Kaş Akdeniz kıyısında, Antalya iline bağlı güzel, sakin, huzurlu, çekici ve bir kez gelenin tekrar tekrar gelmek isteyeceği sevimli bir belde. Kaş’ın masmavi, turkuaz plajlarında harika bir deniz tatili yapabilirsiniz. Ancak, Kaş’ta tatil imkanları sadece deniz ile sınırlı değil. Kaş’ın tarihi dokusu, günümüze ulaşan antik şehirler, kalıntılar ve lahitler tarihe az ilgi duyanları bile etkileyecek zenginlikte. Şehrin ortasında, sokak başında kral mezarları ve lahitler sizi karşılıyor. Yine şehirde deniz kenarındaki antik tiyatroda güneş batırmak da bir ayrıcalık… Gerek tarihi ve kültürel zenginliği, gerek doğası, tertemiz denizi, çok sayıdaki plajları, su altı sporları, yamaç paraşütü gibi spor aktiviteleri ile tüm yıl ilgi gören bir ilçemiz.

Tarihi M.Ö. 6000 yılına uzanan Kaş, Likya Uygarlığı’ndaki adı ile “Antiphellos”, önemli bir liman kenti imiş. Şehir Likya ve Karya yollarının kesişim noktasında yer alıyor. Roma döneminde önem kazanan şehir, Bizans döneminde de piskoposluk merkezi olmuş. Daha sonra Arap akınlarına maruz kalmış, Anadolu Selçuklu Beyliği, Tekeoğulları Beyliği yönetiminde kalmış. Yıldırım Beyazıt döneminde de Osmanlı topraklarına katılmış. 1970’li yıllara kadar ulaşım sorunu nedeni ile turist akınına uğramayan Kaş doğal yapısını korumuş.

Ulaşım

Kaş’a Muğla Dalaman Havaalanı’ndan (140 km) veya Antalya Havaalanı’ından (180 km) ulaşmak mümkün. Dalaman’dan ulaşım daha çok tercih ediliyor. Denize paralel giden Fethiye-Kaş yolu boyunca yeşilin ve mavinin her tonunu sunan manzaralı bir yolculuk sizi bekliyor…

Kaş – Gezilecek Yerler

Kaş’ı önce video ile gezmek isterseniz…

 

Kaş gezilecek yerler sadece ilçenin merkezi ile sınırlı değil. Gezip görülecek o kadar çok tarihi yer, plaj, köy ve yayla var ki! Biz Kaş merkezde 6 gece kaldık. Fethiye’den Antalya’ya kadar tüm kıyıyı da dolaştık. Yine de bu güzel beldede daha çok zaman geçirebilmiş olmayı isterdik. Bazı tarihi şehir ve müzeleri ziyaret edebildik. Plajların ve koyların büyük bir çoğunluğunda denize girebildik. Özel olarak seçtiğimiz lokantalarda yöresel lezzetleri tattık.

Gezimize merkezdeki plajlardan başlayalım.

Küçük Çakıl

Küçük Çakıl plajı tam şehrin merkezinde; adı gibi küçük ve çakıllı, halka açık bir plaj. Çevreden karışan soğuk su kaynağı nedeni ile bölgeye göre deniz suyu biraz soğuk. Sıcak Kaş günlerinde bu serinlik aranan bir özellik olabilir. Plajın hem sağında hem solunda oturup bir şeyler atıştıracak iki kafeterya bulunmaktadır.

Büyük Çakıl

Büyük Çakıl, yine merkezde, yürüyerek ulaşılabilecek bir plaj. Küçük Çakıl’a 15-20 dakika yürüyüş mesafesinde, Küçük Çakıl gibi çakıllı, ancak daha geniş bir plaj. Burada da soğuk su kaynakları denizi serinletiyor. Birden çok işletmeden hem şezlong kiralamak hem de atıştırmak mümkün.

