Kıyıkışlacık Köyü, İasos Antik Kenti bir arada, tarih, deniz, ve huzurlu yer arayanlara yeni bir adres, rehber olalım bu yazı ile. Türkiye’nin en popüler tatil şehirlerinden Muğla’nın az bilinen, sevimli balıkçı köyü bugünkü adı ile Kıyıkışlacık.
Yakın bölgede Bodrum, Didim, Akbük civarında geçirdiğiniz bir yaz tatilinde günübirlik bir kaçamak yapabilirsiniz, ya da Türkiye’nin en güzel manzaralı köyleri arasında sayılabilecek yerde birkaç gün deniz güneş tatili ile dinlenebilirsiniz. Öyle bir köy ki hem az bilinir diyoruz, hem de çoktan keşfedilmiş ve en güzel manzaralı yerlerine çok sayıda yazlık evler kondurulmuş. Uzun dönemde bu güzel toprakların Bodrum kadar kalabalıklaşmayıp, doğallığını koruyabilmesini umut ediyoruz.
Bu güzel köyün, hala çok fazla bilinilirliği olmamasının bir nedeni de köye ulaşmak için 20 km kadar dar bir orman yolunda ilerlenmesi. Bu yol iyi ki geniş ve çok şeritli değil diyor gönlüm, böylece köy biraz gözlerden uzak kalabiliyor.
Niçin Kıyıkışlacık
- Çok geniş bir sahil bandında gizli koylar ve farklı, göz alıcı deniz manzarası
- 3000 yıllık geçmişe sahip Antik İasos Kenti kalıntıları ile tarihe yolculuk.
- Balıkçı köyü, her zaman taze balık ve mavi yengeç bulabilirsiniz, hatta günlük teknelerle balık tutmaya da çıkabilirsiniz.
- Bir yanda kıyıya kadar uzanan zeytin ağaçları, diğer yanda masmavi deniz, yeşil ve mavi el ele vermiş.
- Yakın turistik yerler Bodrum, Didim, Akbük ile kıyaslandığında hala sessizlik, sakinlik, doğallık bulabileceğiniz topraklar.
- Konumu nedeniyle, güneşin ve ayın denizden hem doğuşunun hem batışının muhteşem görüntülerini izleyebilirsiniz.
Kıyıkışlacık benim de adını duymadığım, görülecek yerler listeme girmemiş idi; ta ki orada yazlık alıp yerleşen arkadaşım Ayşe’nin gezgin olarak mutlaka görmem gerektiğini belirterek, beni özel olarak davet etmesine kadar. Gezelim görelim diye çıktık yola ve gerçekten de özel bir köy olduğunu görmüş oldum.
Ulaşım
Kıyıkışlacık Güllük Körfezi’nde, Milas’a bağlı Güllük beldesinin tam karşısında yer almaktadır. Milas-Bodrum Havaalanı’na 26 km. Bodrum’a yaklaşık 80 km, Milas’a 26 km, Didim’e 47 km, Akbük’e 28 km uzaklıkta. Bodrum Milas arasındaki ana yoldan İasos tabelasından sonra 18 km ormanlık yolda biraz tırmanıyoruz. Yol çok geniş olmasa da ormanlık yol keyifli bir yolculuk sağlıyor. Toplu ulaşım aracı olarak Milas merkezden dolmuşlarla ulaşım mümkün. Günübirlik, sadece köy merkezinde denize girmeden sahilde oturup İasos’un tarihi kalıntılarının bir bölümünü gezmek isterseniz dolmuş ile gidip dönülebilir. Ancak bu kadar yol gitmişken güzel manzaralı sahil bandında dolaşıp, Zeytinlikuyu Plajı’nda da denize girmek isterseniz özel araba ile gitmenizi öneririm.
Gezelim Görelim
Tarihi Iasos kalıntılarından bir yalnız kule köye girmeden yol kenarında karşılıyor ziyaretçileri. Bu kule aslında Roma mezar anıtı, ancak saat kulesine benzediği için halk bu isimle adlandırmış.
Yola devam edip deniz kenarına ulaşınca köyün merkezine ulaşıyoruz. Köyün merkezi aslında küçük bir körfez, antik liman. Limanın ağzında Ortaçağ’dan kalma mendirek kule sular içinde görünüyor.
