 9 veya 9A numaralı otobüslere binebilirsiniz ve tek yön yolculuk için şoföre 0.40 Euro ödersiniz. Ya da yaklaşık 3 Euro’ya taksiyle otogara gidebilirsiniz. Tren istasyonu da, Rahibe Teresa Bulvarı’nın batısında, merkezi bir konumdadır.
Konaklama
Priştine görece ucuz bir destinasyon ancak oteller Balkanlardaki diğer şehirlere göre biraz pahalı olabilir. Kosova’nın uluslararası sakinleri ve turist sayısındaki artış ile Priştine’de her bütçe ve zevke uygun konaklama seçeneklerinde artış görülmeye başlamış. Konaklama maliyetini düşük tutmak istiyorsanız şehirdeki birkaç hostelden birinde rezervasyon yaptırabilirsiniz. İlk önerim benim de kaldığım ve Rahibe Teresa Meydanı’na yakın Prishtina Center Hostel olacak. Rahat yatakları, temizliği, ortak mutfağı ve özellikle güler yüzlü personeliyle konuklarını mutlu ediyor.
Merkezi konumdaki Hostel Han, Buffalo Backpackers diğer hostel seçenekleri arasında. Merkeze 800 metre mesafedeki White Tree Hostel, yenilenmiş yatakhaneleri, özel odaları, rahat bir kokteyl barı ve terasıyla güzel bir hostel.
Biraz daha yüksek fiyatı göze alırsanız Şehrin eski kesiminde tarihi camilerin ve müzelerin yakınında bulunan Hotel Prima önerilmektedir. Ulpiana bölgesinde Rahibe Teresa Meydanı’nın hemen güneybatısında yer alan Hotel Nartel de uygun bir seçenek olacak.
Biraz lüks takılayım diyorsanız, şehirdeki beş yıldızlı Swiss Diamond Hotel’den başkasına bakmayın. Merkezi bir konumda bulunan otel, zengin odalara, yüzme havuzuna ve zengin bir açık büfe kahvaltısına sahip.
Gracanica Manastırı’nı ziyaret edecekseniz buraya yakın konumda bulunan Hotel Gracanica bir seçenek olabilir. Otel’n Priştine’ye ücretsiz otobüs servisi bulunuyor..
Yeme-İçme
Kosova mutfağı lezzetli, ucuz ve çok çeşitli. Arnavutluk’la olan siyasi ve kültürel bağların etkisi Kosova mutfağında da kendini gösteriyor. Gerçi Priştine’de 20 yıla yakın bir süredir bulunan uluslararası sakinlerden dolayı mutfak lezzetleri de bir ölçüde değişmiş. Bu da şehirde Avrupa, Asya ve tabi ki Balkan mutfaklarının ilginç bir karışımını bulacağınız anlamına geliyor. Balkanlarda en sevdiğim şey burek, içi beyaz peynir, ıspanak veya etle doldurulmuş börekleri taze taze alabileceğiniz çok sayıda fırın var. Neredeyse tüm lokantalarda ızgara et (qebapa veya salsiccia), kuzu pirzola, biber dolması, lahana sarması ve çeşitli burek veya Arnavutça Flija servis edilmektedir.
Yemek yanında genellikle ucuz olduğundan ayran içilmektedir. Ayrıca burada Balkan şarapları ve rakı ile birlikte, bölgesel şaraplar ve bira da üretilmektedir. Ulusal biraları olan Sabaja, Amerikan-Arnavut girişimi olan ilk mikro bira grubunundur. Bu şehirde Balkanların belki de en iyilerinden sayılan bazı restoranlarda geleneksel yemekleri tadabilirsiniz. Birkaç mekan önerisinde bulunarak ağız sulandıran bu bölümü kapatmak isterim.
Avrupa yemekleri için Kosova Müzesi’nin batısındaki restoran De Rada Brasserie önerilen yerlerden biri. Yine eski şehirde bulunan Restaurant Liburnia biraz pahalı ancak atmosferi çok sıcak, rustik bir dekor eşliğinde geleneksel ve uluslararası mutfakların en iyi çeşitlerini sunmaktadır. Osteria Basilico, muhtemelen kentteki en iyi makarna yiyebileceğiniz bir İtalyan restoranıdır.
