Avrupa’nın tarihi şehirleri olarak öncelikle akla Roma, Paris, Londra, Prag, Viyana gibi şehirler geliyor. Ancak, zengin tarihi, harika mimarisi, görkemli kiliseleri, hareketli caddeleri, lezzetli mutfağı ve henüz turist kalabalığına boğulmamış, Arnavut kaldırımlı sokaklı bir şehri ziyaret etmek istiyorsanız, Ukrayna’nın renkli başkenti Kiev’i düşünmelisiniz.
Kiev Doğu Avrupa’nın en eski şehirlerinden biri. 5. yüzyılda burası bir Slav ticaret merkeziymiş. Şehir, tarihi boyunca Hazarlar, Vikingler, Moğollar, Litvanya Büyük Dükalığı, Polonya, Rusya İmparatorluğu ve SSCB’nin egemenliği altına girmiş. Dinyeper (Ukraynaca Dnipro) Nehri kenarına kurulu olan Kiev Ukrayna’yı ilk kez ziyaret edecekler için iyi bir başlangıç noktası olabilir.
Kiev (Kyiv), Ukrayna’nın başkenti, politik, ekonomik, teknolojik, eğitim ve kültür merkezi. Kiev’de 3 milyonluk nüfusun yaklaşık % 85’i Ukrayna etnik kökeninli, % 12’si Rus. Şehirde Ermeniler, Azeriler, Belaruslular, Yahudiler, Gürcüler, Polonyalılar, Rumenler ve Tatarlar olmak üzere azınlık gruplar da var.
Aslında bizim de kullandığımız “Kiev” adı kentin Rusça adıymış. Şehrin her yerinde Ukraynaca kabul edilen resmi adı “Kyiv” (Київ) kullanıyor, asla “Kiev” adını kullanmıyorlar.
Kiev, özellikle de SSCB’den ayrıldıktan sonra Slav kökeninden ödün vermeden batının değerlerini benimsemiş, bunu eşsiz tarihiyle de birleştirebilen bir şehir olmuş. Zaten Kiev caddelerinde ve sokaklarında yürürken birçok çağın iç içe geçtiğine tanık oluyorsunuz. Ortodoks katedrallerinin ve kiliselerinin yanı sıra Sovyet mimarisiyle yapılmış binaları ve imparatorluk saraylarını bir arada.
Dünyanın en yeşil başkentlerinden biri olarak geniş parklarıyla ünlü Kiev’de hemen her turistin seveceği çok güzel manzaralar bulunmaktadır.
Ukrayna’da gece hayatı, eğlence, yeme ve içme denilince akla gelen ilk yer de pek tabi ki Kiev olacaktır. Sayısız gece kulübü, popüler barlar, tavernalar, restoranlar, kafeler ve diskolar sınırsız eğlence sunmakta. Ukraynalılar hafta sonu partilerini seviyorlar.
Kiev turistik bir şehirden beklediğiniz hemen her şeye sahip. Tarihi eserleri, doğal güzellikleri, mükemmel alışveriş olanakları ve eğlenebileceğiniz bir sürü aktivite var. Ayrıca düşük bir bütçeyle birçok Avrupa şehrine göre çok lüks birkaç gün geçirebileceğiniz bir şehir.
Türklerin yurt dışında en çok rağbet gösterdikleri şehirlerin başında Kiev gelmektedir. Türkiye ile Ukrayna arasında yapılan vizesiz ve pasaportsuz seyahat antlaşması nedeniyle ülkeye giren Türklerin sayısında son yıllarda ciddi bir artış olmuştur. Ülke parası Türk Lirasına göre daha az değerli olduğundan hem gezerken hem de lezzetli yemeklerini ve içeceklerini tadarken daha rahat hareket etmemizi sağlıyor.
İklimi
Kiev nemli bir karasal iklime sahiptir. Prag ve Paris ile aynı enlemde olmasına rağmen, Sibirya’nın etkisiyle kışlar daha soğuk geçiyor. Kar örtüsü genellikle Kasım ayının sonundan Mart ayının sonuna kadar kalkmıyor. Ayrıca kışın özellikle Ocak ayında yüksek nem nedeniyle hava daha soğuk hissediliyor.
Kış ayları çok soğuk geçmekle beraber yaz ve bahar ayları gayet sıcak ve güzeldir. Yazları ortalama sıcaklık 25°C- 16°C olduğundan ılık bir havası olduğu söylenebilir. Isının yükseldiği bu aylar yılın en yağışlı dönemidir. Kısaca Kiev’i kış mevsimi dışında ziyaret etmek uygun olacaktır.
Vize Koşulları
Türk vatandaşları, pasaport veya çipli T.C. kimlik kartlarıyla Ukrayna’ya vizesiz seyahat edebilmektedirler. Ukrayna’da kalış sürelerinin, son 180 gün içerisinde toplam 90 günü geçmemesi gerekmektedir.
Ülkeye girişte pasaport veya çipli T.C. kimlik kartına ilave belgeler de istenebilmektedir; dönüş uçak bileti, ziyaret amacı, seyahat için yeterli miktarda döviz bulundurulması (kalış süresine 5 gün daha eklenir ve her gün için kişi başı günlük 50 ABD Doları nakit bulundurulmalıdır).
Bununla birlikte giriş evraklarının eksiksiz olması ülkeye giriş garantisi sağlamamaktadır.
Kiev Ulaşım
Kiev’de iki uluslararası havaalanı bulunmaktadır. Her iki havaalanından belediye otobüsü, Matruşka isimli özel minibüsler ve taksi ile ulaşım mümkün. Kiev’e havayolu dışında tren ve otobüsle birçok Avrupa şehrinden seferler düzenlenmektedir.
Kiev’de şehir içi ulaşım alternatifleri de çok sayıda. Belediye otobüsü, tramvay ve özel minibüslerin yanı sıra üç hatlı gelişmiş bir metro ağı da bulunmaktadır.
Daha detaylı ulaşım bilgisini aşağıdaki linkte bulabilirsiniz.
Konaklama
Kiev uygun fiyatlı pansiyonlardan 5 yıldızlı otellere kadar sayısız konaklama seçeneği sunmaktadır. AirBnb ve booking.com üzerinden Ibis, Fairmont, Radisson Blue gibi lüks otellerde, büyük zincir otellerde, hostellerde bir oda veya daire kiralayabileceğiniz gibi butik otel ve apartmanlar da bulabilirsiniz.
Gezelim Görelim
Gezeceğimiz yerleri birbirine yakınlıklarına göre sıralayarak anlatmak istiyorum ki sizin için de bir gezi rehberi olsun.
Nezalezhnosti Meydanı – Maidan Nezalezhnosti
Şehrin merkezi ve kalbi olarak tanımlanan Maidan Nezalezhnosti (Bağımsızlık Meydanı), Kiev’in ana şehir meydanlarından biri ve yerel halkın buluşma yeridir. Şehirdeki neredeyse tüm etkinlikler bu meydanda yapılıyormuş. Bu Meydan geçmişte Yüksek Koru olarak adlandırılan bir alan üzerine inşa edilmiş. ‘Maidan’ kelimesi Türkçedeki “Meydan” kelimesine benziyor.
Bu bölge, 1800’lü yıllarda yerleşim yeri olarak kullanılıyormuş, II. Dünya savaşı sonrasında Lenin tarafından meydan haline getirilmiş. Ünlü meydan, Ukrayna’nın yakın tarihine ışık tutan pek çok gösteri, eylem ve mitinglere sahne olmuş. 1990’lardaki bağımsızlık öncesi protestolara ve 2004 yılındaki ünlü Turuncu Devrimine de şahitlik etmiş. Fakat bunların hepsini, 2013-2014’te hükümet güçleri tarafından meydanın kuşatılarak birçok insanın öldürüldüğü Euromaidan Devrimi gölgede bırakmış.
Meydanın odak noktasında, Ukrayna barok ve imparatorluk stillerinin bir karışımıyla inşa edilen ve çiçekli bir dal kaldıran Slav tanrısı Berehynia’yı gösteren 61 metre yüksekliğindeki Bağımsızlık Sütunu bulunmaktadır. Sütun 2001’de Ukrayna’nın bağımsızlığının 10. yıldönümünü anmak için inşa edilmiş.
Bağımsızlık Meydanı’ndaki Lach Gates, 2001 yılında Orta Çağ şehir kapılarından birinin anısına yapılmış bir anıttır. En tepede, kentin sembolü ve koruyucu azizi olan Başmelek Mikail’in heykeli var. Lach kapıları Orta Çağ Kiev’in bilinen üç kapısından biriymiş, diğerleri ise Altın Kapı ve Yahudi (Lviv) Kapılarıdır.
Mamai Anıtı (Statue Of Cossack Mamay), Ukrayna’lı folklorik bir kahraman için yapılmış. Kobza adındaki müzik enstrümanı Ukrayna ruhunu, atı özgürlük ve sadakati, silahlar ise insanların gücünü sembolize ediyormuş.
Meydanda, şehrin kurucuları sayılan 4 efsanevi karaktere adanmış Kiev Kurucuları Anıtı (Monument of Founders of Kyiv) yer alıyor.