Yakın tarihte 19.yy’da asıl geçim kaynağı balıkçılık ve zeytincilik olan bir Rum köyü imiş Kıyıkışlacık.
Köy merkezine ulaşınca arabamızı park ediyoruz. Küçük koyda çok sayıda balıkçı tekneleri yer alıyor. Birkaç balık restoran, kıyıda kısa bir yürüyüş alanı ve birkaç kafe bulunuyor. Küçük bir balıkçı köyü havasını hissetmek için en güzel yer burası. Köye ulaşmanın keyfi ile önce bu kıyıda, çay, kahve molası ile geziye hazırlık yapabilirsiniz. Kıyıkışlacık bir köy ancak birden çok yüzü var ve gözünüzü gönlünüzü açacak çok farklı görüntüler sizi bekliyor.
Bu ilk molada balıkçı teknelerinin yanında doğal bir balıkçı barınağında, sakinlik içinde iyot kokusunu ciğerlerinize çekip, hemen karşınızdaki yarımadada uzanan tarihi kalıntıları görebilirsiniz. Bu kısa moladan sonra karşıya Iasos kent alanına yürüyoruz.
İasos Antik Kent alanında yerleşim MÖ 3000 yıllarına dayanmakta. Kent önceleri bir ada üzerine kurulmuş iken sonra alüvyonlarla deniz dolmuş, bugün yarımada haline dönmüş. Bu topraklarda Argoslular, Karyalılar, Helenler, Romalılar izlerini bırakmışlar.
Kıyıda zeytin ağaçlarının arasından şehrin agorasına kemerli bir kapıdan giriliyor. Girişte bir ücret ödenmiyor. Kapının karşısında agora, sağ tarafta da bouleuterion (meclis binası) yer alıyor. Tiyatro görünüşündeki meclis binası yarımadanın en iyi konumda kalmış yapısı. Bu yarımadaya girdikten sonra isterseniz içeriden ilerleyebilirsiniz. Yarımadanın üstlerinde surlar ve diğer kalıntılara ulaşabilirsiniz. İsterseniz deniz kenarından limanın çıkışına doğru denizin ortasında görünen kuleye ilerleyebilirsiniz sonra yukarıya doğru tırmanabilirsiniz.
Yarımadada görülecek önemli yerlerden biri Mozaikli ev. Mozaikli evin çevresi kapatılmış, üzerine de çatı yapılmış. Mozaiklerin de üstü, korumak amaçlı olsa gerek kapatılmış idi, ortaya çıkan mozaikleri görme şansımız olmadı. Bu bölgede ayrıca tiyatro bulunmakta imiş, ancak tiyatronun taşları taşınmış, başka binalarda kullanılmış günümüze bir şey kalmamış.
Mozaik evinin de olduğu tepeden liman girişinde, bugün sular içinde kalmış mendirek kulesi ile harika bir görüntü sunuluyor.
İasos şehrinden kalanların hepsi bu yarımada ile sınırlı değil. Bir bölge daha var ziyaret edilecek. Agora kapısının deniz yönü tarafına değil kara yönüne doğru ilerleyip tabelaları takip edebilirsiniz. Sadece 300 metre ileride 5 dakika yürüme mesafesinde yeni yerimiz.
İasos Balık Pazarı Müzesi, adı yanlış bir değerlendirme ile Balık Pazarı olarak kalmış. 1920 yılında burayı ziyaret eden ünlü Katalan mimar Gaudi yapının büyük olması nedeniyle burasının balık pazarı olabileceğini söylemiş. Aslında burası bir anıt mezar. Dörtgen alanın ortasında bir mezar çevresinde kemerli revaklı bölüm bulunmakta. Türk-İtalyan işbirliği ile restore edilen alan, 1995 yılında Açık Hava Müzesi olarak ziyarete açılmış. Revaklı bölümde İasos Kenti kazılarından çıkan heykeller ve toprak eserler sergilenmekte. Müze içindeki anıt mezar M.S 2. yüzyıla tarihlenmekte. Bu tarihi köydeki küçük ancak etkileyici müze görülmeye değer.