Restaurant Pishat, geleneksel yemeklerin servis edildiği yerel halk arasında da popüler olan bir Balkan restoranıdır. Daha çok et yemekleri servis edilmekte. Vejetaryenler için mükemmel seçim Orta Doğu’dan lezzetli yemekler yiyeceğiniz bir Lübnan restoranı olan Babaghanoush olacaktır. Ucuz ve lezzetli sandviçler, salatalar veya çorbaların servis edildiği Papirun hızlı bir yemek için kesinlikle tavsiye edilmektedir.
Otantik bir deneyim için organik malzemelerin kullanıldığı, geleneksel yemekleri yiyebileceğiniz Tiffany adlı mekan önerilen bir diğer yerdir. Alkollü bir mekan olan Rönesans, yerli ve Arnavut mutfağını tadabileceğiniz bir diğer restorandır. Priştine’nin birkaç kilometre kuzeyindeki bir köyde yer alan Country House, şehir dışına çıkmaya değecek bir yerdir.
Eğlence ve Etkinlikler
Priştine’nin uluslararası sakinleri ve yerel halkı, şehri geceleri eğlenceli bir yer haline getiriyorlar. Kentin dans kulüplerinde, çok sayıdaki tarz barlarında canlı müzik keyfi yaşanabilir. Popüler yerlerin arasında, merkezin hemen güneydoğusunda bulunan Sunshine Lounge Bar önerilmektedir. Şehirdeki en popüler barlar arasında canlı müziği ile Zanzi Jazz Bar bulunuyor. Ayrıca eksantrik dekoru ile yine canlı müziği ile meşhur olan Hamam Bar bir diğer önerilen eğlence mekanıdır. Canlı etkinliklerin yaşandığı bir başka yer ise bir rock kulübü olan Rockuzinë adlı işletmedir.
Priştine, yerel halkın, öğrencilerin ve uluslararası sakinlerin uğrak yeri olan çok sayıda güzel kafeye ev sahipliği yapmaktadır. Çeşitli pasta, börek ve keklerden oluşan lezzetleri ve kahve çeşitlerini denemeniz için önerilen yerler başkentin en havalı kafeleri olan Soma Kitap İstasyonu ve Dit’e Nat’tır. İyi bir macchiato’nun tadını çıkarmak için önerilen diğer yerler merkezi konumda bulunan Prince Coffee House ve Lulu’s Coffee & Wine olmaktadır.
Dit’e Nat (Gündüz ve Gece) 2009 yılında kurulan bir kitapçı, kafe, vejetaryen bar ve müzik evidir. Hem yerli halk hem de uluslararası sakinler için müzik, edebiyat ve filmlerin konuşulduğu ve tartışıldığı kültürel ve sosyal bir platformdur.
Soma Kitap İstasyonu (Soma Book Station), Priştine’nin en en güzel kafelerinden biri. Ahşap iç mekanda kitaplarla ve tarihi fotoğraflarla çevrili bir ortamda entelektüelleri, sanatçıları ve öğrencileri kendine çeken popüler ve yaratıcı bir mekandır. Bu sevimli kafe, canlı müzik, film ve edebiyat tartışmalarına da ev sahipliği yapmaktadır.
Prince Coffee House’da kahveler, kek ve atıştırmalıklar sunmaktadır. Harika bir atmosfere ve şehirdeki en iyi kahveye sahip olan Lulu’s Coffee & Wine, modern tasarım, kitaplık, renkli sandalyeler ve çağdaş unsurlarla çok güzel dekore edilmiş. Lulu’da canlı caz müzik konserleri ve akustik konserler de düzenleniyor.
Başkentte yıl boyunca çok sayıda festival ve etkinlik de düzenlenmektedir. Priştine Caz Festivali, her sonbaharda önde gelen uluslararası ve yerel müzisyenlerin katıldığı en iyi müzik festivalidir. Yerli ve uluslararası yeni müzisyenler için eklektik bir tarzı olan DAM Fest her yıl düzenlenmektedir. Çağdaş ve deneysel müzik için de ReMusica Festivali her yıl gerçekleştiriliyor. Yaz aylarında Priştine Müzik, Şarap ve Bira Festivali çeşitli uluslararası ve yerel özgürlükleri ve eğlenceyi ziyaretçilere sunuyor. Her Ağustos ayında, Sunny Hill Festivali Germia Park alanında gerçekleştiriliyor.