Kiev’in sembollerinin, anıt ve heykellerinin, tarihi yapıların yer aldığı Bağımsızlık Meydanı‘nda bunların dışında, Flower Clock, Globus Contemporary Art Gallery, Underground Globus Shopping Centre, önceden Moskva isimli Hotel Ukrayina, Ukrayna Çaykovski Ulusal Müzik Akademisi, Merkez Postane Binası ve Ukrayna Ticaret Birlikleri Federasyonu Binası görülebilir.
Maidan hafta sonları konserler ve popüler gece fıskiyesi şovu ile birlikte eğlence merkezi oluyor. Meydana toplanan halk, gıda ve hediyelik eşya satan satıcılar, performans sergileyen amatörler, kanatlı melek heykellerinin dikkatli bakışları altında salınan gençler, paten sürenler, yılan dolayanlar, aşıklar, serseriler yani ne ararsanız burada görebiliyorsunuz.
Bu etkinliklerden bazıları gerçekten çok güzel bir müzik dinletisi olabiliyor.
Khreshchatyk Caddesi
Kiev’in ana caddesi Khreshchatyk Bessarabska Meydanı ve Avrupa Meydanı arasındaki bulunuyor ve Bağımsızlık Meydanı da bu caddeye bitişiktir.
Kiev’in ana iş merkezlerinin, birçok resmi binanın, ünlü markaların mağazalarının, butiklerin, kafelerin, restoranların, barların, Stalin döneminden Sovyet tarzı binaların ve diğer tarihi yapıların bulunduğu bu cadde şehrin en önemli cazibe merkezlerinden birisi sayılıyor.
II. Dünya Savaşı sırasında geri çekilen Sovyet ordusu buradaki binaları kazarak içlerine buraya ayak basan Alman askerleri için ölümcül bubi tuzakları yerleştirmiş. Bu nedenle çoğu bina patlamış ya da yanmış. Bu binalar daha sonra o zamanki Stalinist tarzında yeniden inşa edilmiş.
Khreschatyk Caddesi Avrupa’nın en kısa ana caddesi, 1,3 kilometre uzunluğunda, ama kısa olmasına karşın oldukça geniş bir caddedir. Cadde, hafta sonları ve resmi tatillerde araç trafiğine kapatılıyor, cadde üzerinde çeşitli etkinlikler, performanslar ve yarışmalar gerçekleştiriliyor. Cadde kenarında sıralanan kafe ve büfelerden birinde ara sıra durarak hem güzel kahvelerinden içip hem de burada halkı gözlemleyebilirsiniz. Bu caddeye gitmek için Maidan Nezalezhnosti veya Khreshchatyk metro durağında inmelisiniz. Cadde üzerinde turistler için yerleştirilmiş yön tabelalarını göreceksiniz.
İsterseniz Khreshchatyk boyunca sırayla güney, batı, kuzey ve doğu yönlerinde yer alan ilgi çekici yerleri görelim.
Bessarabska Meydanı
Tarihi 19. yüzyıla kadar giden Bessarabsky Kapalı Çarşısı, bir kısmı 19. yüzyıla tarihlenen dükkan ve ofislerin oluşturduğu kompleks ile çağdaş sanatın sergilendiği Pinchuk Art Centre’in bulunduğu Bessarabsky Mahallesi, yeraltı alışveriş merkezi olan Metrohrad, Merkez Mağazası (TsUM), küçük ve dar bir ticaret ve konut caddesi olan Kiev Passage, Belediye Meclisi Binası (Kyivrada) bulunmaktadır.
Yevropeyska Meydanı – Avrupa Meydanı
Otel Dnipro, UNIAN Haber Ajansı Binası, Ukrayna Evi (Ukrayinskyi Dim) konferans ve sergi salonu, 19. yüzyıldan kalma Kiev Filarmoni Binası, Pereyaslav Antlaşması’nın imzalanmasıyla Rusya ve Ukrayna’nın birleşmesine adanmış Halkların Dostluğu Anıtı bulunmaktadır.
Kiev’deki ilk gününüzde şehrin ana caddesi olan Khreshchatyk’la gezmeye başlayabilirsiniz. Şehrin en meşhur meyve ve sebze pazarını görmek istiyorsanız doğruca Khreshchatyk Caddesi’nin sonundaki Bessarabsky Pazarı’na gidebilirsiniz.
Bessarabsky Pazarı
1910-1912’de inşa edilmiş tarihi pazarda et ve et ürünleri, ekmek, falafel, çeşitli meyve ve sebze satan tezgahlar, dereotu, sirke, domates, sarımsak ve hatta minik kabaklardan yapılmış turşular gibi ürünler satılmaktadır.
Pinchuk Art Centre
Pazarın yakınında Pinchuk Art Centre’e de uğrayabilirsiniz. Müze Doğu Avrupa’nın en büyük özel müzelerinden biri olarak gösteriliyor. 3.000 metrekarelik binada, dev kafalardan 3 boyutlu optik illüzyonlara kadar her şeyi içeren değişik sergileri keşfedebilirsiniz. İngilizce konuşan rehberler, sergilerle ilgili sorularınızı yanıtlamak için her odada hazır bulunmaktadır. Bu arada en üst kattaki kafeden mükemmel Kiev manzarasını izlemeyi de kaçırmayın. Merkez salı-pazar 12:00-21:00 saatlerinde açıktır.
Brodsky Synagogue
1898 yılında inşa edilen Kiev kentindeki en büyük ikinci sinagogdur. Sovyetler Birliği ve savaş yıllarında bu bina farklı amaçlar için kullanılmış ve 2000 yılında tekrar sinegog olarak hizmet vermeye başlamış.
Kapıdan bir güvenlik masası bulunuyor. Gezmek istediğimi söyleyince uzun kapri pantalon giymeme rağmen belime bağlamam için bir örtü verdiler.
Stadyum
Bu bölgede bir de büyük bir stadyum bulunuyor. Sanırım Dinamo Kiev takımının stadı.
Middle Way Heykeli
Tarasa Shevchenka Bulvarı’nın sonunda, bir zamanlar Kiev’in son Lenin heykeli bulunuyormuş. 2013’ün sonlarında Euromaidan protestocuları tarafından heykel aşağı indirilmiş ve küçük parçalara ayrılmış. 2014 yılında bu heykelin yerine “Orta Yol” olarak adlandırılan ve “dostluk ve işbirliğini” sembolize eden dev mavi bir el heykeli yapılmış.
Shevchenka Meydanı
Böyle yürüyerek Shevchenka Meydanı’na kadar geldim. Meydanın ortasına kocaman bir top heykeli yerleştirilmiş.
Ukrainian House
Avrupa Meydanı’nda 1982 yılında Lenin Müzesi olarak açılan büyük beş katlı beyaz bina, 1993 yılında “Ukrainian House” adını alarak Sergi ve Konferans Merkezi olarak kullanılmaya başlanmış.
Kiev Philharmonic of Ukraine (Merchants Assembly)
1882 yılında Rus tüccarlar için inşa edilen 2 katlı, tuğla ve klasik tarzda bir kulüp evidir. 1934’de inşa edilen asimetrik ve klasik tarzda bir diğer yapı ile park tarafına bağlanmıştır. Orijinal iç dizaynı hemen hemen hiç değiştirilmeden günümüzde Filarmoni Binası olarak kullanılmaktadır.
Friendship of Nations Monument-Halkların Dostluğu Anıtı
Parkın içinden yokuş yukarı yürüdüğünüzde tam tepede konumlanmış büyük bir kemer anıt göreceksiniz. Sovyet döneminde inşa edilen Halkların Dostluğu Kemeri, SSCB’nin 60. yıldönümünü ve Kiev’in bir şehir olarak 1500. yıldönümünü kutlamak için 1982’de yapıldığında Ukrayna ve Rusya’nın Yeniden Birleşmesi Anıtı olarak adlandırılmış. Dinyeper Nehri’ne bakan büyük bir alanda bulunan dev metal parabol kemer, antikomünist yasaları kabul edilmekle birlikte bir şekilde bunun dışında kalmış ve yıkılmaktan kurtulmuş. Bir platform üzerinde bulunan kemerin altında iki kişiden oluşan dev bir heykel seti var. Sol taraftaki adam, Ukraynalıların sosyalist-gerçekçi bir temsilidir, sağ taraftaki ise açıkça daha güçlü, iri yarı bir Rusu göstermektedir. Her ikisi de dayanışma için kollarını kaldırmışlar. Kemerin 2017 yılında gittiğimdeki görüntüsü soldaki fotoda yer almaktadır. Ancak Kasım 2018’de eylemciler Ruslarla olan anlaşmazlıklarına vurgu yapmak için kemerin ortasına çatlak gibi görünen bir çıkartma eklemişler. Sağdaki foto ise yeni halini göstermektedir.
Yüksek konumu nedeniyle nehrin muhteşem bir manzarasını izleyebileceğiniz bir seyir terası bulunmaktadır.
Heavenly Hundred Park
Köprünün diğer tarafında bir park ve ortasında büyük bir heykel bulunuyor. Park Heavenly Hundred Park olarak adlandırılmış çünkü 2013-2014 yıllarında burada trajik olaylar gerçekleşmiş. Parkta bulunan yön tabelalarını takip ederek Su Müzesini ve Magdeburg Hakları Anıtını görebilirsiniz.