Hidayet Koyu

Çukurbağ Yarımadası’nda, Kaş’ın en gözde koylarından, 2015 öncesi doğal, bol zeytin ağaçlı olan bu koy bu tarihte açılan Blanca Beach ile klasik bir “Beach Club” haline dönüşmüş. Koyun eski halini bilenler artık koyun doğallığını yitirmiş olduğunu belirtiyorlar. Bu meşhur, temiz ve masmavi koyda denize girdik. Eylül ortası olmasına rağmen oldukça kalabalıktı.

Belediye Halk Plajı

Belediye, Hidayet Koyu’nun yanındaki geniş ve ferah koyu halk plajı olarak düzenlemiş. Giriş ücretsiz, kafeterya ise uygun fiyatlı. Halk plajının hemen yanına Belediye ayrıca Kadınlar Plajı yapma ihtiyacı duymuş nedense!

İnceboğaz

Kaş merkezden Çukurbağ Yarımadası’na giderken yolun en daraldığı noktada yer alan bir plaj. Bir tarafı açık denize bakıyor; diğer tarafı ise Marina yönünde…

Limanağzı

Kaş merkezde en çok beğendiğimiz koylardan biri Limanağzı oldu. Büyük Çakıl Plajı’ndan sonra zorlu bir yürüyüşle ulaşılabiliyor. Ancak daha kolay yolu limandan kalkan dolmuş teknelerle ulaşmak. Yarım saatte bir kalkan tekneler 20 TL ve 15-20 dakikada Limanağzı’na ulaşılıyor. Burada dört ayrı işletme bulunuyor. Nuri’s Beach, Bilal’ın Yeri, Delos ve La Moda. Biz Nuri’s Beach’i tercih ettik. Minimum 40 TL harcama karşılığı şezlong ücretsiz…

Limanağzı’ndaki diğer plajlar da cazip görünüyordu. Herhangi biri tercih edilebilir.

Çukurbağ Yarımadası

Çukurbağ Yarımadası’nda kıyı boyunca sıralanmış otellerin plajları da yüzülecek yerler arasında bir seçenek olabilir. Yarımadada kaldığımız Lycia Butik Otel’in Meis Adası manzaralı özel plajında yüzme şansı bulduk.

Kaputaş Plajı

Ülkemizin en güzel koylarından birisi olan Kaputaş Plajı Kaş ile Kalkan arasında; Kaş’a 20 km, Kalkan’a ise 7 km mesafede. Plaja karayolundan 187 basamak ile iniliyor. Araçlar ancak ana yol üzerine park edilebiliyor. Yoldan geçerken büyüleyici görüntü sizi plaja davet ediyor. Kumsalı hem kumlu, hem çakıllı, denizi soğuk su karışması nedeni ile biraz serin, suyun berrak mavisi çok çekici. Biz Kaş ile Fethiye arasındaki yolculuğumuzda uzun deniz molasını Patara’da verip, Kaputaş’a yoldan bakıp geçmeyi planlamıştık. Ancak arabayı park edip kıyıya yaklaşınca o basamakları inip denize dalmaktan başka seçenek olmadığını anladık. Bu dünya harikası plajda yüzmeden olmazdı. Deniz hemen derinleşen bir yapıda, açık bir koy olduğundan öğleden sonraları dalgalanması ile birlikte kendini suyun akışına bırakıp köpükler arasında kıyıya ulaşmak müthiş bir zevk!

Patara Plajı

Kaş’ın batısında 43 km mesafedeki Patara Plajı da mutlaka görülecek yerler arasında. Plaj 12 km.lik uzunluğu ile Türkiye’nin en uzun sahili. Patara Plajı Likya’nın önemli antik kentlerinin içinde yer alıyor. Patara şehri bir dönem başkent olmuş. Kazıları devam eden antik kentin kapısı, tiyatrosu, feneri, meclis binası gibi yapılarının yanından geçerek antik kenti gezip plaja da uğrayıp masmavi, dalgalı denizinde yüzme keyfini kaçırmayın.