Alışveriş
AVM tarzındaki büyük alışveriş merkezlerinin henüz yaygın olmadığı Priştine’de alışverişinizi genellikle geleneksel dükkanlar ve pazarlardan yapabilirsiniz. Zaten eski şehir bölgesini gezerken adeta Anadolu’daki bir şehri geziyormuş duygusuna kapılıyorsunuz. Benzer geleneksel kıyafetler, bakır eşyalar, seramik ve işlemeler ne ararsanız hepsi var.
Rahibe Teresa Caddesi üzerinde birkaç hediyelik eşya dükkanı var. Buraya özel bir şey alayım derseniz, Neolitik dönemden kalma, bereketi, doğurganlığı simgeleyen bir tanrıça figürü olan Hyjnesha biblosu, qeleshe veya plis denilen yöresel bir şapka, içecek olarak da üzüm, armut ve ayva rakıları Priştine’den satın alınabilir.
Gezelim Görelim
Rahibe Teresa Caddesi
Rahibe Teresa Caddesi, restoranları, otelleri ve kafeleriyle kentin sosyal açıdan en gelişmiş yeridir. Yerel hayatı gözlemlemek ve gezmeye başlamak için kesinlikle en iyi yerdir. Yeme içme, alışveriş ve eğlence merkezi Rahibe Teresa Caddesi Priştine halkı için çok önemli bir yer, siyasi protestolar da burada gerçekleşiyormuş.
Burası aynı zamanda ağırlıklı olarak Bizans ve Osmanlı dönemlerinden kalma yapılar barındırmaktadır. Ayrıca Bulvarda Kosova’nın azizi olan Rahibe Teresa’nın ve Kosova’nın ulusunun ilk Cumhurbaşkanı İbrahim Rugova’nın heykelleri yer alıyor.
Trafiğe kapalı bu caddesi Grand Hotel ile başlıyor ve eski Union Hotel binasında bitiyor. Adı otel ama burada bir otel bulmayı beklemeyin çünkü bu yapı Benetton Mağazası’na dönüştürülmüş.
İskender Bey Heykeli
Rahibe Teresa Caddesi’nin sonunda, Arnavutluk kadar Kosova’da da değer verilen bir lider, İskender Beyin büyük bir heykeli bulunuyor. 30 yıla yakın bir süre Osmanlı’ya karşı bu bölgeyi savunan İskender Bey, Osmanlının batıya doğru ilerleyişine mani olmuş.
Belçika, Makedonya ve Arnavutluk’ta da benzer heykelleri bulunan İskender Bey atı üzerinde, kılıcını çekmiş bir halde tasvir edilmiş. Tarihi şahsiyetin şu anki Arnavutluk sınırlarından daha büyük bir alana yayılmış bir vatan fikri varmış.
Bu yapı da Kosova Parlamento binası, ne kadar mütevazi değil mi!
İskender Bey Heykeli’nin yanındaki sıra bina 1972 yılında inşa edilmiş olan eski Gërmia alışveriş merkeziymiş. Burası modernist mimarinin bir örneği olarak kabul edilmekte olup günümüzde vergi idaresine ev sahipliği yapmaktaymış. Yerine bir konser salonu yapılması kararı alınmış ancak Priştine halkı yıkılmaması için imza kampanyası başlatmış.
Merkezin bir tarafında 1961 yılında yapılan 20 metre uzunluğunda Kardeşlik ve Birlik Anıtı bulunuyor.