Lypky Bölgesi
Buradan tekrar Khreshchatyk Caddesi’ne dönelim. Eski Kiev mimarisini tanımak için Pecherskyi Bölgesi’nde tarihi bir semt olan ve adı 18. yüzyılın ortalarında bu alana dikilen ıhlamur ağacı korusu ile ilişkilendirilen Lypky semtini hep beraber gezmeye başlayalım. Bu lüks yerleşim bölgesi, her dönem zengin tüccarlardan soylulara, parti yetkililerinden politikacılara kadar üst düzey görevlilerin yaşadığı bir semt olmuş. Süslü 19. yüzyıl konaklarından neo-Rönesans’a ve Stalin tarzına kadar, Kiev mimarisinin tüm dönemlerine tanıklık etmek için bu bölgede mutlaka yaya olarak gezmek gerekiyor.
Yürümeye Khreshchatik Caddesi’nde Maidan Nezalezhniosti metro istasyonundan başlayalım. Ukrayna Müzik Akademisi’nin büyük binasının önünden geçen Gorodetskogo Caddesi’ne çıkınca, caddeyi çevreleyen birkaç binanın son derece süslü cephelerine hayranlık uyandırıyor.
Cadde, 1898 yılında inşa edilmiş olan Ivan Franko Ulusal Akademik Drama Tiyatrosu binasının bulunduğu bir meydana çıkar.
Tiyatronun hemen önünde 19. ve 20. yüzyıllarda yaşayan ünlü yazar ve şair Ivan Franko’nun ve ünlü Ukraynalı komedyen M.Yakovchenko’nun heykelleri ile bir çeşmenin yer aldığı küçük bir park bulunmaktadır.
Institutskaya Street
Institutskaya Street, Kiev’in en güzel Bizans tarzı binalarından birine ev sahipliği yapıyor. 1905 yılında kurulan Ukrayna Ulusal Bankası’na ait bu görkemli bina, günümüze kadar değişmeden korunmuş zengin bir dekorasyona sahip. Cephesi, mermer sütunlarla ve zarif süslü tasarımlarla bezenirken, bina köşelerinde dev grifonların heykelleri ile süslenmiş.
Doms Khimerami (Canavarlı Ev)
Institutskaya Caddesi’nden yakındaki Bankovaya Caddesi’ne yürüyün. Bu caddedeki en dikkat çekici yapı “Dom s Khimerami”. Cumhurbaşkanlığı Binası’nın yakınında yer alan ev 1901-1903 yılları arasında özel ikametgah olarak inşa ettirilmiş. Bahçesindeki ve iç kısmındaki dış cephesinde çok sayıda canavar figürünün olduğu ilginç bir görüntüye sahip olan binanın tasarımında Art Nouveau akımından etkilenilmiş. Çok sayıda sahip değiştiren bina, şimdilerde Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın bir parçası olarak hizmet ediyormuş. Sıra dışı binada, gergedanlar, aslanlar, yayın balığı, kartallar, kurbağalar, deniz kızları gibi efsanevi ve gerçek yaratıkların heykelleri bulunmaktadır. Egzotik veya efsanevi hayvan figürleri çatıda oturuyor, duvarlarda sürünüyor veya girişlerin üzerinde asılı duruyor.
Yaratıkların çoğu aslında mimarın avcılık ganimetlerinden antilop, gergedan, timsah gibi hayvanların tasvirleriymiş. Binanın içinde de bu hayvanların doldurulmuş birçok prototipi varmış. Yaratıklar sadece binayı süslemekle kalmayıp aynı zamanda mimarının hayranı olduğu ve o zamanlar devrim niteliğinde olan yapı malzemesi betonu tanıtmak için yapılmış.
Geceleri daha güzel görünen ve zaman içerisinde hakkında çok sayıda efsane ürettilen binada halen törenler ve resmi etkinlikler yapıldığı için içeri girilmesine genelde izin verilmemektedir. Ev ve bulunduğu sokak genelde kapalıdır. Müzede bazı cumartesiler Kiev Tarih Müzesi tarafından 75 UAH ücretle grup turları düzenlenmeymiş.
Pryanichny Domik (Zencefilli Ev)
Bankovaya Caddesi’nde ilginç, dört katlı, güzel, gotik tarzı binadır. Bu muhteşem binanın cephesi oldukça süslü. Başlıca dikkat çeken özelliği, sürgülü bambu tavanı. Judaik geleneğine göre festival zamanı açık havada yaşanması gerektiğinden evin sahibi bu şekilde yaptırmış. Günümüzde bu bina Yazarlar Birliği’ne aittir. Evin bahçesinde Avrupa mutfağı ile ünlü pahalı bir “Sad” (Bahçe) restoran var.
Dom Plachushchey Vdovy (Ağlayan Dul Kadın Evi)
Kısa bir yürüyüşten sonra başkentteki en muhteşem villalardan birinin bulunduğu Lyuteranskaya (Lutheran) Caddesi’ne çıkacaksınız. Ev 1907 yılında inşa edilmiş. Ön cephesini at kestanesi yaprakları bulunan bir kadının yüzünün süslemekte. Yağmur yağdığında gözyaşlarının taş yanaklarından aşağıya doğru aktığı görülüyormuş. Bu ev şehirdeki Art Nouveau tarzının en güzel örneklerinden biri olarak kabul edilmektedir.
Foto: tripadvisor.com
Aziz Catherine Church
Caddede ayrıca 1857 yılında inşa edilmiş olan Aziz Catherine Kilisesi bulunmaktadır. Mükemmel iç akustiğiyle ünlü, basitleştirilmiş Gotik tarzında inşa edilmiş, Kiev’deki tek Lutheran tapınağıdır.
Chocolate House
Foto: Konspat.com
Kısa bir yürüyüşle, iki katlı “Shokoladny Domik” yani Çikolata Evini göreceğiniz Shelkovichnaya (Amerikan dutu) Caddesi’ne gidebilirsiniz.
Bu garip ama “tatlı” isim, binanın cephesinin yoğun kahverengi rengiyle bağlantılıdır ve sayısız heykel dekorasyonu nedeniyle zarif bir çikolata çubuğuna benzemektedir. Zengin Lypky semtinde 1901 yılında inşa edilmiş olan bu kendine özgü neo-Rönesans konağı, gösterişli iç mekanlarıyla dikkat çekmekteymiş. Günümüzde bina, Kiev Rus Sanat Müzesi’nin bir şubesine ev sahipliği yapıyormuş.
Altın Kapı-Golden Gate (Zoloti Vorota)
11. yüzyıldan kalma Kiev surlarının ana girişleri olan antik kapıların modern bir kopyası olan Golden Gate’Kiev Prensliği’nin kurucusu Yaroslav Mudri’nin emriyle 1017-1024 yılları arasında inşa edilmiş. Konstantinopolis’in Altın Kapısı’ndan model alınarak inşa edilen kapı, her iki taraftan uzanan surlarla antik kentin ana girişi olmuş. 12 metre yüksekliğindeki bu yapı, zenginler, politikacılar ve yurt dışından gelen elçiler için onursal giriş olarak kullanılmış.
Altın Kapı, 1240’daki Moğol saldırılarında ciddi hasar görmesine rağmen, 18. yüzyıla kadar yine de kullanılmaya devam etmiş. Güneş üzerinden doğduğu için yerel halkın “Gökyüzü Kapısı” ismini verdiği bu yapının neredeyse büyük kısmı yıkıldığı için 1982’de Sovyet yetkililerce aslına yakın şekilde tekrar yapılmış. Asıl kapı parçaları iç kısımda korunmuş olmasına rağmen bugün gördüğünüz kapı büyük ölçüde bu tarihte yapılmıştır.
Büyük Prens Cesur Sviatoslav’nin 10. yüzyıldan kalma orijinal mührü gibi birkaç eski eser de burada sergilenmektedir. 29 metre yüksekliğindeki pavilyonun tepesine de tırmanılabiliyor. 40A, Vladimirskaya str. adresindeki Müze, Mayıs-Ekim aylarında 10:00–18:00 arası açık olup Zoloti Vorota metro istasyonunda inebilirsiniz. Bilet fiyatları yetişkin/öğrenci 40/15 UAH.
Zoloti Vorota’nın yanındaki heykel ise, bilge Yaroslav’a aitmiş, ancak nedendir bilmiyorum ama insanlar buna “Kiev pastası anıtı” diyorlarmış.
Ulusal Opera
Ulusal Opera (National Opera of Ukraine) 1867 yılında açılmış. Barok tarzı binasının görkemli mimarisi, ses akustiği, tiyatro ve operanın hem klasik hem de modern danslarıyla ziyaretçilerini büyüleyen opera evinde Ukrayna-Rus balesi ağırlıklı olmak üzere yıl içerisinde pek çok performans sergileniyormuş. Volodymyrska 50 adresindeki Opera Evinde bir gösteri izleyemeseniz bile, sadece mimarisi için binayı görmeye değer. Tüm bunların dışında bina içerisinde bulunan Güzel Sanatlar Müzesini gezerek çok değerli resim ve ikon koleksiyonlarına göz atabilirsiniz.