İasos ile daha detaylı bilgi için: İasos Antik Kenti
Antik şehir gezisi sonrası, Kıyıkışlacık’ta yüzmek isteyenler için köyün içinde denize girilemediğini belirtelim. Bu nedenle biraz köyün merkezinden uzaklaşmamız gerekiyor. Köyün çok geniş bir sahil bandı var, ancak her yer denize girmeye uygun değil. Kıyı boyunca bazı yazlık sitelerin önünde güzel sahiller görebilirsiniz.
Kıyıkışlacık’ta deniz, güneş keyfi yapacağınız yer Zeytinlikuyu Plajı. Zeytinlikuyu plajı temiz, kumluk ve sığ denizi ile tercih edilen bir yer. Yazın oldukça kalabalık olmasına rağmen yine de huzurlu bir yerde olduğunuzu hissettirecek. Zeytinlikuyu’da köye göre deniz kıyısında daha çok sayıda pansiyon ve küçük sevimli oteller bulabilirsin.
Kıyıkışlacık Milas ve Bodrum’a yakın ancak Milas’tan kalkan dolmuşlar dışında ulaşım araçlarının olmaması ve 20 km kadar dağ yolundan gidilmesi nedeni ile uzun süre sakinliğini korumuş. Belli bir süre imarlaşmaya da izin verilmemiş. Ancak bu güzel bölge yazlıkçıların ilgisinden kaçamamış. Çok sayıda kooperatif evleri ile oldukça yapılaşmış ve yapılaşmaya devam ediyor, çok yatak kapasiteli oteller de yapılmış. Ayrıca bir marina bulunmakta bölgede.
Özellikle akşam üzeri köyden Zeytinlikuyu tarafına araba ile giderken körfezin görüntüsü doyulmaz. Ayrıca güneş batışını tam batıya bakan, en güzel güneş batışının izlendiği bir yazlık sitede izledik. Güneş batışı, doğuşu ve mehtap görüntülerini yazı ile anlatmak zor, fotoğraflardan fazla söze gerek kalmadığı açıkça görülüyor.
Köyün içi son derece küçük zeytin ağaçları ve az sayıda evden oluşmakta. Tam bizim olduğumuz hafta köy örgütlenmiş ve gönüllü sanatçılar evlerin, ortak alanların duvarlarını boyamaya başlamışlardı. Küçük köye sıcak bir hava veriyor bu güzel boyamalar.
Kıyıkışlacık köy halkı ve yazlıkçılar bu sakin topraklarda huzurla yaşarken, son yıllarda huzurlarını bozan konu ise bu güzel yurda bir maden işletmesinin yük iskelesi yapma girişimleri. Yani cennet gibi doğa, 3000 yıllık tarih, deniz, balığı bol kıyıları ile halkı balıkçılıkla geçiniyor, insanları mutlu demeye korkar olduk. Bir maden şirketinin yatırımını destekleyerek, tüm bölgeyi neden bozmak isteriz anlaşılamaz. Köy sakinleri ve sivil toplum örgütleri mutsuz seslerini, itirazlarını duyurmaya çalışıyorlar.
Yeme İçme
Kıyıkışlacık’ta ne yenir ne içilir derseniz. Kıyıkışlacık tam bir balıkçı kasabası olduğuna göre şüphesiz deniz ürünleri olacak cevabımız. Aslında Kıyıkışlacık’ta kendi balığınızı kendiniz tutabilirsiniz. Bol balık nüfusu bulunuyor denizde. Bu nedenle kıyıdaki balıkçı tekneleri balık avlama turları düzenliyorlar. Sabah erken yola çıkıp gün boyu denizde balık tutabilirsiniz.