Kosova Ulusal Tiyatrosu
1945 yılında Prizren’de amatör sanatçılar tarafından Bölge Halk Tiyatrosu adıyla kurulan bu tiyatro, kuruluşundan altı ay sonra başkent Priştine’ye taşınmış. Başlangıçta Yugoslavya tiyatrolarının profesyonel sanatçılarından destek alarak oyunlar sahnelenmiş. Komünist dönemde ise sadece Sırpça oyunların sergilenmesine izin verilmiş. Ulusal Tiyatro’da günümüzde Arnavutça oyunlar ve gösteriler ve Kosova Balesi gösterileri bu binada yapılmaktadır.
Bulvar üzerinde son Kosova Savaşı’nda kaybolanlara adanmış bir anıt bulunuyor.
Rahibe Teresa Heykeli
Bu bölgede heykellerini ve ismini sıkça göreceğiniz Rahibe Teresa Heykeli bu bulvarda küçük bir meydanın ortasında bulunuyor.
Newborn Anıtı
Kosova, Avrupa’nın en genç ülkesi olarak bağımsızlığını 17 Şubat 2008’de ilan etmiştir. Kosova halkının birçok zorluğa katlanarak elde ettiği bağımsızlığı simgeleyen “Newborn” yani “Yenidoğan Anıtı’, bağımsızlığın ilan edildiği bu tarihte açılmış. Gençlik ve Spor Sarayı’nın önünde bulunan anıt için “newborn” kelimesinin seçilmesindeki amaç yeni bir devletin doğumunu ve günümüzde halen devam etmekte olan tanınma çabasını temsil ediyor. Anıtın yapıldığı günlerdeki ihtişamı kaybolsa da hala Ülke için sembolik bir önemi vardır.
Kosova’nın yeni, çağdaş ve güçlü bir devlet olduğuna vurgu yapan 9 ton ağırlığındaki anıt, ilk yapıldığında tamamen sarıya boyanmış. Kosova, halen 115 ülke tarafından bağımsız devlet olarak tanınmaktadır. Anıt, bağımsızlığın 5. yıldönümünde Kosova’yı resmi olarak tanıyan bu ülkelerin bayraklarıyla kaplanmış. Duvar olmaması gerektiği anlamına gelen “No Walls” ifadesinin baş harfleri dolayısıyla N ve W harfleri 2015 yılında yatırılmış. Bağımsızlığın 10. yıldönümünde “BO” harfleri “10” ile değiştirilmiş. Dolayısıyla hemen her 17 Şubat’ta Anıt görünüm değiştirmeye başlamış. Benim bulunduğum tarihte anıt yukarıdaki şekilde gözüküyordu.
Heroinat Anıtı
Heroinat Anıtı, savaş sırasında tecavüz edilen 20.000 kadın ve kızı temsil eden bir anıt. Anıt büyük bir 3D portre oluşturan 20.000 bronz madalyadan oluşuyor. Bu Anıtı tasarlayan Sanatçı Ilir Blakçori, “Bu savaş suçlarının çoğu hala ortaya çıkarılmamış durumda ve kurbanların bazıları her gün bu dehşet verici anılarla ve izlerle yaşamaya devam ediyor. Bu trajik kurban sayısını tespit ederek madalyalara dönüştürdüm. Hangi yaştan olursa olsun bu madalyalar her kadının bu ülkeye katkısına ve fedakarlığına adanmıştır.” demektedir. Yenidoğan Anıtının karşısında bulunan bu anıtı herkes görmeli.
Priştine Gençlik ve Spor Merkezi
Newborn Anıtının yanındaki rengarenk merdivenleri tırmandığınızda kendinizi devasa Gençlik ve Spor Sarayının önünde buluyorsunuz. 1977 yılında inşa edilen 10 bin metrekarelik alana sahip sarayda 2 spor alanı olan bir stadyum, 2 kongre merkezi, bir kitapçı, alışveriş merkezi ve park alanları bulunuyor.
Binanın içini bilmiyorum ama dışı ilginç bir tasarıma sahip. Binanın inşası için Priştine halkı gelirlerinin yarısını bağışlamak zorunda kalmışlar.
Binanın yan tarafında da ilginç figürlerin kullanıldığı büyük bir duvar resmi bulunuyor. Tam o tarafa yürüdüğümde kalabalık bir okul grubu buraya gelerek fotoğraf çektirmeye başladı, çok sevimliler değil mi!