Kaş Merkez

Kaş merkezinde yer alan en çarpıcı yerlerden biri antik şehir Antiphellos…Bugüne kadar gelen, kayadan oluşmuş bu Kral Mezarı M.Ö. 4. yy’a tarihleniyor. Üzerinde aslan figürleri de bulunan lahit Uzun Çarşı Sokağı’nın başında yer alıyor.

Kaş Uzun Çarşı gece ve gündüz gezilebilen, hediyelik eşyaların satıldığı güzel bir sokak…

Limanın hemen karşısındaki Cumhuriyet Meydanı çay bahçeleri ve lokantalarla çevrelenmiş. Burası hem yürüyüş yapmak, hem de oturup nefeslenmek ve yemek için uygun yerler barındırıyor. Meydandaki yerlerin fiyatları da Uzun Çarşı’nın sonunda sıralanan lüks lokantaların yer aldığı bölgeye göre çok daha uygun.

Merkezden Çukurbağ Yarımadası’na giden yolda yer alan antik tiyatronun Helenistik dönemde yapıldığı tahmin ediliyor. Yüzü denize dönük, ayrı bir sahnesi olmayan tiyatro 4000 seyirci kapasitesine sahip. Günümüzde de konser ve gösterilerde kullanılmaktadır.

Kaş’ta değişik aktiviteler yapma seçeneklerinin olduğunu belirtmiştim.

En ilginç olanları arasında yamaç paraşütü yer almakta. Kaş’taki ilk günümüzde Lycia Yamaç Paraşütü şirketinden aldığımız tur ile eşsiz bir deneyim yaşadık. Bir Hocanın eşliğinde olan bu uçuşta tüm Kaş manzarasını yukarıdan izleyip yarım saat sonra limana iniş yaptık.

Kaş’ta yapılacak diğer önemli bir aktivite ise su altı dalış yapmak. Su altı batıklar, mağaralar ve su altı florası ile Türkiye’nin en özel dalls merkezleri Kaş’ta bulunmaktadır. Tabi ünlü Likya Yolu yürüyüş rotasının da Kaş’tan geçtiğini belirtelim. Dağ bisikleti, jeep safari turları da diğer spor aktiviteleri arasında…

Kaş’ta unutulmayacak görüntülerden biri güneş batışı saatlerinde yakaladığımız kareler. Güneş batımını her akşam değişik yerlerde izledik. Burada özellikle Çukurbağ Yarımadası’nın en batısında yakaladığımız iki kareyi paylaşmak istedim.

Kaş merkezinde sakin, huzurlu, bol plajlı ve yemekli zaman geçirirken çevre gezileri de yapmak gerek…

Demre

Öncelikle Demre günübirlik olarak programda yer almalı. Demre Kaş merkeze 46 km uzaklıkta, Antalya’ya bağlı, 25.000 nüfuslu bir bölge. İsmi biliniyor; ancak Kaş ve Kalkan gibi kişilerin konaklayıp tatil yaptıkları bir belde olarak duyulmuyor. Bunu şehrin içine girince hissettik. Klasik iç Anadolu kasabaları gibi yapılaşmış. Hele sevimli Kaş’tan sonra gidince şehir kimliksiz bir kasaba gibi göründü gözümüze; çok katlı apartmanların yer aldığı geniş caddeler yeşillikten yoksundu.

Geçmişi M:Ö. 5. yy.’a uzanan Demre’deki antik Myra kenti Likya ye Roma döneminde önemli bir uygarlık merkezi. Demre’de bu tarihi kenti, kaya mezarlarını ve antik tiyatroyu görmek mümkün. Biz Myra’ya çıkamadık. Demre’de Aziz Nicholas Kilisesi, Likya Uygarlıklar Müzesi ve Kekova tekne turuyla tüm günümüzü geçirdik.