Balık tutmak bana göre değil, ben tutulmuş, temizlenmiş balıkları soframa isterim derseniz kıyıda birden çok balıkçı restoran bulunuyor. Çoğu aile işletmesi, balık pazarlığınızı yapmak size kalmış. Bunların içinde en ünlüsü, eskisi ve büyüğü Ceyar Restoran. Yıllar önce bu restoranı açan baba o zamanın Amerikan dizisi Dallasın ünlü karakteri JR’a benzetilince restoranına da bu adı vermiş. Restoran hakkında olumlu, olumsuz yorumlar bulunmakla beraber biz denemek istedik. Öncelikle yeri güzel, geniş bir alan ve meze çeşitleri zengin idi. Biz özellikle mavi yengeç denemek istedik. Bölgeye özgü, her yerde deneyemeyeceğimiz bir deniz ürünü mavi yengeç. Tane hesabı satılıyor, fiyatı da bir tabak meze fiyatında idi. Deniz kıyısında, İasos kentine karşı güneşi batırıp, lezzetli ürünleri yemek de güzel gidiyor köyde. Bu arada balık tercihi olmayanlar için kıyıda sıcak soğuk içecekler yanında, Ceyar Restoran’ın tam arkasında Kahve Koyu Kafede beklentinizin ötesinde kahve çeşitleri ve ev yapımı taze kekler, pastalar bulabilirsiniz.
Son Söz
Küçük balıkçı köyü diye çıktık yola, ancak Kıyıkışlacık, gözümüze, gönlümüze, ruhumuza iyi geldi. Türkiye’nin en güzel deniz manzaralı köylerinden biri Kıyıkışlacık. 3000 yıllık tarihinden bu güne kalanlar da deniz manzarasının ötesinde zenginlik katmış köye. İasos ve Kıyıkışlacık gezginlerin ziyaretini hak ediyor.
Bu arada Kıyıkışlacık tatilimiz sonrası İzmir dönüş yolumuz üzerinde Bafa Gölü kıyısında Kapıkırı Köyü’ne uğradık. Orası da tarihi Herakleia Antik Kenti üzerine kurulmuş. Harika Bafa Gölü manzarası ve tarih bir arada. Ancak Kıyıkışlacık ve Kapıkırı birbirinden çok farklı.
Bu rota da ilginizi çekebilir. Bafa Gölü: Herakleia Antik Kenti – Kapıkırı Köyü Gezi Rehberi
STRABON’DA BİR İASOS ÖYKÜSÜ
“Bir zamanlar kenti ziyaret eden müzisyen, tiyatroda bir resital vermiş. Bu resital sırasında balık pazarının açıldığını bildiren çan sesi duyulunca elini kulağına götüren yaşlı adam dışında herkes yerinden fırlayarak tiyatrodan ayrılmış. Yaşlı adamın yanına gelen müzisyen “Bana ve sanatıma gösterdiğiniz saygıdan ötürü size teşekkür borçluyum; çünkü çan sesini duyan tüm dinleyiciler çekip gittiler” demis. “Ne ?” diye haykırmış bunu duyan yaşlı adam, “Yoksa çan mı çaldı? “Evet, neden?” “Öyleyse izninizle efendim…” ve gözden kaybolmus.”
Bu bereketsiz topraklarda balık hep en önemli besin olmuş Strabon’un öyküsünden anlaşılan.
Ne güzel katkı sağlamışsınız, çok teşekkürler, iki öykü de çok güzel.
KIYIKIŞLACIK’DA “LOP ZEYTNİ”
İasos Antik Ken ti çevresinde topraklar verimsiz, zeytin ağaçları genellikle güçsüzdür. Sulu tarım imkanları çok az ya da yok. Ancak o verimsiz topraklarda iri gösterişli taneleri göz kamaştıran bir zeytin vardır, çekirdeği yassı ve biraz kalp şeklindedir. Zeytinin literatürdeki adı “Tavşan Yüreği” Mersin Mut ilçesinden başlayıp, Torosların güney yamaçlarında Muğla batı sahillerine kadar bu zeytini bulabilirsiniz. Toplam ağaç sayısı üç bini geçmez. Zeytin kaç bin yıldır Toroslardan bağırıyor: Meyvemi ve yağımı yerseniz yüreğiniz güçlenir” diye. Herkesin kolay anlaması için kalp şeklinde yapmış çekirdeğini.
Kıyıkışlacık köyünün yerli halkından insanlara bu zeytin ağaçlarını gösterdim ve sordum:
Bu zeytinin adı nedir sizde? Birisi “Lop” dedi. Şaşkınlığıma yanıt gibi açıklama getirdi diğer köylü:
“Biz bu zeytini lop lop yeriz, adına da “LOP ZEYTİNİ” deriz.