Saint Sophia’s Cathedral – Aziz Sofya Katedrali
İstanbul’daki büyük Ayasofya Kilisesi’nden sonra böyle adlandırılan Aziz Sofya Katedrali (Saint Sophia’s Cathedral) Ukrayna ve Avrupa’nın sanat ve mimari şaheseri olarak Kiev’in en eski ayakta kalan kilisesidir. Prens Yaroslav’ın Kiev’i Peçeneklere karşı korumadaki zaferini kutlamak ve Hristiyanlığı yüceltmek için 1017–1031 yıllarında yapılmış. İlk başta Bizans tarzında inşa edilmiş ama sonraki yıllarda barok tarzına dönüştürülmüş. Kiev Rus döneminde ilk okulu ve kütüphaneyi barındıran bir kültür merkezi olmuş. Kraliyet Sarayı’nın bitişiğinde olduğundan aynı zamanda taç giyme törenlerinin ve diğer kraliyet törenlerinin düzenlendiği, antlaşmaların imzalandığı ve yabancı saygın kişilerin kabul edildiği bir yer olmuş.
Sovyetler döneminde tarihsel açıdan değersiz bulunarak 1936’da bir kısmı yıkılan kilise, 2000’de Ukrayna hükümetinin bağımsızlık sonrası projesi olarak aslına uygun şekilde restore edilmiş. Bu görkemli 13 kubbeli kutsal yapı, kentte Bizans mimarisinden izler taşıyan yapıların başında geliyor. 1000 yıllık geçmişinde Ortodoks ve Katolik topluluklar tarafından kullanılan kilise günümüzde müze olarak hizmet veriyor. UNESCO, Katedrali 1990’da Dünya Mirası Listesi’ne ekleyerek koruma altına almış.
Binanın altın kubbeleri ve 76 metre yüksekliğindeki düğün pastasına benzer çan kulesi 18. yüzyıl barok eklemelerdir. Kiev’in 360 derecelik manzarasını izlemek için Katedralin çan kulesine tırmanmaya değer.
İç kısımdaki mozaiklerin ve fresklerin çoğu orijinal. Her bir mozaiğin İngilizce açıklaması vardır. En etkileyici yer merkezi apsise hükmeden 6 metre yüksekliğindeki Virgin Orans, insanlığın kurtuluşu için yalvaran ve dünya kilisesinin bir sembolü olan Bakire’nin kendine özgü bir Ortodoks kavramıdır.
Diğer bir görmeye değer eser Yaroslav ve ailesinin orta nefin her iki tarafındaki grup portreleridir. Prens Yaroslav’ın kendisi buraya gömülmüş, ancak kemiklerinin II. Dünya Savaşı sırasında geri çekilen Alman ordusuyla birlikte Kiev’den ayrılan işbirlikçi bir rahip tarafından ABD’ye kaçırıldığına inanılıyor. Ukrayna hükümeti, geri getirilmesiyle ilgili müzakerelerde bulunuyormuş. Prensin boş mezarı giriş katında, ana girişin en sol köşesinde bulunmaktadır.
Katedralin diğer önemli özellikleri arasında, 18. yüzyıldan kalma dökme demir karo zeminler; Kiev Rus zamanında Kiev’i betimleyen muhteşem bir model; Sovyetler tarafından 1937’de yıkılmadan önce yakındaki St Michael Altın Kubbeli Manastırı’ndan kurtarılmış antik ikonlar ve orijinal fresk parçalarını içeren üst kattaki sanat galerileri vardır. Katedralle ilgili dini eserler18. yüzyılda yemekhane olarak hizmet veren ve şimdi müzeye dönüştürülen kısmında yer alıyor.
Zoloti Vorota metro durağında inip bu Kiliseye kolaylıkla ulaşabilirsiniz. Katedral ve Müzeler 10:00-18:00, kompleks ve çan kulesi 09:00-19:00 arasında hizmet vermektedir. Fiyatı Kompleks/Katedral/Çan Kulesi için 20/80/40 UAH olarak uygulanmaktadır. Kombine bilet alırsanız hepsini 100 UAH ödeyerek görebilirsiniz.
Sofiyska Meydanı
Kilisenin hemen önündeki, birçok etkinliğinde düzenlendiği yer Sofiyska Meydanıdır.
Bohdan Khmelnytsky Monument
Sofiyska Meydanı üzerinde Kazak kahramanı Bohdan Khmelnytsky’nin bir heykeli bulunmaktadır. 1888 yılında inşa edilen anıt, Sophia Katedrali’nin hem çan kulelerini hem de St.Michael Manastırı’nı birleştiren eksende neredeyse Sophia Meydanı’nın tam ortasında yer almaktadır. Şehrin en meşhur anıtı ve simgesi bir anıttır.
Holodomor Kurbanları Anıtı
Ayasofya’dan Aziz Michael Kilisesi’ne yürürken göreceğimiz anıt. Kilisenin girişinin hemen sağ tarafında Stalin’in insanlık dışı politikalarının aykırı bir hatırlatması bulunmaktadır. Buna, Holodomor Kurbanları Anıtı adı verilmiştir. 1932-33 yıllarında 10 milyon Ukraynalı bu politikaların sonucu olarak açlıktan ölmüş.
Meydanda ayrıca Prenses Olga, Havari Andrew, Aziz Cyrill ve Aziz Mephodius’un heykelleri bulunmaktadır.
St. Michael’s Golden-Domed Monastery (Aziz Michael’ın Altın Kubbeli Manastırı)
Kiev gezisinde mutlaka görülmesi gereken bir yer. Dinyeper Nehri’nin kıyısında yer alan tarihi manastırda büyük bir Katedral, yemekhane ve çan kulesi vardır. Görkemli bir mimari tarza sahip olan kompleksin katedrali ve yemekhanesi hem Bizans hem de barok etkilerini sergiliyor.
Aziz Sofya Kilisesi’ne göre kuzeydoğuda kalan bir uçurumun kenarında yer alan St. Michael Altın Kubbeli Katedral ilk olarak 1108-1113 yılları arasında inşa edilmiş. Zaman içerisinde çevresine barok stilde binaların inşa edildiği katedralin manastır olarak kullanılan binası belirli aralıklarla yıkım ve yeniden inşa süreçleri geçirmiş. Katedral 1935 yılında SSCB zamanında yıkılmış ve Ukrayna’nın bağımsızlığını kazanmasının ardından 2001 yılında yeniden inşa edilmiş.
Katedralin içinde, yıkılmasından önce korumaya alınarak Moskova ve St. Petersburg müzelerine götürülen benzersiz mozaikler ve duvar resimleri var. Altın kubbelerinin arasında Baş melek Mikail’e adanmış bir anıtın da bulunduğu yapı mozaikleri ve freskleri ile özel bir yer.
Bizi bu Kilise kadar komplekste bulunan tuvaleti de şaşkına çevirdi! Hayatımda hiç böylesini görmedim.
St Michael’s Monastery Museum
Aziz Michael Altın Kubbeli Manastırı’nın büyüleyici tarihi, manastırın çan kulesinde bulunan müzede Ukraynaca ve İngilizce olarak ayrıntılı şekilde açıklanmaktadır. Müze ayrıca, 1934’te Sovyetler tarafından yıkılan komşu Tryokhsvyatytelska Kilisesi’nin tarihini de açıklamaktadır. Müze, Salı-Pazar günleri 10:00-19:00 saatleri arası açıktır. Bilet ücreti 14 UAH’dır.
Ministry of Foreign Affairs – Dışişleri Bakanlığı
Pl Mykhaylivska 1 adresindeki Dışişleri Bakanlığı, Sovyetler tarafından 1934’te Stalin’in yıktığı, Kiev’in en kutsal yapılarından biri olan Tryokhsvyatytelska Kilisesi’nin yerine inşa edilmiş.
St. Michael Altın Kubbeli Katedralin solundan başlayarak arkaya doğru, Podil’in ticari bölgesinde, nehir kenarına dik bir yamaçtan geçen şirin bir füniküler bulacaksınız. Bu ulaşım şehirdeki en eğlenceli toplu taşıma yolculuğudur. Fünikülerle ilgili detaylı bilgiyi ulaşım bölümünde bulabilirsiniz.
Andriyivsky Uzviz (Andriyivski Yokuşu)
Tarihi dokusu, Dinyeper Nehri manzaralı kafeleriyle Andriyivski Uzviz, Kiev’deki en eski ve en güzel sokaklardan biridir. Efsaneye göre, buradaki tepeye bir aziz gelmiş ve bir haç dikerek “Bu noktada büyük bir şehir kurulacak” kehanetinde bulunmuş. Bu aziz Havari Andrew’muş ve böylece Kiev’in en ilginç adlı caddesi oluşmuş.
Andriyivski Uzviz, Kiev’in ana mahalleleri ve geçmişte şehrin yönetildiği aristokrat Yukarı Şehirle halkın yaşadığı ticari alt bölge olan Podil’i birbirine bağlayan önemli bir geçitmiş. 19. yüzyılın sonlarında cadde bugünkü görünümünü kazanmış ve o zamandan beri değişmeyen, iki ve üç katlı taş binalardan oluşmaktadır.