Rahibe Teresa Katedrali
Bill Clinton Bulvarı üzerinde bulunan Priştine’nin en yüksek binalarından biri olan Rahibe Teresa Katedrali 2007 yılında inşa edilmeye başlanmış ve 2010 yılında açılmış. Duvar resimleriyle süslenmiş bu etkileyici ve hacimli yapı için 1910’da komşu Makedonya’da doğmuş olan ünlü Arnavut rahibenin adı seçilmiş.
Kosovalıların büyük çoğunluğu Müslüman olsa da, şehirde uzun yıllardır şehirde yaşayan bir Katolik nüfus yaşıyor. Hatta hükümet ve Vatikan bunu Kosova’nın “Batı yanlısı” yöneliminin kanıtı olarak göstermeye çalışmaktadır. Sayıları Müslüman nüfusa göre çok az olan Katolik Hristiyanları için bu kadar büyük bir kilise inşa edilmesi toplumda oldukça tartışma yaratmış. Çünkü istatistiklere göre Kosovalıların % 95’i Müslüman. Şehirde çok sayıda cami olmakla birlikte hiçbiri bu Katedral kadar büyük değil.
Katedral, Rahibe Teresa’nın 100. doğum gününde kutsanmış ve 2015 yılında da Kosova, Avusturya ve Arnavutluk’tan oluşan üç ülkenin ortak tarihinin kutlandığı bir organizasyona ev sahipliği yapmış.
Rahibe Teresa Katedrali’nin içinde eşsiz altarı, sağlam sütunlarını ve vitray pencerelerini görebilirsiniz. Katedralin kulesinden şehrin manzarası harika gözüküyormuş, asansörle çıkış sadece 1 €.
Priştine Milli Kütüphanesi
Sıra dışı mimarisiyle Kosova Ulusal Kütüphanesi Binası sadece kentin değil, tüm Kosova’nın en çok ilgi çeken ve muhtemelen en tartışmalı binalarından biri. Bazıları binayı mimari bir başyapıt olarak değerlendirirken, diğerleri dünyanın en çirkin binaları listesine almış. Tarihi 14. yüzyıla kadar uzanan Priştine Milli Kütüphanesi’nin bu binası Yugoslav Komünist mimarisinin son eserlerinden biri olarak 1982’de açılmış.
Modern, Bizans ve İslam mimarileri başta olmak üzere pek çok akımdan izler barındıran bina, farklı boyutlarda 99 kubbenin yerleştirildiği, dış yüzeyinin tamamen bir zincir veya balık ağı şeklinde metalle kaplı olduğu, 16.500 metrekarelik bir alandan oluşmaktadır. Binanın üstündeki kubbeler, Arnavutların geleneksel şapkasını veya Türk hamamındaki kubbeleri andırıyor.
Buraya kadar geldiyseniz Kütüphanenin içine de girmenizi tavsiye ederim. Agim Ramadani adresindeki Kütüphane Pzt-Cum 07:00-18:00 arası açıktır. Ancak ben Cumartesi günü gittiğimde de içeriye girebildim.
Kurtarıcı İsa Katedrali
Kosova Ulusal Kütüphanesi’nin yan tarafında kaderine terkedilmiş inşaat halindeki Kurtarıcı İsa Katedrali var. Bu Sırp Ortodoks Katedrali’nin inşasına 1990’lı yıllarda başlanmış ve 1999’da bitirilmesi planlanmış. Ancak Kosova Savaşı sırasında inşaat tamamen durmuş ve bağımsızlık sonrasında da bu Katedral Miloseviç yönetimindeki Sırp idaresinin bir sembolü olarak görüldüğü için inşaat devam ettirilmemiş.
2017 yılında Kosova Temyiz Mahkemesi, Sırp Ortodoks Kilisesi’ne bulunduğu topraklarda hak tanımış. Kosova Hükümeti ise Priştine Üniversitesi’nin bölgesinde bulunan bu Katedrali bir çeşit Sırp istilası olarak gördüğünden kiliseyi tamamen yıkmak ve kurtulmak istiyormuş. Üniversite öğrencileri de buranın yıkılarak bir anıt yapılmasını veya mevcut kütüphanenin buraya doğru genişletilmesini istiyormuş. Ortada siyasi, dini, toplumsal bir sorun var ve inşaat öylece kendi haline bırakılmış.
