Semerkant’ı videolarla gezmek isterseniz:
Ulaşım
Son yıllarda Türk vatandaşlarına uygulanan vizenin kaldırması ile Özbekistan’ın popüler ülkeler arasına girmiş olduğu Semerkant’a düzenlenen direk uçuş sayısından açıkça görülmektedir. Önceki yıllarda sadece İstanbul’dan THY ile başkent Taşkent’e uçulabilirken bugün THY’nin yanı sıra Uzbekistan Airlines da Özbekistan’a direkt uçan havayolları arasına girmiştir. İzmir’den de Sun Express ile Semerkant’a direk uçuş düzenlenmekte. Taşkent, Bakü, Dubai, Moskova aktarmalı uçuşlar da bulunmakta. Özbekistan’ın ülkeye turist çekme çabaları ve 2018 yılına kadar uygulanan vizenin yanı sıra bir sürü formalite kaldırılınca çok ziyaret edilen yerler haline geldi Özbekistan şehirleri…
Bu arada gezginlerin programlarını yaparken sadece Semerkant ile sınırlı kalmayacakları açıktır. Başkent Taşkent ve Semerkant arasında uçak seferlerinin yanı sıra hızlı tren ve otobüs seferleri de bulunmaktadır. İki şehir arasında otobüs ile 4 saat, hızlı tren ile 2,5 saat süren yolculuk yapılmaktadır. Buhara’dan Semerkant’a yine tren, otobüs veya taksi ile ulaşılabilir. Üstelik Türkiye ile karşılaştırdığında şehirler arası ulaşım maliyeti de yüksek değil.
Şehir içi otobüsleri ile şehri dolaşabilirsiniz. Daha hızlı ulaşım için taksi kullanabilirsiniz; ancak yoldan taksi çağırmak yerine UBER alt yapısı kullanan YandexGo uygulamasını kullanmanız daha düşük maliyetli olacaktır.
Gezelim Görelim



Meydanda üç muhteşem medrese yer alıyor. Ortadaki medrese Tilla Kori “altın kaplama” anlamına geliyor. Meydana 1417 yılında yapılan Ulug Bey Medresesi ilk medrese ünvanını taşıyor. Ulug Bey Medresesi’nin karşısında ise kapısındaki kaplan figürleri ile ünlü Sher-Dor Medresesi yer alıyor.

Ulug Bey Medresesi Semerkant’ta en büyük bilim ve eğitim merkezi rolünü üstlenmiştir. Öğrencilere felsefe, astronomi, matematik ve din eğitimi verilmiş. Ana kapıdaki 10 yıldız motifi gökyüzü ve astronomiyi sembolize ediyor. Meydanın batısında, dikdörtgen şeklindeki medresenin iki minaresi ve arkadaki avluya açılan sınıfları bulunuyor.
Meydana en son yapılan Tilla Kori Medresesi, zengin ve ışıltılı işlemeleri ve mavi kubbeli ve altın işlemeli camisi ile göz alıyor.
Ulug Bey Medresesi’nin yapımından 200 yıl sonra bu medresenin tam karşısına, meydanın doğu tarafına, dönemin Emiri Bahadur tarafından Sher-Dor Medresesi yaptırılmıştır. Medresenin kapısındaki iki altın kaplan sırtlarında güneşi taşıyorlar. Medresenin adı da bu kaplanlardan geliyor. ‘Sher’ kaplan anlamına geldiğinden Kaplanlarla Süslü Medrese olarak da anılıyor.
Gur Emir Medresesi ve Anıt Mezarı, Semerkant’ın görülecek en önemli eserlerinden biri. Amir Timur’un mezarı orada. Aslında bu medreseyi Timur torunu Muhammed Sultan için yaptırmış. Timur’un kendinden sonra imparatorluğunu yöneteceğini düşündüğü torunu erken ölünce onu Semerkant’ın merkezine defnetmek için bu medreseyi inşa ettirmiş. Kısa bir süre sonra Timur ölünce o da oraya gömülmüş. Ayrıca diğer torun Mirzo Ulugbek ve Timur’un hocası ve iki oğlu da aynı yerde yatmaktadır. Medresenin muazzam mozaikleri ve kubbesi bulunuyor.
Göz kamaştırıcı altın işlemeli salonda, ortadaki en parlak ve koyu renkli olan Timur’un tabutu, en öndeki sanduka ise Timur’un hocasının. Ne kadar anlamlı; Timur hocasının ayakları yönünde gömülmüş. Bilime, bilgiye bu kadar değer veren bir lider yönetmiş bu toprakları. İki oğlu ve iki torununun mezarları da aynı salonda.
Mirza Ulug Bey, Timur’un torunu, Timur İmparatorluğu’nun 4. sultanı.
Mirza Ulug Bey de sadece bir sultanın ötesinde; döneminin büyük astronomu, bilim adamı, mimarı ve siyaset adamı. 1420 yılında döneminin en büyük rasathanelerinden birini yaptırmış. Bu gözlem evi sonraki yıllarda tahrip edilmiş olmakla birlikte 20. yüzyılın başında Sovyet arkeologlar tarafından yeniden ortaya çıkartılmıştır.
Ulug Bey Rasathanesi‘nde döneminin ünlü astronomlarından birisi olan Ali Kuşçu, Bursalı Kadızade Rumi ile birlikte çalışarak çok önemli bir eser olan “Ziyci Sultanı” isimli kitabı hazırlamışlar. Bu kitap sonraki yüzyıllarda astroloji ile uğraşan doğulu ve batılı bilim adamlarına yol gösterici olmuş.
Rasathanede Ulug Bey’in yıldızların hareketini izlemek için kurduğu sistem yer altına kazılmış.