Paris Montmarte hissi veren ve Kontraktova Meydanı’ndan vul Volodymyrska’ya kadar çıkan dik Arnavut kaldırımlı bir caddedir. Yol boyunca kafeleri, restoranları, sanat galerilerini, Ortodoks ve Ukrayna temalı her türlü hediyelik eşya tezgahlarını görebilirsiniz. Günümüzde bu dik ve kıvrımlı cadde, konserlerin, sanat festivallerinin ve sergilerin düzenlendiği geleneksel bir yer olmuş. Andriyivski Uzviz, aynı zamanda Kiev’deki bohem hayatın görüleceği sanatçıların buluşma yerlerinden biridir. Burada sanatçıları görebilir ve şarkıcıların ve aktörlerin performanslarını izleyebilirsiniz.
Caddenin zirveye yakın noktasında, havari efsanesini kutlayan beş kubbeli, haç şekilli barok bir şaheser olan çarpıcı altın ve mavi renkleriyle St Andrew’s Kilisesinin sizi karşılıyor olmasıdır.
Kilisenin yanından uzanan bir sokakta ressamların eserlerini sergilemeleri için standlar yapılmış. Biraz ilerisinde de şehri kuş bakışı seyredebileceğiniz bir seyir platformu bulunmaktadır.
St Andrew’s Church – Aziz Andrew Kilisesi
Andriyivsky Uzviz’de yürürken tepede bulunan altın ve mavi renkli barok şaheseri görmemek mümkün değildir. Şehrin en eski bölgesi olan Podol semtinde bulunan Kilise, St Petersburg’daki Kış Sarayını da tasarlayan İtalyan mimar Bartolomeo Rastrelli tarafından Rus İmparatoriçesi Elizabeth’in isteği üzerine 1754 yılında inşa edilmiş. Beş kubbeli, haç şeklindeki kilise geleneksel Ukrayna tarzının muhteşem bir yorumunu yapıyormuş.
Maalesef son yıllarda kilisenin temeli kaymaya başlamış ve kilise ziyarete kapatılmış. 2018 sonbaharında bu kiliseyi İstanbul Patrikhanesi’ne devretme kararı alınmış ve bu durumun da kilisenin restorasyonunu hızlandırabileceği belirtiliyor. İçine giremeseniz de şehir ve Dinyeper Nehri’nin muhteşem manzarası için platformun üstündeki basamaklara tırmanabilirsiniz.
National Museum of Ukrainian History
Buradan uzaklaşmadan bu ünlü caddenin bittiği tepede Ulusal Tarih Müzesini de gezelim.
Ukrayna tarihini ele alan bu büyük müze, ziyaretçilerine Taş Devrinden doğuda Rusya ile devam eden savaşa kadar Ukrayna’nın geçmişinin tüm aşamalarında fantastik bir gezinti sunuyormuş. En ilginç sergi ise modern devrimlerle doğuda Rusya ile yapılan savaşa dair fotoğrafların ve basın açıklamalarının bulunduğu en üst kattaymış. Pazartesi-Cuma 10:00-18:00, Cumartesi-Pazar 11:00-19:30 arası açık olup ücreti yetişkin/öğrenci 50/30 UAH ve tur ücreti de 240 UAH’dır.
Church of Tithes
Kiev’in panoramik manzarasını da görebileceğiniz bu geniş alanda eskiden Church of Tithes yani Church of Our Lady kilisesi varmış ama bugün sadece bu kilisenin kalıntıları görülebiliyor. Ayrıca girişte Ridzvo Manastırı bulunmaktadır.
Bahçede bir de kayalara kazılmış eski bir yazıt bulunmaktadır.
Podil (Podol) Bölgesi
Podol, zanaatkarların ve balıkçıların yaşadığı eski bir Kiev semtidir. Bu bölgede şehrin tarihinde önem taşıyan birçok cazibe noktası bulunmaktadır. Kontraktova Meydanı’yla başlayan bu uzun liste Meydandaki Samson Çeşmesi, Florovsky Manastırı, Aziz Andrew Kilisesi, Ulusal Çernobil Müzesi, I. Peter’in Evi, Tüccarlar Meydanı ve Kiev Belediyesi Akademik Opera ve Balesi Çocuk ve Gençlik Tiyatrosu ile devam eder.
Kontraktova Meydanı
Meydanın muhteşem bir manzarası vardır. Kiev’deki en eski meydan olan bu alanın tarihi 1798 yılına kadar uzanıyormuş. Rus fuarlarına ev sahipliği yapan, tüccarlara ve müşterilere hizmet veren bir yer olmuş. Tatar-Moğol istilasının ardından Yukarı Şehir yıkıldığı için bu meydan bir süre şehir merkezi olarak da hizmet etmiş. Geniş ve güzel Kontraktova Meydanı, her biri farklı bir hikayesi olan harika binalarla çevrilidir.
Samson Çeşmesi
Kontraktova Meydanı 1749’da yapılmış Samson Çeşmesi’ne de ev sahipliği yapmaktadır. Bolşevik döneminde, bu çeşme yıkılmış ve 1981’de yeniden inşa edilmiş. Bugün çeşme, dört ayak üzerine oturan, kubbeli, köşk benzeri dairesel bir görüntüye sahiptir. Kubbenin tepesinde, orijinal St. Andrew heykelinin bir kopyası var. Çeşme içinde, İbranice İncil’de adı geçen eski İsraillilerin son hakimlerinden biri olan Samson’un neredeyse gerçek boyutta ahşap bir heykeli su akıtmaya devam ediyormuş. Çeşme sayısız efsaneye konu olmuş. Bu efsanelerden biri “Samson suyu”nu içenlerin sonsuza dek Kiev’de kalacağını söylüyormuş!
Foto:Trip.com
Chornobyl Museum
Küçük ve mütevazı bir müze ama Kiev’de olduğunuzu anlamak için kesinlikle gidilmesi gereken bir yerdir.
26 Nisan 1986’da Chernobyl Nükleer Enerji Santralinde bir reaktörün patlamasının ardından itfaiyeciler, askerler, mühendisler, çalışanlar ve köylüler olmak üzere yarım milyondan fazla kişi etkilenmiş ve bunun sonuçları günümüzde de halen hissedilmektedir.
Müze, bu nükleer felaketle ilgili bilimsel, sosyal ve eğitsel bir bakış açısı sergilemektedir. Toplam 1,100 metrekarelik üç salona yayılmış olan bu Müzede belgeler, enstalasyonlar ve görsel medya da dahil olmak üzere 7.000 sergi malzemesi bulunmaktadır.
Prov Khoryva 1 adresindeki Müze Pazartesi-Cumartesi 10:00-18:00 arası açıktır ve bilet ücreti 10 UAH.
Tüm bu yürüyüşlerden artık yorulduysanız, bir metro bileti alın ve sizi artık bir yeraltı metro turuna götüreyim.
Kiev Metrosu
1960 yılında inşa edilen Kiev Metrosu SSCB’de yapılan Moskova ve St Petersburg metrolarının ardından üçüncü metrodur. 50 istasyon ve 3 ana hattan oluşan Kiev metrosu önemli bir özelliğe sahiptir. Kiev’in coğrafyası nedeniyle metro inşaatında toprak seviyesine kadar inilmesi gerekmiş ve böylece Arsenalna metro durağı dünyanın en derin metro istasyonu olmuş. Şehrin Sviatoshynsko-Brovarska hattındaki Arsenalna İstasyonu 105,5 metre kadar derine iniyor ve yolcuların platforma ulaşmak için iki yürüyen merdiven kullanması gerekiyor. Yürüyen merdivenlerle yolculuk yaklaşık beş dakika sürüyor.
Görülmesi gereken diğer metro istasyonları ise, Zoloti Vorota, Vokzalna ve Universytet gibi çok sayıda altın rengi ve mermer kullanılan, adeta müze ve saray içlerine benzeyen daha eski istasyonlardır.
Ebedi Zafer Parkı
Metroyla geziniz bittiğinde, Hotel Salute’nin hemen yanında bulunan Ebedi Zafer Parkı’na gidin. Burada Kiev’in sembollerinden biri olan görkemli 102 metrelik “Anavatan” (Rodina-Mat) heykelini göreceksiniz.
Rodina Mat (Motherland)
“Rodina Mat” aslında kelimenin tam anlamıyla ‘Ulusun Anası’ anlamına geliyormuş. Rodina Mat, II. Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanya’sının istilasına karşı Sovyetler Birliği’nin vatan savunmasını ve galibiyetini anmak için inşa edilmiş. 1981’de Sovyet lideri Leonid Brejnev açılışını yapmış, SSCB’de inşa edilen ikinci ve en son Ulusun Anası Anıtı olmuş.
Rodina Mat, ayakta duran, sol elinde bir kalkan ve sağ elinde bir kılıç taşıyan bir kadının titanyum heykelidir. Elindeki 16 metrelik kılıç ile birlikte toplam yüksekliği 102 metre, ağırlığı 560 tondur. Anıtın kalkanında çekiç ve orakla süslenmiş Sovyetler Birliği’nin amblemi bulunuyor. Bu kalkan, 2015 yılında yürürlüğe giren antikomünist yasaları nedeniyle son yıllarda tartışmalara yol açmış.
Heykel bir çift manzara platformuna sahiptir. Kalkanının tepesinde olan üst platform 91 metre yükseklikte ve asansör bir seferde sadece iki ziyaretçiyi götürebilmektedir. Bu nedenle uzun kuyruklar oluşmaktadır. Daha büyük bir asansör tarafından çıkarılan ve 36.6 metrede bulunan daha alçakta başka bir platform daha bulunmaktadır. Heykelin platformlarına 10:00-16:00 arası çıkabilirsiniz. Asansör alçak platform için 50 UAH, yüksek platform için 200 UAH’tır.