Kosova Ulusal Sanat Galerisi
Şubat 1979’da kurulan Ulusal Sanat Galerisi, Priştine Üniversitesi Kampüsünde, Kosova Ulusal Kütüphanesi’nin hemen arkasında bulunan bir sanat galerisidir. Ulusal Galeride, 20. yüzyıl ve günümüze kadar Kosovalı ve Arnavut sanatçılar tarafından yapılmış modern sanat eserleri sergilenmektedir. Sergiler düzenli olarak değişiyormuş. Agim Ramadani 60 adresindeki Galeri Pzt-Cum 10:00-18:00, Cts-Paz 10:00-17:00 arası açıktır.
Bill Clinton Anıtı
ABD’nin eski başkanı Bill Clinton Sırbistan’ın Kosova’ya saldırması sırasında NATO’nun harekete geçmesini sağlamış ve Kosova’nın bağımsızlığını kazanmasında büyük bir rol oynamış. Bu nedenle ülkedeki pek çok şehirde caddelere ve meydanlara onun adı verilerek adeta bir tür kahraman olarak görülmüş. Başkent Priştine’de 2009 yılında Bill Clinton’ın adını taşıyan bir bulvarda kentte yaşayan Arnavut topluluğun önderliğinde 3 metrelik pirinç bir Bill Clinton Anıtı dikilmiş.
Bağımsızlığı simgeleyen ve açılışını da Bill Clinton’ın yaptığı bu Heykel oldukça büyük ve etraftaki Komünist gri binalarla da oldukça tezat gözüküyor. Asıl komik olanı yakındaki bir giyim mağazasına da “Hillary” adının verilmiş olması!
Pazar Cami
Adını yakınında kurulan pazardan alan Pazar Cami, kentin en eski yapısıdır ve Eski Şehrin girişinde bulunmaktadır. Cami, kentin 1389’da I. Kosova Savaşı sonucunda Osmanlılar tarafından fethedilmesinden sonra 15. yüzyılda inşa edilmiş. 1820’de ve 1902’de Sultan II. Abdülhamid’in emriyle onarılan Cami, inşa edildiğinden bu yana sapasağlam duran minaresinden dolayı “Taş Cami” olarak da adlandırılmaktadır.
Kosova Müzesi
Bu bina, İmparatorluk ordusunun yönetim merkezi olarak kullanılması için Avusturya-Macaristan tarzında 1889’da inşa edilmiş. Kosova Müzesi ise 1949 yılında bu yapı içerisinde faaliyete geçmiş. Ülkenin kültürel varlıklarını korumak, onarmak ve insanlara sunmak amacıyla görev yapan Müze, sergilerini kronolojik olarak iki bölüme ayırmış durumdadır.
Aslında 1998’deki savaşa kadar bu müzede ülke tarihini aydınlatan pek çok değerli eser varmış ancak bunların büyük kısmı Sırplar tarafından Belgrad’a götürülmüş. Girişin ücretsiz olduğu Müzeye isterseniz bağışta bulunabiliyorsunuz. Kapıdan girdiğimde genç bir rehber beni karşıladı ve kısaca bilgi verdikten sonra gezmem için beni yalnız bıraktı. Müzeyi rehberli gezmek de mümkün ama ücretinin ne olduğunu bilmiyorum. Müzenin ilk katında seramik çömlek, heykel parçaları, amforalar gibi eski eserler bulunuyor.
Üst kata çıkarken merdiven başında zımba tabancasıyla yapılmış devasa bir Rahibe Teresa portresi görülüyor. Bu Portre adeta Müzenin gurur abidesi gibi bir şey.
Üst kata çıkar çıkmaz hemen bir portreyle karşılaşıyorsunuz. 2013 yılında açılışı yapılan bu plaka Hoşgörü ve Mutabakat Haftasının bir parçası olarak Japon yetkililer tarafından Kosova’ya hediye edilmiş.