O dönemi yansıtan bir minyatür de müzede yer almakta.
Bu müzede kentin o dönemine kadar tarihlenen objeler sergileniyor. Müzenin bir bölümünde ölülerin kemiklerinin saklandığı toprak kaplar da görülmektedir.
Kompleksin sonunda, merdivenlerin bitimindeki açık alanda mezarlar görülüyor. Bu mezarlar Semerkant’ın önemli kişilerine ait. İslam ülkelerinde genellikle mezarlara fotoğraf konmamasına rağmen Rusya’nın diğer bölgelerinde görüldüğü gibi bu mezarlarda yatan kişilerin fotoğrafları görülmektedir.

Hz. Daniel Türbesi
Afrosiyop bölgesinde, görülmesi gereken ve ilginizi çekecek bir yer de, üç dinde de kutsal kabul edilen Daniel Peygamber’in türbesi…
Siyob Nehri kıyısındaki gizemli, sessiz, sade ama bir o kadar da etkileyici Daniel Peygamber’in türbesi. Mezarı görür görmez şaşırıyorsunuz; neredeyse 18 metre uzunluğunda! Tabutun büyüklüğü hakkında efsane çok; ruhani büyüklüğünü simgeliyor diyen var; hangi tarafında yattığı bilinmesin diye bu kadar uzun yapıldığını ve hatta her yıl kemiklerinin büyüdüğünü söyleyen de.
Türbenin Emir Timur döneminde yaptırıldığı biliniyor. En bilinen efsaneye göre, Timur savaşlarından birinde İran’ın Şuşter şehrinde Daniel Peygamber’in mezarını ziyaret eder ve mezarı ülkesine taşımak ister. Ancak yöre halkı mezarın başka bir yere taşınmasına izin vermez. Timur gece rüyasında yaşlı, nur yüzlü bir adam görür. Bu adam ona şöyle der: “Eğer kemiklerim Semerkant’a taşınırsa, oraya bolluk ve bereket gelir.”
Timur bunu bir işaret sayar; halk mezarın taşınmasına razı olmadığından Timur’un bazı kaynaklara göre sadece bir parmak kemiğini alarak Semerkant’a getirttiği ve bugünkü türbenin olduğu yere defnettirdiği söyleniyor.
Daniel’in mezarının başka ülkelerde de bulunduğuna dair inanışlar olsa da Semerkant’taki türbe, Timur’un rüyalarla şekillenen hikâyesi ve bu coğrafyaya kattığı mistik hava sayesinde çok özel hissettiriyor.
Türbenin hemen yanında küçük bir kaynak suyu var. Ziyaretçiler şifalı olduğuna inanılan suyu içiyor, ellerini yüzlerini yıkayıp dua ediyorlar.
Bibi Hanım Cami Semerkant’ın en gösterişli, Orta Asya’nın ise en büyük camilerinden birisi. Yapımında fillerin kullanıldığı söyleniyor. Timur’un Hint seferinden döndükten sonra yaptırmasının etkisi olsa gerek. Caminin öyküsü de ilginç. Timur en sevdiği karısı Bibi Hanım için dünyanın en güzel camisini yaptırmak ister. Hint seferinden ganimet ile dönen Timur yüzlerce mimar, sanatçı ve ustayı Semerkant’a getirtir. Caminin yapımı beş yıl sürer. Işıl ışıl duvarları, galerileri, yüksek minareleri, mermer işlemeleri ile muazzam bir yapı ortaya çıkar. Cami ibadete açılır, ama yapımından bir yıl sonra binanın bazı bölümleri çökmeye başlar.
Yemeklerimizden görüntüler; yine güzel Özbek yemekleri…
Son Söz
Semerkant, Orta Asya’nın kalbinde, tarihi İpek Yolu kavşağında mücevher gibi parlayan büyüleyici bir şehir. Timur imparatorluğu’nun başkenti kadim kent bir açık hava müzesi gibi. Turkuaz kubbeleriyle gökyüzüne uzanan devasa medreseleri zamanın bilim yuvası olmuş. Muhteşem Registan Meydanı, mistik Şah-ı Zinde atmosferi, Uluğ Bey’in gökyüzünün alfabesini çözebilmek için yarattığı rasathanesi. çinilerle ve mozaiklerle bezeli camileri ve türbeleriyle doğunun masalsı kenti Semerkant… Zamanın durduğu bu kentte görkemli bir medeniyetin efsaneleri ve zengin kültürünü her duyunuz ile hissedeceksiniz.
Çok teşekkür ederiz.
Gerçekten çok güzeldi. Ellerine kollarına sağlık.