Ukrayna Tarihi Müzesi
Heykelin yakınında II. Dünya Savaşı’nda Ukrayna Tarihi Müzesi bulunuyor. Rodina Mat’ın etrafındaki bölge oldukça popülerdir ve II. Dünya Savaşı kurbanlarının anısına yakılan sonsuz ateş de dahil olmak üzere, komünist döneme ilişkin ilgi çekici kalıntılar bulunmaktadır.
Burası çeşitli eski tanklar, helikopterler ve uçaksavar silahlarının bulunduğu, Lavra’ya giden alt geçidin içinde ve çevresinde Sovyet realist heykellerinin sıralandığı güzel bir bahçedir.
Rodina Mat, Dinyeper Nehrinin batı kıyılarının tepesinde bulunmaktadır. Savaş ve Sovyet tarihine olan ilginiz ne olursa olsun, buradan Nehir manzarası muhteşemdir ve sadece bunun için bile buraya gelmelisiniz.
Bu bölge Lavra’ya oldukça yakın bir mesafededir. Vul Lavrska 24 adresindeki “Anavatan” (Rodina-Mat) alanına gelmek için Kiev şehir merkezinden Maidan’ın güney doğusuna doğru 4 km yürümelisiniz. Ancak yürümek istemiyorsanız Arsenalna metrosunun karşısındaki duraktan 24 numaralı otobüse veya 38 numaralı troleybüse binerek buraya gelebilirsiniz.
Great Patriotic War Museum
Anavatan Heykeli’nin bulunduğu alan aynı zamanda Büyük Vatanseverlik Savaşı Müzesi’ne de ev sahipliği yapıyor. Rodina Mat’ın hemen yanında yükselen Müze, 1974 yılında II. Dünya Savaşı sırasında yürütülen Büyük Vatanseverlik Savaşı sırasında Kiev’i savunanları ve ölenleri onurlandırmak için inşa edilmiş.
Açık ve kapalı iki alandan oluşan Müzede Dünya Savaşında kullanılan silah envanteri başta olmak üzere belgelerden, fotoğraflardan, kişisel eşyalardan ve Naziler tarafından katliamlarda kullanılan araçlardan oluşan 300.000 parçalık bir koleksiyon sergileniyor.
Müze, Pazartesi-Cuma 10:00-18:00, Cumartesi-Pazar 11:00-19:00 arası açıktır. Ücreti yetişkin/öğrenci 20/5 UAH ve audioguide/İngilizce rehberlik 50/100 UAH’dır.
Pechersk Lavra – Caves Monastery
Buradan isterseniz Kiev’in bir diğer UNESCO mirası olan Pechersk Lavra’ya gidelim. Lavrska St, 15 adresindeki Manastır, Arsenalna metro istasyonundan bir kaç durak ötede bulunmaktadır. 15 dakikalık yürüyüşle ya da metrodan sonra tramvaya binip 2 durak sonra inerek gidebilirsiniz.
Bulunduğu bölgeye adını veren Pechersk Lavra kurulduğu dönemde Doğu Avrupa’daki Ortodokslar için önemli bir dini merkez konumundaymış. Turistler ve Ortodoks hacılar, Dinyeper Nehrinin üstündeki 28 hektarlık çimenlik tepelerin üzerinde bulunan Pechersk Lavra’ya akın ediyorlar.
“Lavra”, manastır anlamına gelirken, pecherska “mağaralar” anlamına geliyormuş. Yunanlı Aziz Antonius, bu Lavrayı, Ortodoksluğun Kiev Rus’unun resmi dini olarak kabul edilmesinden sonra 1051 yılında kurulan kapsamlı bir dini kompleks olmuş.
Mağara sistemi içerisinde koridorları, kalıntıları, şapelleri ve evleri içermektedir. Bunların yanı sıra bir dizi katakomb kazılmış. Rahipler öldüklerinde vücutları mumyalanmadan, mağaraların serin ve kuru atmosferi ile doğal olarak korunuyormuş.
Bu arada yer üstündeki Manastır da giderek zenginleşmiş. Dormition Katedrali, 1073 – 1089 yılları arasında Kiev’in ikinci büyük Bizans esintili kilisesi olarak inşa edilmiş ve manastır, Kiev Rus’unun entellektüel merkezi olmuş. Burada din kitapları ve ikonlar üretilmiş, inşaatçılar ve sanatçılar yetiştirilmiş. Tatarlar tarafından 1240 yılında yıkılan Lavra, 18. yüzyılda baskın olan barok etkisiyle yeniden inşa edilmeden önce bir dizi yangınlar yaşamış. 1926’da müze haline getirilmiş, ancak 1988’de kısmen Ukrayna Ortodoks Kilisesi’ne (Moskova Patrikhanesi) iade edilmiş.
Üst lavra olarak bilinen kompleksin bir bölümü devlet tarafından bir müze olarak yönetilmektedir. Mağara kompleksini içeren alt lavra, Moskova Patrikhanesi tarafından idare edilmektedir. Lavra Nisan-Eylül aylarında 09:00-19:00, Ekim-Mart aylarında 09:00-18:00, Mağaralar 08:30-16:30 arası açık olup giriş ücreti Üst Lavra için 25 UAH’dır, Alt Lavra ise ücretsizdir.
Kompleksin bahçesinde bir de dev bir yumurta vardı.
Katakombları görmek için mağaralara da girdik, ancak kadınlar başı ve tüm vücudu kapatan çarşaf gibi bir örtüyü kullanmak zorundalar ve fotoğraf çekemiyorsunuz. Burayı gezmeyi tamamladıktan sonra bu bölgede bulunan Mikrominyatür Müzesini de gezebiliriz.
Mykola Syadristy Microminiatures Museum
Mykola Syadristy Microminiatures Müzesi’nde küçük bir sanat dünyasını mikroskopla izleyebilirsiniz. Yukarı Lavra’nın güneyindeki Büyük Çan Kulesi’nin altında bulunan, Mikro Minyatür Müzesi’nde Rus ressam Nikolai Siadristy’nin küçük kreasyonlarından bazıları, dünyanın en küçük kitabı, insan saçının kırkta biri genişliğinde telleri olan bir balalayka, bir haşhaş tohumundan 20 kat daha küçük çalışan bir elektrik motoru, bir iğnenin gözüne altından yapılmış bir deve kervanı ve altın at nalı ile donatılmış bir pire burada görülecekler arasındadır. Her biri o kadar küçüktür ki, onları görmek için mikroskop gerekir. Müze, Çarşamba-Pazartesi günleri 09:00-13:00 ve 14:00-19:00 saatleri arasında açık olup ücreti yetişkin/öğrenci için 50/ 25 UAH’dır. İçeride fotoğraf çekmek yasaktı ama Müzenin görevlisi bizim Türk olduğumuzu öğrenince coşkuyla bize bir Atatürk heykeli gösterdi.
Ebedi Zafer Parkı
Lavrska Caddesi ile Dinyeper Yokuşu arasında yer alan Park, Eski Kiev-Pecherska kalesi ve Zafer Meydanı ile çevrilidir.1957 yılında Parkın içinde 27 metrelik granit bir dikilitaş olan Ebedi Zafer Anıtı açılmış.
1945’te Nazi Almanyasına karşı kazanılan Zafer’in 30. yıldönümü onuruna Lavra sokağından Meçhul Asker Mezarı’na kadar giden kahraman şehitler sokağı oluşturulmuş. 1984 yılında, Ukrayna’nın Nazi işgalcilerinden kurtarılmasının 40. yıldönümü vesilesiyle park yeniden inşa edilmiş. II. Dünya Savaşında ölenler için yapılan Meçhul Asker Mezarındaki Ebedi Ateş, Kiev’in en tanınmış yerlerinden biridir.
Buradan Kiev’in en önemli olmasa da en güzel katedrallerinden biri olan Aziz Vladimirskaya Katedraline gidelim.
Mariyinsky Sarayı
Dinyeper Nehri kıyısındaki bir tepede bulunan Mariyinsky Sarayı, Rus İmparatoriçesi Elizaveta Petrovna’nın isteğiyle 1744-1752 yılları arasında inşa edilmiş. İmparatoriçe şehri o kadar çok sevmiş ki imparatorun ikametgahı için bir saray inşa edilmesini istemiş.
Ne yazık ki, Elizaveta bu sarayda hiç yaşayamamış ve Sarayın ilk sakini II. Catherine olmuş. Saray, kraliyet ailesinin ve soyluların temsilcileri için bir ikametgah görevi görmüş ve buraya önemli ziyaretler yapılmış. Savaş döneminde Kiev Bağımsızlık Komitesi’nin Karargâhı olarak kullanılan yapı günümüzde Ukrayna Cumhurbaşkanı’nın resmi tören binası olmuş.