Bu katta da bir sürü savaş silahı, üniforma, eski kıyafetler, müzik aletleri, yer alıyor.
Yaşar Paşa Cami
Şehrin önemli Osmanlı yapılarından biri olan Cami, Osmanlı döneminde kentin önde gelen isimlerinden Yaşar Mehmet Paşa tarafından 1834-1835 yıllarında inşa ettirilmiş. Tarihi Saat Kulesi ile Fatih Camisi’ne yakın bir konumda yer alan Caminin yapımında Kosova mimari stili kullanılmış.
Büyük Hamam
Hamamın yapıldığı tarih tam olarak bilinmemekle birlikte Fatih Cami inşa edilirken orada çalışan işçilerin kullanması için caminin yanına padişahın emriyle yaptırıldığı belirtiliyor. 18 hamam kubbesi olan yapı kadın ve erkekler için eşit şekilde paylaştırılmış ve 1960’lara kadar orijinal işlevini görmüş. Ondan sonra hamam olarak kullanılmamış ve karakteristik özelliklerinin çoğunu kaybetmiş. Günümüzde yapı koruma altına alınmış.
Etnografya Müzesi
Hamamın karşısında yine tarihi bir eser olan Etnografya Müzesi binası bulunmaktadır. Eski Şehir Bölgesinde bulunan Etnografya Müzesi, soylu bir kişi olan ve 1950’lerde sınır dışı edilene kadar burada yaşayan Emin Gjiku’nun aile evinde bulunuyor. 2006 yılında ziyarete açılan müzenin bahçesi çok güzel, yapı da muhteşem ötesi! Burada ana tema olarak yaşam döngüsü benimsenmiş. Müzenin stilize iç mekanında müzik aletleri, yerel halkın kullandığı kıyafet, araç ve gereçler, Kosova’nın en önemli el sanatlarından biri sayılan telkari mücevheratları, el dokuma halılar, aksesuar parçaları ile diğer eserler sergileniyor. 15 ila 20. yüzyıllardan kalma bu büyüleyici geleneksel koleksiyonda yer alan parçalar hakkında detaylı bilgi odalarda bulunan açıklamalarda yer almaktadır. Iliaz Agushi adresindeki bu Müze ben gittiğimde restorasyon nedeniyle kapalıydı. Normalde Sal-Sat 10:00-17:00, Paz 10:00-15:00 arası açık oluyormuş.
Saat Kulesi
Fatih Camisi’nin karşısındaki Saat Kulesi halkın namaz ve esnafın çalışma saatlerini takip etmeleri için 19. yüzyılda Yaşar Paşa tarafından inşa ettirilmiş. Saat Kulesi, yanmış eski bir kulenin yerine bu yıkıntıdan toplanan tuğla ve kumtaşı kullanılarak inşa edilmiş. 26 metre uzunluğa sahip Kulenin tepesinde bir zamanlar Moldova’dan getirilmiş ve üzerinde “1764’te Jon Moldova Rumenin tarafından üretilmiştir” cümlesinin yazdığı, 2001 yılında çalınan bir çan bulunuyormuş. Bu yüzden Kuleye aynı yıl Fransız Barış Gücü askerleri tarafından bir saat yerleştirilmiş. Ancak maalesef bu saat çalışmıyor. Saat Kulesine çıkılabildiği belirtiliyor ama ben ne açık bir kapı ne de bir görevli gördüm.
Fatih Cami
Ülke Sırbistan’a bağlıyken “Önemli Kültür Varlığı” olarak koruma altına alınan Fatih Cami, iç ve dış kısmındaki detaylı süslemeleriyle dikkat çekiyor. 1461 yılında Fatih Sultan Mehmet’in emriyle inşa edilen dini yapı bu yüzden onun adını taşıyor.
Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ile Osmanlı İmparatorluğu arasındaki savaşlar sırasında bir dönem Katolik kilisesi olarak da kullanılmış. İkinci Dünya Savaşı sırasında oldukça hasar görmüş. Minaresi 1950’lerdeki depremden sonra yıkılmış ve yeniden inşa edilmiş. Bunlara rağmen Cami, büyük ölçüde orijinalliğini korumuş. Bölgede Osmanlı’ya karşı çıkartılan isyanın liderlerinden biri olan ünlü Arnavut Yazar Pjeter Bogdani’nin mezarı da bir dönem burada bulunuyormuş.