Aziz Nicholas Kilisesi

Öncelikle St. Nicholas Kilisesi’ni gezdik. Akdenizli denizcilerin ve çocukların koruyucusu Noel Baba olarak tanınan Aziz Nicholas adına yapılmış kiliselerin ilki ve en önemlisi olan bu kilisede Azizin mezarı da bulunmaktadır.

Maalesef kemikleri sonradan yurt dışına kaçırılmış. Yapımına M.S. 5. yy’da Bizans döneminde başlanan kilise Ortodokslar için bir haç yeri olup dünyanın her yerinden ziyaretçisi bulunuyor.

Demre’nin yeşilinin azlığına örnek olarak bu kadar önemli bir kilisenin bulunduğu meydana bakalım. Her yer taş ve koca koca levhalar ile görüntü kirliliği…

Kekova Tekne Turu

Kekova Batık Şehir tekne gezisi de Kaş gezisinin olmazsa olmazı.

Kaş’ta limandan kalkan teknelerle veya Demre’den bu tura başlayabilirsiniz. Kaş Limanı’ndan Batık Şehre tekne ile ulaşmak 1 saat 20 dakika sürüyor. Bu deniz yolculuğunda  Üçağız ve Çayağzı limanlarından başlayan turlarla aynı rota izlenmesinin yanı sıra fazladan iki koyda yüzme molası veriliyor. Kaş’ta konaklayanlar için Ergun Kaptan’ın tüm gün süren, yemekli ve özellikle müziksiz turlarını almanızı önerebilirim. Tur rezervasyonunuzu linkten  Boat Trip Turkey veya telefonla (90 542 731 23 58) yaptırabilirsiniz.

Kekova tekne turu, öncelikle Likya döneminden kalma ve MS 2. yy da deprem nedeniyle bir kısmı sular altında kalan batık şehir, tarihi Simena antik kenti (Kaleköy), Üçağız Köyü, denizin içindeki lahitler ve güzel koyları ile kaçırılmaması gereken bir tur. Kekova tekne turunu Kekova Gezi Rehberi yazımda daha detaylı okuyabilirsiniz. 

Likya Uygarlıklar Müzesi

Kaş gezisinde programa alınması gereken müze. Demre’de henüz 2016 yılında açılan müze modern müzecilik anlayışı ile düzenlenmiş. Antik Myra kentinin liman mahallesi Andriake antik Akdeniz’in en büyük ve en korunaklı limanıymış. Son yıllarda kazı yapılan limanda bir yandan kazılar sürerken ayakta kalmış olan Granarium (Tahıl Ambarı) restore edilerek müzeye dönüştürülmüş.

Son derece güzel düzenlenmiş salonlarda Likya uygarlığı, tarihi, ekonomisi, sosyal yaşamı ve din kültürü tanıtılmakta. Kazı alanı da zaten açık hava müzesi olarak dolaşılabilir. Kilise, sinagog ve limanın yanı sıra yeraltı sarnıcı da düzenlenmiş ve ziyarete açılmış. Kaş geziniz sırasında bu küçük güzel müzeyi de programınıza almanızı öneriyorum.

Xanthos

Likya uygarlığının en uzun süreli başkenti olan Xanthos UNESCO Dünya Mirasları Listesi’nde yer almaktadır. Erken arkaik ve klasik dönemin yanı sıra Roma ve erken Bizans dönemlerinde önemli bir kent olmuş.

Zenginliği ile gözde olan kent M.Ö. 546 yılında Perslerin, bundan 400 yıl sonra da Romalı Brutus’un saldırısına uğramış. Perslerin saldırısında kenti savunamayacağını anlayan erkeklerin, kadın ve çoçuklan Likya Akropolüne sokup, orada yangın çıkartmaları ve kendilerinin de savaşarak ölmeleri bu şehrin tarihinde hüzünlü bir öykü olarak anlatılıyor. İşgal sırasında kentte bulunmayan aileler ve şehre göç edenlerce tekrar kurulan şehir yüz yıl sonra büyük bir yangın felaketi yaşamıştır. Roma ve Bizans egemenliği döneminde de şehrin mimari olarak zenginleşmesi devam etmiş. Ancak 7. yy’da Arap işgalinden sonra şehir terk edilmiştir. İngiltere British Museum’da bu şehirden götürülen Likya sanatının çokgüzel örnekleri sergilenmektedir.