Mariyinsky Park
Kiev parklarla dolu bir şehir ve Mariyinsky Park kesinlikle en iyilerinden biri. 1874 yılında kurulmasının ardından ismi uzun süre “Tsarsky” olarak anılan Mariyinsky Park’a devrimin ardından yakınındaki saraydan da esinlenilerek şu anki adı verilmiş. Etrafında çok sayıda resmi binanın bulunduğu park, sakin atmosferiyle yürüyüş yapmak ve fotoğraf çekmek için ideal.
Parkta, Ekim Devrimi’nin Kahramanları ve Ocak İsyanı’na katılanların anıtlarıyla askeri mücadelelerde yer alan çeşitli Ukraynalıların mezarlarını içeren sayısız anıt ve çeşme bulunmaktadır.
Peyzazhna Aleya
Son yıllarda Kiev, Doğu Avrupa’da sokak sanatının başkenti haline gelmiş. Peyzaj Geçidi de Kiev’de ziyaret edebileceğiniz modern heykeller, duvar resimleri ve yaratıcı mozaik oyun alanları ile dolu sokak sanatının sergilendiği bir alan. Alice Harikalar Diyarı esintileri de dahil olmak üzere her türlü ilginç heykelle dolu olan vadide, mozaik fayanslarla kaplı tavşan, kurbağa ve kedi gibi hayvan formunda bir sürü ilginç banklar, bir fil çeşmesi ve bir zebra heykeli vardır.
Günümüzde Kiev’in sokak sanatına yakın zamanda yaşanan siyasi olaylar ve Ukrayna kimliği damgayı vurmuş. Kiev’in duvarlarında dünyaca ünlü sanatçıların eserlerini görebilirsiniz.
Baby Yar
Babi Yar, Alman işgali sırasında 29 Eylül 1941’de Nazi birliklerinin 34.000 Yahudiyi öldürdükleri bir vadidir. Bu toplu katliamın, Holokost sırasında yaşanan katliamların en büyüğü olduğu söyleniyor. Naziler sonrasında da bu bölgeyi Syrets toplama kampına dönüştürmüş ve etnik, dini ve politik kökenli binlerce kişiyi öldürmüş. Buraya gömülü toplam insan sayısının 100.000 civarında olduğu tahmin ediliyor. Hikayenin tamamını, Oleny Telihy Caddesindeki kuzeydoğu park girişinin yakınındaki açık alanda, hem Ukraynaca hem de İngilizce afişlerde görebilirsiniz. Bu vadide Sovyet işgali sırasında başka katliamlar da yapılmış.
Bu Site yıllar içinde çok tartışmalara yol açmış ve Sovyetlerin Babyn Yar trajedisini en nihayet kabul edip 1976’da bir anıt yapmalarına kadar aradan onlarca yıl geçmiş. Ancak karmaşık figürlerden oluşan ve kendileri dışında hazırlanan bu anıt Yahudi cemaatini kızdırmış. Anıtta Yahudilerden bahsedilmeyerek, yalnızca ‘faşizmin Sovyet kurbanlarından’ bahsedilmiş.. Tartışmalı Sovyet Anıtı ve Baby Yar, Dorohozhychi metro durağında inerek ve vul Melnykova’nın güneyine bitişik parkta görülebilir.
Çok büyük bir alan anıtlarla dizayn edilmiş.
İsterseniz Nehir kıyısına gidelim ve birkaç yer görelim.
St. Nicholas Naberezhny
Denizcilere ve iş için nehirde seyahat eden insanlara adanmış Nehir kenarındaki Kilise 1863 yılında inşa edilmiş. Kilise, vul Grygoria Skovorody 12 adresindedir. Gittiğimde içeride bir evlilik merasimi vardı ve bu yüzden içini göremedim.
Biraz ileride yolcu gemilerinin ve feribotların yanaştığı Kiev Vokzalı görüyoruz. Bu Meydan Kiev’in ilk postanesinin olduğu yer olduğundan Poshtova yani Posta Meydanı olarak adlandırılmış.
Balık tutanları ve nehri seyrederek Dnipro İstasyonu’na kadar yürümeye devam ediyoruz. Ancak biraz uzun süreceğinden dilerseniz metroyla bu mesafeyi aşabilirsiniz.
Dnipro Metro İstasyonu
Dnipro Kiev Metrosu’nun Sviatoshynsko-Brovarska Hattı üzerindeki bir istasyondur. İstasyonun kendisi muhtemelen sadece Kiev’de değil, eski SSCB’nin tümünde de en belirgin tasarımlardan biri olmuş.
Benim ilgimi çeken köprünün üzerinde her iki tarafta bulunan ve 1965 yılında yapılmış olan heykellerdi. Kuzeydeki kız heykeli elindeki güvercinleri serbest bırakırken güneydeki erkek heykeli elindeki Sputnik uydusunu uçuruyor. Bu heykeller, yapılan bu istasyonu Sovyetler Birliği’nin geleceğine açılan bir kapı olarak barış ve teknolojik başarının sembolü olarak göstermişler.
Nehir kıyısından yürümeye devam ediyoruz ve Kiev’in sembolleri arasında gösterilen bir anıta ulaşıyoruz.
The Monument to the Founders of Kyiv
Efsaneye göre Kiev, kardeşler Kyi, Schek, Horyv ve kız kardeşleri Lybid tarafından kurulmuş. Rus arşivlerine göre, Dnipro Nehri’nin kıyılarına gelen kardeşler doğadan büyülenmişler ve bölgeye yerleşmeye karar vermişler. Kyi Borychiv Tepesi’ne yerleşmiş, kardeşi Schek, Schekovytsia Tepesi’ni seçmiş ve Horyv ise köyünü Khoryvytsia Tepesi’ne kurmuş. Kiev’liler daha sonra Lybid’i onurlandırmak için şehrin içinden akan küçük bir nehre onun adını vermişler. Böylece 3 Kardeş tarafından bu üç tepede Kiev şehri kurulmuş. Bu gördüğümüz anıt ta şehrin kuruluşunun 1500. yılı anısına 1982 yılında yapılmış.
Daha önce gittiğimde etrafındaki havuz suyla doluydu ve daha güzel gözüküyordu. Son gidişimde havuzu boş ve bakımsız gördüm.
İlk kez gittiğimde benim de şahit olduğum bu anıtla ilgili güzel bir gelenek de varmış. Düğün günü yeni evliler buraya gelir, uzun ve mutlu bir evlilik hayatı için anıta çiçek bırakırmış. Evli bir çiftler ise tekneden nehre bir buket çiçek atabildiği takdirde evliliklerinin mutlu olacağına inanılıyormuş.
Bu oldukça uzun yazıda iki kez gezdiğim Kiev’de gördüğüm önemli yerleri yazmaya çalıştım. Yazamadığım ve göremediğim yerler kaldı şüphesiz.
Kiev’de sayısız kilise ve katedral bulunmaktadır ve vaktiniz varsa diğer kiliseleri de gezebilirsiniz. Ben en önemlilerini gezebildim.
Kiev özellikle parkları ve yeşil alanlarıyla da ünlü bir başkent. Hayvanat bahçesi, Hyrdopark , botanik bahçesi ve diğer parklara zaman ayırabilirsiniz.
Ayrıca çok sayıda müze bulunmakta ilgi alanınıza göre seçebilirsiniz.
Ayrıca Kiev’e iki saatlik uzaklıkta Çernobil faciasının yaşadığı Pripyat şehrine bir tur alabilirsiniz.
Yeme İçme
Kiev’de yeme içme seçenekleri oldukça fazladır. Hem yerel mutfaktan hem de uluslararası mutfaklardan seçenekleriniz bulunmaktadır.
Eski Sovyet ülkelerinde meşhur olan borsch çorbası Ukrayna’da da oldukça yaygın tüketilmektedir. Birçok restoranda ana yemek öncesi borsch çorbası ikram ediliyor. İçinde lahana ve pancar bulunan ve tat olarak bizim damak tadımıza uygun olan borsch çorbası oldukça doyurucudur. Smetana (ekşi krema) ve yanında sarımsaklı ekmekle servis edilir ve Kiev’de mutlaka denenmesi gereken bir yemektir.
Vareniki Ukrayna’nın mantı yemeği, bizim mantılardan daha büyük olan hamurların içine patates, et gibi bizimkine benzer malzemeler koyulduğu gibi kiraz gibi tatlı bir malzemeyle de doldurulabiliyor. Özellikle bayramlarda ve özel günlerde sofranın baş aktörü olan Vareniki doyurucu ve Kiev’de denemeniz önerilir.
Kiev Tavuğu da halkın oldukça fazla tükettiği yemeklerin başında gelmektedir. Tavukgöğsü, galeta unu ve yumurtaya bulanarak kızartılıp sunulmaktadır. Bunu biz de yapıyoruz ama bu kadar lezzetli olmuyor. Muhtemelen organik malzemeler kullanıldığı için bu fark ortaya çıkıyor. Biz bu yemeği merkezde bulunan Chicken Kyiv isimli restoranda denedik ve çok memnun kaldık.
Golubtsy, pirinç ve etle doldurulmuş lahana yani bizim de bildiğimiz lahana sarması ünlü bir Ukrayna yemeğidir.
Chebureki yani çiğ börek aslında bir Tatar yemeğidir. Bizim de iç malzemesine göre çok sevdiğimiz çiğ böreği özellikle kahvaltılarda yemek için şehrin her noktasında bulabilirsiniz.