Caminin giriş kapısındaki süslemeler olağanüstüydü ve buranın fotoğrafını çekmek istedim. Girişte namaz vaktini bekleyenler bana laf söyleyecek oldu, birisi onları değil de sadece kapıyı çektiğimi söyleyerek onları sakinleştirdi. Onları çeksem ne olacak sanki, bu davranışı hiçbir kilisede göremezsiniz! Caminin girişi gibi iç kısmı da çok güzel süslenmişti. Bu süsleme geleneği Balkan ülkelerindeki camilerde çok yaygın.
Eski Çarşı
Priştine Pazarı şehirdeki atmosferi yaşamak ve günlük yaşamı anlamak için muhtemelen en iyi yerlerden biri. Eski kentte Fatih Cami’nin arka tarafında kurulan bu büyük Pazar yerinde sadece meyve ve sebze satılmıyor. Çeşit çeşit baharatlar, bir sürü mutfak ve banyo eşyaları, ünlü markaların taklit tekstil ürünleri, el aletleri yani ne ararsanız var.
Hatta yasal olarak açık alanda sigara satılmaması gerektiği halde burada bir çok sigara tezgahı da gördüm. Pazarın yanındaki sokaklar da yine geleneksel kıyafet satan dükkanlarla dolu. Hiçbir şey almayacak olsanız da mutlaka bu pazara gelip yerli halkı gözlemleyin.
Öğle saatinde Pazar yerine yakın, bir esnaf lokantasına daldım. Menüsü köfte ağırlıklı bir yerdi ve ben de köfte ayran istedim. 1,45 Euro ödedim ve öğle yemeğim oldukça ucuza mal olmuştu. Aman aman çok lezzetli bir köfte değildi ama idare edecektim artık. Yemekten sonra Pazarın aşağısında bulunan küçük dükkanların olduğu bir bölgeyi gezdim. Çeyizciler, bakırcılar, kuyumcular, gelinlik ve nişan kıyafetleri ne ararsanız vardı. Yemek sonrası keyif kahvesini Papilloni Kafede içtim. Türk kahvesi güzeldi ve 0,50 Euro fiyatıyla da oldukça uygundu.
Priştine’de gezemediğim yerlerden de kısaca bahsederek bu geziye nokta koyayım. Daha çok zamanım olsaydı Priştine’nin yakın çevresini de dolaşmak isterdim. Bunlar arasında önceliğim Gracanica Manastırı, Marble Cavei Ulpiana Arkeolojik Sit Alanı, Sultan 1. Murat Türbesi olurdu.
Son Söz
Avrupa’nın en genç ülkesi, Balkanlar’ın kalbindeki Kosova, ziyaretçilerini dağ kasabaları, yürüyüş fırsatları ve Orta Çağ sanatıyla inşa edilmiş 13. yüzyıl Sırp manastırlarıyla ödüllendiren, güler yüzlü insanlarıyla, sakinliğiyle, mimari eklektikliğiyle, eğlencesiyle şaşırtan bir ülke.
Son yıllarda turistlerin ilgisini çeken bölgeye Türkiye’den de ekonomik uçak biletleriyle vizesiz uçup, ucuza alışveriş yapabilir, gezebilir, yiyip içebilir, yakınlarındaki diğer Balkan şehirlerini keşfedebilir ve yakın tarihe kısa bir yolculuk yapabilirsiniz.
Benim için Priştine sadece bir gün ayırdığım bir şehir oldu. Bence yetti, bu dolaşması kolay eklektik şehre. Ancak bundan sonraki gezi durağım bir başka Kosova şehri olan Prizren’e adeta bayıldım. Kosova’da sadece bir şehir gezme programı yapanlar için öncelikli Prizren’i görmelerini öneririm. Zamanı ve bütçesi yeterli olanlara da Priştine’ye gitmenizi, kendi maceranızı yaşayıp kendi deneyiminizi ve görüşünüzü oluşturmanızı öneririm.