Konaklama

Kaş’ta konaklama seçenekleri mevcut. Asıl güzelliği Kemer, Belek gibi herşey dahil beş yıldızlı lüks otel konseptinin buraya hakim olmaması. Şehir merkezinde küçük oteller ve pansiyonlar bulunuyor. Çok sayıda butik otel Çukurbağ Yarımadası’nda toplanmış. Kaş merkeze 7 km uzaklıktaki bu yarımadadaki şık ve sevimli butik oteller yarımadanın iki yönünde deniz kenarında yer alıyorlar. Biz de konaklamamızı Lycia Butik Otel’de yaptık. Meis Adası manzaralı, Kaş gibi sakin, huzurlu, temiz ve güzel otelimizden çok memnun kaldık.

Yeme İçme

Kaş birçok tatil kasabasından yeme içme açısından da farklı. Kaş gezimiz Eyül ayında daha sakin bir dönemde diye rahat davranıyorduk. Kaş restoranlarının ünlü olduğunu, iyi bir yerde yemek için önceden rezervasyon yaptırılması gerektiğini okumuş olmamıza rağmen bu mevsimde istediğimiz restoranda yer bulamayacağımızı düşünmemiştik. İlk iki gecemiz için bir gün balık, ikinci gün et lokantası diye planlayıp sonraki günler için daha esnek davranmak istemiştik. İlk gece Uzun Çarşı’nın sonundaki dik sokakta sıralanan meyhaneleri dolaşmaya başladık. İlk restoran Ruhi Bey net bir şekilde rezervasyon olmadan alamayacağını söyledi. Voyn da dolu idi; en kenarda sıkış tıkış bir yerde masa verebildiler. Daha ferah bir masa arayışı ile Nereid Meyhanesi’ne gittik; orada da nerede ise son masada yer bulabildik.

İkinci gece ise her yerde yazan ve çevrede sorduğumuz kişiler tarafından da mutlaka denenmesi gereken lokanta olarak önerilen Zaika’ya gittik. Orası da o gün ve sonraki üç gün için yerleri olmadığını belirttiler. Neyse ki ancak üç gün sonra Zaika’da yer bulup ünlü kebaplarını tatma şansını yakalayabildik.

Zaika’nın yanında yer alan Müptela da hem et hem balık ürünleri açısından zengin.

Kaş’ta hep zihinlerimizde kalacak bir manzara eşliğinde en zengin yemeğimizi otelimiz Lycia’da yedik. Bu fotoğrafı da paylaşmadan geçemeyeceğim.

Son Söz

Kaş gerçekten doğal, özgün, farklı, denizi, plajları, tarihi ile özel bir belde. Gidilmeli ve görülmeli. Çok katlı binalar yapılmış olmasına rağmen çarpık yapılaşma ile kasabanın dokusu bozulmamış. Beş yıldızlı ve her şey dahil oteller henüz yerleşmemiş. Çok çeşitli tatil alternatifleri ve çevre gezileri seçeneği sunuyor. Talep yüksek olduğu için konaklama ve yeme içme fiyatları bazı sahil beldelerine göre daha yüksek olabilir. Kaş’a gelip tatil yapanların Kaş tutkunu olacağını düşünüyorum. Akdeniz’in bu güzel kasabası tatil programlarında ön sıralarda yer almalı.

Yorumunuzu Buraya Yazabilirsiniz

Yorumunuzu Giiniz
Please enter your name here