Gürcü yemeği olan ekşi krema ya da domates sosuyla servis edilen yumruk büyüklüğündeki Khinkali’yi denemeden dönmeyin.
Syrniki, ekşi krema, reçel, bal ya da elma sosuyla servis edilen kızarmış pankektir. Kahvaltıda ya da tatlı olarak tercih edilebilir, kesinlikle tatmaya değer. Konakladığım yerlerde kahvaltıda tatma imkanı buldum ve çok beğendim.
Perohy, Varenikiye benzer hamur topları üzerine vişne ve üzüm suyu konularak yapılan bir çeşit tatlıdır.
Zhale, meyve jöleleriyle servis edilen bir çeşit tatlıdır.
Kutia, bayramlarda ve özel günlerde haşhaş, fındık ve balla yapılan bir çeşit tatlıdır.
Kuru meyvelerden yapılan babka, sarmısaklı ve baharatlı pampuhski veya karabuğdaydan yapılan ekmek gibi çok çeşitli ekmekler denenebilir.
Baharat ve meyve karışımıyla yapılan Vodka olan Horilka veya Gorilka Ukrayna’ya özgüözel bir içecektir.
Slav ırkının çokça tükettiği Medovutka bal ve alkol kullanılan bir vodka türüdür.
Alkol tüketmem diyorsanız Ukrayna’nın geleneksel içeceklerinden olan kefir var.
Yerel mutfağın dışındaki seçenekler olarak; şehrin her yerinde dönerciler gibi Türk mutfağına dair yerleri bulmak mümkündür. Fast food arayanlar için Freshline ve McDonald’s gibi şehrin her yerinde bulunan fast food restoranları var.
Şimdi hem denediğim hem de denemediğim memnuniyeti yüksek birkaç restoran, kafe ve bar önerisinde bulunmak isterim.
Geleneksel Ukrayna “borsch” tadı istiyorsanız Pechersk bölgesinde Lipskaya Caddesi’nde bulunan pahalı ama oldukça ünlü bir restoran olan “Lipsky Osobnyak” tavsiye edilmektedir. Restoran ayrıca yemekleri 18-19. yüzyıl tariflerine göre pişirmesi ile de ünlüymüş.
Bekhterevskiy Provulok’ta konutlar arasında bir bahçede bulunan ve yaratıcı vejetaryen yemekler sunan Shankara isimli restoranın yemekleri muhteşemmiş. Hafta sonları, bazen yiyecekler hemen tükendiğinden oraya biraz erken gitmeye çalışın.
Altın Kapı’ya yakın Yaroslava isimli restoran Yaroslaviv Val’a birkaç dakika yürüme mesafesindedir. Ukrayna dekoruna sahip tarihi restoran, 60 yılı aşkın süredir lezzetli ev yapımı turtalar ve hamur işleri sunmaktadır. Balık turtalarını (rasstegai), lahanalı etli turtalarını ve vejeteryanlar için ıspanaklı turtalarını öneriliyor. Ancak tatlıları da unutmayın. Haşhaşlı turta, tarçınlı rulo ve turtaları, kiraz, erik ve yaban mersini gibi meyvelerle dolu turtaları ev yapımı kakao içerek deneyebilirsiniz.
Merkeze çok yakın olan Very Well Cafe çok memnun kaldığımız bir yer oldu. Ancak her zaman dolu olan tesis için önceden rezervasyon yapmayı ihmal etmeyin.
Shevchenko bölgesi, Vladimirskaya Caddesi, 11 adresindeki bir Gürcü Restoran olan Chachabar restoranı gerçekten çok memnun kaldığımız bir yer oldu ve Kiev’e tekrar gittiğimde burayı bularak bir daha yemeklerini deneme fırsatı buldum.
Globus Yeraltı Çarşısı’nda bulunan bir restoranı şiddetle önermek istiyorum. Kısa adı “OB” olan “Ostannya Barykada” restoranın ambiansı hem de yemekleri müthiş.
Akşamları içki ve yemek için, Kiev’in yeni ama çılgınca popüler olan “bir euro bar” ı Biliy Naliv’e göz atın. Elma şarabından istiridyeye kadar her şeyi yaklaşık 1 euroya alabiliyorsunuz. Elma şarabı, ılık elma tarçınlı punch gibi içeceklerin yanında sosisli sandviç, eritilmiş raclette peyniri, limon sıkılmış istiridye ile tavuklu ve elmalı böreklerini deneyebilirsiniz.
Yerel Ukrayna mutfağı sunan Kostol’na Caddesi’ndeki şık restoran Pache’yi ziyaret edebilirsiniz. Vanilyalı Napolyon pastasını ahududu sosu ile deneyin.
Drunk Cherry (Pyanaya Vishnya) aslında Lviv menşeli bir işletme, Kiev’de üç bölgede ev yapımı vişneli içecekler sunuyor. Vişne likörlerinin dışında alkollü vişneli çikolatalarını ve vişneli kekini deneyebilirsiniz.
Нrushevs’kogo, Mykhaila Hrushevskoho Caddesi, 1/2 adresindeki True Taste Coffee House’da kahve içip tatlı yedik ve oldukça memnun kaldık.
Alışveriş
Alışveriş yapmak, Kiev’e bir gezi planlarken aklınıza gelebilecek ilk şey olmayabilir. Yine de alışverişi programınıza alabilirsiniz. Birçok uluslararası markanın koleksiyonları şehirde neredeyse yarı fiyatına satılmaktadır. Ayrıca tasarım butiklerini de bulabilirsiniz. Alışveriş fırsatları sadece kıyafetler ile sınırlı değil, elektronik ve kozmetik ürünleri de daha uygun fiyatlı alınabilir.
Kiev’deki alışveriş merkezlerinde ilginç eklemeler görebilirsiniz. Mesela Ocean Plaza, 1000’den fazla deniz canlısını barındıran bölgedeki en büyük akvaryuma da ev sahipliği yapıyor.
Ülkeye özgü hatıra olarak geleneksel Ukrayna halk tasarımlarıyla süslenmiş bir Paskalya yumurtası olan bir pysanka alabilirsiniz.
Lviv Çikolatasını şehrin her yerinde bulabilirsiniz Lviv Handmade Chocalade Shop’da bir mola verip tadını çıkarın!
Cumartesi günleri Kiev’in ünlü bit pazarlarından birine gidebilirsiniz. Lisova metro istasyonunun yanındaki bit pazarı kıyafetler ve aksesuarlar için iyi bir tercih olabilir. Petrivka tren istasyonunun yanındaki pazar ise biblolar, Sovyet hatıraları, oyuncaklar, kitaplar ve hediyelik eşyalar için daha iyidir.
Kiev alışveriş mekanları açısından zengin. İsteyen AVM’lerdeki mağazalarda alışveriş yaparken, isteyen de ara sokaklardaki küçük dükkanları, pazarları ve açıkta kurulan tezgahları tercih edebilir. Özellikle Andriyivsky Yokuş’unda yerel sanatçıların tablolarını, ahşap oyma işlerini, bibloları, takıları, işlemeli kıyafetleri ve bilumum hediyelik eşyayı bulacağınız yol boyu tezgahlar kurulmaktadır.
Ukrayna’ya yaptığınız geziden benzersiz bir şey getirmek istiyorsanız, bir Vyshyvanka bulmanızı şiddetle tavsiye ederim. Geleneksel işlemeli Ukrayna giysileri çağdaş renkler ve tasarım öğeleriyle daha güzel hale getirilmiş.
Son Söz
Kiev, Dyneper Nehri’nin kıyısında yer alan büyülü ve muhteşem bir şehir. Sovyetler Birilği’nin dağılması sonrası bağımsızlığına kavuşan Ukrayna’nın başkenti Kiev amodern hayatı benimsemiş bir şehir ve ziyaretçilerine de sunacak çok şeyi var. Şehirdeki eklektik kültür ve sanatla tarihi ve turistik yerleri, çarpıcı asırlık kiliseleri, görkemli Sovyet binaları, muhteşem anıtları, harika sokak sanatları, uygun fiyatta ve çeşitteki alışveriş olanakları, canlı gece hayatı ile renkli bir şehir.
Bizim için ulaşımı kolay, sık uçak seferleri ile uygun fiyatlı uçak bileti alabileceğimiz, vize gerekmeyen sadece kimlikle bile giriş yapabileceğimiz bir ülke. Yurt dışına ilk kez çıkacaklar için önerebileceğimiz gibi, bir çok ülke gezmiş ancak bu kadar yakında ve çok yönlü şehri görmeyi ihmal etmiş gezginlere de hemen programlarına almalarını önerebileceğimiz bir şehir.
Kiev halkı misafirperver ve yardımsever. Ancak ingilizce konuşan sayısı sınırlı. Turizm potansiyeli her gün genişleyen şehirde Kril alfabesi yanında latin alfabesi ile yönlendirme tabelaları da yerleştirilmiş.
Kısaca Kiev ve Ukrayna tekrar tekrar gezilebilecek bir ülke…
‘Kiev Turları’nı Trip Advisor güvencesi ile aşağıdaki linkten alabilirsiniz.
Gülten İşçimen’in yazılarını http://gezininadresi.blogspot.com adresinden okuyabilirsiniz.
[…] Kiev Gezi Rehberi: Ukrayna’nın Renkli Başkenti […]